Bundan sonra önemli olan, aşırmanın aşıranın yanına kar kalmaması. Hiçbir yaptırım uygulanmaz, hiçbir tepki gösterilmezse, intihal teşvik ediliyor demektir. Haftabaşında yükseköğretim camiasında çok konuşulan bir haber vardı: İntihal. Önce Türk fizikçilerin intihali Nature dergisinde yer aldı.
Ardından matematik dünyası çalkalandı. 30 bini aşkın abonesi bulunan, dünyaca tanınmış uluslararası matematik dergisi Applied Mathematics and Computation’ın ağustos sayısında editör, Türk matematikçilerin intihal içeren makalelerini yayınladığı için okurlarından özür diledi. İntihalci profesör ve doktora öğrencisi ile makalesi kopyalanan akademisyenler Konya Selçuk Üniversitesi’ndendi. Editör, makalelerin içerik ve kurgu açısından neredeyse birebir kopyalandığını, dil hatalarının bile aynen alındığını, buna karşın sadece bir yerde kaynak gösterdiğini belirtti.
DERGİYE MAKALESİNİ GÖNDERMESEYDİ İNTİHAL YAPTIĞI AÇIĞA ÇIKMAZDI
Bütün bir hafta boyunca intihal yapan ve yapılanlarla konuştum. Matematikçilerin intihalinde adı geçen Yard. Doç Kerem Yamaç, "Makalem uluslararası dergide yayınlanmasaydı kimse görmezdi. Bu kadar fırtına çıkmazdı" diyordu. Aslında Yamaç’ın dediği doğru. 1960’larda yaşasaydık, bütün bunlar konuşulmazdı. Çünkü, bir yabancı eseri alıp, Türkçe’ye çevirseydi ya da makalenin İngilizce’sini aynen kopyalasaydı inanın kimsenin haberi olmazdı. Ama şimdi 2007’de yaşıyoruz ve dünya çok küçük. Hiçbir şey saklanmıyor. Minare artık kılıfına uydurulamıyor. Herkes, artık herşeye ulaşıyor. Gizli saklı yok. ABD’de olan biteni biz, bizde olan biteni onlar duyuyor. Dünya küçüldükçe çalıntılar artıyor, ama çalıntıların bu küçüklük nedeniyle ortaya çıkması kolaylaşıyor.
Geçtiğimiz aylarda Duke Üniversitesi’nde MBA (işletme yüksek lisansı) yapan öğrencilerin yüzde 10’nın çalıntı tez yaptığı ortaya çıktı. Bu Business Week dergisinde "Kopya çekmek mi, post modern öğrenme biçimi mi" diye tartışıldı.
Bütün tartışmalar sırasında internetin bunda büyük rolü olduğu bilim dünyasında konuşuluyor. Öğrenciler de, öğretim üyeleri de interneti araştırma alanı olarak görüp, biraz daha ileri gidenler araştırmalarında "kopyala, kes, yapıştır" yöntemini uyguluyor. Görülüyor ki, bilim dünyasında internet büyük bir bilgi hazinesi ama, kaos halinde. Çünkü, kaynakların belli olmadığı, telif hakkının bulunmadığı bu alanda herkes herşeyi kaynak göstermeden kendi eseri, fikriymiş gibi kullanabiliyor.
Aşırmacılık konusunda niye dünya çapında ün yaptığımızı araştırırken biraz gerilere gitmek gerekiyor. Daha okul sıralarında kopya çekenin görmezlikten gelindiği, gençlerin bilinen popüler şarkıları internetten bedava iPotlarına indirdiği, hele en beğenilen şarkıların başkalarından aşırıldığı göz önünde tutulmalı. Bu alışkanlık, bilim dünyasına kadar gidiyor.
Prof.Dr. Hasan Yazıcı’nın aşırmacılıkla mücadele ederken yaşadıklarını anlatmaya kalksak sayfalar dolar. Bu konuda yargı önünde kaybetse de Yazıcı haklarını uluslararası yargı organlarında arayacak.
YÖK, DİSİPLİN KURULUNU TOPLUYOR
Türkiye’de aşırma, aşıranın yanına kar kalıyor. Ama YÖK, TÜBA ve TÜBİTAK gibi kurumlar da artık buna sessiz kalmıyor. İlk olarak YÖK’ten hiç de ummadığım bir tepki geldi. Türk fizikçiler ve matematikçilerin uluslararası bilim dergilerince ortaya çıkarılan intihallerine YÖK el koydu. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Aybar Ertepınar, her iki vakanın da 21 Eylül’deki YÖK Genel Kurulu’nda görüşüleceğini söyledi. Prof. Dr. Ertepınar "İntihal yapan kişiler çağdaş ülkelerde üniversitelerin kapısından bile geçemez" diyerek olaya tepki gösterdi. Prof. Dr. Ertepınar, bu tür intihal olaylarının sağlık, sosyal ve fen alanında 4’er kişiden oluşan üst etik kurul tarafından incelendiğini, kurulun raporundan sonra soruşturma açılıp açılmayacağına karar verileceğini açıkladı.
