NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın

2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

Bilim Akademisinin Sahte Belge ve İmza Üretimi Hakkındaki Açıklaması (2025) lütfen tıklayın

“Sahte Diploma Soruşturması” Hakkında Kamuoyu Bilgilendirmesi - Türkiye Barolar Birliği (2025) lütfen tıklayın

Sultan Uçar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sultan Uçar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Temmuz 2024

Sultan UÇAR - 'Allah sizden razı olsun, sahte diplomamı aldım' - (SÖZCÜ)

Türkiye’de yıllardır çözülemeyen bir ‘sahte diploma’ sorunu var. Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi veya e-devlete girerek bir kişinin diplomalarının gerçek olup olmadığı sadece birkaç saniyede doğrulanıyor. Sistemde ciddi kırılma olmalı ki; ilkokul, ortaokul, lise, üniversite diplomalarını basıp satan çok sayıda diploma şirketi ortalıkta cirit atıyor. Sahte diplomanın piyasa kodu “Replika” yani “Birebir aynı, kopya” diye geçiyor. Yurt dışı merkezli bu şirketler orijinal hologramlı, ıslak imzalı sahte diploma yaptıklarını açık açık sıralıyor. Enflasyon rakamları açıklanınca anında ekonomik krizden dem vurup, sahte lisans diploma fiyatını 30 bin TL’ye çıkardıklarını ilan ettiler. Sahte diplomalar yüzde 1500 zamlandı.

10 GÜNDE TESLİMAT

Toplumların temelini oluşturan ahlak kavramı, kadınların etek boyu veya dekoltesiyle sınırlandırılamaz. Sahte diploma alan, yapandan daha ahlaksızdır. Pazarlık, whatsapp’tan yapılıyor. “Anne babaya göstermelik”, “Arkadaşa göstermelik”, “İş yerini kandırma”, “Koca kafalama” gibi birçok kategori var. Lise 10 bin TL, ön lisans 15 bin TL, lisans 30 bin TL, yüksek lisans 40 bin TL, doktora diploması 50 bin TL’ye çıkıyor. Sahte diplomayı 10 günde teslimle övünüp, “Söz verdiğimiz tarihte diploma elinde olmazsa para iadesi garanti” diye teminat da veriyorlar. Soğuk mühür, hologram, transcript, e-devlet onayı, rektör ıslak imzası hatta noter tasdikli olduğunu bile söylediler. “Abla, 7/24 açığız. Gece gündüz çalışıyoruz” dediler. Sahte diploma nöbeti tutuyorlar!

SAHTECİLİK KRİTERLERİ

Temas kurduğum bir şirket, “15 yıldır güvenle sahte diploma üretiyoruz” dedikten sonra, “Diploma sahibi olmak, mezun olmak herkesin hakkı. Bizden diploma alanlar, üniversite mezunlarıyla aynı haklara sahip oluyor. Kamuda iş başvurusu yapıp rahatlıkla KPSS’ye giriyor. Kariyerinde çok rahat ilerliyor. Göçmenlik ve vize başvurusu yapıyor. Diploma gereken her yerde çok rahat kullanabilirsiniz. Türkiye’de diploma gerçekliğini kontrol eden mi var?” diye meydan okuyor. Sahte diplomalardaki, dekan ve rektör imzalarının bir kaçını karşılaştırdım. Görevdeki birçok dekan ve rektör imzası taklit edilmiş. Sahte diplomanın, gerçeğinden ayrılmaması için 10 kriter belirlemişler. Alıcıları,“Orijinallik, sadece kağıtla belirlenir” diye de uyarıyorlar.

ÜÇ KAĞITÇILIK UYARISI

Ortalamanın altında kağıda diploma basanları üç kağıtçılıkla suçlayıp, “Sakın onlara kanmayın!” diye uyarıyorlar. Sahte diplomanın gerçeğinden ayrılmaması için kağıt para gibi kaliteli olmalıymış! Diplomalardaki altın ve gümüş mühürler ışığa tutulduğunda parlamalıymış. Işığı yakalayan çok çekici tasarımlar yapmakla övünüp, “İyi bir sahte diploma ve yazı tipini mükemmel üretmek için okulların gerçek diplomasını, günlerce araştırıyoruz” diyerek alkış beklediler. Rektör ve dekanların diplomaları imzalamak yerine, personele elektronik imza attırdığı için sistemde kara delik oluştu. Yaptıkları sahte diplomaları basan matbaaları ise yüksek kaliteli malzeme kullandıkları gerekçesiyle “Dürüst esnaf” diye tanımladılar.

YÜKSEK MAAŞLI İŞ

Diploma tüccarları, “Sizin mutluluğunuz için çalışan saygın bir firmayız. Üniversite diploması insan hayatını çok değiştiriyor. Toplumda çok daha iyi bir insan olmanıza yardımcı olabilir. Bir diplomayla çok yönlü, yetkin bir birey olursunuz. Üniversite diplomanızla yüksek maaşla iş bulma şansınız artar. Sizin ve ailenizin yaşam kalitesi çok yükselir” diyerek müşteri topluyorlar. Boğaziçi’nden ODTÜ’ye, İÜ’den Dokuz Eylül’e, 208 üniversite diplomalarını basıyorlar. “Etik değerlerimiz var. Tıp, hemşirelik diploması olmaz. İnsanlar ölür. Gerçek diploma da veriyoruz. Zor işi bize bırakın” diyorlar. Yönettikleri üniversitelerin diplomaları üstelik kendi imzaları taklit edilerek peynir ekmek gibi satılırken rektörler niye bu kadar çaresiz?

