NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

21 Mayıs 2011

Nihat Halıcı - İnternet Toplumsal Muhalefete Yeni Araçlar Sağlıyor (BIA Haber)

İnternetin gelişimi, bundan 20-30 yıl öncesine kadar akla bile gelmeyebilecek diğer birçok imkânla birlikte, en azından gelişmiş Batılı ülkelerde, ölüm-kalım gibi risklerden uzak toplumsal muhalefete zemin sunuyor.

Toplumsal muhalefet her yiğidin harcı değildir.

Ucunda hep bedel ödeme riski; kurşunlanma, darağacında sallandırılma, kuytularda kaybedilme ihtimali var.

Sakat kalma, işkencelerin ruhunuzda bıraktığı izle bir ömür boyu adeta bir kötürüm gibi yaşayıp gitme tehlikesi var.

İşini-gücünü, eşini-dostunu, sevdiklerinden ve en yakınlarından uzaklaşma durumu, belki bütün bunların hafifi...

İnternetin gelişimi, bundan 20-30 yıl öncesine kadar akla bile gelmeyebilecek diğer birçok imkânla birlikte -en azından gelişmiş Batılı ülkelerde- bütün bu saydığım risklerden uzak toplumsal muhalefete zemin sunuyor.

SİHİRLİ KELİME: SANAL İMECE
Sihirli kelimeyi birkaç yazıdır orasından burasından çekiştirip duruyoruz: Sanal imece (crowdsourcing) kavramını önce 12 Mayıs 2011 tarihli Biamag'da, Projelerinize Kaynak Sağlayabileceğiniz 10 Web Sitesi başlıklı yazıda, ardından geçen hafta da Modayı "Demokratikleştiren" 10 Site başlığıyla bir başka yönünü ele almıştık.

Bu hafta sanal imecenin, kullanıcıları organize kitlelere ve "belirli bir hedef doğrultusunda kenetlenmiş bir gruba" dönüştüren siyasi yönüne bakıyoruz.

Her şey Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung'da, 16 Şubat 2001 tarihinde Roland Preuß ve Tanjev Schultz imzasıyla yayımlanan bir haberle başladı. Haberde görüşlerine başvurulan Bremen Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Andreas Fischer-Lescano, görev başındaki Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg'in doktora tezinde tam 24 yerde intihal tesbit ettiğini söylüyordu.

Eşi de kendisi de soylu, geleceğin başbakanı olarak görülen, kamuoyu yoklamalarında hep en sevilen politikacı seçilen Guttenberg hakkında bu haberle birlikte ortaya atılan "fikir hırsızı" suçlaması, Almanya gibi dürüstlüğün hâlâ geçer akçe olduğu bir ülkede öyle yenilir yutulur cinsten değildi.

NASIL BAŞLADI ?
Elbette muhalefet harekete geçti; basın açıklamaları, konuyu Meclis'e taşımalar... Bütün bunlar bildiğimiz, yıllardır kanıksadığımız tepkiler... Ama o ana kadar eşi benzeri görülmemiş, Wikileaks kurucusu Assange'ın tutuklanması üzerine Anonymous grubunun ön ayak olduğu sanal saldırıları anımsatan bir gelişme yaşandı.

Hemen haberin yayınlandığı akşam, kendisini kısaca „PlagDoc" olarak adlandıran bir kişi, "Guttenberg'le ilgili intihal dosyasını derinleştirip tüm ayrıntılarıyla ele alma hedefiyle" Google Belgeler'de  bir metin dosyası oluşturdu. Belgeyi herkesin kullanımına açtı ve Twitter üzerinden destek çağrısında bulundu. Çağrısına yanıt verenlerin sayısı yüzleri aşınca Google Belgeler'de çalışmak imkânsız hale geldi. İntihal avcıları bunun üzerine Wikia'da açılan GuttenPlag hesabına taşındı. Yalnızca dijital araçlardan ve yazılımlardan değil, kütüphanelerden de yararlanıldı. Binlerce kitap sayfası OCR yazılımlarından geçirilip metin belgelerine dönüştürüldü ve böylece birkaç saniye içinde kıyaslanmaları mümkün oldu.

