NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın

2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

Bilim Akademisinin Sahte Belge ve İmza Üretimi Hakkındaki Açıklaması (2025) lütfen tıklayın

“Sahte Diploma Soruşturması” Hakkında Kamuoyu Bilgilendirmesi - Türkiye Barolar Birliği (2025) lütfen tıklayın

Dr. A. Murat Eren etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dr. A. Murat Eren etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2012

AÇIKLAMA - Bilim Teknik 19.10.2012 (CBT)

Sayın A. Murat Eren
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (BT) Eki 
21 Eylül 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinin aynı tarihli “Bilim ve Teknoloji” ekinde “Türkiye’den Tez Manzaraları: öğrenciler ve Danışmanlar” başlıklı yazınızda ; İstanbul Teknik Üniversitesi: Tezlerin tamanını fotokopi olarak gönderiyorlar! şeklinde bir bilgi yayımlanmıştır.
Kamuoyunun net bir biçimde bilgilendirilmesini sağlamak üzere, aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur:
İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde üretilmiş ve üretilmekte olan yüksek lisans ve doktora tezlerinin İstanbul Teknik Üniversitesi kütüphanelerinde araştırma amaçlı çoğaltılması; telif nedeniyle tamamının değil yazar izniyle tezin en fazla %10-15’ini geçmemesi şartıyla kütüphane içerisinde mümkün olabilmektedir. Ancak bazen tezlerin fotokopi edilmesi sırasında fiziksel koşulların neden olduğu kısıtlar(fakültelerin fotokopi hizmetleri) kullanıcı ihlallerine neden olabilmektedir.
Sonuç olarak, İTÜ Kütüphanesi tezlerin “tamanının” fotokopi yoluyla kopyalanmasına kesinlikle izin vermemektedir. Cumhuriyet BT Ekinde yer alan sözkonusu bilgilerin yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde düzeltilmesini ayrıca bu açıklamanın 5817 sayılı Basın Kanunu’nun 14. maddesine istinaden aynı sayfada, aynı başlık altında yayımlanmasını kanuni haklarımız saklı kalmak suretiyle rica ederiz
İTÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı

Tez Danışmanları ve Öğrencileri - (Cumhuriyet Bilim Teknik)

http://basin.arsiv.metu.edu.tr/index.php?date=20121019#section_26708

18 Ekim 2012

Işıl Öz - 'Akademik çevre kendi içinde özeleştiri yaparken sesini yükseltmeli' (T24)

