NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

26 Ocak 2016

Yargıtay, bilim hırsızlığı yapan öğretim üyelerine cezayı haksız buldu! (T24)

YÖK, üniversitelere genelge göndererek "ceza vermeyin" talimatı verdi
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, "intihal" olarak bilinen bilim hırsızlığı nedeniyle üniversiteyle ilişiği kesilen öğretim üyesine verilen cezayı haksız buldu.Hemen harekete geçen YÖK, üniversitelere bir genelge göndererek, bundan sonra yapılacak işlemlerin Danıştay kararına uyularak gerçekleştirilmesi talimatı verdi. 
YÖK Yasası’na dayanarak çıkarılan Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nin 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yapılan düzenlemeye göre, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek”, üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarılma nedeni sayılıyordu ancak Danıştay’ın, 2012 yılında aldığı kararla bunu suç olmaktan çıkardığı ortaya çıktı. 
Yasal dayanak yokmuş 
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 15 ay önce aldığı bir karar, intihal suçunu tamamen yaptırımsız bıraktı. Kurul’un, Eylül 2012’de aldığı kararda “Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nde intihal suçunun yaptırımı olarak yer alan üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılma cezasının, 2547 sayılı YÖK Yasası ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme bulunmadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı olduğuna karar verdiği ortaya çıktı. 
Kurul, böylece bilim insanları için yüz kızartıcı bir suç olan intihal/bilimsel aşırmacılığın suç olmadığına hükmetti.  
YÖK: Ceza vermeyin 
Öğretim Üyeleri Disiplin Yönetmeliği 547 sayılı YÖK Yasası gereğince çıkarıldığından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun cezanın kanuniliği ilkesi yönünden aldığı karar sonrasında, YÖK de yasal boşluğu gidermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM nezdinde herhangi bir girişimde bulunmadı. Üstelik, 15 Nisan 2013 tarihli bir yazıyla rektörlüklere bildirdi. YÖK’ün üniversitelere gönderdiği genelgede “intihal iddiası ile açılan soruşturmalarda yargı kararı doğrultusunda işlem yapılması” istendi. Bu genelge, intihal suçunu işleyen öğretim üyelerine herhangi bir işlem yapılmamasını istemek anlamına geliyor. 
YÖK’ün genelgesi, 19 Kasım 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet tarafından ilgili birimlere bildirildi. 
Eski cezalar yok hükmünde 
Diğer yandan, Kurul’un bu kararına göre, öğretim elemanlarına intihal suçu nedeniyle geçmişte verilmiş öğretim üyeliği mesleğinden çıkarma cezalarının tümü “hukuken yok hükmünde sayılma” durumuna geldi. Bugüne kadar bilimsel aşırmacılık nedeniyle üniversiteden atılan öğretim elamanlarına, görevlerine geri dönme ve atıldıkları tarihten bu güne kadar olan maaş ve her türlü maddi haklarını talep etme olanağı doğdu. ‘İntihalcileri cesaretlendirecek’ 
Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, bilimsel yolsuzluk yapmaya niyetlenenleri cesaretlendireceğini söyledi. Kantarlı, yaptığı açıklamada yetkilileri, görevini ihmal ederek üniversitelerdeki bilimsel ahlak anlayışının tamamen çökmesine neden olacak bu skandala yol açan YÖK Başkanı hakkında gereğini yapmaya davet etti. Kantarlı, yasama organının da gerekli düzenlemeyi acilen yapıp yasal boşluğu doldurması gerektiğine dikkat çekti. 
‘Böyle bir ceza ve fiil yok’ 
Dava, 2005 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiyken bir kitabında intihal tespit edilen Kamil Can Bulut tarafından açılmıştı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararında “davacıya verilen üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı cezayı gerektiren fiil 2547 sayılı Yasa’da da böyle bir ceza ve fiile yer verilmemiştir. Bu durumda, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı gerektiren disiplin suçunun Yasal dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen düzenlemede ve bu düzenleneye dayanarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” dendi. Karar, Halide Ayfer Özdemir’in karşı oyuna rağmen başkanvekili ve 15 üyenin oyuyla alındı.

