NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

17 Ocak 2023

Günaydın Hürriyet: Bilim sahtekarlığı... Kara Kutu hepsini yazdı (ODA TV)

Dolandırıcılar, internet üzerinden 6 bin dolar karşılığında doçentlik unvanı için makale yazıyor. Gazeteci Soner Yalçın, bilim sahtekarlığını Kara Kutu kitabında anlatmıştı.

Sahte tez ve diploma satan dolandırıcılar sık sık gündem oldu.

Hürriyet Gazetesi’nden Melike Çalkap’ın haberine göre, dolandırıcılar şimdi de 12 taksitle 6 bin dolar karşılığında doçentlik makalesi yazıyor.

Bu makalelerin tıp alanına yoğunlaşması ise dikkat çekti.

Gazeteci yazar Soner Yalçın, Kara Kutu kitabında, bilimsel sahtekarlığı 7 sayfada tek tek anlattı.

İşte Soner Yalçın’ın bilim dünyasının karanlık taraflarını ele aldığı Kara Kutu kitabının ilgili bölümü: 

TÜRKİYE NE HALDE

Güven Plus Grup AŞ…

Kurucusu Murat Korkmaz.

Bu şirket ile aynı adreste İstanbul Bilim ve Akademisyenler Derneği var.

Dernek adına 15 tıp dergisinde yüzlerce makale yazıldı.

Yetmedi “bilimsel dergiler” çıkardı! Dergilerin isimleri kuşkusuz marka olarak kayıtlı değil ancak buna rağmen dergilerde “uluslararası ticari marka (internationaltrademark) işareti, R” kullanılıyor. Dergilerin adreslerinin de aynı olduğunu belirteyim...

Neydi bu dergiler:

1. Uluslararası Hakemli İletişim ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi (UHİVE)

(International Peer-ReviewedJournal of CommunicationandHumanitiesResearch)

2. Uluslararası Hakemli Ekonomi Yönetimi Araştırmaları Dergisi (UHEYA)
 (International RefereedJournal of Research on Economics Management)

3. Uluslararası Hakemli Müzik Araştırmaları Dergisi (UHMAD)

(International RefereedJournal of Music Researches)

4. Uluslararası Hakemli Psikiyatri ve Psikoloji Araştırmaları Dergisi (UHPPD)

(International Journal of PsychiatryandPsychologicalResearches)

5. Uluslararası Hakemli Tasarım ve Mimarlık Dergisi (TMD)

(International RefereedJournal of Design and Architecture)

6. Uluslararası Hakemli Hemşirelik Araştırmaları Dergisi (UHD)

(International RefereedJournal of NursingResearches)

7. Uluslararası Aile, Çocuk ve Eğitim Dergisi

(International Journalof Family, Child andEducation -ACED)

8. Uluslararası Hakemli Akademik Spor Sağlık ve Tıp Bilimleri Dergisi

(International RefereedAcademicJournal of Sports (SSTB)

9. Uluslararası Hakemli Beşeri ve Akademik Bilimler Dergisi

(International RefereedJournal of HumanitiesandAcademicSciences -UHBAB)

10. Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi

(International RefereedAcademicSocialSciencesJournal -IIB)

11. Uluslararası Hakemli Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi (UHMFD)

(International RefereedJournal of EngineeringandSciences)

12. Uluslararası Hakemli Beslenme Araştırmaları Dergisi (DBHAD)

(International Peer-ReviewedJournal of NutritionReseach)

13. Uluslararası Hakemli Kadın Hastalıkları ve Anne Çocuk Sağlığı Dergisi (JACSD)

(International RefereedJournal of GyneacologicalandMaternaland Child Health)

14. Uluslararası Hakemli Ortopedi Travmatoloji ve Spor Hekimliği Dergisi (OTSHD)

(International RefereedJournal of OrthopedicsTraumatologyand Sports Medicine)

15. Uluslararası Hakemli Pazarlama ve Pazar Araştırmaları Dergisi (UHPAD)

(International RefereedJournal of Marketing and Market Researches)

16. Uluslararası Hakemli İş Güvenliği ve Çalışan Sağlığı Dergisi (UHİGÇSD)

(International RefereedJournal of OccupationalHealthandSafety)

Bazı dergiler, “arastirmax bilimsel yayın indeksi”ndeydi!

