RADİKAL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
RADİKAL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
19 Eylül 2014
Ömer Erbil - Harvard mezunu arkeolog mobbinge isyan etti:
Namert korkaklar! (RADİKAL)
Mardin Artuklu Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Güner
Coşkunsu facebook duvarından kendisine uygulanan mobbinge isyan etti.
Coşkunsu kişisel duvarına şöyle yazdı:
“Usulsüzlüklere, yolsuzluklara, haksızlıklara, nepotizme, anti
bilimselliğe, intihale, her türlü kadrolaşmaya (ajanlar dahil olmak
üzere), bölücülüğe, fişlemeye, kısacası kurumsal ahlaksızlığa karşı
duran, gerekli yasal işlemleri talep eden veya uygulayan akademisyene
mobbing yapmanın yanında aba altından sopa gösterenlerden veciz sözler: -
Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin...”
Harvard arkeoloji bölümü mezunu Güner Coşkunsu bir süredir Mardin’de
yağmalanan sit alanlarına karşı tek başına mücadele veriyor, kültür
varlıklarının korunması için ciddi tehditler alıyordu. Buna rağmen
susmamış, haksızlıklara dur demek için elinden geleni yapmıştı. Mardin
Müzesi’nde yaşanan usulsüzlükleri dile getirdiği için Müze Müdürü Nihat
Erdoğan’ın küfürlü tacizlerine maruz kalmış, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na verdiği şikayet dilekçelerinden de bir sonuç alamamıştı.
Erdoğan’ın küfür ve hakaret dolu mesajları adli
soruşturma
konusu olduğundan yayınlamıyoruz.
Gelelim Coşkunsu’nun isyanına. Facebook sayfasında kişisel duvarında
paylaştığı o isyanın noktasına virgülüne dokunmadan veriyorum:
“Önümdeki bir dosya dolusu rezalet belgeyi yeniden incelerken dışa vurmak istediğim düşüncelerimden bir özet:
Mardin'de çok kanunsuzluk var, çok. Neyse ki arkalarında kollektif
aptallıkları sonucu suçlarına dair epey somut kanıt bıraktıkları için
dokunulmaz olduklarını sanan o gafil kuklalar ve kuklaların ipini tutan
büyük kuklalar bir gün adaletin hükmünden kaçamayacaklar. Bu ülkeyi
sahipsiz, akademisyeni (bu ünvanı hakeden akademisyenlerden
bahsediyorum, zira gerisi de zaten kukla) aciz sanıyorlar.
Usulsüzlüklere, yolsuzluklara, haksızlıklara, nepotizme, anti
bilimselliğe, intihale, her türlü kadrolaşmaya (ajanlar dahil olmak
üzere), bölücülüğe, fişlemeye, kısacası kurumsal ahlaksızlığa karşı
duran, gerekli yasal işlemleri talep eden veya uygulayan akademisyene
mobbing yapmanın yanında aba altından sopa gösterenlerden veciz sözler:
- Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin...
- Hay Allah sizin doçentliğiniz hala bizlerin elinde, değil mi? (herkes
alanındaki namert ve satılmış doçentlik jüri üyelerinin kim olduğunu,
kimlerin eline kırbacı alarak jüriyi kontrol etmeye çalıştığını bilir.)
- Bakanlık'taki ahbaplarım kazı ve yüzey araştırması başvurularında çok
etkin. Sahi neden hala başvurularınız onaylanmadı? (Bakanlığın adını
kullanarak tehdit savurma cüreti ve Bakanlığın öcü olduğunu
inandırmadaki başarı sadece korkakların ve kölelerin hakim olduğu
toplumumuza özgü bir durum olsa gerek)
- Bölüm Başkanlığı görevinizin ve iş sözleşmenizin yenilenmesi de yaklaşıyor...
- Böyle yapmaya devam edersiniz herkes geçimsiz ve deli olduğumuza daha
çok inanacak, yalnız kalacaksınız (bildiğiniz malum kitlesel sistematik
algı yönlendirme taktiği. Dedikodudan beslenen ve önyargıdan
kurtulamamış sorgulama yeteneği gelişmemiş toplumlardaki popüler bir
silah)
- Aman hocam, yakınlarınız sizi bir köşede ölü bulmasın... Onca emeğiniz
ve Harvard diplomanız da boşa gitmesin (Harvard'ın adı bile bazı hassas
bünyelilerde bir çeşit biyolojik tolerans sorununa sebep oluyor, çölyak
hastalığı gibi bir şey)
- Maaazallah bir köşede ayağınıza kurşunu yemiyesiniz (şehrin her karış
sit alanını ranta satan bir arkeolog da aynı tehdidi yapmıştı)...
Haydi oradan namert korkarlar!
Bendeki yürek ve zeka sizde olsa zaten böyle pespaye yollara muhtaç
olduğunuzu düşünmezdiniz. Hepiniz çirkin eylemleriniz ve ardınızda
bıraktığınız somut
suç
delillerinizle tarihe kayıt olarak düşüldünüz. Elbet bir gün kitaplar sizi yazacak,
haberler
sizden bahsedecek, bilimsel platformlarda berbat
örnekler olarak kullanılıp çatır çatır eleştirileceksiniz (karalama,
iftira ve dedikodudan bahsetmiyorum. Hiç sevmediğiniz ve mahrum
kaldığınız bilimsel eleştiri yeteneğinden bahsediyorum). Aldığınız ahlar
hep ayağınıza dolanacak. Ve tarih sizi affetmeyecek ağalar, sultanlar!
27 Mart 2014
Enis MERİÇ - Akademik tezlerde yeni moda: Wikipedia'den kopyala-yapıştır (RADİKAL Blog)
Son yıllarda akademik dünyada gelenek halini almış bir uyanıklıktan
bahsetmek istiyorum. Wikipedia'dan kopyala-yapıştır metoduyla tez yazmak
son yıllarda yaygın hale geldi. Yükseklisans tezlerinin çoğunda
Wikipedia metinleri ve Wikipedia linklerinin doğrudan kaynak olarak
kullanıldığını gözlemledim. Wikipedia metinleri dipnotlarında belli
başlı kaynakları ihtiva etmektedir. Tez ve akademik makale yazarlarının
çoğu metin dipnotlarında yer alan kaynakların doğru olup olmadığını
araştırmadan, metinleri kaynaklarıyla beraber doğrudan tezlerine
kopyalayıp yapıştırıyorlar. Bu tip tez ve makale yazma yöntemi son
yıllarda daha da yaygınlaştı. Değişik araştırmalardan ve tezlerden
yapılan intihaller bir yana, Wikipedia metinlerinden faydalanma veya
aşırma daha pratik bir hale geldi diyebiliriz.
Bilimsel araştırma etiğine uymayan bir diğer uygulamada tezlerde
Wikipedia linkinin doğrudan kaynak olarak gösterilmesidir. Wikipedia
sayfasında yer alan metinlerin doğruluğu, kaynakları, yazarlarının kim
oldukları ne oldukları hiçbir araştırmaya sorguya tabi tutulmadan
tezlerde kaynak olarak gösteriliyor. 2005’den sonraki yükseklisans
tezlerinin çoğunda Wikipedia linki doğrudan kaynak olarak gösteriliyor.