KALEM HIRSIZLARI

İyi bir lise ve üniversite kazanmak için 40 günde 4 milyon öğrenci yarıştı. YKS, YDS, ALES, TUS, KPSS gibi ÖSYM’nin bir yılda yaptığı 52 sınava, 14.2 milyon kişi girdi. MEB’in yaptığı LGS’ye giren 14 yaşındaki 1 milyon çocuk da eklenince nitelikli bir diploma ve iş güç sahibi olmak için 15 milyon kişi sınavlarda ecel teri döktü. Diploma sahtekarlarına göz yummayan MEB, 81 ilde sahte lise diplomasıyla üniversitelere kayıt olan sığınmacıların, kaydının silinmesi için YÖK’e yazılı başvurdu. Sığınmacıları hedef göstermiyorum. Sahtekarlığın dini, imanı, milleti, makamı, diplomalısı, diplomasızı olmaz! “Allah sizden razı olsun. Sahte diplomamı aldım” diyen de, “Paramı alıp diploma vermediler, kandırıldım” diye sahte diploma şirketini devlete şikayet eden de emek hırsızıdır!

15 Nisan 2023

Sultan UÇAR - Sahte diplomada taksit dönemi (SÖZCÜ)

Türkiye’deki ekonomik şartları gerekçe gösteren dolandırıcılar artık sahte diplomaları taksitle yapacağını ilan etti. Sahte lise diploması aylık 330 lira, önlisans bin lira, lisans diploması bin 200 lira ve 3 taksitle satışa çıkarıldı.

SKANDAL-1

Soğuk mühür, ıslak imza, orijinal hologram, e devlet ve noter onayı garantili sahte diploma piyasası ekonomik krizden etkilendi (!) Diploma sahtekarları, Türkiye'nin ekonomik şartlarındaki kötüleşme ve alım gücü düşüklüğü gerekçesiyle, sahte diplomaları artık taksitle ve fiyat indirimiyle satıyor.

AYLIK 330 TL TAKSİTLE

Diploma başına ortalama 8 ile 20 bin TL'ye çıkan rakamlar, 2 ile 5 bin TL'ye düşürüldü. Sahte diplomalara bin TL peşin ödeme ve 3 taksit de getirdiklerini ilan ettiler. Lise diploması 2 bin TL'den başlıyor, bin TL'si peşin alınırken, geriye kalan bin TL'ye de aylık 330 TL'den, 3 taksit yapılıyor.

“DİRSEK ÇÜRÜTMEYİN”

Diploma sahtekarlığı yapan bir şirket, “Bizler sizlere kolaylık için varız. Okula gitmeden diploma almak artık mümkün. Diplomalarımız orijinalinden farksız. Diploma için yıllarca üniversiteye gidip dirsek çürütmenize gerek yok. Okulu bitirmişsiniz gibi e devlette ve YÖK'te kayıtlı gerçek diplomalar yapıyoruz. Sahte değil, e devlet kayıtlı diplomaları, en geç 7 günde gönderiyoruz” diyor.

AÇGÖZLÜ DEĞİLLERMİŞ!

“Değerli müşterilerimiz” diye sahte diploma alıcılarına seslenen bir başka şirket ise, “150'den fazla üniversite diplomasını yapıyoruz. Ödemeyi peşin almıyoruz. Biz çok paracı da, aç gözlü de değiliz. Bize yetenle yetiniyoruz. Ekonomik krizin farkındayız. 10 binlerce lira da istemiyoruz. Biz işin hakkını ve işinizi görecek, gerçek diplomalar yapıyoruz. Diplomanız e devlette gözüktükten sonra 3 taksitle ödeyebilirsiniz” diyor. Sahte diploma satışlarına operasyon yapılmaması dikkat çekiyor.


SKANDAL-2

Bu diplomalarda bir numara var!

Özgürlük savaşçısı Nelson Mandela'nın adını taşıyan liseden mezun olduğunu ileri süren Gabon'dan gelen Hans Emery ve Morel Herval adlı iki öğrenci MEB'i kandırarak, diploma denkliği aldı. Öğrencilerin, not dökümleri hatta pasaportlarının bile sahte olduğu ortaya çıktı.

MANDELA'NIN ADINI BİLE KARIŞTIRDILAR

“Liselerimizi bitiren öğrenciler derecesinde eğitim görmüştür” diyen MEB, Gabon'dan gelen Morel Herval'e 3 yıl önce diploma denkliği verdi. Bu kişinin Nelson Mandela Lisesi mezunu olduğu kabul edilip, üniversiteye kayıt hakkı tanındı.


 MEB 3 YILDA FARK ETTİ

Türkiye Büyükelçiliği'ne sunulan diplomadaki not dökümlerinin eksik olduğu 3 yıl sonra fark edildi. Herval'ın eğitimi, Türkiye'de lise eğitimine denk değildi. Bilecik Milli Eğitim Müdürlüğü, MEB'in gerçek gibi onayladığı diplomasını iptal etti.

HANS DA KANDIRMIŞ!

Hans Emery ise Jean Hilarıe Aubame Eyeghe Lisesi'ni bitirdiğini beyan ederek, 2021 yılında yine MEB'den diploma denkliği almayı başardı. Hans'ın da diploma denkliği için sahtekarlık yaptığı, 2.5 yıl sonra ortaya çıktı.