Bazı dergiler, “TÜBİTAK - Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi-ULAKBİMindeksi”ndeydi!

Kimi tanınmış 55 akademisyen bu dergilerde makale yazdı.

Bu dergilere başvurulardan ücret alınıyordu. Dergiler yoluyla düzenlenen kongre ve konferanslarda katılımcılardan ücret talep ediliyordu. Ne acı ki, bu dergilerde çıkan makaleler üniversitelerde, akademik teşvik, atama ve yükseltmelerde değerlendirme konusu ediliyordu!

Sonunda…

TÜBİTAK Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, “bilim sahteciliği yapılıyor”şikâyeti üzerine konuya ilişkin kapsamlı inceleme yaptığında neler bulmadı ki…

Kullandığı isimler: Bazen “Murat Korkmaz”, bazen “Hakan Murat Korkmaz” ve bazen“H. Murat Korkmaz” idi.

Asıl adı, “Murat Korkmaz” idi.

Kullandığı akademik unvan: Doçent Doktor

Tabii ki ne doktor ne de doçent belgesi vardı!

Tabii ki hiçbir üniversitede çalışmışlığı yoktu!

Üniversite mezunu olup olmadığı bile bilinmiyordu!(DİPNOT: Bilim adamı sahtekarlığı konusunda ülkemizden tek örnek vereceğim: Yıl, 2018. Kendisini Gülhane Askeri Tıp Akademisi mezunu beyin, sinir ve omurilik cerrahi profesörü olarak tanıtan, hatta televizyon programlarına, üniversitelere konuşmacı olarak katılan Cüneyt Turan'ın lise mezunu olduğu ortaya çıktı! Sahtekar profesör doktor,  polislerin operasyonuyla gözaltına alındı. Sahte doktorlar konusu ayrı bir kitap konusu olur…)

Murat Korkmaz, bazen isimleri aynı anda benzer ortamda kullanarak iki-üç farklı kişiymiş gibi gösteriyordu kendisini:

-Boğaziçi Üniversitesi’nde Doçent Doktor Hakan Murat Korkmaz…

-Paris – Fransa’da The InternationalCouncilforScience (ICSU)’ta Doçent Doktor H. Murat Korkmaz…

-TÜBİTAK’ta Doçent Doktor Hakan Murat Korkmaz…

Ama böyle bir sahtekâr bilimsel dergilere makale yazdı…

Ama böyle bir sahtekâr bilimsel konferanslarda konuşmacı oldu…

Az buz değil…

Korkmaz’ın 2010’da yediyazıyla başlayan “bilimsel makale” serüveni, 2011 yılında 23 makale, 2012 yılında 43 makaleyle sürdü. 2016 sonuna gelindiğinde ise 261 yayınla “rekor” kırdı! dünyanın işletmecilik alanında en üretken akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Tamer Çavuşgil bile 40 yılda ancak 200 civarında makale yayınladı.

Korkmaz, 2017 ve 2018’de kendisi hakkında inceleme başlatıldıktan sonra makale yayınlama sayısında çok ciddi düşüş oldu. Sonunda yakayı ele verdi...

“Bilimsel yayıncılık” yanı sıra, emlakçılık, araba yıkama, temizlik, ilaçlama, kozmetik, promosyon gibi işleri de yapıyordu!

Murat Korkmaz meselesi Türkiye’de tek bir vaka mı?

Maalesef hayır.

