NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

10 Haziran 2019

Dinçer GÖKÇE - Akademide ‘oto yıkamacı’ şoku (Hürriyet)

TÜBİTAK tarafından incelenen 15 bilimsel derginin para karşılığı yayın anlamına gelen ‘yağmacı yayıncılık’ yaptığı ortaya çıktı. TÜBİTAK raporunda, dergilerin sahibi şirketin yayıncılık dışında oto yıkama, haşere ile mücadele, organik tarım, kozmetik gibi birçok alanda faaliyet gösterdiği kaydedildi. Rapor üzerine YÖK de üniversiteleri uyardı.
AKADEMİSYENLERİN atama, yükseltme ve aldıkları akademik teşviklerde, yayımladıkları bilimsel makaleler önemli bir yer tutuyor. Çok sayıda derginin de ortaya çıkmasına yol açan bu durum, zaman zaman ‘para karşılığı yayın’ tartışmalarıyla gündeme geliyor. TÜBİTAK Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu tarafından da konuya ilişkin kapsamlı bir inceleme yapıldığı anlaşıldı. Kurul, şikâyete konu dergilerin imtiyaz sahibi Güven Plus Grup AŞ, şirketin kurucusu Murat Korkmaz ile bu şirket ile aynı adreste bulunan İstanbul Bilim ve Akademisyenler Derneği’ni mercek altına aldı. Dernek adına yayınlanan 15 dergi ile yüzlerce makale tek tek incelendi.
BİR YILLIK YAYINLAR İNCELENDİ
Bir yıldan fazla süren ve 15 derginin bir yıllık sayılarına ilişkin yapılan inceleme sonrası kapsamlı rapor hazırlandı. Dergilerde makalesi yayınlanan 55 akademisyenin ismine yer verilen raporda özetle şu tespitler yer aldı:
- “Dergilerde uluslararası bilim kurullarının yer aldığı belirtiliyor. Bu kurullarda isimleri yer alan kişilerin gerçekte dergiyle bir ilgilerinin olup olmadığı belli değil. Dergilerde görev alan kişilerin aynı dergilerde çok sayıda yayınlarının olması etik ihlalidir.
- Dergileri çıkaran şirketin sitesine göre, yayıncılığın yanı sıra, araba yıkama, temizlik, ilaçlama, kozmetik, promosyon gibi işleri de yapıyor. Bütün bu farklı işler de tek bir ofiste gerçekleştiriliyor. Bu şirketin dergilerine başvurularda ücret alınıyor. Dergiler yoluyla düzenlenen kongre ve konferanslarda katılımcılardan ücret alınıyor.
FARKLI UNVANLAR
- Dergilerin yönetiminde ismi geçen bazı akademisyenler, Korkmaz’ın eğitimi konusunda bilgi sahibi değil. Korkmaz, sahte akademik unvan kullandı. Yazışmalarda kimi zaman “Doç. Dr.” kimi zaman ise “Prof. Dr.” unvanı var. Korkmaz, sahibi olmadığı unvanları kullanarak çıkar sağladı. Hakkında ‘sahtecilik’ şüphesi tespit edildi. Farklı disiplinlerdeki dergilerde çok sayıda makalenin yazarı olarak yer aldı. Bu durum, ‘haksız yazarlık’ şüphesine yol açtı.
ŞERİF MARDİN’İ BİLE GEÇTİ
- Korkmaz’ın 2010’da 7 makale ile başlayan serüveni 2011 yılında 23 makale, 2012 yılında 43 makaleyle devam etti. 2016 sonuna gelindiğinde ise 261 yayınla erişilmesi zor bir rakama ulaştı. Korkmaz, 2017 ve 2018’de kendisi hakkında inceleme başlatıldıktan sonra makale yayınlama sayısında çok ciddi düşüş oldu. Oysa dünyanın işletmecilik alanında en üretken akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Tamer Çavuşgil bile 40 yılda ancak 200 civarında makale yayınladı. Prof. Dr. Şerif Mardin ise 60 yılda yaklaşık 170 makaleye imza attı.
DERİN ETİK İHLALİ
- Haksız yazarlık ve sahtecilik yapan Korkmaz’ın sahtecilik durumu yargıya intikal ettirilmeli. Korkmaz’ın sahibi olduğu dergilerin yağmacı yayıncılık açısından incelenmesi için YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’un (ÜAK) görüşüne sunulmalı. Dergilerin yayıncılığını bizzat Korkmaz yürütüyor. Buna rağmen, dergilerin İstanbul Bilim ve Akademisyenler Derneği yayın organı olarak sunulması Güven Plus AŞ ile derneğin aynı adreste faaliyet göstermesi derin etik ihlal kuşkuları oluşturuyor. Akademik kaygılardan ziyade çıkar amaçlı bir organizasyonun söz konusu.