PASAPORTU DA SAHTEYMİŞ

Hans'ın başkasına ait pasaportla Türkiye'ye giriş yaptığı ve başkasına ait not dökümüyle, lise mezunu gibi diploma denkliği aldığı tespit edildi. Diploma denklikleri iptal edilen iki öğrenciyle ilgili YÖK ve 81 ildeki üniversiteler uyarıldı.

28 Eylül 2022

Sultan UÇAR - Sahte diplomadan sonra sahte üniversite! (SÖZCÜ)

Türkiye'yi ur gibi saran sahte ilkokul, ortaokul, lise, üniversite diplomalarına, yüksek lisans ve kredi kartına 10 taksitle doktora tezi satışları da eklendiğini geçen hafta yazdım.
Sahte diploma, intihal tez derken şimdi de sahte üniversite diploması ithal ediliyor. İthal nedir? Bir ülkeye yabancı ülkeden getirilen mal. Olmayan ithal edilir.
220 üniversitesi olmasına rağmen Türkiye, dünyada ‘fake' yani ‘numara yapan' kağıt üstü üniversiteler için 20 milyon genç nüfusuyla yeni pazar oldu.
Hindistan, Pakistan, Filipinler, Malezya, Tayland, Meksika hatta Amerika'da olmayan üniversitelerden Türkiye'ye lisans, yüksek lisans, doktora diplomaları ithal ediliyor.
DÖRT GÖZLE BEKLE
Hindistan sokaklarında simit gibi satılan sahte diplomalar, AB ülkelerine iltica amaçlı kullanılmaya kalkışılınca, İngiltere'de uluslararası soruşturma açıldı.
Türkiye, küresel ‘fake üniversite' pazarının neresinde yer alıyor? Şimdilik müşteriyiz! “Öyleyse Türkiye'nin ilgisi ne?” diyorsanız Amerika'da Hawai adaları başkenti Hanolulu'daki Aston Martin Amerikan Üniversitesi'ni birlikte inceleyelim.
Üniversitenin sitesi sizi, “Gizliliğe önem veriyoruz” diye, Türkçe bir cümleyle karşılıyor. Sonra, “Dünyanın her yerinden öğrencileri kucaklayıp, dört gözle bekliyoruz. Yüksek ücretli işler için açılan kapıyız. Tek yapmanız gereken açmak. Anadili İngilizce olmayana, anladığı dilde Amerikan eğitimi…” diye sıralıyorlar.
HAWAİ PLAJLARI
Türklerin, yurt dışında kurduğu naylon üniversite olduğu iddiası var. İlk öğrencilerini 2016'da almış. Türkçe bir deyim olan, ‘Dört gözle' yani büyük istek ve özlemle öğrenci beklediğini anlatıyor.
Bekliyor ama kampüsü bırakın, en azından Türkiye'deki tabela üniversiteler gibi bir apartmanı bile yok. Havai plajları, güneşlenen insanlar videosuyla resmi sitesi açılıyor. Sonra işletme, inovasyon, finans, bankacılık, teknoloji yönetimi, mühendislikler gibi onlarca bölümde lisans, yüksek lisans diploma satışı başlıyor.
“Dünyada binden fazla üniversiteyle anlaşmam var” diyor. Oysa Türkiye'nin üye olduğu Avrupa Üniversiteler Birliği'nde bile 47 ülkeden sadece 850 üye üniversite var.
İSRAİLLİ BAŞKAN
Başkanı, İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi Sosyal Bilimler mezunu Netta Stavinsky. Sertifika programı 1750 dolardan (32 bin TL) başlayıp lisans, yüksek lisans ve doktora 12 bin dolara (221 bin TL) kadar çıkıyor.
Dünyanın dört bir yanından içlerinde çok sayıda Türk'ün de mezun ve öğrenci olduğu kayıtlı 5 bin öğrenciden söz ediyor. Diplomasını tanıyan bir ülke var mı? Bilmiyoruz. Ama Amerika'da bir plazada irtibat ofisi olan Aston Martin Üniversitesi'ni YÖK'ün tanımayıp, denklik vermediğini biliyoruz.
Türkiye'nin yönetiminde ekonomiden siyasete, çok önemli koltuklarda oturuyorlar. TÜBİTAK'da görev yapan da, küresel şirket yöneten de var. Yine, Meksika'da Azteca Üniversitesi doktora diplomalı Türklere bakalım!
ONLİNE DOKTORA
Azteca Üniversitesi İşletme Yönetimi doktora diplomalı biri, ister inanın ister inanmayın Türkiye'de üniversite kurdu. Fake diplomalarını CV'lerinde yazıyorlar.
Üniversite kurmak için üniversite diploması şart mı? Hayır. Ama en azından üniversite yöneten birinin ‘doktora diplomasını hak etmek' gibi akademik ahlak taşıyarak, öğrencilerine örnek olması şart!
Bu kişi Azteca'nın olduğu Meksika'ya doktora eğitimine hiç gitti mi? Bilinmiyor. Doktora hocası kim biliyor mu? Kaç para ödedi? Anlatırsa Türk gençleri bu tuzağa düşmez!
Bu diplomaların tanınması için siyaseten güçlü bir grup, 3 yıl önce YÖK'e başvurmuş. YÖK, resmi yazıyla, yurt dışından alınan ve öğrenim dili Türkçe diplomalara denklik verilmeyeceğini tek tek sıralamış.
188 TÜRK KİM?
Azteca, Aston Martin, Trident, Conley, Northcentral gibi çok sayıda naylon üniversiteden, yüzlerce belki binlerce Türk, naylon diploma aldı. Parayı basıp, online eğitimle birkaç hafta/ay eğitimle sertifika/diploma alıp ALES ve YDS'den yırtıp, ‘uzman', ‘doktor' gibi unvanları kullanıyorlar.
Olmayan kampüste, doktora hocasız doktora diploması rezilliğine artık susamazsınız. ABD'deki Aston Martin Üniversitesi ve Meksika'daki Azteca Üniversitesi mezunu 188 Türk içindeki akademisyen sayısını da artık YÖK açıklasın.
Binbir çeşit film çevrilerek, naylon bilim doktorlarına, ‘diploma denkliği' verilmesi rezilliği bırakılıp, bu kişilerin TCK 204'e göre ‘nitelikli dolandırıcılık' suçuyla 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması sağlanmalıdır.
Numaradan üniversitelerin, numaradan diplomalarına da artık susacaksa YÖK'ün adı, Yükseköğretim Kurulu değil, küresel tescilli Yok Sayılan Öğretim Kurulu olur!