Wikipedia’nın linkini dipnotlarında kaynak olarak kullananlar, akademik
araştırmanın ve bilimsel metodun ne olduğunu bilmeyen acemilerdir. En
acemi intihalciler Wikipedia linkini tezlerinde defalarca kullanıyorlar.
Bir yüksek lisans tezinde 10 ayrı yerde bu link doğrudan kullanılıyor
ve bu duruma tez danışmanı ses çıkarmıyorsa ya da incelemiyorsa akademik
dünyamızın ne halde olduğu da açıkça ortadadır.
Tezi yazan hiç düşünmez mi bu linkte yer alan metinleri kaynaklarıyla
beraber kim yazmış? Bu yazılarda atıf yapılan kaynaklar doğrumu? Sayfa
numaraları doğrumu? Bahsi geçen konular o kaynaklarda geçiyor mu? Sonra
bu tezleri inceleyen tez danışmanları ve jüri heyeti neden bu
kolaycılığa, intihalciliğe ses çıkarmıyorlar? Bunları görüyorlar da mı
ses çıkarmıyorlar yoksa tezleri hiçbir incelemeye tabi tutmadan mı
onaylıyorlar? Bu bilimsel anlayışa etik midir? Bu uyanıklık hırsızlık
değil de nedir…
Wikipedia metinleri ve kaynaklarını sanki kendi araştırıp izine düşmüş
gibi tezlerinde kullanan profesyonel intihalcilerin varlığını da tespit
etmiş durumdayım. Bazı araştırmacılar Wikipedia metinlerinin dipnot
kaynaklarına erişerek doğruluğunu teyit ederek kullanıyorlar.
Profesyonel davrananlar bu pratik yöntemler Wikipedia’nın değişik
dillerindeki metinleri ve bu metinlerin kaynaklarını da doğrudan
kullanıyorlar. Wikipedia akademik araştırmacılar için hazır bir bloktur.
Çok büyük emekler harcamadan Wikipedia’nın Türkçe ve yabancı dil
kaynaklarını Google Translate aracılığıyla kullanan bir kişi çok rahat
bir şekilde yüksek lisans tezi ve akademik makale hazırlayabilir. Bu
yöntem ile Doktora tezi için ciddi ayrıntılar ve kaynaklar çıkarabilir.
Şu ana kadar incelediğim yüksek lisans tezlerinin hemen hemen çoğunda
Wikipedia’dan kopyala-yapıştır yapılıp kaynak gösteriliyor. Bunu
incelediğim bazı doktora tezlerinde bile görüyorum. İlerleyen
yazılarımda bazı doktora tezlerine de değineceğim.
İkinci araklama malzemesi YÖK’ün Tez Merkezinden kendi tez konusuyla
alakalı geçmiş dönemlere ait yüksek lisans, doktora tezlerinden
kopyala-yapıştır yapmak. Buda en yaygın olan intihal biçimlerindendir.
Tezlerden anlaşılmayacak bir biçimde “cümlelerde kelime değişiklikleri
yaparak” araklama yapanlarda var. Bu yazımda 3 farklı alanda hazırlanmış
yüksek lisans ve 1 doktora tezinden örnekler vereceğim. Kendi
araştırmalarım doğrultusunda tespit ettiğim yüzlerce intihalli yüksek
lisans tezinden sadece bir kaçını burada göstermek istiyorum. Ayrıca
tespit ettiğim intihalli doktora tezleri içinde ayrı bir yayın çalışması
düşünmekteyim. Burada yayınlamış olduğum tez yazarlarının adı soyadı ve
enstitülerinin adreslerini gizli tutuyorum.
Tez 1: Ankara’da yer alan bir Üniversite Enstitüsünde, Tarih Ana Bilim dalı
altında hazırlanan bu yüksek lisans tezi, 136 sayfa olup 2006 yılında
hazırlanmıştır. Enstitü müdürü ile beraber 6 akademisyenin jürinin
imzasıyla kabul edilmiştir.
Bu tezde 10 ayrı dipnotta Wikipedia linki doğrudan
kaynak olarak gösterilmiştir. Ayrıca tezde Wikipedia’nın dışında dipnot
düşülen yerlerde çoğunluk olarak online sitelerin linkleri kaynak olarak
gösterilmiştir. Tez bilimsel çalışma adına hiçbir şey ifade etmiyor.
Tez baştan aşağıya doldurma ve kopyalanmış metinlerle yazılmıştır.
Dipnotlarda yer verilen web sitelerin kaynağı nedir? Kaynağı yazanın kim
olduğu belli değil, kaynağın sahibinin adı belli değil, kaynak
gösterilecek web sitesi resmi ve bilimsel açıdan dikkate alınacak bir
sitemidir? Buna da hiçbir şekilde dikkat edilmemiştir. Tezin sahibi
acemi kopyala-yapıştırıcı olduğu için direk Wikipedia’nın linkini kaynak
göstermiştir. Bir de şunu belirtmeliyim ki Wikipedia sayfasından
kopyalanıp yapıştırılan metinler Word’e aktarıldığı zaman alttan çizgi
ile belirir. Çünkü metinlerin içinde internet sitelerinin belirtildiği
kelimeler vardır. Bazı uyanık öğrenciler Wikipedia’dan kopyaladıkları
metinlere, doğrudan Wikipedia’nın kendi içinde dipnot düşülen kaynakları
sanki kendileri araştırmışlar gibi kaynak olarak gösteriyorlar. Aynı
durumla bu tezde karşılaşıyoruz. Aşağıdaki örnekte görüldüğü üzere
kırmızı içinde gösterilen yerlerin altı çizili, yani Word’e aktarılırken
otomatik olarak beliren bir durum sanırım tezin sahibi düzeltmeyi
unutmuş, mavi çizgi ile gösterilen kaynak ve metinler Wikipedia’nın
dipnotlarından doğrudan kopyalanıp yapıştırılmıştır. Tezin yazarı hiç
araştırıp ardına düşmediği kaynağı doğrudan Wikipedia içinden alıp tezde
kaynak göstermiş. Bu tip tez yazarlarına uyanık gizli örtülü
Wikipediacılar ya da gizli-kapaklı kopyacılar diyorum.
Tez 2: Anadolu’da bir üniversitenin enstitüsünde, Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim dalı
altında hazırlanmış olan bu yüksek lisans tezi 80 sayfadır. 4
akademisyen tarafından 2006 yılında kabul edilerek imzalanmıştır.

Bu tez 8 ayrı dipnotta Wikipedia’nın linki doğrudan kaynak
olarak gösterilmiştir. Tez’de Wikipedia dışında 55 ayrı web sitesi
kaynak olarak gösterilmiştir. Bu web sitelerinin çoğunluğu resmi ve
bilimsel çalışmalara yer verilen siteler değildir. Tez baştan aşağıya
doldurma, kopyala-yapıştır bir tezdir. Hiçbir bilimsel çalışma etiğine
ve metoduna uymamaktadır. Bilimsel çalışma adına hiçbir şey ifade
etmediği halde bu tez kabul görmüştür.