Türk medyasında çıkan haber “yayıncılığın” hiline başka bir örnekti:

WASET (World Academy of Science, EngineeringandTechnology)…

Hayli şık, içeriğiyle de göz dolduran bir siteydi…

Uluslararası hakemli dergilerle bağlantılar, neredeyse her branşta düzenlenen uluslararası konferanslar yapıyordu...

Parayı bastıran da bunları yaptığınıCV’sine/özgeçmişine ekleyip doçent veya profesör oluyordu!

Ancak biraz araştırınca, sitenin makalenizi uluslararası dergilerde yayımlanmış gibi, sizi de katılmadığınız uluslararası konferanslara katılmış gibi gösterdiği ortaya çıkıverdi.

Yapılan basitti aslında:

Diyelim ki, doçentliğinize veya profesörlüğünüze sıra geldi. Kendiliğinden olacak hali yok ya, konferanslara katılmak ve uluslararası hakemli dergilerde makalelerinizin yayınlanması gerekli ki bunları CV’nize ekleyebilesiniz. Gerçi dünyada 25 bine yakın hakemli dergi var ama siz öyle zahmete girecek biri değilsiniz, Şunun bir kolay yolu yok mu abi kültüründen de yeterince nasiplenmişsiniz. Yolu buluyorsunuz…

“WASET” arkasında fen bilgisi eski öğretmeni Cemal Ardıl vardı, kendisine kızı Ebrû Ardıl ile oğlu Bora Ardıl yardımcı oluyordu.

20 yıllık fen bilgisi öğretmeni Cemal Ardıl kendisini “Dr/PhD” olarak tanıttığı için TÜBİTAK Başkanı Prof. Nüket Yetiş, hakkında Etik Kurul’da soruşturma açtırdı. Arkasından TÜBİTAK ismini izinsiz kullandıkları için noterden protesto etti. Hatta sahte konferans, sahte dergi gibi sorunlar çözülene kadar Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’ne TÜBİTAK desteğini kesti. Ama onlar faaliyetlerini sürdürdü…

Konuya ilk dikkat çeken
NTV Bilim Dergisi’nden A. Murat Eren oldu. Kendisi de bir akademisyen olan Eren, site hakkında bilgiler verdi:

-Türkiye’deki yayın sayısı ile o yayınlara yapılan atıf sayıları arasındaki oransızlıklar biliniyor; taşra üniversitelerinde akademisyenlerin ne tür yayınlarla kadro sahibi oldukları da. Bu site yaptığı çalışmaları çoğunlukla başka hiçbir yerde yayınlatamayacak olan akademisyenlerin, para karşılığında yayın sahibi olmalarını sağlıyor. Birkaç yüz Euro’yu bir araya koyan akademisyen bilimsel sürecin çetrefilli yollarına girmeden WASET’te yayınını yayınlatıveriyor. Parayı basan, akademik hayatın merdivenlerini ikişer ikişer tırmanıyor. Yayınlanmış binlerce makale, düzenlenmiş onlarca konferans düşünüldüğünde epey kârlı bir iş olduğu aşikâr. Herkes kazanırken ne yazık ki kaybeden, bilim oluyor…

Yine Dr. Eren’in yazısından, WASET’e başvuranların büyük çoğunluğunun Bulgaristan, Hindistan, Pakistan, Fas, Mısır, İran, Gürcistan, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Sri Lanka, Malezya, Endonezya gibi ülkelerden olduğunu da öğreniyoruz. Türkiye üniversitelerinde görev yapan kimi akademisyenler de WASET’in müdavimleri arasında. Bu ülkelerin temel özelliği ise bilim, bilimsel düşünce ve bilim dünyasına katkı konusunda biraz müşkülpesent olmaları!

Türkiye bilim dünyasının bir gerçeği de bu...

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun "Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim -Yasal Çerçeve ve Uygulamalar" (Aralık 2009) başlıklı raporunda şu tespiti yaptı:

-Gerek denetim ve ceza soruşturmasıyla ilgili mevzuat alt yapısındaki eksiklikler,

-Gerekse Yükseköğretim Genel Kurulu, YÖK Başkanları ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu'nun uygulamaları nedeniyle,

-Devlet, üniversiteler üzerindeki gözetim ve denetimi kaybetmiştir!