A. Murat Eren, 'Öğrenciler, akademisyenler, gerek yazarak gerek dışarıya çıkarak bilim etiğini hiçe sayan meslektaşlarını ve gevşek tutum ortaya koyan yöneticilerini protesto etmeli' dedi.
‘Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları’ başlığı ile subjektif.org’da yayımlanan yazının dikkat çekeceğini daha önce T24’te yazmış, bu eleştirileri açıkça dile getirmenin öneminin altını çizmiştik. Yazıyı hazırlayan bilgisayar bilimleri alanında doktora sahibi, mikrobiyal ekoloji alanındaki çalışmalarını doktora sonrası araştırmacı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdüren A. Murat Eren, çoğunlukla e-posta ile gelen görüşlerde ortak bir ruh hali olduğundan bahsetti. Eren, akademik çevrenin kendi içinde özeleştiri yaparken sesini yükseltmesi gerektiğinin altını çizdi: Söz konusu akademi olunca herkes yorgun, dertli ve karamsar. Dışarıda akademideki muhtemel bir düzelme için bu konuda daha fazla ses çıkarılması gerektiğini idrak etmiş geniş bir kitle olduğunu düşünüyorum.
Eren, yurtiçi ve yurt dışıdaki birçok akademisyenden teşekkür içerikli mesaj aldığını söyledi yalnız bu tepkilerin çoğunun özel iletişime sıkışıp kalmasının üzüntü verici olduğunun altını çizmekten de kaçınmadı: “Türkiye’de akademinin daha istikrarlı bir gelişim sürecine girmesinin, özel iletişim kanallarından verilen tepkiler ile açıktan verilen tepkiler arasındaki orantısızlığa bir denge gelmesi ile mümkün olabileceğine inanıyorum. Öğrenciler, akademisyenler, gerek yazarak gerek dışarıya çıkarak bilim etiğini hiçe sayan meslektaşlarını ve gevşek tutum ortaya koyan yöneticilerini protesto etmeli. Öte yandan ifade özgürlüğünü tam olarak özümseyememiş bir toplumda problemleri açıkça dile getirmenin risklerini kariyerinin henüz ilk basamaklarında öğrenmiş kişilerin bir anda eleştiren, tartışan bireylere dönüşmeye ikna olmalarını beklemenin haksızlık olduğunun da farkındayım. Bununla beraber zaman içerisinde bir düzelme ummaktan başka bir alternatif göremiyorum. Çünkü akademinin bugününü hazırlayan tepkisizlik yarınının da bugünden farklı olmayacağının garantisi.”
'Kötü akademi kendi kendisini finanse ediyor'
Yazıda, etik ve bilimsel açıdan kusurlu tezlerden örnekler sunuluyor. Birçoğu aynı danışmanın farklı öğrencilerinin tezlerindeki benzerlikleri göz önüne seren bu örnekler, bu öğrencilerin öğrencilerinin de benzer eğilimlerden muzdarip olabileceğini örnekliyor. Türkiye’de akademik ahlaksızlıklara net tepkiler verilmediğinin altı çiziliyor. Yayınlanan tezlere erişimdeki zorluklardan bahsediliyor. Akademik problemlere verilen tepkilerin yetersizliğine ve buna sebep olan yasama ve yürütme problemlerine değiniliyor.
Bilimsel çalışmalarını yakından takip ettiğim birkaç akademisyene ulaştım, bakın konu ile ilgili neler dediler:
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden Yard. Doç. Dr. Raşit Bilgin: A. Murat Eren’in özellikle tezlerle ilgili bahsettiği noktalar dikkat çekici idi. Tezler aslında bilimsel makalelere göre çok daha az görünürlülüğe sahip, şu anda makalelere global olarak ulaşmak görece bayağı kolay olmasına rağmen, tezlere ulaşmak daha zor. Bunun bir sebebi, araştırmacıların belli bir konuda genel olarak katalog taraması yaptıklarında (google scholar’dan mesela), tezlere makaleler kadar rahat ulaşamaması ile ilgili. Yani makaleler ile ilgili genel olarak neredeyse global olabilecek bir kontrol mekanizması varken, tezler için durum böyle değil, neredeyse dünyada her üniversitenin kendine özel, dijital olarak tez paylaşma(ma) politikaları var. Tezlerin görünürlüğünü ve ulaşılabilirliğini arttırmak gerekli. YÖK’e artık yapılan her tezin dijital kopyaları da gönderilmekte, belki bu tezlerin veritabanlarıyla bağlanarak daha ayrıntılı olarak incelenmesinin önünü açmak ve intihale karşı kontrol etmek, kısmi bir çözüm olabilir. Ama sorumluluğun büyük bir kısmı tez danışmanlarına ve öğrencilere düşüyor. Danışmanların tez öğrencilerine intihalin ne olduğunu çok iyi anlatması, öğrencilerin de tezlerini yazarken buna son derece dikkat eder bir şekilde tezlerini yazmaları gerekiyor. Bazen öğrencilerin alıntılamalarını bilmeden eksik yapıp, sonrasında da hocaların gözünden kaçma ihtimali de var. Ama bunu önemsemeyen ve bilerek intihal yapan kişilerle ilgili belki Eren’in yaptığı gibi bir bakıma dedektiflik içeren önlemler gerekli olabilir.
