NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

15 Eylül 2018

İNTİHAL (YALANSAVAR)

Bu yazımızın konusu, Türkiye’de fikir ve sanat üreten insanların çok sık karşılaştıkları bir durum: intihal, ya da daha basit bir ifadeyle, aşırma.
Birçok lise ve üniversitede intihal üzerine yeterince bilgi verilmiyor, dolayısıyla öğrencilerin çoğu bu konuda bilgisiz. Oysa intihal hem ahlak dışı bir eylem, hem de ileride sizin kariyerinizi zedeleyecek bir suç.
Yalansavar olarak daha önce intihal karşıtı bir ortak bildirinin altına imza atmıştık.[1] İntihal ve sonuçları hakkındaki farkındalığın yayılmasına katkıda bulunabilmek amacıyla, Yalansavar’ın bu yazısını bu konuya ayırdık.
İntihal nedir?
İntihal hırsızlıktır. Başkalarına ait fikirleri ya da düşünceleri, sanki kendimize aitmiş izlenimi vererek kullanmaktır. [2]
Anlamadım. Para veya araba falan çalmak tamam da, fikir ya da düşünce nasıl çalınabilinir ki?
Başka bir insanın yazdığı bir görüşü ya da sanat eserini kendiniz yazmış gibi gösterirseniz, bu bir aşırma, yani intihaldir.
İyi de, ya o düşüncenin ya da eserin varlığından haberim yoksa ve gerçekten kendim ortaya çıkarmışsam?
Gündelik hayatta ender de olsa böyle bir şey olabilir belki. Ama aşırmanın ciddi suç teşkil ettiği akademik ortamlarda ve sanat dünyasında böyle “tesadüfler” hemen fark edilir ve didik didik edilir.
Mesela geçtiğimiz aylarda Türkiye’de, bir şarkısının bir kaç saniyelik ara nağmesi başka bir şarkıya çok benzediği için ünlü bir şarkıcı hırsızlık yapmakla suçlandı.[16] Bir çok şarkısının çalıntı olduğu iddia edilen 1970’lerin ünlü rock grubu Led Zeppelin ise, aradan neredeyse 50 yıl geçmiş olmasına rağmen hala mahkemelerde savunma yapmaya devam etmektedir.[17]
Akademik dünyada ise intihali tespit edebilmek artık çok daha kolay.
Nasıl?
Artık farklı metinleri karşılaştırabilen Turnitin ya da iThenticate gibi yazılımlar var. Eğer başkasına ait bir yazıyı kopyalayıp altına kendi imzanızı atarsanız bu kısa sürede ortaya çıkacaktır.
Peki ya sadece bir paragrafını aldıysam?
Bir yazının ufak bir kısmını alıntılamak yasak değil. Sadece o kısmı çift tırnak içine almak ve hemen arkasından alıntıladığınız yazıya ait bilgileri uygun bir şekilde vermeniz gerekiyor. [3]
Makalemin sonunda kaynak olarak göstermem yeterli değil mi yani?
Hayır. Eğer alıntı yapıyorsanız mutlaka yazı içerisinde de göstermeniz lazım. [4]
Peki ya sadece bir cümle aldıysam?
Fark etmez. Burada önemli olan alıntı yaptığınız metnin uzunluğu değil. Hatta belki de tek bir kelime dahi almamış olabilirsiniz. Burada söz konusu olan, özgün bir düşünce ya da görüşün (ç)alınmasıdır.
Mesela siz başka birisinin yazdığı yazıdaki bir görüşü tamamen kendi kelimelerinizle bambaşka bir şekilde yazsanız da, ya da cümlelerin veya kelimelerin diziliş sırası ile oynayarak sanki aslından farklıymış gibi göstermeye çalışsanız da (ki buna ‘paraphrasing’ denir ve oldukça sık rastlanan bir intihal şeklidir), o görüş aslen size ait değildir, çünkü o düşünce size başka bir kaynaktan geldi ve dolayısıyla uygun bir şekilde atıfta bulunmanız gerekir. [5]
‘Atıf’ mı? O da ne?
Atıf, bir bilimsel makalenin başka bir bilimsel makaleyi kaynak olarak göstermesidir. Yalansavar’ın şu yazısında atıf nedir, nasıl kullanılır gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz.
  Peki, ya kullandığım kaynak çok eskiyse. Ta 1950’lerde yazılmış bir bilimsel makale için de atıf mı yapmalıyım?
Ne zaman yazılmış olursa olsun, başkasından aldığınız bir fikri kendi fikrinizmiş gibi göstermemelisiniz. İntihalde zamanaşımı olmaz. Yunus Emre’ye ait bir şiirin altına kendi imzanızı atabilir misiniz? [2][6]
Peki ya kaynak makaleyi kendim yazdıysam?
Kaynak eserin yazarı siz de olsanız atıfta bulunmanız şarttır. Böylece sonradan yazınızı okuyan bir bilim insanı öne sürülen düşüncenin izini sürebilir. [5]
İyi de, her şeye de kaynak mı göstermeliyim? Mesela, ‘Fransa’nın başkenti Paris’tir’. Buna da mı atıf lazım?
Hayır. Toplumda çok sayıda kişi tarafından bilinen bilgilere atıf yapmaya gerek yok. [7]
Peki, gönderdiğim tezdeki bütün kaynaklar güzelce belirtilmiş, uygun şekilde atıflarda bulunulmuş. Artık kimse beni intihalle suçlayamaz, değil mi?
Bu durumda intihal ile suçlanmazsınız, tabi eğer tezinizi başka birisine para karşılığında yazdırmadıysanız. Başkası sizin adınıza tez yazdıysa, bu da bir intihaldir.[8]
Para karşılığı tez yazdırmak neden intihal olsun ki? Kimsenin fikrini çalmıyorum, parası neyse veriyorum. Hem yazan şirket de tezde intihal olmayacağını garanti ediyor!
O tezin altında sizin imzanız olacak ama yazan kişi siz değilsiniz. Tezdeki fikirler de size ait değil. Yazan kişi kendi kullandığı kaynakları belirtmiş olsa da bu bir çeşit intihal olacaktır. Yalansavar’dan Kaan Öztürk kendi kişisel blogunda bu konuyu daha önce işlemişti, o yazıyı da okumanızı öneririz.
Yani intihal sadece bir kaynağın gösterilmemesi demek değil.
Evet. Kaynaklar düzgün gösterilmiş olsa da bazı durumlarda intihal tespit edilebilir.[5]
 