-Bu husus, özellikle yükseköğretim kurum ve üst kuruluşlarının yöneticilerinin hesap verilebilirlik ile ilgili algılamalarının değişmesine neden olmuş,

-Ve böylece yükseköğretim alanı yolsuzluk ve usulsüzlüğün önlenememesine/artmasına elverişli bir "çevre" haline gelmiştir...

(DİPNOT: Özellikle internetle birlikte akademik etik ihlallerinde Türkiye’de patlama yaşanıyor. Akademik etik ihlalleri hep örtbas ediliyor; üstelik ortaya çıkaranlara saldırılıyor! Oysa. Dünyadan örnek vereyim:Türkiye’de Erdoğan’ın üniversite diploması olup olmadığı tartışılırken, Macaristan'da cumhurbaşkanının çalıntı doktora tezi iptal edildi, istifa ettirildi! Almanya'da 20 kadar bakan, parlamenter ve akademisyenin çalıntı doktora tezleri iptal edildi, istifa ettirildiler. Romanya'da bakanın çalıntı doktora tezi iptal edildi, istifa ettirildi. Fark bu! En azından Batı’da yakalanan istifa ettiriliyor…)

Tıpkı ihraç ettiğimiz sebze-meyveler gibi “bilimsel makalelerimiz yurt dışında yakalanıyor! Örneğin, 2007′de Türkiye'deki dört üniversiteden biri dekan, 14 fizikçinin 65 çalıntı makalesi yurtdışında yakalandı ve yayından atıldı…

Bilimsel sahtekârlığa son bir örnekle konuyu toparlayayım.

Doç. Kaan Öztürk "Şişme Dergiler ve Yayın Etiği İhlalleri" başlıklı yazısında artık alışılan örnek verdi:

-“TÜBİTAK’a bağlı Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi’nden (ULAKBİM), 2011 Temmuz ayında alınan verilere göre, 2010’da yayınlanan Türkiye adresli en çok atıf alan on yayını şöyle sıraladı. (…)

İşin tuhaflığı, on yayından sekizinin ‘EnergyEducationScienceandTechnology’ isimli, adı sanı bilinmeyen bir dergiden gelmesi. Bu dergiye ‘www.silascience.com’ adresinden ulaşılabiliyor. Emsallerine göre çok amatörce hazırlanmış ve çok eksikleri olan bir site.

Sitede dört ayrı dergi başlığı mevcut, ama makalelere ulaşılamıyor. Hatta,2012 yılından önceki makalelerin özetlerine bile ulaşılamıyor. Üniversite kütüphanesi aracılığıyla girmek de makaleleri okumamı sağlayamadı. ULAKBİM Türkiye Akademik Dergi Portalı’nda mevcut değil. Web sayfasında abonelik hakkında bir bilgi yok. Sanki okunmayı istemiyormuş gibi bir hali var. Okunamayan makaleler nasıl bu kadar atıf alabilmiş, insan merak ediyor.

Dört derginin de baş editörlüğünü, Şırnak Üniversitesi’de rektör yardımcısı olan Ayhan Demirbaş yürütüyor!

Yönetim ofisi Trabzon adresli. İletişim için sadece editörün kişisel hotmail adresi verilmiş, kurumsal bir e-posta adresi yok!

Bu tür eksiklikler haliyle derginin profesyonelliğinden şüphe duymanıza yol açıyor. Yine de önemli başarı sağlamış, kısacık zamanda yüksek atıflar alan makaleler yayınlamış. Eğer atıf almayı bilimsel kalite ölçüsü sayarsanız, kalitesi yüksek demek lâzım. Ancak, atıfların nereden geldiğine bakınca işin rengi değişiyor. Web of Knowledge veritabanına erişebilen herkes atıfların kaynaklarını kolaylıkla analiz edebilir.