Yüzlerce kişinin takma isimlerle yaptığı amansız ve kılı kırk yaran takip, Karl-Theodor zu Guttenberg'in 2007'de Bayreuth Üniversitesi'nde tamamlayıp, bir de üstüne hiç çekinmeden 2009'da kitap olarak yayınladığı doktora çalışmasındaki 10 bin 421 satırın, bir başka deyişle "çalışmasının" yüzde 63,8'inin intihal olduğunu ortaya çıkardı.

Guttenberg'in 1 Mart 2011 tarihinde bakanlıktan istifa etmesi, intihal avcılarının çabalarının somut bir sonucunu görmelerini sağladı. Bu, onların sanal düzeyde de olsa "devrimci ruh"unu kamçıladı. Bilimi siyasete alet eden, akademik unvan için her yolu mübah gören anlayışa haddini bildirmek gerekiyordu. Artık onlar bakan deviren "dijital bekçiler" idi.

GuttenPlag ekibinden "görüş farklılıkları" nedeniyle ayrılan (Tanıdık geliyor mu?) Goalgetter, KayH ve marcusb önderliğindeki bir grubun yine Wikia'da kurduğu VroniPlag, siyaset düyasından yeni hedefler belirledi.

İntihal avcıları, yine Guttenberg gibi eli yüzü düzgün, yine onun gibi ümit vaat eden bir başka siyasetçi, Avrupa Parlamentosu'nun başkan yardımcısı Silvana Koch-Mehrin'in Heidelberg Üniversitesi'nde ekonomi tarihi alanında hazırladığı doktora tezinin intihalden geçilmediğini saptadı.

Alman siyasetinde merkez sağda yer alan Hür Demokrat Parti'ye (FDP) mensup bu hanımefendinin, doktora tezinin yüzde 32'sini, hiç anmadan birebir kopyaladığı 20 kaynaktan yararlanarak hazırladığı ortaya çıktı. O da uzun süre sessiz kaldıktan sonra 11 Mayıs 2011'de istifadan başka çare bulamadı.

Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi'nin uzun yıllar liderliğini yapan Edmund Stoiber'in kızı Veronica Saß (yüzde 53,98), Baden-Württemberg eyaleti meclis üyesi Matthias Pröfrock (yüzde 50) doktoraları "kirli" çıkan diğer ünlüler oldu.

Dedik ya, Alman intihal avcılarında devrimci ruh eksik değil diye: GuttenPlag ve VroniPlag yetmedi, bir başka grup da Wikia ortamında PlagiPedi'yi kurdu.

PlagiPedi, öyle az buz değil, Alman siyaset ve ekonomi dünyasından 100'e yakın ismin doktora çalışmasını mercek altına almayı kendisine hedef olarak belirledi. Listede gözüme çarpan isimlerden bazıları:

* Angela Merkel, Almanya Başbakanı
* Josef Ackermann, Deutsche Bank Yönetim Kurulu Başkanı
* Gregor Gysi, Sol Parti Federal Meclis Grup Başkanı
* Dieter Hundt, Alman İşverenler Birliği Başkanı Dieter Hundt
* Franz Josef Jung, Almanya eski Savunma Bakanı
* Kardinal Karl Lehmann, Alman Katolik Kiliseleri Başkanı
* Ursula von der Leyen, Almanya Çalışma Bakanı

İNTİHAL AVCILIĞI VE SONUÇLARI
Şimdi de özetle olayın sonuçlarına göz atalım:

Bakan deviren GuttenPlagb, Almanya'nın en önemli internet ödülü Grimme'ye aday gösterildi.

İntihal avcılarının ciddi faaliyeti, medyanın da onları ciddiye almasını sağladı. Medyada yer alması ise bu platformların aktif kullanıcı sayısını artırdı. 143'ü düzenli olmak üzere bini aşkın kişi, bu sitelere karşılıksız destek verdi. Okur/kullanıcı ile gazeteci/içerik sağlayıcı/araştırmacı arasındaki hattın, dijital teknolojilerin etkisiyle artık ne kadar geçişken olduğunu ortaya koydu .