- Akademik olarak yükselmek ve uluslararası endekslerce taranan dergilerde yayın yapmak isteyen akademisyenler şirketin müşterileri oldu. Bu dergilerin yayın kurulu, editör kurulu ve diğer yönetim mekanizmalarında ismi yer alan kişiler derhal kurumlarına bildirilmeli. Etik kural ihlali çok sayıda dergide ve birçok akademisyeni de kapsayacak şekilde gerçekleştirilmiş.
- Haberleri olmadan tanınmış kişiler yazar olarak eklendi. Hediye yazarlık kapsamında eklenen isimler arasında Dr. Kazım Selçuk Tuzcuoğlu, Doç. Dr. Murat Ercan ve Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu da var.”
ÜNİVERSİTELERE YAZI
Hazırlanan rapor sonrası TÜBİTAK Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu gerekçeli kararını 26 Mart’ta hazırladı. TÜBİTAK’tan Korkmaz’a gönderilen 25 Nisan tarihli yazıda, kendisi hakkında 5 yıl süreyle yaptırım kararı alındığı bildirildi. 3 Mayıs’ta ise TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın imzasını taşıyan yazı YÖK’e gönderildi. Yazıda, Korkmaz’ın etik ihlali yaptığı, yayıncısı olduğu dergilerin de yağmacı yayıncılık yaptıkları kaydedildi. YÖK Hukuk Müşavirliği de TÜBİTAK’tan gelen yazıyı, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı ve tüm üniversitelere gönderdi. Yazıda “Murat Korkmaz’ın sahibi ve yazarı olduğu dergilerin, akademik teşvik, atama ve yükseltmelerde değerlendirme dışı bırakılması...” denildi.
YAPTIRIM NEYİ KAPSIYOR?
TÜBİTAK yönetmeliğine göre ‘haksız yazarlık’ yaptığı tespit edilen kişilere 5 yıl süreyle yaptırım uygulanabiliyor. Yaptırım uygulanan kişi, TÜBİTAK desteklerinden mahrum kalıyor. Murat Korkmaz’a TÜBİTAK tarafından yapılan bildirimde “Kurumca desteklenme kararı verilen veya yürütülmekte olan her türlü proje, burs ve etkinlik görevlerinizin sonlandırılmasına, başvuruların kabul edilmemesine, kurum destekli yayın ve sunum yapmamanıza karar verildi” denildi.
‘O YAZARLAR PROFESÖR DOÇENT OLDU’
- Murat Korkmaz, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:  “Bana verilen 5 yıllık cezaya karşı hukuki süreç başlatacağız. Haksız alınmış bir karar. Bizim dergilerimizde makaleleri yayımlanan bazı akademisyenler doçent oldu bazısı ise profesör. Her dergi yılda 3-4 sayı çıkıyordu. Her dergide onlarca yazar yer aldı. Bu, yüzlerce belki de binlerce akademisyeni ilgilendirir. Bu durum onlar için de kötü. Olumsuz etkilenebilirler. Ben şirketi kurdum ama sonra hissemi devrettim. Sigortalı çalışanım. Yayıncılık dışında emlakçılık da yapıyoruz. Dergicilikten para kazanamadık. Şirketin toplam 4 çalışanı var.”
ŞİRKETTEN YÖK’E YANIT
- YÖK yazısının bütün üniversitelere gönderilmesine, dergilerin imtiyaz sahibi Güven Plus Grup AŞ adına tepki gösterildi. Şirket adına noter yoluyla YÖK’e gönderilen 31 Mayıs tarihli yazıda özetle şöyle denildi:  “Rektörlükler eli ile tüm üniversite personeline hakkımızda gönderilen yazı kişilik ve özlük haklarına aykırı. TÜBİTAK sadece Murat Korkmaz’a 5 yıl süreyle ceza verdi. Bu durum, derneği ve şirketi bağlamıyor. Şarlatan ve yağmacı olarak adlandırılan dergilerin hiçbiri ücretli değil. Dergilerin bilimsel yönetimi tamamen ilgili editörlerine ait… Dergilerin, etik ihlal ve yağmacı dergi sınıfına alınması, editör, yazar ve hakem heyetlerini de zan altında bırakıyor.”