21 Eylül 2022

Sultan UÇAR - Kredi kartına 10 taksitle doçentlik! (SÖZCÜ)

YÖK Başkanı Erol Özvar'ın başkanlığında rektör, dekan, profesör, doçent, enstitü müdürü 240 akademisyen, ‘Doktora Öğretiminin İyileştirilmesi Çalıştayı' için 7 ay önce Ankara'da toplaştı. Türkiye'nin geleceğinde doktora eğitiminin önemini anlatan Özvar, doktora yapan akademisyenlerin bilimde ileri araştırmalar yapmasının, ülke kalkınması ve küresel dünyada ekonomik rekabette önemli bir sermaye olduğunu sıraladı. “Türkiye'nin nitelikli akademisyen açığı hâlâ devam ediyor” diyerek OECD ülkelerine göre doktora mezununun düşüklüğünden yakındı. Koca salon boşu boşuna doldurulmamıştı. Başkanı, hararetle alkışladılar. YÖK Başkanı Özvar, aslında yüksek lisans ve doktora mezun sayısı tespitinde haklıydı.
KAYIRMACILIK İTİRAFI
Türkiye'de yılda 8 bin doktora mezunu verilirken nüfusu 17.4 milyon olan Hollanda 77 bin doktora mezunuyla 20 yılda nüfusunun binde 5'ini doktoralı yapmıştı. Fransa 13 yılda bin, Japonya 16 bin, ABD 74 bin, İngiltere 29 bin, Almanya 29 bin doktora mezunu veriyordu. Son 20 yılda Türkiye'de 89 bin 616 kişinin doktora yaptığı, 24-35 yaş arası nüfusumuzun 10 binde birinin doktoralı olduğu resmi rapora girdi. Oysa kıskanç Almanlar (!) bile yılda binde 3 doktora mezunu vermişti. Nitelikli doktora eğitimi için öğrenci kabulünde, tez süreçlerinin iyileştirilmesi, tez jürileri ve tez izleme komitesi üyeleri belirlenirken ‘objektif olmak' gibi etik kararlar alındı. Çalıştay raporunu yazıp, üniversitelerine dağıldılar. Sonra ne mi oldu?
KOPYALA YAPIŞTIR
Türkiye'de her 3 üniversiteden 1'ini hâlâ bilimsel yayını ‘sıfır' olan 68 rektör ve bir tek yayını bile atıf almayan 72 rektör yönetmeye devam ettiği için hiçbir şey olmadı. YÖK Ulusal Tez Merkezi, ‘copy paste' on binlerce tezle doldu. Tıpta, geçen yıl 48 bin 278 yüksek lisans ve doktora tezi yazılırken 2022'nin ilk 9 ayında 18 bin 530 tıp tezi daha jüriden geçti. Uzman öğretmenlik maaş farkı etkisiyle eğitimde; 51 bin 136'sı yüksek lisans, 10 bin 227'si doktora 2022'nin ilk 9 ayında 61 bin 448 tez yazımıyla rekor kırıldı. Ziraat Mühendisliği mezunu 19 bin 602'si yüksek lisans, 5 bin 159'u doktora, 1 yılda 24 bin 761 tez yazdı. Yazıldı da ne oldu? Türkiye, milyarlarca dolara yine saman ithal ediyor.
AKADEMİK AHLAKSIZLIK
Sermayesi ‘öğrenci' olan 300 milyon cirolu sahte tez borsası on binlerce sahte tezin onayıyla meşrulaştı. Şubat ayında yazmıştım. YÖK'ün, sahte tezlerle ilgili yaptığı suç duyurusu işe yaramadı. Parayla tez yazan sitelere erişim yasağı getirilmediği gibi sayıları 500'den 800'e çıktı. YÖK Başkanı Özvar'ın işaret ettiği nitelikli doktora tezleri yazılıp, ekonomiye katkı sağlanması için bu sahtekârlık şirketleri kapatılmalıydı. Doktora Çalıştayı yapanlar, sadece bilgisayarlarının arama motoruna, ‘doktora tezi' yazsa, parayla doktora tezi yazanlar, karşısına anında çıkacaktı. Savcılıklara suç duyurusunda bulunup, Emniyet Bilişim Suçları Birimi ile işbirliği yapıp, akademik ahlaksızlık anında tespit edilebilirdi, edilmedi.
PRENSİPLİ AŞIRIYORLAR
YÖK Ulusal Tez Merkezi de tez sahtekârlığını görmüyor, duymuyor. Sahtekâr şirketler, “Doçent olmak ister misiniz?” diye sorup, “Siz değerli hocalarımızın doçentlik başvurularında en büyük destekçiniziz. İntihale dikkat edip, jüriden geçmezse paranızı iade ediyoruz” diye reklama çıktılar. Para karşılığı tez yazan ekipleri içinde, doçentler ve profesörler olduğuna dair referans verip, ‘Gizlilik prensibimiz. Bilgileriniz üçüncü şahısların eline geçmeyecek' diyorlar. Şirketlerden biri, “Bünyemizde 359 profesör, 2831 doçent, 3758 doktoralı öğretim üyesi, 6217 araştırma görevlisi, 9243 doktora öğrencisi çalışıyor ” diye ilan verdi. Yüksek lisans tezi 3 bin ile 10 bin TL, doktora tezi 20 bin ile 40 bin TL'ye yazılıp kredi kartına 5-10 taksitte ödeme seçeneği sunuluyor.
PROFESÖRLER PAHALI!
Doçentlerin daha ucuz, profesörlerin daha pahalı tez yazdığı bildirilip, “Mühendislik, tıp tez yazım ücreti normalden yüksek” diye alıcıya bildiriliyor. Adıyaman'dan Ağrı'ya, Batman'dan Bayburt'a 81 ilde şubeler açıp, tezleri parayla İngilizce ve Osmanlıca'ya çeviren de var. Türkiye'de yüksek lisans tezlerinin yüzde 36'sı ve doktora tezlerinin yüzde 26'sı intihal. Üniversitelerdeki her 4 doçentten 1'i tezini aşırmış! Yabancı lisan bilmeyenlerin bile doçent olduğu akademik hırsızlığa, Türkiye'de ‘One Minute' diyecek kimse yok mu? 20 yıldır bonkörce saçılan akademik unvanlar, geriye dönük incelenmelidir. Alın teriyle 6-7 yılda doktora tezi yazan gerçek akademisyenlerle parayı basıp 6-7 haftada doktora tezi yazdıran akademinin yüz karaları ayrıştırılsın. Akademik ahlaksızlık sürdükçe, Türkiye asla bilimle kalkınamaz!