Dortmund Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nden Julius Reimer'in intihal avcılarıyla yaptığı bir anket çalışması da onlar hakkında birtakım ipuçları veriyor: Ortalama yaş 38 ve üzeri. Yüzde 60'ı yüksekokul mezunu, her 5'inden biri doktora unvanına sahip. İntihal avcıları siyaseten solda. Tercihlerinin ilk sırasında Yeşiller Partisi, ikinci sırada ise Sosyal Demokrat Parti yer alıyor. Aralarında çat-pat Hrıstiyan Birlik Parti yandaşları da var.

İşin ilginç yanı, intihal avcılarının parti tercihi listesinde, üçüncü sırada Korsan Partisi'nin yer alması. Topu topu 11 bin 720 üyeli partinin kamuoyunda bu kadar çok ses getiren bir harekette etkili olması, 2000'lerle birlikte muhalif seslerin nerelerden yükselebileceğine dair ilginç bir detay.

Şimdi de Alman intihal avcılarının kullandığı bazı araçları tanıtalım:
UN.CO.VER ( http://www.textbroker.de/uncover/ ): Windows, Mac ve Linux işletim sistemleriyle çalışan bilgisayarlara kurulabiliyor.
Copyscape (http://www.copyscape.com/ ): Tarayıcı tabanlı intihal avcısı. Ayda ücretsiz 10 aramaya izin veriyor.
Plagiarisma (http://plagiarisma.net/ ):  Tarayıcı tabanlı bir başka çözüm.
Docoloc (http://www.docoloc.de/ ): Kısmen ücretsiz, tarayıcı tabanlı.
PlagScan (http://www.plagscan.com/): İntihal avcılarına ücretsiz hizmet veren online hizmet. (NH/EÖ)
Bonn - BİA Haber Merkezi
21 Mayıs 2011, Cumartesi
Nihat HALICI

14 Mayıs 2011

A. M. Celal Şengör - Vur Ali Demir’e (CBT)

Gazetelerimiz Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Profesör Ali Demir’in geçmişini didiklemekten bıkıp usanmadılar. Ne intihali kaldı, ne de kendisini bu rütbeye yükseltmek için inceleyen bir jüri üyesinin, kendisinin bırakın profesör olmayı, teknisyen bile olamayacağını söylemediği. ÖSYM’nin onun başkanlığında düştüğü hal ortada.
Öte yandan kendisi öğrencilerini ve üniversitesini seven bir insan olarak da tanınıyor. Ben de merak edip akademik geçmişini bir inceleyeyim diyerek bir meslektaşıma kendisinin atıf kayıtlarına bakmasını rica ettim. Bu meslekdaşım bana web of sicence’da kendisinin 8 makalesini bulabildiğini ve bunlara toplam 7 atıf yapıldığını söyledi. Tabii bu pek korkunç bir rakam. Bu rakamla adamı asistan bile yapmazlar gerçek üniversitelerde. Ama gel gör ki kendisini profesörlüğe yükselten büyük (!) İTÜ bir de onu yüksek lisans ve doktora eğitiminden sorumlu olan Fen Bilimleri Enstitüsü’nün başına geçirmiş!
Peki kendisine bu kadar yüklenilen Ali Demir yalnız mıdır? Sanır mısınız ki Ali Demir faal bir üniversite ortamında bir yolunu bulup bu silik akademik geçmişiyle belki onun bunun yardımıyla bir yerlere gelmiştir?

