NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

12 Mayıs 2024

Belma AKÇURA - Bilimsel makale yalanı! (Milliyet)

Gazeteciler haber kaynağı olarak genellikle sağlık, eğitim, güvenlik, iklim değişikliği ve ekonomik kalkınma gibi alanlarda politika oluşturma sürecine rehberlik eden bilimsel veri ve akademik makalelere güvenir. Oysa son yıllarda geri çekilen akademik makalelerin sayısındaki artış hayli dikkat çekici. Geçen yıl Retraction Watch veri tabanına göre son on yılda 10 bin makale kriterlere uymadığı için geri çekildi.  

The Journalist Resource, Marie Ordway imzasıyla yayımlanan bir makale, bu kaynaklara neden kuşkuyla yaklaşmamız gerektiğinin kanıtlarıyla dolu. Makaleye göre; akademik dergiler sadece 2022 yılında etik ihlaller veya araştırmada sahtecilik gibi nedenlerle 4600’den fazla bilimsel makaleyi geri çekti.  

***

Geçtiğimiz hafta konu Türkiye medyasının da gündemindeydi. Gazeteci Sibel Bahçetepe’nin kaleme aldığı bir habere göre, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden bir grup akademisyen Koronavirüs döneminde bir antibiyotik ve antiviral ilacı hastaların izni olmadan tedavide kullandı. Bu çalışmaya ait makaleyi yayımlayan bilim dergisi bilim dünyasından yapılan itirazlar sonucu makaleyi geri çekti.  

Benzer bir durum 2018’de ABD’de de yaşandığında bilim çevreleri ayağa kalktı. Gazeteci Jodi Cohen Retraction Watch veri tabanı aracını kullanarak Amerikalı çocuk psikiyatristi Mani Pavuluri’nin izinsiz olarak bir lityum ilacını 13 yaşından küçük çocuklar üzerinde test ederek araştırma kurallarını ihlal ettiği, çalışmanın riskleri konusunda ebeveynleri uygun şekilde uyarmadığı ve kayıtlara göre suiistimali örtbas etmek için verileri tahrif ettiğini ortaya çıkardı. Bilimsel makale geri çekildi. Federal hükümet araştırma için ödenen 3,1 milyon ABD dolar fonu geri istedi.  

***

Elbette bilim makaleleri geri çekme her zaman bilimsel sahtekarlıktan kaynaklanmıyor. İntihal, sahte hakem değerlendirmesi, yanlış veriler, geçersiz varsayımların yanı sıra, teknik hatalar gibi nedenler de geri çekmelerin yüzde 60’nı oluşturuyor.  

Vahim olan geri çekilen bu akademik çalışmaların; yeni çıkmış ilaçları, cerrahi prosedürleri ve hastalıkları önleme programlarını içeriyor olmalarında. Bunların tümü halk sağlığını, güvenliğini doğrudan etkileyen bilimsel araştırmalar. Sahte veya hatalı araştırmalar, yanlış tedavi yöntemlerinin yayılmasına neden olabilir. Bu durum, hastaların yanlış tedavilere yönlendirilmesine ve sağlık durumlarının kötüleşmesine yol açabilir.  

***

Medyanın bu tür araştırmaları referans almadan önce yanıltıcı görselleri veya istatistiksel anormallikleri tespit etme konusunda Retraction Watch ve PubPeer gibi kaynaklara başvurması sahtecilik ve hataları belirleme konusunda önemli bir destek sağlayacaktır. Çünkü bazı makaleler geri çekildiği halde hala alıntılanıyor ya da başka bilimsel çalışmalara referans gösteriliyor. Bu nedenle bilim insanlarının yanı sıra, medyada haberlerine konu olan bu bilimsel makalelere atıf yapmadan önce geri çekme doğruluğunu teyit etmeli.

Konuyu sadece ‘yayımlanan bilimsel makaleleri çeşitli gerekçelerle geri çekmek’ olarak da değerlendirmemek gerekiyor. Bu yanlışı sürdürmek, buna göz yummak ya da önlem almamak bilgi kirliliğinin yanı sıra doğuracağı sonuçlar bakımından da önem arz ediyor.  

Sahte ya da hatalı araştırmaların yayılması, yanlış bilgilerle dolu literatür, hemen her alanda ciddi sorunlara yol açacaktır. Örneğin tıp profesyonellerinin ve kamu sağlığı kuruluşlarının güvenilir bilgiye erişimini engellemekle kalmaz, doğru tedavi, halk sağlığı, yanlış verilere dayalı politikaların oluşması ya da kaynakların yanlış kullanılmasına neden olabilir.  