4 Mart 2022

Sultan UÇAR - Parayı yatır puanı topla! (SÖZCÜ)

Akademik camia, insanlığın yaşam kalitesini artırmak için bilgi üretiminde en temel yapı taşıdır. Türk yükseköğretiminde 30 bin 562 profesör, 17 bin 778 doçent, 41 bin 508 doktor, 38 bin 289 öğretim görevlisi, 51 bin 548 araştırma görevlisi toplam 179 bin 685 bilim insanımız var. Sayısal çoğunluk, bilimin gelişmesinde Türkiye'nin küresel sorumluluk aldığını veya çok ciddi bir akademik alt yapısı olduğunu göstermez. Üniversiteler akademik etik değerlere bağlı bilgi üretiyor mu? İntihal, parayla tez yazdırma, yetkinliği tartışmalı tez jürileri, saçma sapan tezlere bonkörce akademik unvan saçılması, aşırma, uydurma, yinelenen makalelerin birden çok bilimsel dergide yayınlanması gibi yollarla akademik kariyer edinme artık sıradanlaştı.
OKUMUŞ CAMBAZ
Antalya, İstanbul, Kuzey Kıbrıs üçgeninde 5 yıldızlı otellerde 3-5 bin liralık yemeli içmeli, hamamlı saunalı, mayolu bikinili, çoğu ilaç niyetine sponsorlu sözde kongreleri de akademik camia uzun zaman önce içselleştirdi. Covid-19 salgınıyla Türk akademisi, bilimsel bilgi üretiminde yeni bir sürece daha girdi. Bilim insanları tasvip etmeseler de çok iyi bildikleri halde sustukları bu ‘kazan kazan' etik dışı sistem, akademiye on-line giriş yaptı. Teknoloji çağında akademisyenlerin bir kongre salonuna tıkılıp, ilkokul çocuğu gibi parmak kaldırıp yoklama alınması gibi bir otoriter denetim elbette öneremem. Ancak ‘Bilimsel Etkinlik' adı altında ulusal ve uluslararası konferans, kongre tertipleyip, bilimi para ve puan karşılığı pazarlayan akademik cambazlar durdurulmalıdır!
ANNEANNE İBANI
Kültür Bakanlığı Yayımlar Daire Başkanlığı'ndan ücretsiz ISBN numarası alan iki-üç akademisyen bir araya gelip, ulusal veya uluslararası on-line kongre yapıyor, yapsınlar. Ama nasıl? Bu kongre, konferans veya sempozyumlara katılan akademisyenler ulusal veya uluslararası olması, sunum gibi bazı kriterlere karşılık para ödüyor. Katılımcı, sunum yapma durumuna göre 500 liradan 5 bin liraya veya 100 ile 300 Euro'ya kadar ücret ödeyip, karşılığında puan topluyor. Kongre tertibini iş güç edinen akademisyenler de var. Akademiyle hiç ilgisi olmayan 85 yaşındaki anneannesi adına hesap açıp, uluslararası bilim kongresi için akademisyenlerden para toplayan bile çıktı. Avusturya, İsveç, Amerika'dan bilim insanları bu durumdan utanıp kongreden çekildi.
BONUS TOPLUYOR
Akademideki sadece bilim insanları değil ulusal uluslararası kongrelerde bu organize işleri yapan eğitim, organizasyon, danışmanlık şirketleri de var. Kongre katılımcılarını müşteri gibi gören akademi tüccarları kurdukları geçici sitelerde kongreyi, “Doçentlik ve akademik teşvik kriterlerini karşılamaktadır” diye aleni pazarlıyor. Bu sözde bilimsel kongrelerde (!) sözlü ve poster sunum yapan katılımcı akademisyenler, akademik yükseltme ve atama kriterlerinde yükselme için bonus gibi puan toplayıp, kolay yoldan ‘doktor, doçent, profesör' kadrolarına atanıyor. Bilimsel denetimden geçmeyen sunumları ve satın alınabilir yetkinlikleriyle bu insanlar Türkiye'yi bilim ve teknolojik kalkınmada dibe çekiyor.
CİDDİ PARALAR
Akademik kongreye katılım için açılan hesap numaralarına kişi başına 1000 liradan 500 Euro'ya kadar para yatırılıyor. Akademisyenler, ‘Ne verirsen ver ama gel' der gibi çağırıyor. Uluslararası kongrede sunum yapan 3 puan, kongre bildirim kitabında yayın 2 puan derken her kongre katılan hocaya da 5 puan kazandırıyor. YÖK Akademik Teşvik Sistemi, bu üstün bilimsel çabaları unvanına göre maddi olarak destekliyor. Profesörün maaşına aylık 789 lira, araştırma görevlisine 555 lira ekleniyor. Akademik teşvikten yararlanan sayısı son 1 yılda 44 binden 140 bin kişiye çıktı. Profesör, doçent olma hayali olmayanlar bile akademik teşvikten para kazanıyor. On-line konferans organizatörü akademisyenler, gün sonunda 5 milyon lira gibi ciddi paralarla konferansı kapatıyor.
ŞABLON BİLİM
Uluslararası kongre pazarlama işlerine ODTÜ ve Boğaziçi gibi köklü üniversiteler itibar etmiyor. Paralı pullu, puan garantili uluslararası kongre işleri Hakkari'den Uşak'a taşra üniversitelerine kaldı. YÖK'ün uluslararası kongre yapma şartı, ‘yüzde 40 yabancı akademisyen' sayısı için Hindistan, Pakistan, Suriye, Bosna Hersek ve Türk Cumhuriyetler'den, Kongre Bilim Kurulu'na hoca topluyorlar. Türk profesör, “Bizi de arayıp, ‘Kaç para istiyorsunuz?' diye sorup, pazarlık yapıyorlar. Amerikalı, İsveçli, Norveçli bilim insanlarına teklif bile edemezler. Öyle ki; 7-8 yıl önceki kongrenin Bilim Kurulu listesini, şablon alıp yeni kongreye ekliyor. Bilim Kurulu'nda adı olup, ölmüş veya emekli olmuş akademisyenler var” diyor. Namuslu akademisyenler ölüm sessizliğini bozmadan, yükseköğretimde akademik çeteler çökertilemez!

11 Şubat 2022

Sultan UÇAR- Akademide tez borsası! (SÖZCÜ)