Yeditepe Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Kaan Öztürk: Bilimsel ahlâksızlık yapanlar ceza almak bir yana, yükselerek dekan, rektör, hatta bakan olabiliyorlar. Mahkemeler akademik anlayışa uymayan gerekçelerle intihalcileri beraat ettiriyor. Öte yandan ahlâksızlıklara karşı ses yükseltmek isteyen dürüst bilimciler “başıma birşey gelir mi” korkusu içindeler. Bu durum tersine dönmeli. Dünyada akademik ahlâk, açık kontrol ve sert eleştiri mekanizmalarıyla muhafaza edilir.
Bilimsel çalışmalar (tez, tebliğ, makale, vs.) herkesin değerlendirmesine açık olmalıdır. Ahlâksızlıklara dikkat çekenlerin kariyerlerinin baltalanması korkusu ortadan kaldırılmalıdır. Ve nihayetinde, akademik ahlâksızlık yapanların ciddi cezalar alması sağlanmalıdır. Bu bağlamda yargıçların da akademik etik prensipleri konusunda eğitilmesi, gerekirse yasalardaki tanımların değiştirilmesi önemlidir. Bu şartlar sağlandığında, akademik dünya kendi dinamiği içinde ahlâksızlıkları dışlayabilecektir.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Ömer Gökçümen: Türkiye akademisinin birçok problemi olduğu doğru. Daha önceki yayınlar intihalin ne kadar yaygın olduğunu gözler önüne sermişti. Bunun dışında, benim gördüğüm kadarı ile Türkiye’deki en büyük sorunlardan birisi, akademi içindeki güç dinamiklerinin, genel olarak akademik nitelikten ziyade politik ve daha önemlisi kişisel ilişkiler üzerinden yapılanması. TÜBA’daki yeni düzenlemeden, rektör seçimlerine, doçentlik sınavlarından asistanlıkların dağıtılmasına kadar bunu örneklendirmek mümkün. Bu durum, hem nitelikli araştırmacıların yükselmesini zorlaştırıyor, hem de üniversitenin hedeflerinin ve kültürünün şekillenmesinde tepeden inme bir kültür yaratıyor. Kanımca şu andaki yönetimin üniversitelerden beklediği, politik olarak suya sabuna dokunmayan, ekonomik gelişime odaklı ve temelde teknoloji ve nitelikli çalışan, üreten bir kurum olarak kendini yenilemesi. Ancak, bu çok sığ ve kısa dönemli bir düşünüş. Ne yazık ki Avrupa ve Amerika akademisinin finansal sıkıntıları ve Çin'in farklı, daha az özgür bir akademik modelle akademik dünyayı değiştirmeye başlamış olması, ortaya bir ideal model koymayı zorlaştırıyor. Yine de, üniversiteyi, bilgiyi üreten ve koruyan, toplumun ahlaki pusulası olarak güvenilen, değer üreten, nitelikli vatandaşlar yetiştiren ve belki de en önemlisi, özgür, gerektiğinde radikal fikirleri bünyesinde barındıran bir kurum olarak düşünmemiz gerektiğine inanıyorum.
Çözüm aslında konsept olarak çok basit: Akademik özgürlük
“Özellikle genç ve kariyerlerinin başlangıcında olan akademisyenlerin ve lisans ve lisans-üstü öğrencilerinin, kendi kariyerlerinin etkileneceğinden korkmadan özellikle üniversite ile ilgili olan eleştirilerini seslendirebilmeleri gerekli. Çünkü üniversitenin uzun vadeli önemini, neden özerk üniversitelerin önemli olduğunu akademisyenlerden başka kimsenin inandırıcı bir şekilde anlatabileceğini zannetmiyorum. Ancak şu andaki üniversite ikliminde, insanların bu tip bir söylemi şekillendiremediğini düşünüyorum. O yüzden yapılması gereken en büyük ve etkili reformun akademik özgürlüğün, sadece devlet kurumlarıyla ve hükümetle olan ilişkilerde değil, üniversite içinde yerleşmiş hiyerarşi bağlamında da sağlanması şart. Bunun da en pratik yolunun, şu andaki atama, kurum içinde yükselme, doçentlik vb. gibi insanların kariyerleri ile ilgili dinamiklerin yeniden düzenlenmesi olduğu kanaatindeyim.”