Sahtekarlıkla “kazanmanın” yolları sonsuzdur. Ama “başarının” tek bir yolu vardır: Dürüstlük. 

Mesele kazanmak mı istiyorsunuz başarmak mı? 

9 Mayıs 2024

İsmail ARI - Herkes işin içinde (BirGün)

TRT Temsilcisi Karahasan’ın da tutuklandığı Kıbrıs’taki sahte diploma ve yolsuzluk skandalı tartışılmaya devam ediyor. Kıbrıs Milletvekili Talat, “Tutuklananların bazıları adadaki iktidar çevrelerine çok yakın isimler” dedi.

Kuzey Kıbrıs Milletvekili Ongun Talat, “Son yılların en büyük skandalı” olarak nitelendirilen Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’ndeki (KTSÜ) yolsuzluk ve sahte diploma soruşturmasını BirGün’e değerlendirdi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Talat, TRT Kuzey Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan’ın tutuklanmasına dikkat çekerek, “Bu soruşturma Şubat ayından beri gündemde. Rüşvet ve usulsüz harcama iddiaları da var. YÖK’ün Kuzey Kıbrıs muadili Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) Başkanı ve bir üyesinin de bir bölümün açılmasına izin vermeleri karşılığında rüşvet aldıkları iddia ediliyor. Dolayısıyla bu soruşturmanın birçok boyutu var. Yıllardır da Kuzey Kıbrıs, Türkiye’nin arka bahçesidir ve bu skandalı da bundan bağımsız değerlendirmemek gerekir” dedi.

Kıbrıs için oldukça önemli isimlerin soruşturmada yer aldığını vurgulayan Talat şunları anlattı:

Geçmişte bakanlık yapan Kemal Dürüst veya Mağusa Polis Müdürü sahte diploma soruşturmasında tutuklanmıştı. Bunlar gündeme bomba gibi düşmüştü. Mesele bizim açımızdan üniversitelerin geldiği noktayı da gösteriyor. KKTC’yi yönetenlerin iddiası ‘üniversiteler bizim lokomotif sektörümüzdür’ şeklindeydi. Meclis’te komite oluşturuldu. Komitede veri toplama sıkıntısıyla karşı karşıya kaldık. Kurumların birbirinden haberi yok. Soruşturmanın üniversitenin sahibi Ece Uysal’ın şikâyetiyle başlatıldığı iddia edilse de bu bilgi hiç doğrulanmadı. Bazı tutuklamalar Kuzey Kıbrıs’taki iktidar çevrelerine çok yakın. Sefa Karahan TRT Temsilcisi olsa buradaki faaliyetleri bu TRT kimliğiyle tanınmıyor. Kendisine göre, Türkiye iktidarının çeşitli konularda bağlantı olarak kullandığı bir isim Sefa Bey. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da koruması tutuklandı bu süreçte. Ucu kime dokunursa dokunsun soruşturma genişletilmeli.

600’DEN FAZLA SAHTE DİPLOMA

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın eşi Ece Uysal’a ait. Kıbrıs basınında yer alan bilgilere göre, üniversitenin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan, tutuklanarak olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz’ün, sahte not girişleri yapılarak 600’ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğini itiraf etti.

Gazimağusa Polis Müdürü Mahmut Barış Sel, başkent Lefkoşa’da çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Sel’in 18 Ocak 2023 tarihinde KSTÜ’nün öğrenci kayıt sistemine girişi olmasına rağmen 11 Eylül 2021’de kaydolmuş gibi gösterildiği, 1 Şubat 2023 tarihinde 9 ders notunun gelişigüzel sisteme girildiği, tez sunmadığı halde sunmuş gibi gösterilip, 19 Haziran 2023’de işletme yüksek lisanstan mezun edildiği belirtildi. Skandal dair Kuzey Kıbrıs Meclisi’nde araştırma komitesi de kuruldu.

Ayrıca soruşturmaya ismi karışanlar şöyle:

• Milletvekili Emrah Yeşilırmak

• Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi’nde görevli polis mensubu

• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müdürü Meray Dürüst

• Eski Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst

• Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu Yarbay Özgür Alp,

•YÖK’ün Kuzey Kıbrıs muadili Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı ve eski yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler

• YÖDAK Genel Sekreteri Derviş Refiker

VERİLEN DİPLOMA TÜRKİYE’DE DE GEÇERLİ

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi 2016 yılında kuruldu. Diş Hekimliği, Tıp, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Sağlık Bilimleri, Eczacılık ve Veteriner Fakültesi’yle eğitim veren üniversite bünyesinde iki ayrı yüksekokul bulunuyor. 2017 yılında da üniversite Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından akredite edilerek denklik aldı. Yani bu üniversitede mezun olanların diplomaları Türkiye’de de kabul görüyor, hekimlik yapabiliyorlar.