Türkiye, 84.6 milyon nüfusunun 28 milyonu yani her 3 kişiden 1'i öğrenci olan bir ülkedir. Öğrenci sayımız, Norveç'ten Finlandiya'ya, İsveç'ten İsviçre'ye dünyada 150 ülke nüfusunu geride bıraktı. İktidarın 3-5 yılda sayısını 215'e çıkarılmakla övündüğü üniversitelerde 8.4 milyon öğrenci var. Yani ülkedeki her bin kişiden 99'u üniversitede okuyor. Almanya ve Fransa'da 40'ı, İngiltere'de 39'u, AB ülkelerinde ise bin kişiden 38'i üniversite eğitimi alıyor. Erdoğan, “Şansölye Merkel'e, ‘Bizim 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var' dediğimde böyle bir üfledi, şaşırdı. Bizim eksiğimiz nerede? Keyfiyette” demişti. Şaşkına çevirip, üfleten üniversitelerimiz gerçekten bir üniversite mi?
KEYFİYET SORUNU
Atanmış rektörler, hısım akraba akademisyenler, işsizlik garantili gereğinden fazla öğrenci sayısına bakılınca Türk yükseköğretim sisteminde gerçekten de çok ciddi bir ‘keyfiyet' sorunu var. Türkiye'deki her 3 üniversiteden 1'ini hâlâ bilimsel yayını ‘sıfır' olan 68 rektör ve tek bir yayını dahi atıf alamayan 72 rektör yönetiyor. Ülkedeki her 3 üniversiteden 2'sini yöneten rektörlerin akademik varlığı kabul görmüyor. 84 milyon nüfuslu Almanya'da 2.8 milyon, Türkiye'nin 1/3'i kadar üniversite öğrencisi var. Öğrenci sayısı azlığı Almanların stratejik zayıflığı olamaz. Mantar gibi üniversite açanlar sonunda gerçeği görüp yeni Yükseköğretim Yasası için Ankara'da gizli bir çalışma başlattı.
REKORLAR REKORLAR
Üniversitelerdeki sayısal artış istihdam dengesini bozdu. Niteliksiz makale, tez ve yayın sayısı da akademinin ayarlarını bozdu. Türkiye'nin akademik beyni YÖK Ulusal Tez Merkezi'nde 594 bin 588 tez var. YÖK'ün kurulduğu 1982'de yılda 487 tez yazıldı. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar bu sayı 14 bin 443 yüksek lisans ve doktora tezine çıktı. İktidarın sözde reformlarıyla 2019 yılında bir anda yılda 75 bin 625 tez yazıldı. Sonra 2020'de 39 bin 635'e, 2021'de 42 bin 736 derken 2022'nin Ocak ayında 248'i yüksek lisans, 54'ü doktora, 40'ı tıpta uzmanlık, 3'ü sanat, 6'sı diş hekimliği 351 tez daha bir ayda jüriden geçti. Bilimsel araştırma rekoru mu kırıyoruz yoksa Türkiye'de bir tez yazma fabrikası mı kuruldu? İnceleyelim.
KARGODAKİ TEZ
Sermayesi öğrenci olan yıllık 300 milyon lira cirolara çıktığı iddia edilen tez pazarı gerçeğiyle acil yüzleşilip, intihal yani aşırma/bilimsel hırsızlık ve akademik unvan gaspı durdurulmalıdır. Yüksek lisans, doktora tezleri para karşılığı yazılıp jürilerde alkışlarla, jet hızıyla oylanıp, onaylanıyor. Türkiye artık parayı bastıranın hukuk, öğretmenlik, ekonomi, mühendislik, tıp gibi ihtisas meslekleri dahil her alanda yüksek lisans ve doktora tezi yazdırabileceği bir ülke oldu. Parası mı? Bölüm, konu, teslim süresi ve üniversitesine göre değişiyor. Lisans 2 bin lira, yüksek lisans 4 ile 15 bin lira ve doktora tezi 15 ile 30 bin liralara yazılıyor. İntihal oranı hesaplanıp, bastırılıp, pizza siparişi gibi kargodan tez teslimatı yapılıyor.