ULAKBİM listesinin ikinci sırasındaki B. Demirbaş imzalı makaleye yapılan 124 atıfınyüzde 90’dan fazlası iç atıf, yani EnergyEducationScienceandTechnology dergisindeki makalelerden geliyor (part A ve part B toplamı). Geriye kalan 9 atıf başka dergilerden, ama onların yedisi baş editör A. Demirbaş’ın, ikisisi F. Demirbaş’ın yazdığı makalelerden geliyor.

Listenin üçüncü sırasındaki H. Balat imzalı makalenin durumu da farklı değil: Aldığı atıfların yüzde 88’i iç atıf.

Başka dergilerden gelen 10 atıftan yedisi baş editör A. Demirbaş’tan, biri F. Demirbaş’tan, biri A. ve F. Demirbaş’tan, biri de M. Balat’tan.

Listedeki diğer yüksek atıflı makalelere bakınca hep benzer soyadlarını görüyorsunuz. Ailevi bir girişim mi diye düşünmeden edemiyor insan.

Sonraki sıralardaki makalelerin atıflarının analizi benzer sonuçlar veriyor: Atıfların yüzde 80-yüzde 90’ı iç atıf. Muhtemelen editör, yazarları önceki makalelere atıf yapmaya ‘teşvik ediyor.’ Bağımsız dergilerdeki (ne kadar bağımsızsa) atıflar ise ezici çoğunlukla baş editörün yazdığı makalelerden.(…)

Bütün yıllar içindeki toplam atıflara bakalım. "Energy Education Science and Technology" 2009’a kadar tek bir dergi iken, 2009’dan itibaren Part A ve Part B olarak bölünmüş. 2009’dan sonra, iki dergideki toplam 358 makaleye tam 4.745 atıf yapılmış. Makale başına 13.25 atıf; epeyce yüksek. Ama derginin kendi içinden gelen atıfları çıkarırsanız geriye sadece 331 atıf kalıyor.

Bu iki dergiye gelen atıflar toplam 436 makaleden kaynaklanıyor, ancak bunların sadece 87’si başka dergilerde yayınlanmış ki bunların 21’i A. Demirbaş’ın, 6’sı da M.F. Demirbaş’ın makaleleri.

Özetle, büyük atıf sayılarına rağmen, bu dergileri küçük bir grup dışında kimsenin okumadığı ve kullanmadığı belli. Yazarlar kendi içlerinde dönüp duruyor, beraber yazdıkları makalelerde birbirlerine atıf yapıyorlar, sayılar böylece şişiyor.” (Matematik Dünyası, 2012)

Israrla soracağız: Bilim insanları sahtekârlığı neden alet oluyor?

Doç. Kaan Öztürk’ün buna yanıtı şuydu:

-“Sayılara dayalı bir değerlendirme sisteminde, şaibeli dergilerde bol ama boş yayınlar yapmış olanlar haksız avantaj edinerek akademik kadroları doldururlar. O zaman da nitelikli bilim yapmak isteyenler için boğucu bir atmosfer oluşur…

-“Elbette atama ve yükseltmelerde sadece sayılara bakılmıyor, dosyalar komisyonlarda inceleniyor. Ama inceleyenler gerçekten bütün makaleleri dikkatle okuyorlar mı, kararları yayın/atıf sayılarından ve yayınların yer aldığı derginin tesir katsayısından hiç etkilenmiyor mu? Kaldı ki, sayı şişirmecileri kariyerlerinde yükseldikçe bu değerlendirme komisyonlarına onlar da dahil olacaklar, ve kendi benzerlerine kolaylık sağlayacaklar...