6 Mayıs 2024

Hüseyin EKMEKÇİ - Skandal tüm bir sistemi tehdit ediyor (HaberKIBRIS)

GÜZELYURT SAĞLIK VE TOPLUM BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ SKANDAL TÜM BİR SİSTEMİ TEHDİT EDİYOR. SAHTE DİPLOMA İLE BÜROKRASİ VE SİYASETİ YÖNETMEK İSTEDİLER. VEKİL VAR, GAZETECİ VAR, BÜROKRAT VAR, AMİR VAR, MEMUR VAR, POLİS VAR, ASKER VAR... BU NE CÜRET?

EĞİTİM BAKANLIĞI DA… YÖDAK DA BÜTÜNÜ DÜŞÜNMEK ZORUNDADIR. OKUL YÖNETİMİ SAHTE DİPLOMA VE SONSUZ BİR PARAYLA SİYASETE YÖN VERMEYE ÇALIŞTI. YETER… KAPATIN GİTSİN…

Gerçekten bıktık. Güzelyurt Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi içerisinde kurulan çarpık düzenek artık ülke üniversite sektörünü tehdit eder bir noktaya geldi. Buna kimsenin hakkı yok. Gelinen aşamada YÖDAK radikal bir adım atmak zorundadır

Bu adım bellidir. Yargı süreci bitene kadar ilgili üniversitenin tüm faaliyetleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde askıya alınmak mecburiyetindedir. Aksi taktirde sadece bu üniversite değil ülke yüksek öğrenim sektörü ciddi bir tehdit altındadır

Üniversite sahiplerinin Türkiye iktidarına yakın Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili olması bizim sorunumuz değildir. Bu ülke 100 bin öğrenci, onlarca yurt, taşımacılık sektörü ve üniversite etrafında oluşturulan her türlü hizmet sektörüne kolayca ulaşmadı

Kimse kusura bakmasın. Siz Güzelyurt’ta, üniversite sahibi olacaksınız, her türlü fakülte iznini çok rahat alacaksınız. Kötü bir yönetim oluşturacaksınız, üniversite mali olarak soyulacak, sahte diplomalar havada uçuşacak ama hayat hiçbir şey olmamış gibi devam edecek

Oldu canım. Başka ne istersiniz? İlgili üniversite sahipleri gelinen aşamada bir bedel ödemek zorundadır. Kimse kusura bakmasın. Hiç kimse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik ve siyasi otoritesinin üzerinde değildir. İster MHP milletvekili olsun, ister AK Parti, ister CHP

Bu ülkenin 100 bin öğrenci hedefi tarihsel bir misyonun devamıdır. KKTC’de üniversite izni alacaksınız ama hiçbir sorumluluğununuz olmayacak. Bunun bir bedeli vardır. Üniversite izni almak kadar buna layık faaliyetler göstermekte son derece önemlidir

Güzelyurt Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi bu maçı kaybetti. Üniversite yönetimi, sahipleri tarafından yanlış seçildi. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Başlarına giydiler. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti daha fazla zarar görmeden bu saçmalığa bir son verilmesi gerekir

100 bin öğrenci hedefi, AK Parti Hükümeti’nin değil çok daha öncesinde Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükumetlerinin hayal ettiği bir pozisyondu. İş bu noktaya varmışken, hiç kimsenin bu büyük hedefi tarumar etmesine izin veremeyiz

İlgili üniversitenin isim değiştirerek yoluna devam etmesi de bu noktadan itibaren mümkün değildir. Bu ülke yasalarla ve tüzüklerle yönetilir. Nişantaşı Üniversitesi ismi ortalıkta dolaşıp duruyor. Ülke yasalarını dolaşarak, yeni bir isimle yola devam edilmesi mümkün değildir

Bu ülke bizim. Yasalar ve tüzüklerle belli bir kural içerisinde ülke yönetmek hükümetin boynunun borcudur. YÖDAK devletten büyük değildir. Siyasi baskılara boyun eğmez. Gereğini yapar. Bu saçma oyuna bir son vermek gerekmektedir. Bu ülkeyi seven bir gazeteci olarak talebim nettir