Din ve Dinler Tarihi üzerine yapılmış bazı yüksek lisans tezlerinde
tespit ettiğim üzere bazı ilahiyatçılar Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisini adeta Wikipedia gibi kullanmışlar. Bazıları acemi,
bazıları ise üstlü örtülü bir şekilde kopyala-yapıştır metinlerle
tezlerini hazırlamışlardır. Ayrıca TDV İslam Ansiklopedisinden kopyala
yapıştır yaparak akademik makale hazırlayanların ne kadar acemi kopyala
yapıştırcı oldukları da kurdukları ve bağladıkları cümlelerden ortaya
çıkmaktadır. TDV İslam Ansiklopedisi Dinler Tarihi ve Bilimi üzerine
incelenebilecek resmi bir kaynaktır. Fakat uyanık araştırmacılar
buradaki kaynaklara ve metinlere atıfta bulunmak değil de buradaki
metinleri ve metinlere düşülen (Bibliyografya) kaynakları sanki
kendileri araştırıp izine düşmüşler gibi kullanmışlardır. TDV İslam
Ansiklopedisi bugün internet üzerinden online erişime açıldı. En çok da
kopyala yapıştırcılara darbe vuracaktır. Çünkü tezlere kopyalanan
metinlerin kendisini, kaynaklarını ve benzerlerini TDV İslam
Ansiklopedisi sitesinden online olarak çıkarılması ve karşılaştırılması
daha kolay hale gelmiştir. YÖK’ün Tez Merkezinden İlahiyat dalındaki
tezleri ve İSAM’ın resmi sitesinden akademik makaleler veritabanını açın
ve bu makaleleri incelemeye başlayın. Tez ve Makalelerdeki metinleri ve
kaynakları, TDV İslam Ansiklopedisi online web sitesine girerek
Ansiklopedi Arama kısmından taratmaya başlayın. Kopyacılığın ne hale
geldiğini sizlerin gözlemine ve takdirine bırakıyorum.
Tez 3: İstanbul’da bir Üniversiteye bağlı Enstitü’de hazırlanmış Doktora tezinde Wikipedia linki doğrudan açıklamalı bir şekilde kaynak kullanılmıştır. Aynı tezde 2 farklı yerde daha Wikipedia linki
doğrudan kaynak olarak gösterilmiştir. Sormazlar mı adama bu linke bu
yazıları kim yazmış? Hangi kaynağa hangi habere ait? Anlatılan hadise
Portekiz’de gerçekleştiği ve o dönemin haberlerinin en birinci dereceden
kaynağı da Portekizce olduğu için kaynağın Türkçeye çevrilerek
aktarılan metinleri orjinalleri ile uyuşuyor mu? Bunları sorgulamadan
hiçbir kaynağa dayanmadan bir doktora tezinde Wikipedia linki doğrudan
kaynak olarak gösteriliyor. İkincisi aynı tezin içerisinde resmi olmayan
sitelerin kaynak olarak gösterilmesi de anlaşılır değildir.
Tez 4: Ankara’da bir Üniversitenin Enstitüsünde ve Kara Harp
Okulunda Uluslararası İlişkiler üzerine hazırlanan iki ayrı yüksek
lisans tezinden bir ayrıntıyı gözler önüne getiriyorum. 2006 yılında hazırlanan yüksek lisans tezinde 8 ayrı dipnotta Wikipedia linki doğrudan
kaynak olarak kullanılmış. Tezi incelediğimizde Wikipedia’da yazılan
metinlerin kendisi ve kaynakları da doğrudan teze aktarılmıştır. Veri
tabanı Wikipedia kaynaklarına ve metinlere dayalı olarak hazırlanan bir
tezdir. Öz kaynağı belli olmayan sağdan soldan toplama bilgileri
doldurarak, kopyala yapıştır bir tez olduğu çok açıktır. 2008 yılında
Kara Harp Okulunda benzer bir konu üzerine hazırlanmış bir yükseklisans
tezinde, 2006 yılında hazırlanan tezden toplamda 5 sayfa intihal
(kopyala-yapıştır) yapıldığını görüyoruz. İntihal o kadar bariz ki
kopyalanan metinlerin kaynakları ve sayfa numaraları bile birebir
aynıdır. Her iki tezde bilimsel etiğe ve bilimsel araştırma metodlarına
uygun hazırlanmamıştır. Türkiye’nin en üst düzey akademik kurumlarına
mensup olan bu iki araştırmacının intihalli ve Wikipedia tabanlı tezi
hiçbir kontrole ve denetime tabi kalmadan kabul edilmiştir. Bilimsel
etiğe uymayan her iki tezin sorumluluğu tez sahipleri olduğu kadar tez
danışmanlarına ve jüriye de aittir. İşin garip tarafı intihal yapan
tezin yazarı üst düzey bir subay.
2006 tezine sadece 2 dipnottan örnek verdim. Toplamda 8 ayrı yerde Wikipedia linki doğrudan dipnot olarak kullanılmıştır.
Türkiye’de sistematik olarak bilgi kaynaklarını takip eden ve bu
kaynakları okuyan, inceleyen bir akademik birim bulunmamaktadır. Yani
MİT’in veya devletin Açık Kaynak İstihbaratı yapabilen
bir kurumu ya da herhangi bir birimi yok. Akademik kurumların amiri
olan YÖK’ün bile akademik makale ve tezlerdeki intihalleri takip ve
tespit edebilen bir birimi yok. İntihal geleneğini doğuran en büyük
sebeplerden biride akademik araştırma yeteneği olmayan kişilerin
akademilere alınmasıdır. Bilimsel araştırma metodlarını bilmeyen,
araştırma yeteneğini kazanamamış kişilerin sırf kadrolaşma uğruna
akademilere alınması İntihal geleneğini de beraberinde getirdi. İşin
ilginç yanı Türkiye’nin en prestijli akademilerinde kabul edilmiş
intihalli tezlerle karşılaşıyoruz. Zaten Türkiye’de akademik hırsızlık
suç olmaktan çıkarılmıştır. Hırsızlığın, sahtekarlığın her
türlüsünün bir yaptırıma tabi olduğu hukuk sistemimizde, akademik
hırsızlığın hiçbir ceza veya yönetmelikte hiçbir disiplin cezası
bulunmamaktadır. Bu konuda YÖK’ün bir düzenleme yaptığına dair
herhangi bir çalışmada göremedik. Devletin akademik çalışmaları
denetleyeceği bir birimi olmalıdır. Akademik çalışmalar denetimsiz
bırakılırsa bu gidişle intihal bir gelenek halini almaya devam
edecektir. Yakında bir platform oluşturarak intihalli doktora ve yüksek
lisans tezlerini, künyeleriyle ve tez danışmanlarıyla beraber
yayınlamayı düşünüyorum. Bilgi hırsızlığı yaparak bilim adamı
geçinenlere artık dur demeliyiz.
4 Ocak 2014
İlker Birbil - Tu kaka intihal (RADİKAL)
Akademide intihali aklınıza bile getiremezsiniz. Yani getirirsiniz ama bir kere yaptınız mı ne akademisyenliğiniz kalır, ne de bilim insanlığınız...
Yap boz memleketinde yaşamasak, pekâlâ bir şeyler becerecek insanlarız aslında. Binbir güçlükle bir yanlışlığı düzeltiriz; fakat daha ne olduğunu anlamadan aynı yanlışın geri geldiğini, hatta eskisinden de beter olduğunu görürüz.