28 Eylül 2012

Türkiye’de 5 üniversitede 'çalıntı tez' skandalı! (T24)

Akademisyen Murat Eren'in Bahçeşehir, Fırat, Haliç, Trakya, Uludağ ve Balıkesir üniversitelerindeki çalıntı tez iddiaları karşılaştırmalı fotoğraflarla yayımlandı. >>>

22 Eylül 2012

Işıl Öz - Türkiye akademisindeki tıkanıklığın sorumlusu kim?

Bilgisayar bilimleri alanında doktora sahibi, mikrobiyal ekoloji alanındaki çalışmalarını doktora sonrası araştırmacı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdüren A. Murat Eren’in subjektif.org’da ‘Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları’ başlığı ile yayımladığı yazı ses getirecek.
Yazıda, etik ve bilimsel açıdan kusurlu tezlerden örnekler sunuluyor. Birçoğu aynı danışmanın farklı öğrencilerinin tezlerindeki benzerlikleri göz önüne seren bu örnekler, bu öğrencilerin öğrencilerinin de benzer eğilimlerden muzdarip olabileceğini örnekliyor. Türkiye’de akademik ahlaksızlıklara net tepkiler verilmediğinin altı çiziliyor. Yayınlanan tezlere erişimdeki zorluklardan bahsediliyor. Akademik problemlere verilen tepkilerin yetersizliğine ve buna sebep olan yasama ve yürütme problemlerine değiniliyor.
Araştırmacı Emrah Göker‘in bu yazı için kaleme aldığı bir özet de mevcut.  Türkiye’de yayınlanan tezlere erişmenin önünde çeşitli engeller  olduğundan bahseden Göker,  bu engellerin kime hizmet ettiği, tez arşivlerini yönetmekle sorumlu olan YÖK’ün ve kütüphanelerde bir kopyası bulundurulması gereken tezlere erişimde problem çıkaran üniversitelerin yanıtlaması gereken bir soru olduğunu belirtiyor: “Tez yazarları izin formunda erişime kısıtlarlarsa, tezleri okumak mümkün olmuyor. İkinci alternatif, tezlere, savunulduğu üniversitelerde, kütüphaneler aracılığıyla ulaşmak. Burada da üniversiteden üniversiteye değişen uygulamalar var. Bazı yerlerde, yazar izin vermemişse kütüphane erişimi de mümkün olmuyor; bazı yerlerde ise keyfi biçimde tezler kütüphanenin katalog yönetiminden koparılıp, fakülte veya enstitü bünyesinde, erişime kapatılan odalarda depolanıyor. Yüksek lisans/doktora tezlerinin ancak yazarın izniyle kamusal erişime ve çoğaltmaya açılmasında, kağıt üzerinde, yanlış bir şey yok. Bunun, hangi bilimsel ve hukuki gerekçelerle yapıldığını kayda geçirmekle ilgili bir sorun var.”

‘Kötü akademi kendi kendisini finanse ediyor’
A. Murat Eren:  “İyi akademi nesilden nesile aktarılan bir gelenek. Türkiye’deki derin akademik problemleri besleyen en önemli neden, iyi akademi geleneğinin Türkiye’de kendisine yer edinememiş olması. Her an kendinden bir sonraki nesli yetiştiren akademinin artık bir gelenek halini almış çıkmazdan kurtulması uzun soluklu ve ciddi bir seferberlik gerektirirken, intihal yapan kişilerin üniversite kurullarında aklandığı, yüksek lisans ve doktora öğrencileri yetiştirmeye devam ettikleri Türkiye’de hem yasal düzenlemeler hem de bu düzenlemeleri hayata geçirme noktasında vazife almış kişiler gerçek problemi kabul etmekten çok uzak.” (T24)

Dr. A. Murat Eren - Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları (subjektif.org)

Türkiye akademisindeki tıkanıklığın sorumlusu kim? Bu sorunun çok boyutlu, yanıtlaması güç, fakat derinlemesine irdelenmesi gereken, kritik bir soru olduğuna inanıyorum. Bu yazı bu soruya net bir yanıt vermekten aciz. Bununla beraber Türkiye’de akademinin bu konuda bir zihin jimnastiğine, yanıtın kendisinden daha çok ihtiyacı olduğu bir dönemdeyiz.

