NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

20 Nisan 2008

Prof. Dr. Tahsin Yeşildere - BİLİMİN DE ÇETESİ VAR! (ZAMAN)

RÖPORTAJ- Nuriye Akman
>>>

Bilim yapma olanakları tıkandığı için mi bu kadar çok intihal vakası oluyor?

Biliyorsunuz en son fizikçilerin dünya çapındaki bir intihali ortaya çıktı. Bunu ortaya çıkaranlar da yabancı bilim adamları. Bu da bizi çok üzdü. Daha önce İhsan Doğramacı'nın, Ömer Dinçer'in, Kemal Alemdaroğlu'nun, Necla Arat'ın intihalleri ortaya çıkmıştı. Siz öğretim üyelerinin kişisel husumeti veya kişisel ilişkileriyle akademik yükseltmeler yaparsanız böyle olaylar da ortaya çıkar tabii.

İntihaller saklanıyor, 'ne olacak, araştırmacı oradan biraz alıntı yapmış' diyenler var.

Maalesef. Biz doçentlik ve doktora sınavlarının açık ve şeffaf olarak yapılması hatta video kamera konulması, jürideki öğretim üyelerinin de denetlenmesi taraftarıyız. Her öğretim üyesinin de jürilere girmemesi lazım. Örneğin kendisini bilimsel yönden geliştirmemiştir. Uluslararası yayını yoktur. Yabancı dile hâkim değildir. Ondan çok daha iyi, yurtdışında doktorasını yapmış, yabancı dile hâkim ve uluslararası yayınları olan bir adayı jüride bırakabiliyorlar. Çünkü o jüri üyesinin, o adayın anabilim dalı başkanına karşı bir husumet ya da siyasal görüş farkı vardır. O çatışmadan o aday da zarar görüyor.

İntihalleri saptananların ceza aldıklarına da şahit olmadık...

Çünkü intihali saptayacak jüride de kişisel ilişkiler rol oynuyor. Kemal Alemdaroğlu'na YÖK'te soruşturma açılmadı ve ceza almadı. Meslek örgütü bu konuyu etik açıdan inceledi ve cezalandırdı. İhsan Doğramacı'nın kitabının intihal olduğunu kendi yayınevi söylediği halde onunla ilgili bilirkişilerin olumlu rapor vermesi nedeniyle intihal sayılmadı. Cerrahpaşa'da görevli Prof. Dr. Hasan Yazıcı çok gitti üstüne. Ve tazminat davaları açıldı ona. Hasan Yazıcı etik konusuna çok önem veren, özgün bilim yapan çok kıymetli bir bilim insanıdır. Ve tazminat davasını da yüzde 25 ödenmek kaydıyla kaybetti. Dolayısıyla yüzde 75 intihal olarak görüyor şimdi kendisi. Tazminat davasını yüzde 100 kazanmış olsaydı yüzde 100 intihal diyecekti.

Çete görüntüsü veriyor manzara.

Kesinlikle oldukça olumsuz bir durum.. Bilimsel bir çeteleşme mi nedir bilemiyorum. Tabii çeteyi hukuki anlamda örgütlü bir çalışma olarak kullanmayalım ama ahbap çavuş ilişkisi, adam kayırma var maalesef. Gerek akademik yükseltmelerdeki kişisel ilişkilerin kullanılması, gerekse intihallerin saptandığı zaman bile göz yumulması bilimin ilerlemesi yönünde bir engel teşkil ediyor.

Kim ortaya çıkarabilir bu bilim çetesini?

Valla çok zor. Bilim insanlarının kendi sorumluluklarını çok iyi bilmesi, özgün araştırmaların öne çıkarılması ve intihal yapmış olan kişilerin de kim olursa olsun üzerine gidilmesi gerekir. Son dört yılda 22 bilim insanı intihalden dolayı ceza görmüş. Açılan soruşturma sayısı 70. Bu, iyi bir gelişme.

Ama yeterli değil galiba?

Değil. İntihallerin önüne geçebilmek için çok sıkı önlemler alınması gerekiyor. Eğer siz baştan iyi yetiştirirseniz bilim insanını sonuçta o da intihallere karşı mücadele verir konuma gelir. Bize göre profesör ve doçent olmayı güçleştirmek gerekir. Herkesin profesör olmaması gerekir. İngiltere'de bugün Prof. sayısı çok azdır. Doktora çok önemlidir. Doktorayı çok önemli bir pozisyona getirip, insanların öğretim üyesi kadrosuyla ders vermelerini sağlamak lazım. >>>


18 Nisan 2008

Akademisyenlerin çığlığı (EVRENSEL)