Bugünkü yazının payına düşen de aynı minvalde bir olay: Danıştay’ın intihal kararı ve ardından olanlar.
İntihal, bildiğiniz aşırma. En hafif hali, başka birinin çalışmasından aldığınız bir bölümü kaynak göstermeden kullanmak. En ağır hali, diğer insanların fikirlerini araklayıp kendi fikriniz gibi yutturmaya çalışmak. Yapana ise kabaca ‘çok okumuş hırsız’ diyebiliriz.
Akademide tonla yanlış yapabilirsiniz ama intihali aklınıza bile getiremezsiniz. Yani getirirsiniz ama o işi bir kere yaptınız mı ne akademisyenliğiniz kalır, ne de bilim insanlığınız. Bu, bana öğretilen, benim de öğrencilerime öğrettiğim tanım. Daha doğrusu tanımdı.
Küçül de cebime gir
YÖK yasasına dayanan disiplin yönetmeliğine göre intihal suçunun karşılığında verilecek ceza belli: Üniversite öğretim üyeliğinden men. Haliyle kimse intihal hafife alınıyor diyemez. Gel gör ki artık bu ceza uygulanamıyor. Çünkü Devlet Memurları Yasası ile çelişiyor. Danıştay İdari Dava Daireleri geçen senenin eylül ayında bu çelişkiyi göstererek hukuka aykırılığı tespit etmiş. Eder. Danıştay’ın işi bu. Bu kararla ilgili iki yorum öne çıkıyor. Birincisi galeyana getiriyor: “Danıştay intihali önemsemedi!” İkincisi aklıselime çağırıyor: “Mevzuat hatasına işaret edildi. Kanun düzeltilmeli.”
Eh o zaman bastırması için top YÖK’te diye düşünüyor insan. Fakat YÖK’ten ses yok. Aslında var da duymak istediklerimiz mi emin değilim. İlk önce üniversitelere bir genelge gönderiliyor. Kısaca yargı kararları doğrultusunda işlem yapılması isteniyor. Yani yavuz hırsız ev sahibini bastırsın deniyor. Bir de YÖK yönetiminin görüşleri var tabii. Varsa intihal yapan, kulağı çekilebilir ya da parası kesilebilir demeye getiriyorlar. Hatta bir YÖK üyesi asıl cezanın intihal yapanın deşifre edilmesi olduğunu söylüyor.
Uzun lafın kısası, YÖK bu topa girmek istemiyor. Kanunun değişmesi için bir mücadele vereceklerini de hiç sanmıyorum. Yanılıyor olabilirim. Ancak şu anda elimizdeki tek somut öneri deşifre. Peki, intihal yapanları afişe edelim. Toplantılarda, akademik kurullarda onları yerden yere vuralım. Bu şekilde insan haklarını ya da en basitinden görgü kurallarını çiğnemiş olabiliriz tabii. Eh, o kadarcık olur.
Öğrenciler giremez
Etkin mücadelenin tek yolu uygulanacak cezalar değil muhakkak. Fakat meslekten çıkarma gibi bir kararın, güçlü yaptırımı olduğu da bir gerçek. Kaldı ki intihal konusunda parlak bir sicilimiz olmadığı ortada. İnternette ufak bir arama yapsanız, hiç tahmin etmeyeceğiniz üniversitelerden türlü türlü aşırma haberlerine rastlayabilirsiniz. Yani öyle ipleri gevşek tutacak lüksümüz yok.
Üstelik başka bir sorun daha var. YÖK’ün öğrenciler için belirlediği disiplin cezaları açık. Kopya çektiler mi uzaklaştırma alıyorlar. Bu durumda öğrencilerimize ne diyeceğiz? “Hocanız intihal yapmış ve şu anda ders veriyor olabilir. Biz onu rezil ederiz, siz merak etmeyin. Ancak sizi derslere maalesef alamıyoruz çünkü kopya çekmişsiniz.” Nasıl? Ya da öğrencilerin cezalarını da hafifletelim. Uzaklaştırma yerine televizyonu yasaklayabilir ya da ağızlarına biber sürebiliriz.
Ben biberden yanayım. Hem devlet teamüllerine de uygun.
Yap boz memleketinde yaşamasak, pekâlâ bir şeyler becerecek insanlarız aslında. Binbir güçlükle bir yanlışlığı düzeltiriz; fakat daha ne olduğunu anlamadan aynı yanlışın geri geldiğini, hatta eskisinden de beter olduğunu görürüz.
Bugünkü yazının payına düşen de aynı minvalde bir olay: Danıştay’ın intihal kararı ve ardından olanlar.
İntihal, bildiğiniz aşırma. En hafif hali, başka birinin çalışmasından aldığınız bir bölümü kaynak göstermeden kullanmak. En ağır hali, diğer insanların fikirlerini araklayıp kendi fikriniz gibi yutturmaya çalışmak. Yapana ise kabaca ‘çok okumuş hırsız’ diyebiliriz.
Akademide tonla yanlış yapabilirsiniz ama intihali aklınıza bile getiremezsiniz. Yani getirirsiniz ama o işi bir kere yaptınız mı ne akademisyenliğiniz kalır, ne de bilim insanlığınız. Bu, bana öğretilen, benim de öğrencilerime öğrettiğim tanım. Daha doğrusu tanımdı.
Küçül de cebime gir
YÖK yasasına dayanan disiplin yönetmeliğine göre intihal suçunun karşılığında verilecek ceza belli: Üniversite öğretim üyeliğinden men. Haliyle kimse intihal hafife alınıyor diyemez. Gel gör ki artık bu ceza uygulanamıyor. Çünkü Devlet Memurları Yasası ile çelişiyor. Danıştay İdari Dava Daireleri geçen senenin eylül ayında bu çelişkiyi göstererek hukuka aykırılığı tespit etmiş. Eder. Danıştay’ın işi bu. Bu kararla ilgili iki yorum öne çıkıyor. Birincisi galeyana getiriyor: “Danıştay intihali önemsemedi!” İkincisi aklıselime çağırıyor: “Mevzuat hatasına işaret edildi. Kanun düzeltilmeli.”
Eh o zaman bastırması için top YÖK’te diye düşünüyor insan. Fakat YÖK’ten ses yok. Aslında var da duymak istediklerimiz mi emin değilim. İlk önce üniversitelere bir genelge gönderiliyor. Kısaca yargı kararları doğrultusunda işlem yapılması isteniyor. Yani yavuz hırsız ev sahibini bastırsın deniyor. Bir de YÖK yönetiminin görüşleri var tabii. Varsa intihal yapan, kulağı çekilebilir ya da parası kesilebilir demeye getiriyorlar. Hatta bir YÖK üyesi asıl cezanın intihal yapanın deşifre edilmesi olduğunu söylüyor.
Uzun lafın kısası, YÖK bu topa girmek istemiyor. Kanunun değişmesi için bir mücadele vereceklerini de hiç sanmıyorum. Yanılıyor olabilirim. Ancak şu anda elimizdeki tek somut öneri deşifre. Peki, intihal yapanları afişe edelim. Toplantılarda, akademik kurullarda onları yerden yere vuralım. Bu şekilde insan haklarını ya da en basitinden görgü kurallarını çiğnemiş olabiliriz tabii. Eh, o kadarcık olur.