21 Eylül 2012

Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - "A. Murat Eren: Türkiye’den Tez Manzaraları"

Türkiye’de akademik sahtekârlıkların başka bir çeşidi de yüksek lisans ve doktora tezlerindeki etik ihlâlleri. Herkesin bildiği ama uluorta konuşulmadığı için boyutunun anlaşılamadığı bir kangren bu.
Cumhuriyet Bilim Teknoloji’nin bugünkü sayısında bu sessizlik kırıldı. Akademik ahlâksızlıklara açıkça karşı çıkan birkaç kişiden biri olan Dr. A. Murat Eren’in kaleme aldığı kapsamlı bir dizinin ilk kısmı yayınlandı. Yazıda bahsedilen tezlerin büyük bir kısmı yıllardır etik ihlâllerini takip eden Dr. Tansu Küçüköncü’nün samanlıkta iğne ararcasına çalışmasıyla ortaya çıkmış.
[Ekleme: Yazının genişletilmiş halini subjektif.org sitesinde bulabilirsiniz. Aşağıdaki PDF'lerden daha okunaklı, ayrıca ilgili belgelere bağlantılar veriyor.]
Yazının “Türkiye’den tez manzaraları: Öğrenciler ve danışmanları” başlıklı ilk kısmında (PDF) beş tane değişik tez çifti karşılaştırılıyor ve intihal edilmiş kısımlar gösteriliyor. Bu tezler gecekondu üniversitelerinde yazılmamış: Örneklerin ikisi ODTÜ’den, biri Fatih, biri Sakarya, biri de Yıldız Teknik Üniversitesi’nden.
Sayfadaki yer kısıtlaması kaçınılmaz bir eksiklik yaratmış.Tezlerin benzerliği ekran görüntüleriyle gösterilmeye çalışılmış, ama çözünürlük de seçilen kısımlar da okuyucunun kendi kararını vermesi için yeterli değil. İki sayfalık yerde başka türlü olması da maalesef mümkün değil. Bu yazı bir tartışmayı tetiklerse ve tezler bütün olarak paylaşıma açılırsa, isteyen herkesin kendi değerlendirmesini yapması mümkün olur.
Murat akademik ahlâkın bir gelenek olarak hocadan öğrenciye aktarılması gerektiğini vurguluyor. Etik ihlâli yaparak doktora alanın, kendi öğrencilerine de etik dışı çalışma aşıladığını örnekleriyle gösteriyor.
Yazının “Türkiye’de Yayımlanmış Tezlere Ulaşmak Zor” başlıklı ikinci bölümü (PDF 1, PDF 2), tez sahtekârlıklarının nasıl gizlenebildiğini açıklıyor. YÖK’ün bir ulusal tez veritabanı var, ama yazar özel olarak izin vermedikçe tezin tam metnine ulaşmak mümkün değil. Halen üç yüz binden fazla tezin yarısından fazlası erişime kapalı.
Henüz hakemli yayına dönüşmemiş tezlerin fikir hırsızlığı korkusuyla erişime kapatılmasını anlarım, ama bunun bir süresi olmalı. Nitekim 2006′dan sonraki tezler sadece üç yıl erişime kapalı, ama daha öncekilerin erişime açılması için yazarın form doldurup izin vermesi gerekiyor. Kapalı tezlerin bu kadar çok sayıda olmasının önemli bir sebebi de bu. Muhtemelen benim yüksek lisans tezim de şu anda kapalı, ama onun için form doldurup vermeye üşeniyorum. Tam tersi olmalı: Yazarı özel olarak talep etmedikçe bütün tezlere açık erişim sağlanmalı.
Murat’ı, Tansu’yu, ve katkıda bulunan herkesi tebrik ederim. Bu yazı vesilesiyle dönüştürücü bir tartışma açılmasını umut ediyorum.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.