GİZLİLİK PRENSİBİ!
Tez yazdırmak isteyenler internetten istediği şirketi seçiyor. Yasal işlem yapılmayan tıkır tıkır işleyen bir tez borsası kurulmuş. Sayıları tam bilinmese de bu işi yapan 50'den fazla şirket var. Onlardan bir kaçına sadece, ‘Merhaba' dedim, bir kaç saniyede dönüldü. Ekiplerinde 30 kişilik doktor, doçent hatta profesör olduğunu iddia edip, jüriden geçme garantisi verdiler. “Öğretmenim, duyulursa atılırım” dedim. “Gizlilik prensibimiz, korkmayın hocam” diye cesaretlendirdiler. “Sahte, intihal tezlerin bilim insanı niteliğindeki düşüşe etkisini kanıtlamak istiyorum” gibi yaptıkları yasa dışı işi hatırlatan bir tez konusu söyledim. Asgari ücretten düşük, 4 bin 100 liraya yazacaklarını söyleyip, “Niteliksizliği kanıtlarız” dediler.
FREN PATLADI
Dünyada akademinin kurucusu Platon'un adını taşıyan tez yazma şirketi bile kurulmuş. “Kulağa hoş gelmese de şu bir gerçek ki, para karşılığı tez yazıyoruz. Tez yazmak her babayiğidin harcı değil” diyerek, referanslar veriyorlar. Paralı tez yazma işine akademisyenlerin karıştığına inanmak istemedim. Profesör, doçent hocalarımıza sordum. “Tez yazmamız için bize de teklif geliyor. Tezine göre paranın bir kısmı hocaya veriliyor” diyerek doğruladılar. Şirketleri suçlamayıp, “Doktoralılar işsiz. Vakıf üniversiteleri zam yapmadı. Ek gelir için devlette saati 124 liraya derse giriyoruz. Elektriğin bu kadar pahalı olduğu bir ülkede geçinmek zorundayız. Artık, ‘etik değil' diyemiyoruz. Tez yazmak ne? Bu gidişle gece taksiye bile çıkacağız” diyorlar. Taksi direksiyonlarında atanamayan öğretmenlerden sonra doçent, profesör görürseniz hiç şaşırmayın. Atatürk'ün 90 yıl önce İsviçre'den Prof. Dr. Albert Malche'yi getirip temelini attığı Türk yükseköğretim sisteminin freni patladı!

28 Ocak 2022

Sultan UÇAR - Akademide The End! (SÖZCÜ)

Londra'da 51 yıl önce Times Higher Education (THE) adıyla bilimsel bir dergi kuruldu. Son 14 yıldır da THE, dünyadaki en iyi üniversiteleri yayın sayısı, Ar-Ge bütçesi gibi çeşitli kategorilerle sıralıyor. Dünyadaki en başarılı ilk 10, 100, 500, 1000 listeleniyor. İlk 10'daki üniversiteler 2022'de de değişmedi. Oxford, Kaliforniya Teknoloji, Harvard, Stanford, Cambridge, MIT, Prınceton, California, Yale ve Chicago Üniversitesi yine ilk 10'a girdi. Türkiye'den geçmişte ilk 500'e giren ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, İTÜ, Koç, Sabancı ve Bilkent ise son birkaç yılda ilk bine geriledi. Son 3 yıldır 401-500 aralığına giren Çankaya Üniversitesi ise önümüzdeki yıl için de THE'den davet aldı. ‘Çankaya mı?' dediğinizi duyar gibi oldum.