Öğrenciler giremez
Etkin mücadelenin tek yolu uygulanacak cezalar değil muhakkak. Fakat meslekten çıkarma gibi bir kararın, güçlü yaptırımı olduğu da bir gerçek. Kaldı ki intihal konusunda parlak bir sicilimiz olmadığı ortada. İnternette ufak bir arama yapsanız, hiç tahmin etmeyeceğiniz üniversitelerden türlü türlü aşırma haberlerine rastlayabilirsiniz. Yani öyle ipleri gevşek tutacak lüksümüz yok.
Üstelik başka bir sorun daha var. YÖK’ün öğrenciler için belirlediği disiplin cezaları açık. Kopya çektiler mi uzaklaştırma alıyorlar. Bu durumda öğrencilerimize ne diyeceğiz? “Hocanız intihal yapmış ve şu anda ders veriyor olabilir. Biz onu rezil ederiz, siz merak etmeyin. Ancak sizi derslere maalesef alamıyoruz çünkü kopya çekmişsiniz.” Nasıl? Ya da öğrencilerin cezalarını da hafifletelim. Uzaklaştırma yerine televizyonu yasaklayabilir ya da ağızlarına biber sürebiliriz.
Ben biberden yanayım. Hem devlet teamüllerine de uygun.
25 Kasım 2013
Enis MERİÇ - Wikipedia’dan Kopyala-Yapıştır Akademik Tez Yazmak (RADİKAL Blog)
YÖK'ün son yıllarda uygulamaya koyduğu ÖYP programı akademik alımlarda dahada yaygınlaştı. Bu programa katılmak isteyen öğrencilerde aranılan kriter % 60 ALES puanı, % 25 Diploma Not Ortalaması, % 15 Yabancı Dil sınavında alınan puan. MEB'in öğretmen atamasına benzer bir uygulama haline gelmiş bu programı ele alalım. Bu programa alımlara göre iki türlü katılma şartı bulunuyor; lisans mezunu olmak veya yükseklisans programına cari alımdan kabul edilip öğrenim görüyor olmak. Bu programa herkes kendi branş alanından başvurabiliyor. Yani istediğiniz alanda yükseklisans & doktora yapamıyorsunuz.
Akademik alımlarda ALES kriteri bilimsel çalışma hayatına atılmak için önemli bir kritermidir ? Kişinin akademik araştırma yeteneğini değerlendirmenin ALES sınavı ile ne gibi bir alakası var? Kişinin akademik kariyeri bir ALES sınavınamı bağlı ? ÖYP kriterlerine bakacak olursak bir öğrencinin üniversite hayatında gördüğü akademik öğreniminin, araştırma yeteneğinin ve bilimsel çalışmalarının akademik alımlarda hiçbir etkisi bulunmuyor. Varsa yoksa tek önemli kriter ALES. Cari alımlarda bazı üniversitelerin yaptığı bilim sınavı YÖK'ün denetiminde hiçbir kontrole ve denetime tabi olmadığı için bu sınavların adaletli yapılıp yapılmadığı konusuda büyük soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Cari alımlardada önemli kriter yine ALES sınavı. ALES notu yüksek olan daha öncelikli durumdadır. Üniversite yaptığınız bilimsel projelerin, araştırmaların ÖYP alımlarında hiçbir önemi bulunmuyor. Gerçi bunların bazı yerlerin cari alımlarındada bi önemi bulunmadığına yer yer şahit oluyoruz.
Neden "akademik araştırma yeteneğine" dayalı olarak alım yapılmıyor ? Neden Bilim sınavına ve Yabancı Dil sınavına öncelik verilmiyor ?
ÖYP programı yaygınlaşmaya başladı ve yine tek büyük kriter ALES. Artık üniversiteler akademik alımlarda bilimsel projelerde, akademik araştırmada başarılı olanları değil, ALES'den yüksek puan alanları alıyor. Öğrencinin bilim ile olan imtihanının bilimsel araştırmaya duyduğu ilginin yeteneğin hiçbir önemi yok. Bu uygulamalar ileride bilimsel araştırmalara, bilimsel gelişmişliğe büyük bir darbe vuracaktır. ÖYP ile akademik hayata katılan fakat akademik araştırma yeteneği bulunmayan onlarca ÖYP öğrencisinin akademik tez hazırlama aşamasında yaptığı bir uyanıklıktan bahsedeceğim. Gerçi bu uyanıklık ÖYP programı öncesi yıllarada dayanıyor, gelenek halini almış fakat ÖYP programının bu uyanıklığa daha büyük zemin hazırlayacağını düşünüyorum.
Üniversite hayatı boyunca bir akademik makale dahi okumamış, akademik araştırmanın ne olduğunu dahi bilmeyen onlarca öğrenci ÖYP programı ile akademik alımlarda yükseklisans programına kabul ediliyor, bu öğrenciler tez hazırlama aşamasında akademik kaynaklarla daha yeni yeni tanışıyor. Akademik makale yazma uslübunu bilmiyor, kaynak taraması yaparken elektronik kütüphanelere nasıl ulaşıcağını bilmiyor, açık erişim kaynaklarını bilmiyor, "google kitap" hizmetini bilmiyor. Bildikleri iki şey var; Birisi Wikipedia ve YÖK'ün kabul edilmiş tezleri yayınladığı Ulusal Tez Merkezi. Tez-makale yazmak için çok uyanıkça ve pratik bir uygulama.
Birinci aşamada yükseklisans tezi hazırlamak çok basit; "Wikipedia'dan kopyala-yapıştır yaparak tez yazmak". Şu ana kadar incelediğim yükseklisans tezlerinin hemen hemen çoğunda Wikipedia'den kopyala-yapıştır yapılıp kaynak gösteriliyor. Bunu örtülü bir şekilde doktora tezlerinde bile görüyorum. Neredeyse 10 tezin 8'i böyledir. Bu kısım iki aşamalıdır; Birinci kısım ilgili konu üzerinde Wikipedia'nin linkini dipnotda kaynak olarak göstermek. Bu en acemice olanıdır. Tezi yazan hiç düşünmezmi bu linkte yer alan yazıyı kaynaklarıyla beraber kim yazmış ? Bu yazılarda atıf yapılan kaynaklar doğrumu ? Sayfa numaraları doğru mu ? Bahsedilen konular o kaynaklarda geçiyor mu ? Hem neden "armut piş ağzıma düş" misali bir alıntı yapılıyor? Bu bilimsel anlayışa etik mi? Bu uyanıklık değil mi? Bugün Wikipedia'nın Türkçe ve yabancı dil kaynaklarını, Google Translate vasıtasıyla kullanan bir kişi bu şekilde çok rahat yükseklisans tezi hazırlayabilir. Genellikle çoğu kişi böyle yapıyor. Hazır bul, kopyala yapıştır teze wikipedia linkini kaynak göster, yabancı dilde wikipedia yazılarını google translate ile çevirt anlaşıldığı kadarıyla düzelt teze aktar dipnotada doğrudan Wikipedia'nın linkini koy. Bu uyanıklığın birincisi aşamasıdır, ikinci aşamasınıda birazdan bahsedeceğim.