-“Dahası, görünüşte çok üretken ve muteber olan bu profesörler, iyi niyetli öğrencileri kendilerine çekecekler ama bu öğrencilere bilimsel araştırmanın ve makale yazmanın doğru yöntemini öğretemeyecekler. Öğrenciler sonuçta örnek aldıkları hocaları gibi olup çıkacaklar. Bunların bir kısmı gerçekle yüzleşip kariyerlerini boşa harcadıklarını fark edecek, hüsrana uğrayacaklar. Bir kısmının ise şansı yaver gidecek, kendilerine bir kadro bulacak ve sistemi yeniden üretecekler. Her iki sonuç da toplumsal bir trajedidir…

-“Sineklerle uğraşabiliriz, ama bataklık kurumadıkça, yani –‘yayın yarışı’ devam ettikçe yayın etiği ihlâlleri artarak devam edecektir. ‘Sayı oyunları’nı, yani bilimsel kaliteyi basit ve yetersiz sayısal göstergelerle ölçme alışkanlığını da sorgulamalıyız…”

Hâlâ…

Tıp konusunda aykırı ses duyduklarında ne diyor kimi çevreler:

-“Bu konuda kaç bilimsel makalesi var ki konuşup duruyor?”

Odatv.com

Melike Çalkap - 12 TAKSİTLE DOÇENTLİK - (Hürriyet)

İnternet siteleri, ‘doçentlik’ makaleleri yazdıklarını belirten şirketlerin reklamlarıyla dolu. Ücretler 6 bin dolara kadar çıkarken kredi kartına 12 taksit bile yapılıyor. Hürriyet muhabiri de ‘doçentlik makalesi yazdırmak istediğini’ söyleyerek bu şirketleri aradı...

Akademide yükselmek yani doktora, doçent hatta profesör unvanına sahip olmak için bazı şartlar var. Bu şartların başında belli aşamalarda yazılması gereken tez ve makaleler geliyor. Ancak bu tür şartları etik kurallara uyarak yerine getirmek yerine yanlış yollara sapanlar da olabiliyor. Üstelik bu tür yanlış yollar için pek çok seçenek ve kolaylık bulunuyor. Mesela işi başkalarının tezini yazmak olan şirketler var.Bu şirketler özellikle tıp alanında doçent unvanı kazanmak isteyenlerin yazması gereken makaleyi yazarak ve taksitle ödeme kolaylığı sunarak deyim yerindeyse akademik unvanları altın tepside servis ediyor. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden Dr. Ezgi Altınışık, etik kuralları ihlal eden bu şirketlere ait bir ilanı geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından paylaştı. İlanda kredi kartına 12 taksitle doçentlik imkânı sağlandığı belirtiliyordu. Bu ilanı, “Ahlaksızlığın sınırı yok” yorumuyla yayınlayan Altınışık, bu tarz şirketlerinin danışmanlık adı altında çalıştığını hatta bilimsel dergilerde yayın garantisi bile verdiklerini belirtti.”

ÖDEME KONUSUNDA KARŞI TARAFI SIKMIYORUZ
Dr. Ezgi Altınışık’ın paylaşımından hareketle internet arama motoruna ‘doçentlik için makale’ yazdığımızda karşımıza birçok şirket çıktı. Bu şirketlerin kimi danışmanlık kimi eğitim desteği adı altında akademik yükselme için gereken makaleyi yazdıklarını web sitelerinde belirtiyor. Kendimizi nöroloji alanında doçentliğe hazırlanan bir doktora öğrencisi olarak tanıtıp bu şirketlerden bazılarıyla görüştük ve doçentlik için ihtiyacımız olan makalenin yazımı noktasında nasıl destek verdiklerini sorguladık. Bu kurumlardan ilki merkezinin Amerika’da olduğunu ve Türkiye’de de şube açtıklarını dile getiren Makale Tercüme isimli şirketti. Yaptıklarının tamamen yasal olduğunu savunan bu şirkete doçentlik unvanı için makaleye ihtiyacımız olduğunu söylediğimizde önce hangi alanda akademik çalışma yapmak istediğimizi sordular.Web sitelerinde sadece tıp alanında hizmet verdiklerini açıkça belirttikleri için onlara nöroloji alanında bir makaleye ihtiyacımız olduğunu söyledik. Ardından şirkete makale danışmanlığı yapmaktan kasıtlarının ne olduğunu, özellikle sıfırdan makale yazıp yazmadıklarını sorarak bir fiyat aralığı vermelerini istedik. Cevapları şöyle oldu: “Makale danışmanlığı ve tercümenin yanı sıra sıfırdan makale de yazıyoruz. Sıfırdan makale yazımında sizin verilerinizin ne olduğuyla ve ne istediğinizle ilgili bir fiyatlandırma yapıyoruz. Verisi çok olup çok iyi bir dergide yayınlanması hedeflenen bir makalenin iş yükü daha ağır olduğu için fiyat da ona göre belirleniyor. Fiyat aralığımız 800 ile 6 bin dolar arasında değişiyor ama ödeme konusunda müşteriyi sıkmıyoruz, anlaşırsak sizin ödeme planınıza uyarız.” 