>>>
İntihal sorunu
Mevcut sistemde yayın kalitesine değil, yayın sayısına önem verilmektedir. Nitekim yayın sayısında bir artış olsa da bilimsel ilerlemenin bu artışa paralel gittiğinden söz etmek mümkün değildir. Öte yandan, yayın baskısı bilim etiği ile bağdaşmayan davranışlar için de özendirici olmuştur. Ne yazık ki üniversitelerimizde intihal gibi ciddi yayın etiği sorunları yaşanmakta ve buna karşı duyarlı/sorumlu davranılmamaktadır. Oysa üniversiteyi üniversite yapan; eğitim, araştırma ve hizmete yönelik tutum ve davranışlarında evrensel bilim etiği değerlerinden taviz vermeyen insanlardır.>>>

14 Nisan 2008

Prof. Dr. Rıdvan Karluk - BİLİMDE SAHTEKARLIK ARTIYOR (Sakarya Gazetesi)

Yukarıdaki başlık, Anadolu Üniversitesi'nin yayın organı olan Anadolu Haber'in son sayısında (Sayı:457, 4-10 Nisan 2008) yer almıştır. Hilal Kahya'nın haberine göre TÜBA şeref üyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, bilimde ahlak dışı davranışların artmasını bilimin çok hızlı gelişmesine bağlamıştır.

Prof. Bekaroğlu bu görüşünü, 25 Mart 2008 tarihinde AÜ Akademik Gelişim Birimi tarafından düzenlenen "Bilim Politikası ve Bilimde Etik" konulu konferansta açıklamıştır.

Ben Prof. Dr. Bekaroğlu gibi bilimde ahlak dışı davranışların -BİLİMSEL HIRSIZLIKLARIN (intihal)- artmasının sebebinin bilimin çok hızlı gelişmesi olduğuna inanmıyorum.

Bence gerçek sebep, intihalci hocaların korunup kollanması, "kol kırılır yen içinde kalır" görüşünün açıkçası "benim hırsızım iyidir" zihniyetinin üniversitelerimizde yaygınlaşmasıdır.

Bu köşede bilimsel hırsızlıklar ve hırsızlık yapan doktor, doçent ve profesörler ile ilgili olarak çok sayıda yazım yayınlanmıştır. Bu yazılarımda intihal yapan bazı üniversitelerimize mensup prof. doç. ve yrd. doçentlerin intihallerine değindim.
>>>

7 Nisan 2008

Bilimde sahtekarlık artıyor - (Anadolu Haber)

İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, bilimde ahlak dışı davranışların artmasını bilimin çok hızlı gelişmesine bağladı.
Anadolu Üniversitesi Akademik Gelişim Birimi tarafından düzenlenen “Bilim Politikası ve Bilimde Etik” konulu konferans, 26 Mart günü Kongre Merkezi Salon Anadolu’da gerçekleştirildi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, etiğin sadece bilimde değil hayatın her safhasında olduğunu söyledi.

Sahteciliğin yolları
Prof. Dr. Bekaroğlu “Bilimde etik son zamanlarda çok konuşulur hale geldi; çünkü tüm dünyada bilimde yapılan sahtekârlıkların sayısı çok arttı, Amerika’da her yıl sahtekârlık üzerine yaklaşık 500 dava açılıyor” dedi. Bundan 20 yıl önceki bilimle şu anki bilim arasında çok büyük farklar olduğunu kaydeden Bekaroğlu, ahlak dışı davranışların bu kadar artmasının sebebinin bilimin çok hızlı gelişmesi olduğu söyledi. Bekaroğlu, bilimsel çalışmalarda sahteciliğin Türkiye için yedi başlıkta toplandığını ve bunların kopya çekme, verileri uydurma, veri değiştirme, hakemlik görevini kötüye kullanma gibi şekillerde yapıldığını ifade etti.

Emeksiz değer edinmek
Sahteciliğin ayrıca yayınlanan makalelerde diğer isimleri silip fotokopisini alarak tek isimle kendi yapmış gibi gösterme, kitap çevirerek kendi yazmış gibi adını koyarak bastırma, aynı yayını değişik iki ve daha fazla jurnale gönderip bastırarak makale sayısını fazla göstermeye çalışma gibi şekillerde yapıldığını belirtti.

Maddi kayıplar
Amerika sanayisinin etik dışı davranışlardan dolayı her ay 2 milyar dolar kayba uğradığına dikkat çeken Prof. Dr. Özer Bekaroğlu, şunları söyledi:
“Bir fabrikanın araştırma merkezinde çalışanlar yeni bir buluş yapıyorlar. Dolayısıyla fabrika da o buluşun patentini alarak daha fazla gelişmeyi ve rekabet gücünü arttırmayı planlıyor. Oradaki çalışanlardan biri bu çalışmayı alıp gizlice başka bir firmaya satıyor ve bu şekilde Amerika’da her ay 2 milyar dolar kayıp oluşuyor.”

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.