2 Haziran 2019

Gülsen SOLAKER - Türkiye'nin bilimsel yayın karnesi zayıf (Deutsche Welle Türkçe)

Kuran dinletilen balıklar daha hızlı mı büyüyor? Şeytanla mücadele edecek insanın eğitimi nasıl olmalı? Son yıllarda bilimsel yayın olarak sunulan bu araştırmalar kamuoyunda tartışma yaratırken, buna benzer örnekler Türkiye’deki üniversitelerin bilimsel yayın kalitesinin sorgulanmasına yol açıyor.
İstatistikler Türkiye’de son yıllarda üniversitelerin ve buna paralel olarak bilimsel yayın sayısının artmasına rağmen yayın kalitesinin giderek düştüğünü gösteriyor.
Türkiye'de şu anda 206 üniversite bulunuyor. Scientific Journal Rankings verilerine göre 2017’de Türkiye dünya bilimsel yayın sayısı sıralamasında 19'uncu sırada; buna karşılık Türkiye’den çıkan yayınlara yapılan ve yayının kalitesini gösteren uluslararası atıf sayısı her geçen yıl önemli oranda düşüyor.
ODTÜ bünyesinde 2009'da kurularak Türkiye ve dünya üniversite sıralamalarını yapan URAP'ın (Akademik Performansa Göre Üniversite Sıralaması) koordinatörü, ODTÜ eski Rektörü Ural Akbulut durumu DW Türkçe’ye şu sözlerle özetliyor:
Ural Akbulut
Ural Akbulut
"Dünyada bilimsel makaleler kalite açısından dört gruba ayrılır. Saygınlık açısından ilk yüzde 25’lik dilim en yüksek kalitededir, sonra saygınlık oranı giderek düşer. Son yüzde 25’lik dilim saygın bile denilemeyecek makalelerdir, ya çok az atıf alır ya da hiç almazlar. Bizim araştırmalarımıza göre dünyanın ortalaması genelde ilk ve ikinci yüzde 25 civarında, üçüncü ve dördüncü dilimde dünyada çok az makale var. Türkiye'de ise tam tersi.”
Üniversite sayısı artarken kalite düşüyor mu?
Akbulut, son yıllarda Türkiye’de dördüncü kategori makale sayısında ciddi oranda artış bulunduğunu belirterek, çok fazla üniversite açılması ve bunlara öğretim üyesi bulunamaması, yeni açılan bazı üniversitelerin standartları düşük doktora vermesi ve bu kişilerin öğretim üyesi olmasının bunda etken olduğunu belirtiyor.
Hacettepe Üniversitesi emekli öğretim üyesi İskender Sayek de bilimsel yayınların özgün olması ve bilime yaptığı yeni katkısının öneminin altını çizerek, "bilimsel çalışmaların nitelik açısından değil nicelik açısından değerlendirilmesi ve bununla da övünülmesini” ana sorunlardan birisi olarak gösteriyor.
Sayek, tam bir planlama yapılmaksızın, altyapı, olanaklar ve insan gücü kaynakları oluşturulmadan, gereğinden çok üniversite açılmasının sakıncalarına dikkat çekiyor.
Cumhuriyet gazetesinin Bilim ve Teknoloji Yayın Yönetmeni Orhan Bursalı da DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, üniversite sayısının artmasının bilimsel yayınların kalitesini teşvik edici bir unsur olamadığını söyleyerek, yeni kurulan üniversitelerde de nitelikli araştırmacılar bulunduğunu ancak sayılarının az olduğunu belirtiyor.
Sahte dergi ve kongreler sorunu
Türkiye’deki bilimsel yayınların kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir başka faktör de “yağmacı/sahte” olarak adlandırılan dergi ve kongreler.
Ural Akbulut’un tanımıyla “sahte” dergiler etki değeri düşük dergilerden farklı olarak tamamen sahte ve parayla makale basıyor, dolayısıyla bilimsel güvenilirliğe sahip değiller. Akbulut, bu dergilerin Türkiye’deki bilimsel yayın kalitesine ne kadar olumsuz etki yaptığının fark edilmesinin uzun zaman aldığını ve bu sırada birçok insanın bu dergilerde yayımlanan makalelerle doçent ya da profesör olduğuna işaret ediyor.