Ben yıllar önce bu dergide, üniversitede jeoloji dersi veren bir hocanın Jura Dağlarını Rusya’da sandığını yayımlamıştım (kendisinin bu ifadesi de bu dergide çıkmıştı zaten!). Sevgili arkadaşım Murat Bardakçı artık hemen her Tarihin Arka Odası programında ve yazılarında (en son 22 Nisan tarihli Habertürk gazetesindeki yazısına bkz.) Erzurum Üniversitesi İnkılap Tarihi Bölümü’nden Albayrak gazetesinin tıpkıbasımı ve yeni Türkçeye aktarımını yapmış olan (!) hocaların Osmanlıcayı okuyamadıklarını belgelerle anlatıyor. Ve ne de iyi yapıyor! Bunu anlattığı için de Erzurum Üniversitesi rektörü «haddini aşıyor» demiş. Acaba Murat’a had bildirmeye kalkan bu zatın ehliyeti nedir?  
Şu açık ki, ülkemizde verilen akademik payelerin en ufak bir ciddiyeti yoktur. Bir kişinin isminin başında Prof. Dr. ibaresini görmek o kişinin profesör olduğu konuda adam gibi bir şeyler bildiği anlamına gelmez. Hatta tam tersi, genellikle kişinin zır cahil olduğu, adam gibi bir becerisi olmadığı için hiçbir iş bulamadığı ve dolayısıyla kapağı üniversiteye kendi gibi cahillerin yanına atmayı tercih ettiğini gösterebilir. 
Ali Demir üniversitemizin tipik bir üyesidir, hatta İngiltere’den doktoralı, 34 yayın yaptığı iddia edilen (gerçi yukarıda bahsettiğim meslektaşım web of science’da 8 tane bulabildi ama, web of science pek çok önemli yayını taramadığı için ben 34’ü kabule hazırım) bir insan olarak ortalamanın bence üzerindedir. 
Yıllardır Türkiye’de üniversite yoktur diye yazıyorum. Bunu anlamak için ÖSYM’nin kafamıza yıkılmasını mı beklemek zorundaydık? Peki bu olamayan üniversitelerin mezunları, Ali Demir’le uğraşan gazetecilerimize gelelim: Kendilerine on bir yıldır deprem büyüklüğü ile deprem şiddeti arasındaki farkı anlatamadım. Hâlâ dinozor kelimesini dinazor yazan gazeteciler bu kelimeyi kullananlar arasında ekseriyette. Televizyonda Amerikan İç Savaşı’na Amerikan Sivil Savaşı diyen su katılmamış salaklar giderek artmakta. Bir gazeteci düşününüz ki iç savaş kavramına yabancıdır! 
Bu gazeteciler sırf Ali Demir’den bahsetmiyor, politikacılarımızı da anlatıyor bize. Bir tanesi çıkıp dedi mi, bu zevatın ekserisi yüce Meclisimize belgeli yalan söylemiştir: Açın bakın kayıtlarını, maşallah hepsi İngilizce bilirler: Tek bir kelime İngilizce söyleyemeyip anlayamayanlar dahil. Bakanlara bakıyorsunuz, bir felaket. Milli Eğitim Bakanılığı yapmış bir zat Darwin’in kuramının bugün bilimdeki yerinden bihaber, safsatayla onu mukayeseye kalkıyor. Başbakan, sanat eserlerine ucube, arkeolojik buluntulara çanak çömlek diyecek kadar gaflet içinde, en küçük bir entelektüel bilgi ve temelden yoksun. Okumuş arkadaşlarının aç kalmasını ve kendisinin okumamış olmasını marifet diye anlatıyor. 
Sevgili yurttaşlarım: Ali Demir’in bu olanlardan sonra ÖSYM başkanlığından derhal istifa etmesi gerektiğini söyleyenlerle aynı fikirdeyim. Kendisi için de en iyisi budur. Ama sanmayınız ki yerine getirilecek olan ondan muhakkak daha iyi olsun. Ben bu yüzden yıllardır profesör titrimi kullanmamaya özen gösteriyorum, kullanmak zorunda kaldığım zaman da diyorum ki «bu bana Collège de France’ın verdiği profesörlüktür, Türk üniversite sisteminin verdiği değil, çünkü öyle bir sistem yoktur.» Bunu bu titri katbekat hak eden pek çok meslektaşımı tenzih ederek vurgulamak istiyorum, zira Türkiye’de üniversite olduğunu iddia edenler, öğrencileri ve tüm milletimizi aldatmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nda gelen Almanların kurduğu sistem tamamen yok olmuştur. Üniversite Türkiye’de, aynen Osmanlı’nın medresesi gibi, diplomalı zır cahiller yetiştiren bir fabrikalar zinciridir. Bu zincirin çok da uzak olmayan bir gelecekte ülkeyi tamamen Afganistan’a çevirmesi kaçınılmazdır.
Cumhuriyet Bilim Teknik 13.05.2011