Peki bir öğrenci neden böyle bir hataya düşer ? Bu öğrencinin tez danışmanı buna hiç ses çıkarmıyormu ? Tezi kabul eden jüri heyeti bunu görmüyormu tezi incelemiyormu ? Tez danışmanının bunu görüpte sesini çıkarmaması zaten ayrı bir skandal. Öğrenci tez aşamasına kadar akademik araştırmanın ne olduğunu bilmediği ve akademik araştırma yeteneği olmadığı için uyanıklık yapmak daha kolayına geliyor. İkinci araklama malzemesi YÖK'ün Tez Merkezinden kendi tez konusuyla alakalı geçmiş dönemlere ait yükseklisans, doktora tezlerinden kopyala-yapıştır yapmak. Bu da en yaygın olan intihal biçimlerindendir. Bunu anlaşılmayacak bir biçimde yapanlarda var. Cümlelerde kelime değişiklikleri yaparak araklamak. Wikipedia'dan kopyala-yapıştır yaparak linkini kaynak göstermemek gibi..
İkinci kısma gelelim. Wikipedia'da yazılan çoğu yazının doğru yada yanlış bir kaynağı vardır. Bazıları bu yazıların kaynağına gider bulur araştırır doğrular. Tez yazmaya başlamadan önce bibliyografyalardan akademik çalışmalardan sorgulayarak çalışmaya başlamak yerine Wikipedia'daki kaynakların peşine düşüp tez yazanlar var. Google Books hizmeti bu açıdan büyük bir fırsat. Wikipedia'daki ISBN kodunu takip et ve kitaba online eriş sayfa numarasını doğrula ve teze kopyala-yapıştır. Bu bilimsel araştırma etiğinede uygun değildir. Emek harcamadan araştırmadan kestirmeden sonuca ulaşmak. Bu metodu kısmende olsa doktora çalışması yapanların uygulaması muhtemeldir. Uygulamaya müsait bir metod. İncelediğim daha doğrusu zaman buldukça bakabildiğim bazı doktora tezlerinde kaynağı belli olmayan ama Wikipedia'da yayınlanmış semboller, resimler, imgeler yer almaktadır. Bu sembolün kaynağı nedir? Sorusuna cevap vermeden doğrudan kullanılmış. Her ne olursa olsun Wikipedia'yı takip ederek tez yazmak çok kolay bir uygulama. Bu uygulamalar ile akademik makale yazmakta çok kolaya indirgenmiş oluyor. Gördüğüm kadarıyla bu yükseklisans tezlerinde epeyce yaygınlaşmış. Bazı Doktora tezlerinde bile Wikipedia'yı kaynak gösterenler gördüm. Bazıları profesyonel davranarak Wikipedia'dan çalıp, anlaşılmaması için kaynağını göstermiyorlar. Wikipedia yükseklisans, doktora tezi hazırlayan öğrencilere büyük kolaylık sağlamış durumdadır. Akademik araştırma yeterliliğine sahip olmayan kişilerin intihale yönelmesi son yıllarda dahada yaygınlaştı. Bilinçli ve bilinçsizce yapılan intihallere karşı hiçbir disiplin önlemi alınmıyor. Birde işin yetersizlik tarafı var. ÖYP programı akademik araştırma verimliliğine gölge düşürecek bir uygulamaya sahip. Akademik alımlarda öncelikli olması gereken şart ALES gibi Türkçe-Matematik sınavı değil, bilimsel yeterliliktir. Bu süreç düzelmezse Türkiye'de yeni bir bilim anlayışı değil geçmişten günümüze tekrarlanan bir bilim anlayışı hakim olacak ve intihalci geleneğin varlığına şahit olacağız.
Enis MERİÇ
enismerc@gmail.com
Akademik alımlarda ALES kriteri bilimsel çalışma hayatına atılmak için önemli bir kritermidir ? Kişinin akademik araştırma yeteneğini değerlendirmenin ALES sınavı ile ne gibi bir alakası var? Kişinin akademik kariyeri bir ALES sınavınamı bağlı ? ÖYP kriterlerine bakacak olursak bir öğrencinin üniversite hayatında gördüğü akademik öğreniminin, araştırma yeteneğinin ve bilimsel çalışmalarının akademik alımlarda hiçbir etkisi bulunmuyor. Varsa yoksa tek önemli kriter ALES. Cari alımlarda bazı üniversitelerin yaptığı bilim sınavı YÖK'ün denetiminde hiçbir kontrole ve denetime tabi olmadığı için bu sınavların adaletli yapılıp yapılmadığı konusuda büyük soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Cari alımlardada önemli kriter yine ALES sınavı. ALES notu yüksek olan daha öncelikli durumdadır. Üniversite yaptığınız bilimsel projelerin, araştırmaların ÖYP alımlarında hiçbir önemi bulunmuyor. Gerçi bunların bazı yerlerin cari alımlarındada bi önemi bulunmadığına yer yer şahit oluyoruz.
Neden "akademik araştırma yeteneğine" dayalı olarak alım yapılmıyor ? Neden Bilim sınavına ve Yabancı Dil sınavına öncelik verilmiyor ?
ÖYP programı yaygınlaşmaya başladı ve yine tek büyük kriter ALES. Artık üniversiteler akademik alımlarda bilimsel projelerde, akademik araştırmada başarılı olanları değil, ALES'den yüksek puan alanları alıyor. Öğrencinin bilim ile olan imtihanının bilimsel araştırmaya duyduğu ilginin yeteneğin hiçbir önemi yok. Bu uygulamalar ileride bilimsel araştırmalara, bilimsel gelişmişliğe büyük bir darbe vuracaktır. ÖYP ile akademik hayata katılan fakat akademik araştırma yeteneği bulunmayan onlarca ÖYP öğrencisinin akademik tez hazırlama aşamasında yaptığı bir uyanıklıktan bahsedeceğim. Gerçi bu uyanıklık ÖYP programı öncesi yıllarada dayanıyor, gelenek halini almış fakat ÖYP programının bu uyanıklığa daha büyük zemin hazırlayacağını düşünüyorum.
Üniversite hayatı boyunca bir akademik makale dahi okumamış, akademik araştırmanın ne olduğunu dahi bilmeyen onlarca öğrenci ÖYP programı ile akademik alımlarda yükseklisans programına kabul ediliyor, bu öğrenciler tez hazırlama aşamasında akademik kaynaklarla daha yeni yeni tanışıyor. Akademik makale yazma uslübunu bilmiyor, kaynak taraması yaparken elektronik kütüphanelere nasıl ulaşıcağını bilmiyor, açık erişim kaynaklarını bilmiyor, "google kitap" hizmetini bilmiyor. Bildikleri iki şey var; Birisi Wikipedia ve YÖK'ün kabul edilmiş tezleri yayınladığı Ulusal Tez Merkezi. Tez-makale yazmak için çok uyanıkça ve pratik bir uygulama.