Cumhuriyet Üniversitesi'nden Selçuk Beşir Demir'in Journal of Informetrics dergisinde Kasım 2018’de yayımlanan makalesine göre, dünyada en çok sahte dergi çıkaran ülkeler arasında Hindistan ve Nijerya ile birlikte Türkiye de var. Bu çerçevede Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) geçtiğimiz Mart ayında bu dergilerdeki yayınların akademik yükseltmelerde artık etken olmayacağı yönünde aldığı karar akademik çevrelerde olumlu karşılandı.
YÖK’ün kararını hem Akbulut hem de Sayek doğru bulsa da yeterli görmüyor. Sayek’e göre “araştırma ile ilgili ulusal ve kurumsal politikalar oluşturmak, öncelikli alanları belirlemek, Türkiye’ye özgün sorunları değerlendiren araştırmaları teşvik etmek, araştırmaya bütçe ayırmak ve bu bütçenin doğru kullanıldığını izlemek” önem taşıyor.
Bu tür dergilerin yanı sıra ciddi akademik çevrelerin çok rahatsız olduğu bir başka sorun da sahte kongreler. Akbulut bu kongreleri şu sözlerle anlatıyor:
"Sahte kongre olayında herhalde dünyada maalesef belli bir yere gelmişizdir diye düşünüyorum. Çünkü bazıları non-stop kongre düzenliyor. Aynı kongrede bir bakıyorsunuz biyolojiden başlıyor, teknoloji, mühendislik, makine, elektrik bütün alanları sıralıyorlar. ‘Ne olursan ol gel, yeter ki bize o parayı ver' diyorlar yani.”
Rektörleri cumhurbaşkanının ataması
Türkiye’deki bilimsel yayınların kalitesini etkileyen faktörler arasında üniversitelerde özgürlük ortamının eksikliğine de değiniliyor.
Bursalı, rektörlerin hükümet ve cumhurbaşkanı tarafından atanmış olmaları ve bu atamalarda bilimsel kriterlerden daha çok hükümete yakınlığın dikkate alınmasının özgürlük ortamını zedelediğini belirterek, üniversitelerin “kontrol altında tutulması gereken yerler” olarak görülmesinin yanlış bir tutum olduğunu ifade ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1960 askeri darbesinden sonra üniversiteden atılmasıyla Almanya’ya giden bilim adamı Fuat Sezgin için geçtiğimiz günlerde düzenlenen törende “İlim insanına sahip çıkmadığınız zaman, işte ona Alman sahip çıkar” sözlerini sarf etmişti. Türkiye’de ise kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından binlerce akademisyen üniversitelerden ihraç edildi.
İlker Birbil
İlker Birbil
Hollanda'da bulunan Rotterdam Erasmus Üniversitesi'ne bağlı Ekonometri Enstitüsü'nde Veri Bilimi ve Optimizasyon alanında öğretim üyesi olan Prof. Dr. İlker Birbilde son dönemdeki olumsuz ortamdan etkilenerek Hollanda'ya giden bir bilim insanı.
DW Türkçe’ye konuşan Birbil, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bir makale enflasyonu bulunduğunu belirtirken, yayın sayısından ziyade bilimsel olarak kendini ispat etmiş insanlara öncelik verilmesinin şart olduğunu düşünüyor. Başarılı birçok akademisyenin hayatlarının KHK'larla “insafsızca karartıldığını” vurgulayan Birbil, şöyle konuşuyor:
“Bu akademisyenler üniversitelerinden koparıldılar, pasaportlarına el konuldu. Arkadaşlarına bu haksızlığın reva görülmesine, üniversitede kalan diğerleri -belki mucip sebeplerle- ses çıkaramadılar. Sus pus olmuş bir üniversite, üniversite olmaktan çıktı. Yani hem gidenlerin yarattığı boşluk, hem de kalanların içine düşürüldükleri durum yüzünden üniversitelere iki kez darbe vuruldu.”
Gülsen Solaker
© Deutsche Welle Türkçe

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.