MAKALE YAZDIRAN KİŞİLER EĞİTİM DE ALMIŞ OLUYOR
Aynı şirketle devam eden konuşmamızda makaleyi yazan kişilerin kim olduğunu ve makaleyi yazma konusunda yetkin olup olmadıklarını sorduğumuzda, “makaleleri yazan hocalarımız, ‘Biz yazalım, makaleyi yazan kişi de görsün ve sonraki makalelerde nasıl ilerlemesi gerektiğini bilsin’ şeklinde düşünüyor. Aslında siz bize makale yazdırırken bir yandan da eğitim almış oluyorsunuz. Kurumumuzda görev yapan herkes tıp mezunu, Türk ve Amerikalı editörlerimiz var ve makaleyi yazan ekibin başında da profesör hocalarımız var. Haliyle sizin makaleniz hem Türk hem de Amerikalı ekibin elinden geçecek. O yüzden sizin doçent hatta profesör olmanız noktasında yeterlilik sağlayacak bir ekiple çalışıyoruz” cevabını aldık.Ayrıca, yıllardır doçentlik dosyası hazırladıklarını ve Türkiye’de doçentlik dosyasını kendilerine hazırlatan çoğu kişinin profesör olduğunu da söylediler. Son olarak bu şirkete hukuki açıdan bir sorun yaşayıp yaşamayacağımızı sorduk. Şirket, kurum olarak tez yazmadıklarını çünkü tez yazdırmanın YÖK tarafından suç kabul edildiğini ama makale yazdırmanın bir suç teşkil etmediğini söyleyerek hukuki açıdan da güvence verdi.

ŞU SIRALAR ÇOK YOĞUNUZ
İnternet aramasında karşımıza çıkan Medical Statistic isimli başka bir şirketin web sayfasını incelediğimizde makale yazımı konusunda net bir vaadlerinin olmadığını gördük. Bunun üstüne kendilerini arayarak sadece çeviri ve düzenleme mi yapıyorsunuz diye sorduk. Şirket, “Çeviri ve makale düzenleme yaptığımız için danışmanlık hizmeti veriyoruz diyoruz ama asıl işimiz makale yazımı yani danışmanlıktan kastımız o aslında” cevabını verdi. Şirket sıfırdan makale yazımının 40 bin liradan başladığını, sonrasında alınacak ek hizmetlere göre fiyatın artabileceğini söyledi. Bunun ardından makaleyi ne zaman teslim alabileceğimizi sorduk. Şirket bu soruyu, “Normalde ortalama 1 ay içerisinde makaleyi teslim edebiliyoruz. Ama bu sıralar yoğunuz o sebeple makaleyi teslim etmemiz yaklaşık 5 ayı bulabilir” diye yanıtladı. Hukuki açıdan sorun yaşar mıyız sorusunun yanıtı ise bu defa biraz daha farklıydı. İlk olarak “Makale yazdırmanızın sizin açınızdan hukuki olarak bir yaptırımı yok” denildi. Ancak konu müşteri tarafından belirlenmez ve araştırma verileri yine müşteri tarafından hazırlanıp şirkete teslim edilmezse sorun olabileceğini söylediler. Ardından şirket yine de içimizin rahat olması için, “Ama bunları siz belirlediğiniz taktirde isterseniz pankart açıp ‘Ben makale yazdırdım’ bile diyebilirsiniz. Biz yine de sizin kişisel bilgilerinizi gizli tutuyoruz. Bizim yaptığımız şey gayet yasal” diye konuştular.

ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARLA PAYLAŞMAYIZ
Model İstatistik Merkezi isimli bir diğer şirkete ise sosyal medyada verdikleri reklamdan ulaştık. Şirket reklamında, ‘Tüm kredi kartlarına 12 taksitle ödeme imkânı’ olduğunu belirterek tıbbi makale yazımı için destek verdiğini öne çıkarıyordu. Bu şirketi de yine doçentlik için hazırlanan bir doktora öğrencisi gibi aradık. Şirket, “Tıbbi makale yazımı ve tezin makaleye dönüştürülmesi konularında uzun yıllardır hizmet verdiğini söyledi. “Sıfırdan makale yazımı noktasında makaleyi dışarıya yazdırdığınız konusunu hiç kimseye söylemediğiniz sürece merkezimizce bu durum üçüncü şahıslarla paylaşılmaz. Dolayısıyla yasal olarak da bir sıkıntı olmaz” diyen ve kredi kartıyla taksitli ödeme kolaylığı sunan bu şirket fiyat verme konusunun ise makalenin içeriğini bilmeden mümkün olamayacağını belirtti.

 

UZMANLAR UYARIYOR: O UNVANLAR GERİ ALINIR


‘AKADEMİ BÜYÜK BİR ENKAZA DÖNÜŞMEK ÜZERE’

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol: “Kurumsal bir yapının içinde tanımlanmış görevler içinde çalışma imkânı bulmadıkları halde doçent olma arzusu taşıyanlar paralı yayınlar gibi etik olmayan çalışmalar yapıyorlar. Artık doçentlik unvanın da çok önemi kalmadı çünkü jüriler sadece gelen makaleleri değerlendirerek kişinin asgari şartları sağlayıp sağlamadığına bakıyor. Bu sebeple akademi büyük bir enkaza dönüşmek üzere

TESPİT EDİLİRLERSE UNVANLARI ALINIR

Prof. Dr. Zeynel Temel Kangal, Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi: “Bu durum doçent unvanı aldıktan ve sonrasında o kişi profesör olduktan sonra ortaya çıksa bile kişinin akademik unvanları elinden alınır. Burada bir ayrım da yok yani akademisyen makalesinin konusunu, araştırma verilerini hazırlayıp makaleyi yazacak şirkete verse ve makale o şekilde yazılsa dahi burada bir suç unsuru oluşur. Çünkü makalede akademisyenin kendi ifadelerinin yer alması gerekiyor.

NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK

Dr. Zafer İçer, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı: “Bu şekilde üretilen yayınlar kullanılarak akademik unvan elde edilmesi ya da kadroya girilmesi, suç kapsamında değerlendirilir. Kişinin bu şekilde hazırlattığı bir çalışmanın kendi eseri olduğunu ilgili kurumlara bildirmesi, bunu akademik kadro başvurularında kullanması, belgede sahtecilik suçu yanında, Türk Ceza Kanunu’nun 158’inci maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunu gündeme getirir. Kişiler, bu çalışmaları kullanarak kamuyu zarara uğratarak haksız bir menfaat elde etmiş olurlar. Böyle bir durumda hem bu yayınları hazırlatanlar, hem de bu yayınları üretenlerin iştirak halinde ceza sorumluluğu oluşur. Kanunda nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası olarak öngörülüyor.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.