Birinci aşamada yükseklisans tezi hazırlamak çok basit; "Wikipedia'dan kopyala-yapıştır yaparak tez yazmak". Şu ana kadar incelediğim yükseklisans tezlerinin hemen hemen çoğunda Wikipedia'den kopyala-yapıştır yapılıp kaynak gösteriliyor. Bunu örtülü bir şekilde doktora tezlerinde bile görüyorum. Neredeyse 10 tezin 8'i böyledir. Bu kısım iki aşamalıdır; Birinci kısım ilgili konu üzerinde Wikipedia'nin linkini dipnotda kaynak olarak göstermek. Bu en acemice olanıdır. Tezi yazan hiç düşünmezmi bu linkte yer alan yazıyı kaynaklarıyla beraber kim yazmış ? Bu yazılarda atıf yapılan kaynaklar doğrumu ? Sayfa numaraları doğru mu ? Bahsedilen konular o kaynaklarda geçiyor mu ? Hem neden "armut piş ağzıma düş" misali bir alıntı yapılıyor? Bu bilimsel anlayışa etik mi? Bu uyanıklık değil mi? Bugün Wikipedia'nın Türkçe ve yabancı dil kaynaklarını, Google Translate vasıtasıyla kullanan bir kişi bu şekilde çok rahat yükseklisans tezi hazırlayabilir. Genellikle çoğu kişi böyle yapıyor. Hazır bul, kopyala yapıştır teze wikipedia linkini kaynak göster, yabancı dilde wikipedia yazılarını google translate ile çevirt anlaşıldığı kadarıyla düzelt teze aktar dipnotada doğrudan Wikipedia'nın linkini koy. Bu uyanıklığın birincisi aşamasıdır, ikinci aşamasınıda birazdan bahsedeceğim.
Peki bir öğrenci neden böyle bir hataya düşer ? Bu öğrencinin tez danışmanı buna hiç ses çıkarmıyormu ? Tezi kabul eden jüri heyeti bunu görmüyormu tezi incelemiyormu ? Tez danışmanının bunu görüpte sesini çıkarmaması zaten ayrı bir skandal. Öğrenci tez aşamasına kadar akademik araştırmanın ne olduğunu bilmediği ve akademik araştırma yeteneği olmadığı için uyanıklık yapmak daha kolayına geliyor. İkinci araklama malzemesi YÖK'ün Tez Merkezinden kendi tez konusuyla alakalı geçmiş dönemlere ait yükseklisans, doktora tezlerinden kopyala-yapıştır yapmak. Bu da en yaygın olan intihal biçimlerindendir. Bunu anlaşılmayacak bir biçimde yapanlarda var. Cümlelerde kelime değişiklikleri yaparak araklamak. Wikipedia'dan kopyala-yapıştır yaparak linkini kaynak göstermemek gibi..
İkinci kısma gelelim. Wikipedia'da yazılan çoğu yazının doğru yada yanlış bir kaynağı vardır. Bazıları bu yazıların kaynağına gider bulur araştırır doğrular. Tez yazmaya başlamadan önce bibliyografyalardan akademik çalışmalardan sorgulayarak çalışmaya başlamak yerine Wikipedia'daki kaynakların peşine düşüp tez yazanlar var. Google Books hizmeti bu açıdan büyük bir fırsat. Wikipedia'daki ISBN kodunu takip et ve kitaba online eriş sayfa numarasını doğrula ve teze kopyala-yapıştır. Bu bilimsel araştırma etiğinede uygun değildir. Emek harcamadan araştırmadan kestirmeden sonuca ulaşmak. Bu metodu kısmende olsa doktora çalışması yapanların uygulaması muhtemeldir. Uygulamaya müsait bir metod. İncelediğim daha doğrusu zaman buldukça bakabildiğim bazı doktora tezlerinde kaynağı belli olmayan ama Wikipedia'da yayınlanmış semboller, resimler, imgeler yer almaktadır. Bu sembolün kaynağı nedir? Sorusuna cevap vermeden doğrudan kullanılmış. Her ne olursa olsun Wikipedia'yı takip ederek tez yazmak çok kolay bir uygulama. Bu uygulamalar ile akademik makale yazmakta çok kolaya indirgenmiş oluyor. Gördüğüm kadarıyla bu yükseklisans tezlerinde epeyce yaygınlaşmış. Bazı Doktora tezlerinde bile Wikipedia'yı kaynak gösterenler gördüm. Bazıları profesyonel davranarak Wikipedia'dan çalıp, anlaşılmaması için kaynağını göstermiyorlar. Wikipedia yükseklisans, doktora tezi hazırlayan öğrencilere büyük kolaylık sağlamış durumdadır. Akademik araştırma yeterliliğine sahip olmayan kişilerin intihale yönelmesi son yıllarda dahada yaygınlaştı. Bilinçli ve bilinçsizce yapılan intihallere karşı hiçbir disiplin önlemi alınmıyor. Birde işin yetersizlik tarafı var. ÖYP programı akademik araştırma verimliliğine gölge düşürecek bir uygulamaya sahip. Akademik alımlarda öncelikli olması gereken şart ALES gibi Türkçe-Matematik sınavı değil, bilimsel yeterliliktir. Bu süreç düzelmezse Türkiye'de yeni bir bilim anlayışı değil geçmişten günümüze tekrarlanan bir bilim anlayışı hakim olacak ve intihalci geleneğin varlığına şahit olacağız.
Enis MERİÇ
enismerc@gmail.com
21 Kasım 2013
Enis MERİÇ - Akademik Tezler ve İntihalin Yaygınlaşması (RADİKAL Blog)
Türkiye'de internetin yaygınlaşmaya başladığı yıllardan bu yana kabul edilmiş yükseklisans ve doktora tezleri, üniversite enstitüleri tarafından YÖK'ün tez merkezine PDF dosya olarak gönderiliyor. Sonra bu tezler YÖK'in tez merkezinin sitesinde indirilmek üzere PDF dosya olarak yayınlanıyor. Araştırmak istediğiniz konuyu, daha öncesinde yapılan çalışmaları sorgulama yapmak için anahtar kelimeyi arama bölümüne yazıyorsunuz karşınıza yayınlanmış bütün tezler sıralanmaya başlıyor. Yalnız "izinli" tezler yayınlanıyor ve bu tezleri indirebiliyorsunuz, enstitülerce onaylanmış tezlerin yarısından fazlası "izinsiz" ve yayınlanmıyor. Yayınlanması için tezi hazırlayan yükseklisans ve doktora öğrencisinin onayı olması gerekiyor eğer yayınlanmasına müsaade etmemişse teze ulaşamıyorsunuz. Doktora çalışmalarının büyük çoğunluğu izinsiz ve ulaşamıyorsunuz. Peki bir öğrenci tezini neden yayınlamak istemez ? Burda iki cevap çıkıyor ortaya. Tez sahibi tezine ulaşılmasını istemiyorsa ya yaptığı intihalin başkalarınca anlaşılmaması için tezini yayına açmıyor yada kullandığı kaynakların ve metodların başkaları tarafından kullanılmaması içindir.