12 Mayıs 2011

Almanya'da ikinci 'kopyala-yapıştır' istifası (ANF)

BERLİN-AP Başkan Yardımcısı Silvana Koch-Mehrin, Savunma Bakanı Gutenberg’i koltuğundan eden intihal doktora tezi skandallarında istifa eden ikinci Alman politikacı oldu. Mehrin’in istifası Alman Dışişleri Bakanı Westerwelle’nin görevini bırakmasının ardından yarın yapılacak Hür Demokrat Partisi (FDP) kongresi öncesine denk gelmesi dikkat çekti.

Almanya’nın en popüler politikacıların başında gelen Savunma Bakanı Gutenberg’in görevini bırakmasıyla sonuçlanan “çalıntı” doktora tezi istifalarına bir yenisi eklendi. Geçtiğimiz Nisan ayında 1999 yılında yazdığı doktora tezinde intihal yaptığı ortaya çıkan Avrupa Parlamentosu’nun Başkan Yardımcısı FDP’li Silvana Koch-Mehrin sessizliğini bozarak dün akşam saatlerinde istifa ettiğini açıkladı.

Avrupa Parlamentosu dahil bütün görevlerini bıraktığını yazılı açıklamayla duyuran Mehrin doktora tezine ilişkin konuşmaktan çekindi. FDP yönetimindeki kilit isimlerin başında gelen ve televizyon kanallarındaki show programlarına sürekli katılmasıyla dikkat çeken Mehrin “Ailemin kamuoyunda daha fazla rencide olmaması için istifa ediyorum. Umarım partim yeni bir yönetimle güçlenir” ifadesini kullandı.

Mehrin’in partisi FDP’nin kongresi ise yarın Rostock kentinde başlıyor. Geçtiğimiz aylarda birçok eyalette yapılan seçimlerde FDP’nin büyük oy kaybetmesi üzerine Alman Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle parti başkanlığından istifa etmiş, liberaller kongreye gitmeye kararı almıştı. Ancak Merkel hükümetinde kilit parti konumundaki FDP’nin başına kimin geleceği hala belirsizliğini koruyor.

11 MAYIS ‘ÇALINTI TEZ GÜNÜ…
CSU’lu Savunma Bakanı Gutenberg’in AB anayasasına ilişkin yazdığı doktora tezinde onlarca sayfada intihal yaptığını geçtiğimiz Şubat ayında ortaya çıkaran internet sitesi “VroniPlag” politikacıların peşine düştüklerini duyurmuştu.

Site FDP’li Mehrin’in 201 sayfadan oluşan ekonomi üzerine kaleme aldığı doktora tezinde toplam 56’yı başka bir eserden “kopyalayıp”, “yapıştırdığını” açıklamıştı. Hatta Mehrin’in tezinin bir bölümünü internetten olduğu gibi kopyalayarak kaynak belirtmeden kullandığı ortaya çıkmıştı.

Alman basını ise 11 Mayıs’ı ‘çalıntı doktora tezi günü’ ilan etti. Zira dün Mehrin’in istifasının ardından doktora tezleriyle ilgili iki önemli gelişme daha yaşandı. Konstanz Üniversitesi daha önce intihal yaptığı ortaya çıkan Bayern Eyaleti Eski Başbakanı Stoiber’in kızı Veronica Sass’ın doktora unvanını geri aldı. Bayreuth Üniversitesi ise Guttenberg’ten neden doktora unvanını geri aldığına dair araştırmanın sonuçlarını açıkladı.ANF NEWS AGENCY

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.