ÇANKAYA'NIN SIRRI
Üniversitenin çok tanınmıyor olması, o üniversiteyi başarısız yapmaz. Ülkedeki asırlık üniversiteler bile ilk bine giremezken 25 yaşındaki Çankaya Üniversitesi'nin yükselişini gelin birlikte inceleyelim. Türkiye'de araştırma için en çok para ayıran ilk 10 üniversitesi YÖK raporuna göre Bilkent 113.8, Sabancı 97.4, Koç 76.3, Medipol 72.6, Karatay 46.9, Yeditepe 37.6, Bahçeşehir 29.5, Özyeğin 23.3, Okan 21.1 ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji 17.7 milyon lira yıllık bütçe ayırdı. Türkiye'den THE sıralamasında ilk 500'e giren tek üniversite olan Çankaya'nın Ar-Ge bütçesi ise 3 milyon 642 bin lirada kaldı.

BÜTÇESİ SINIRLI
Son 14 yıl atıf sayısında yüzde 61.1'le Hacettepe, yüzde 50.5'le Koç, yüzde 45.2'yle Bilkent ve yüzde 42.8'le Sabancı Üniversitesi öne çıkıyor .THE'da 401-500 bandındaki Çankaya Üniversitesi bir mucizeye mi imza atıyor? Çankaya'nın hemen ardından gelen Koç Üniversitesi'yle karşılaştırmak etik olacak. Eğitimde Çankaya 17-Koç 30, Araştırmada Çankaya 13.6- Koç 36.1, Endüstride Çankaya 36-Koç 70, Uluslararasılıkta Çankaya 46-Koç 51 puanda. Koç her alanda Çankaya'yı ikiye katlıyor.
Çankaya bir anda 100 puanlık atıf sayısıyla atıfta 50 puanı olan Koç'u ezip geçmiş. Böylece THE'nın yayın ölçümünde kullandığı SCOPUS veri tabanında en az bin yayını olan üniversite kriterini karşılıyor. Peki ama nasıl?
 
BALEANU KİM?
THE'nın sıralama yapmaya başladığı son 14 yılda Çankaya Üniversitesi'nin yayınlanmış 1432 makalesi var. Bu 1432 makalenin 846'sı Romanyalı Matematikçi Prof. Dr. Dumitru Baleanu'nun imzasını taşıyor.
Dr. Baleanu 21 yıldır Türkiye'de yaşıyor. 2006'da sadece 2 makalesi varken 2020'de mucizevi bir rekorla yılda 349 makale yazmış. Yılda 262 iş günü olduğu düşünülürse yemek yiyip su içmeye bile vakti kalmaması gerekir.
Makaleleri 35 bin 873 atıf alıp, toplam atıf sayısıyla dünya beşincisi olmuş. Çankaya'da bile kendisinden sonra en çok makale yazan ikinci ismin 5 yılda yazdığı makaleden çok daha fazlasını 1 yılda yazıyor. Son 5 yılda en çok makale yayınladığı isimler Nijerya, Tayvan, Biruni, Suudi Arabistan, Hindistan'dan.

ÇOKLU ORTAKLIK
Yazdığı makalelerden sadece 24'ü tek yazarlı. Geri kalanı 535 ortaklı ve ortalama 3-5 farklı adresten yazılmış görünüyor. Türkiye'nin şu anda tartışmasız en üretken akademisyeni Dr. Baleanu. Öyle ki; adıyla anılan onlarca problem, konjonktür, denklem, kural ve teoremi olan bir matematik dehası olan 83'ünde ölen Prof. Paul Erdos'un 62 yıllık akademik kariyerin 511 yazarla kaleme aldığı toplam 1525 makaleyi bile geride bıraktı. MIT'deki gururumuz ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu'nun toplam 183 makalesi var ve yılda ortalama 10 makale yazmış. Yine, Harvard'daki muhteşem Türk Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in yayınlanmış 152 makalesi var. Son 5 yılda yıllık makale sayısı 4'ü geçmiyor.

MAKALE FABRİKASI
Dr. Baleanu'nun çalıştığı uygulamalı matematik alanında dünyada 17 bin 766 araştırmacı var. Son 14 yılda yazdığı 846 makaleyle her alanda herkesi geride bıraktı. Öyle ki; Çankaya Üniversitesi'nin son 5 yılda aldığı toplam 25 bin 482 atıf sayısının yüzde 80'inden fazlası olan 20 bin 474 atıfı tek başına aldı. Dünyada en çok makale yazan Dr. Baleanu olmasaydı ne olurdu? Çankaya Üniversitesi 5 yılda 1000 makale barajını geçemeyeceği için THE'de sıralamaya giremezdi. Kendisine sormak istesek de Rektör Vekili Prof. Dr. Selçuk Geçim sorularamızı, “1 yıl 365 gün ve saat başı ya da günde 1 makale yazıyor gibi bir tablo ortaya çıkıyor, eleştiriliyor. Bu açıdan bakınca yayın sayısı matematiksel hesaba uymuyor. Saat başı bir makale yazılmış gibi görünüyor” diyor. Bilime karşı değiliz. Ancak atıfların yüzde 80'inin bir alandan geldiğinde THE o üniversiteyi sıralamaya almıyor. Çankaya ise bir alan değil bir akademisyenle Dünya Üniversiteler Sıralaması'nı değiştiriyor. Türkiye'ye matematiksel ayarları bozulan bilimsel araştırmalarla ilgili bir küresel soruşturma açılırsa hiç şaşırmayın!

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.