13 Ocak 2016

Pervin Kaplan - Her üniversite kendi intihalini örtecek mi? ( HABERTÜRK)

Bu köşede zaman zaman akademideki “intihal” yani bilimsel hırsızlığa (plagiarism) dikkat çekiyorum. Benim “hormonlu” diye tanımladığım bazı “akademisyenlerin” Pakistan, Malezya, Hindistan’da hatta son yıllarda popüler hale gelen Afrika kökenli dergilerde “500 ile 700 dolar arasında para ödeyerek” makale yayımlatıp nasıl doçent ve profesör olduklarını anlatıyorum.
Türkiye’de yayımlanan bazı dergiler ile yine yurtdışı kökenli ancak yayın kurulları daha çok Türk akademisyenlerden oluşan dergiler arasında kurulan “atıf çetesi”nin nasıl işlediğini birçok kez dile getirdim.
Üstelik bu düzmece atıflar ve dergilerin varlığı, bu “akademisyenlerin başarıları”, Türkiye’nin sınırlarını açmış durumda, dünya onları tanıyor.
Nasıl mı?
Türkiye’de akademik kariyer yükselmelerinde de kullanılan ISI (Institute for Scientific Information) Indeksi’nin taradığı dergilerin veri tabanında bulunduğu Web of Science (WoS) geçtiğimiz yıllarda Türkiye’den 5, yine Türk akademisyenlerin en çok yayın yaptığı 3’ü Afrika kökenli 10 dergiyi veri tabanından atmıştı. Çünkü nasıl organize olup “atıf çetesi” oluşturuldukları artık biliniyor.
Bunları neden mi hatırlatıyorum?
Şu anda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun önünde bir yasa var. YÖK’ün hazırladığı 2547 sayılı YÖK Kanunu’na disiplin hükümlerinin eklenmesine ilişkin kanun çalışması. Rektör ve dekanlar dışındaki tüm akademisyenlere ilişkin tüm disiplin işlemlerinde yürütme ve karar alma yetkileri üniversitelere bırakılıyor.
Bu düzenleme “Üniversitelere yetki devri” olarak da yorumlanabilir. Ancak gerçekten böyle mi olur, yoksa her üniversite “Kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışıyla kendi “intihalini” örter mi?
Bu soru akademideki hırsızlıkları belgeleyen akademisyenlerin oluşturduğuplagiarism-turkish.blogspot.com.tr blogunda da şu günlerde en çok tartışılan konulardan birisi.
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMOD) İzmir temsilcisi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı’nın başlattığı imza kampanyasıyla akademisyenler bilimsel yolsuzlukları önlemek ve bilim etiğini evrensel ahlak normları temelinde korumak ve denetlemek üzere bağımsız Ulusal Bilim Etiği Kurulu oluşturulması gerektiğinin altı çiziliyor. YÖK’ün Disiplin Yönetmeliği ile ilgili yetkilerini üniversitelere devrederken intihal ve bilimsel sahtecilik suçlarının ayrı tutularak, bu suçların soruşturulmasını üniversitelere değil kurulacak bu kurula devretmesi isteniyor.
Akademisyenler bilimsel sahteciliklerin ancak böyle bir kurulla önlenebileceğini dile getiriyor.
“Atıf çetesine” karşı herhangi bir yaptırım olmadığı, hatta bunun başındakilerden biri olarak dergileri veri tabanından atılan birinin “rektörlük” yarışında YÖK’ün önüne kadar gelebildiği düşünüldüğünde akademisyenlerin bilimsel hırsızlıkların üniversitelerde örtbas edilebileceğine ilişkin kaygılarını paylaşmamak mümkün değil.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.