Üniversite vakit kaybetmeden kapatılmalıdır. Öğrencileri ülkemizde faaliyet gösteren diğer üniversitelere kayıt yapabilecek şekilde güvence altına alınmalıdır. Artık yeter. Bu kadar saçmalığı kaldıracak ne ekonomik ne de siyasi gücümüz vardır. YÖDAK derhal gereğini yapmalıdır

Son tutuklanan şahıs siyasetin yıllardır koruduğu ve kolladığı, semirttiği gazetecidir. Milletvekili var, bürokrat var, memur var, asker var, polis var, bakan sekreteri var, gazeteci var. KKTC vatandaşı var, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var… Bu utanç yeterlidir

Hiç vakit kaybetmeden, KKTC devleti gereğini yapmak zorundadır. Kötü bir yönetime emanet edilen, kaynakları sömürülen, sahte diploma üzerinden siyaset ve bürokrasiye yön vermeyi murad eden bu yapı bedel ödemek zorundadır. Güzelyurt Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi derhal kapatılmalıdır

YÖDAK güç göstererek gereğini yapmak zorundadır. Bu irade geriye kalan tüm üniversitelerimizi kurtaracak, bu ülkede işini tam yapmayan herkese gözdağı verecektir. Sadece Güzelyurt’taki üniversite değil, diğer üniversiteler de gerekli dersi çıkaracaktır


Cenk MUTLUYAKALI - TRT temsilcisi Sefa Karahasan tutuklandı: Kuzey Kıbrıs ‘sahte diploma’ batağında (DİKEN)

‘Üniversiteler ülkesi‘ olarak tanıtılan Kuzey Kıbrıs ‘sahte diploma’ batağında. Şu ana dek tek bir üniversitede sürdürülen ve üst düzey isimlerin de tutuklandığı soruşturma başka üniversitelere de yayılabilir.

İstese tek günde alırmış!

Güzelyurt’ta bulunan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde (KSTÜ) ortaya çıkan sahte diploma skandalında mahkemeye çıkarılan son isim TRT Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan. Dün gözaltına alınan Karahasan bu sabah tutuklandı.

Mali polis, ‘sahte belge düzenlenme‘ suçlamasıyla tutuklanan Karahasan’ın, “İstesem tek günde de diploma alırdım” yönünde gönüllü ifade verdiğini belirtti.

Mali polisin Güzelyurt Kaza Mahkemesi’ndeki ifadesine göre Karahasan, diplomasına yönelik düzenlemeleri, hükümsüz tutuklu olarak cezaevinde bulunan KSTÜ’nün küçük ortağı ve genel sekreteri Serdal Gündüz’le birlikte yaptığını söyledi. Mahkeme, zanlı aleyhindeki soruşturmanın sürdürülmesi için üç gün tutukluluk emri verdi.

Karahasan, eski cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’a yakınlığıyla biliniyor.

Üst düzey tutuklamalar

Soruşturmanın merkezindeki KTSÜ, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Mersin Milletvekili Levent Uysal’a ait. Uysal, soruşturmanın kurumun başvurusu üzerine başladığını öne sürmüştü.

Para karşılığı lisans, yüksek lisans ve doktora alınması’ şüphesiyle başlatılan soruşturma, ‘insan kaçakçılığı‘ şüphesiyle genişletildi.

Bugüne kadar eski eğitim bakanından cumhurbaşkanı koruma polisine, Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) başkanı ve üyelerinden bir yarbay ve polis müdürüne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müdüründen Kooperatif Şirketler mukayyidine kadar onlarca isim tutuklandı.

14 günde dört yıllık diploma!

Birçok kişinin derse dahi girmeden lisans ya da yüksek lisans diplomaası, hatta doktora aldığı ortaya çıktı. Bir hostesin 14 günde, dört yıl eğitim almış gibi üniversite diploması aldığı, özel kalem müdürü bir başka şüphelinin ise kayıt yaptırdığı gün okuldan mezun olduğu, dört yılda alınması gereken 61 dersi de birkaç dakikada tamamladığı bugüne kadar ortaya saçılan bilgiler arasında.

Halen cezaevinde bulunan KSTÜ’nün küçük ortağı ve genel sekreteri Serdal Gündüz’ün 600’ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğiniitiraf ettiği de Kıbrıs Türk medyasına yansıdı.

KIBRIS gazetesine göre 600’ü aşkın diploma polis ve askeri personelin yanısıra birçok devlet memuru ve çeşitli meslek gruplarından kişilere usulsüzce dağıtıldı.

23 aktif, 12 ön izinli üniversite

Kıbrıs’ın kuzeyinde bugüne kadar 36 üniversiteye izin verildi, 23 üniversite aktif olarak eğitim verirken, 12 ön izinli yükseköğrenim kurumu da sırasını bekliyor.