YÖK Genel Kurulu’nun Disiplin Kurulu gibi çalıştığını söyleyen Prof.Dr. Ertepınar, şunları söyledi: "21 Eylül’de YÖK Genel Kurulu’nda fizikçiler ve yeni bilgilerin ışığında matematikçilerle ilgili intihal iddiaları görüşülecek. Suçlama ve savunmalar incelenecek. Soruşturma kararı alınırsa etik kurul oluşturulacak. Suçlu bulunurlarsa yaptırım uygulanacak. Öğretim üyeliğinden çıkarılabilirler, eğer yayınları akademik derece almada kullanıldıysa bu unvan iptal edilebilir. Selçuk Üniversitesi’ndeki olayda, YÖK bilirkişileri intihali tespit etmişti. Derginin yayını nedeniyle konuyu ele alıp, bir kez daha disiplin soruşturması açılacak."
9 EYLÜL ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ 26 İNTİHALİ ORTAYA ÇIKARAN PROF DR. İZGE GÜNAL
Olayların üzerine gidilmezse teşvik anlamı çıkar.
İntihalin ciddiye alınmaması teşvik anlamına gelir. Doğramacı, Alemdaroğlu, Dinçer olaylarının yeterince üzerine gidilmemesi teşvik olarak algılandı. Bu skandaldan sonra artık Türkiye’de fizik alanında uzun süre akademik yolsuzluk olmayacaktır. Aslında olay, akademik terfide nitelikten çok niceliğe önem verilmesinden kaynaklanıyor. Batı’da intihal yapana ceza vermeye gerek kalmıyor, çünkü yakalanan istifa ediyor. Sadece Çin Halk Cumhuriyeti’nde ağır cezalar uygulanıyor. Türk akademisyenlerin bilimsel yayınlarında büyük artış yaşanıyor. Bu olay arınma ve nicelik yerine niteliğe önem verme anlayışına geçiş konusunda fırsat olmalı.
PROF. DR. BAKİ AKKUŞ (Türk Fizik Derneği Başkanı)
Dünya bir yıldır Türklerin intihallerini tartışıyor.
Türk akademisyenlerin intihalleri geçen yıldan bu yana uluslararası bilim çevrelerinde konuşuluyor. Geçen yıl Uluslararası Teorik Fizik Merkezi’nin İtalya’daki bir yetkilisi meslektaşlarına gönderdiği elektronik postada, Türk fizikçilerin intihalde sınırı aştıklarını belirtiyordu. İlgilileri dikkatli olmaya çağırıyordu. Bu tür intihal, aşırma olayları Türk bilimine büyük zarar veriyor, camiamızı uluslararası platformda küçük düşürüyor. Oysa hırsına mağlup gençlerin yaptığı münferit olaylar. Nature’da adı geçen 14 fizikçinin derneğimiz üyesi olup olmadığını araştırıyoruz. Eğer üyemizseler Onur Kurulu’nda gündeme getireceğiz. Dernekten atıp, ileride de üye olmalarını engelleyeceğiz. Önerimiz, Türkiye’de en kısa zamanda Etik Konsey kurulması, bu tür vakaların yurt dışına yansımadan engellenmesi.
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (TÜBA)
Bu olaylar, Türkiye’de bilim ahlakının durumu konusunda bireysel ve kurumsal eksikleri sorgulama ve ilgili düzenlemeleri ivedilikle yapma zorunluluğunu gözler önüne seriyor. Üniversiteler ve tüm bilim kuruluşları çaba harcamalı. Yeni düzenlemeler, bilim etiği eğitimini, bilim eğitiminin zorunlu bir parçası haline getirmeyi, bilim ahlakının, kişisel ahlakın bir parçası olarak içselleştirilmesini sağlamak üzere, tüm öğrencilerin ve bilim insanlarının titizlikle uymaya and içecekleri kuralları açık seçik ve yazılı olarak belirlemeyi, disiplin yönetmeliklerini çalma, sahtecilik ve çarpıtmaya çok sert yaptırımlar getirecek şekilde yeniden düzenlemeyi içermek zorunda. Öğrencilerimizin bilim etiğine uymalarından biz öğretim üyelerinin de sorumlu olduğunu unutmamak gerekir.