Bağlı bulunulan Enstitü tarafından Onaylanmış bir tezin yayınlanmasının "İzinli" olması neye dayanıyor ? Hukuki normu nedir? Tezin sahibinin burada ticari bir kaygısı var ise o zaman telif hakkı ödenir kullanılabilir. Genellikle tezini bitiren yükseklisans, doktora ve doçentlik tezini bitiren akademisyenler, tezlerini enstitüye sunduktan sonra tezlerini yayına açtırmayarak kitap haline dönüştürüyor ve kitap olarak yayınlatıyorlar. O zaman tezin sahibine şu soruyu soruyoruz : Sen bu tezi ticari amaçlımı hazırladın, yoksa bilim içinmi hazırladın ? Üniversiteler ticari amaçlı tez yazdırır mı dersek tabiki hayır. Bu çatı altına giren her öğrenci tezini bilim için hazırlamaya mecburdur. Enstitüler ticari bir şirket değildir, burada amaç bilim yapmaktır. Akademik tezlerin telif hakkı, akademik unvan ile ödüllendirilir, bunun dünyada uygulanan şekli budur. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir uygulama görülmüştür ? Tezi yaz ünvanı al bir yandanda ticari amaçlı kitap haline dönüştür. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir uygulama var ? Hazırlanan tez enstitüye aittir bu tezin sorumluluğuda tezi kabul eden akademik jüriye ve tez danışmanına aittir. Tezler ticari bir amaç taşıyamaz. Bu açıdan bir tezin ulaşılmasını "izinsiz" kılmanın hiçbir hukuki dayanağıda yoktur. YÖK tezin sahibinin keyfine bağlı değildir YÖK eğer bilim adına bir hizmet veriyorsa bu tezi yayınlamaya "izinli" hale getirmeye mecburdur. Böylesi çarpık bir uygulama ancak ülkemizde mevcuttur.
Gelelim İntihal Meselesine
İntihal kelimesi (Türk Dil Kurumunun) yayınladığı sözlükte şöyle açıklanmaktadır; bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması. İntihal bir tür sahtekarlık ve hırsızlıktır. Akademik sahtekarlık, bilgi hırsızlığı dememiz yerindedir. Yapılan incelemeler ve varsayımlara göre 2002'den sonraki yıllarda yayınlanan tezlerde çok ciddi bir araklama kopyala-yapıştır metin çalma söz konusudur. Bu konuyla ilgili epey bir zaman araştırma yapıyorum karşılaştığım durum çok vahim. Neredeyse intihalsiz yüksek lisans tezleri parmakla gösterilecek kadar azdır. Herkes birbirinin emeğinden çalıyor, uyanık davranıyor emek harcamadan sonuca varıyorlar ama bilim adına hiçbir şey ifade etmiyorlar. İntihali yapanlar üzerindeki gözlemime dayanaraktan şunu ifade etmek isterim ki; bir üniversite öğrencisi akademik tezle son sınıfta tanışıyor bu tezde hiçbir kontrole tabi olmadığı için çoğu tez kopyala-yapıştır tezler oluyor. Üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğu üniversite hayatı boyunca hiç akademik makale okumamış durumdadır. Akademik makale yazmaya teşebbüs dahi etmemiştir. Yükseklisansa gelen bir öğrenci tez hazırlama aşamasında akademik çalışmanın ne olduğunu tam tamına öğrenemediği ve zorlandığı için yakalanmam gayesiyle araklamaya yöneliyor. Kendi konusuna benzer daha önce yazılmış tezlerden arak yapıp, çeşitli kaynaklardanda arak yaparak tezine aktarıyor. Arak yapan kişi başka tezden araklama yaparken yazının kaynağıylada beraber aktarıyor yani gerçek tezin sahibininde yanlışını veya doğrusunu sahiplenmiş oluyor. Kimiside çok uyanık davranıyor arak yaparken kelimelerle cümlelerle oynuyor ama arak yaptığı tezden aynı kaynağı kullanıyor.
İntihallerin yapılmasında akademik biliçsizliğin daha çok rolü olduğunu düşünüyorum. Bazıları profesyonel davranarak yaptığı araklamanın anlaşılmaması için çeşitli kılıflarla kelime değişiklikleriyle yaptığı intihali gizliyor. Doktora tezlerine gelecek olursak bu durum ciddi bir süreç istiyor. Yükseklisans tezleri aşağı yukarı 100-150 sayfa tutar ama 80 sayfalık doktora tezi görünce, sayfalarında bir şey ifade etmediğini anladım. Karşılaştığınız intihalli doktora tezlerini YÖK'e sunmak YÖK için hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü YÖK intihalli tezlere hiçbirşey yapamıyor. Bunun çeşitli sebepleri var. Eğer intihalli tezlere dokunursa bu işin ardı arkası kesilmeyecek, işin ucu herkese dokunmaya başlayacak ve buda bazı kesimleride rahatsız edeceği için YÖK intihal olayının üzerine hukuki açıdan gitmiyor. Farklı sebeblerle kılıfına uyduruyor. Hırsızlığın, sahtekarlığın her türlüsünün bir yaptırıma tabi olduğu dünyada, akademik hırsızlığın, akademik sahtekarlığın Türkiye'de ise kanunda hiçbir cezası yok, yönetmeliktede hiçbir disiplin cezasıda yok. Bugüne kadar YÖK tarafından bir düzenlemenin yapıldığına dair bir çalışmada göremedik.
Son yıllarda yaygınlaşan bir geleneği daha aktarayım. "Wikipedia'dan kopyala-yapıştır yaparak tez yazmak". Wikipedia'da yazılan çoğu yazının kaynağı vardır. Yazıyı burdan okuyan kişi bu yazıyı alır doğrudan kopyalar tez çalışma dosyasına yapıştırır, bazıları bu yazının kaynağına gider bulur araştırır doğrular. Bazıları ise kopyaladığı yazının kaynağına gitmez doğrudan Wikipedia sitesinin linkini yapıştırır. Bu en acemi olanıdır. Wikipedia'ya yazıyı yazanda bir başkası ordaki bilginin doğruluğuna nasıl emin olabiliyorsun ? Bilimsel metod etik bumudur ? Kaynağı belli olmayan bir imgeyi, sembolü veya yazyı teze aktarmak bilimselliğe uygun olurmu ? Gördüğüm kadarıyla yükseklisans tezlerinde bu durum epeyce yaygınlaşmış. Bazı Doktora tezlerinde bile Wikipedia'yı kaynak gösterenler gördüm. Bazıları profesyonel davranarak Wikipedia'dan çalıp, anlaşılmaması için kaynağını göstermiyorlar. Wikipedia'daki yazının kaynağına gitmek suretiyle, Wikipedia'nın Türkçe ve diğer dillerini kullanabilen birisi çok kolay bir şekilde yükseklisans tezi hazırlayabilir. Hatta gördüğüm incelediğim odur ki doktora ve doçentlik tezi hazırlayan hocalara bile kolaylık sağlamış durumdadır.
Size tecrübelerimden bir şey paylaşmak istiyorum. Benzer konularda, aynı tez danışman hocasına bağlı doktora öğencilerini birbirinden arak yapmıyor, genellikle benzer konularda farklı danışman hocaların olduğu tezlerde intihale sık rastlanıyor. Aynı danışman hocanın kaynaklara hakim olması yapılan araklamanında ortaya çıkmasına neden olabilir. Dediğim gibi ülkemin akademisyenleri, akademik öğrencileri çok uyanıklar. Herkes zamandan ve emekten çalmaya teşebbüs ediyor. Burda hemen belirtmeliyim ki emek sahibi, bilim için çalışmış emektar öğrencileri ve hocalarıda unutmamak lazım. İntihalli tezler için ne yapılabilir konusunu daha sonra ayrıntılarıyla ele alacağım. Yinede siz siz olun yayımlanmış akademik tezlere bilginin kalitesi ve doğruluğu açısından fazla güvenmeyin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.