Son dönemde üniversite enflasyonu kadar ‘öğrenci izni’yle adaya gelen kontrolsüz nüfus ve yabancılar da gündemden düşmüyor.

Üniversiteleri denetleyen başkan da tutuklandı!

Tutuklular arasındaki Prof. Dr. Turgay Avcı Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Kuzey Kıbrıs muadili YÖDAK’ın başkanlığını yürütüyordu. Eski yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler de tutuklu. Avcı’nın üniversitenin tıp fakültesi açma sürecinde 10 bin dolar, Hasgüler’in ise 4 bin dolar rüşvet aldığı öne sürülmüştü. Her iki isim de söz konusu suçlamayı reddetti.

Avcı soruşturma üzerine istifasını verdi.

Kimler tutuklandı?

Bugüne kadar tutuklanan isimler şöyle:

  • Serdal Gündüz, KSTÜ’nun küçük ortağı ve genel sekreteri
  • Kemal Dürüst, eski bakan, üniversitenin mütevelli heyeti başkan vekili
  • Çelebi Ilık, Kooperatif Şirketler mukayyidi
  • Mahmut Barış Sel, Mağusa polis müdürü
  • Meray Dürüst, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müdürü 
  • Doç. Dr. Serdal Işıktaş, rektör yardımcısı
  • Amir Shakerifard, Uluslararası Ofis direktörü
  • Şerif Avcil, polis müfettiş muavini
  • Özgür Alp, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nda yarbay
  • Prof. Dr. Turgay Avcı, YÖDAK başkanı
  • Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, YÖDAK başkan yardımcısı
  • Derviş Refiker, YÖDAK genel sekreteri
  • Bengü Gazitepe, eski Türk Hava Yolları (THY) çalışanı
  • Muhittin Özsağlam, Çalışma ve Güvenlik Bakanlığı’nın eski özel kalem müdürü
  • Remziye Seven, içişleri bakanı sekreteri
  • Sefa Karahasan, TRT Lefkoşa temsilcisi, KSTÜ’nün mütevelli heyeti üyesi

Örtbas çabası mı?

Soruşturmalar sürerken KKTC Başbakanı Ünal Üstel’in başsavcıyla özel bir görüşme yapması da ülkede gündem olmuştu.

Tepkiler üzerine başbakanlık, ‘rutin bir görüşme yapıldığını, Üstel’in üst düzey devlet yetkilileriyle bu tür görüşmeleri düzenli olarak yürüttüğünü’ açıklamıştı.

Üstel’e yakınlığıyla bilinen bazı kişilerin sahte diploma sürecinde etkin rolü olduğu Kıbrıs Türk medyasında çok konuşuldu, ancak bu yönde herhangi bir resmi açıklama ya da tutuklama yapılmadı.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sahte diploma alan ancak kullanmayan kişilerin affedilmesini sağlayacak bir ‘pişmanlık düzenlemesi‘ önerdi. Tatar’ın önerisi, suça karışmış kişileri aklama formülü olarak değerlendiren hukuk çevrelerince tepki ve eleştiriyle karşılandı.

2011’den sonra ‘patlama’

Kıbrıs’ın kuzeyinde ilk üniversite 1979’da ‘Yüksek Teknoloji Enstitüsü‘ adıyla kuruldu. Şimdiki adı Doğu Akdeniz Üniversitesi.

Resmi rakamlara göre 1979’dan 2011’e kadar Kıbrıs’ın kuzeyindeki toplam üniversite sayısı altıydı.

1997’ye kadar Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ), Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) olmak üzere sadece dört üniversiteye izin verildi.

2003’te Türkiye ile KKTC arasında imzalanan anlaşma kapsamında ODTÜ Kalkanlı’da kampüs açtı.

2011’e kadar başka üniversite açılmasına izin verilmedi, ancak bu yıldan sonra tam bir patlama yaşandı ve sekiz yılda 28 üniversiteye ön izin verildi.

Üniversitelerden üçü Türkiye ile imzalanan protokoller sonrasında, 10’u Türkiye’den girişimcilerce kuruldu.

199 ülkeden 79 bin 801 öğrenci

YÖDAK verilerine göre Kuzey Kıbrıs’ta 199 farklı ülkeden 79 bin 801 öğrenci eğitim görüyor.

Bu öğrencilerden 7 bin 887’si KKTC, 39 bin 916’sı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, 31 bin 998 öğrenci ise diğer ülkelerden.

6 bin 733 öğrenci kayıtlarda ‘pasif öğrenci’ olarak geçiyor.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.