Peki ya kaynağım internetten ise? Aynı kurallar orada da geçerli mi?
Evet, aynı kurallar internette bulunan kaynaklar için de geçerli. [5]
Akademik bir yazıyı yazarken kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: Bu düşünce ya da görüşü ben kendim mi geliştirdim, yoksa başka bir yerden mi aldım? Eğer yanıt ikincisiyse, kendinize ve dünyaya karşı dürüst olup bunu yazınızda uygun bir şekilde belirtmelisiniz.
Dünya mı? Yasal olarak sadece Türkiye’de sorumlu değil miyim?
Akademide yapacağınız intihal, diplomanızı aldıktan sonra bile, hayatınızın herhangi bir aşamasında dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Türkiye’de ve yurt dışında bilim ve medya dünyası, intihali yıllar sonra ortaya çıkan ve kariyerleri zedelenen ünlülerle dolu.[16][17]
Bu durumda, çevirilerde de intihal yapmamaya dikkat etmeliyiz.
Eğer çeviri derken, bir eserin tümünü ya da bir parçasını bir dilden başka bir dile çevirmekten bahsediyorsanız, orada söz konusu olan konu intihal ya da atıf değil, telif hakları olacaktır.[9] Bir başka deyişle, bir bilimsel makaleyi kaynak olarak göstermek için sahibinden izin almanıza gerek yoktur.* Ama bir çeviri yapıyorsanız, mutlaka yazar ya da yayınevi ile bağlantıya geçmeli ve gerekli izinleri almalısınız. Tabi aynı kurallar şarkı, roman, fotoğraf, yazılım vb. gibi eserler için de geçerli.
Öte yandan, yabancı bir dildeki kaynağı yazacağınız makalede kullanacaksanız, yukarıda atıf ve intihal ile ilgili olarak yazdığımız her şart bu durumda da geçerlidir.
Peki ya iyi niyetliysem? Mesela bir fizik kitabını telif hakkı ödemeden Türkçe’ye çevirip bedava fakir öğrencilere dağıtıyor, karşılığında da hiç para almıyorsam?
Öncelikle, “iyi niyet” çok kolay suistimal edilebilecek bir sebep. Bu durumda iyi niyetle hırsızlık yapmış olursunuz. Acaba amacınıza ulaşmanın tek yolu hırsızlık mı, bu soruyu kendinize sormalısınız. Nihayetinde, niyetiniz ne olursa olsun telif hakkı ihlali ve intihal suçtur. Cezasını göze alarak bu suçu işleyip işlememek sizin aklınıza ve vicdanınıza kalmış.
Türkiye’nin bu konulardaki sicilini sormaya korkuyorum!
Korkmakta haklısınız. Mesela 2016 yılında yapılan bir araştırma sonucunda, 2007-2016 yılları arasında Türkiye’de yazılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin üçte birinde ağır intihal olduğu ortaya çıktı! [10]
Ülkemizde intihal ne yazık ki çok yaygın. İntihal yaptığı iddia edilen ya da yaptığı belgelenmiş kişiler arasında profesörler, rektörler, eski YÖK ve ÖSYM başkanları bile var. Hatta eski bir milli eğitim bakanımız için dahi böyle bir iddia ortaya atıldı! [11] Türkiye’de intihal üzerinden para kazanan kuruluşlar var! [14][15]
Türkiye’de, başka birçok konuda olduğu gibi, intihal konusunda da yasalar ve yönetmelikler bazen yetersiz olabiliyor, yapanın yanına kalabiliyor. [12][20] Ancak şunu unutmayın: Bir eylemin Türkiye’de cezai yaptırımı olmasa dahi o eylem ahlaki ya da etik olmayabilir, ya da dünyanın geri kalanında suç olabilir.
Kariyer zedelenmesi derken, ne tip cezalar veriliyor?
Türkiye’de YÖK, intihali disiplin cezası gerektiren bir eylem olarak değerlendirmektedir ve kurumdan uzaklaştırma veya çıkartma cezaları vermektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda ise para ve hapis cezaları öngörülmüştür. [13]
İsminizin üzerine asla silinmemek üzere düşecek bir leke de cabası.
İntihal hangi tür yazılar içi geçerli? Mesela internet birbirini kopyalayan haber siteleriyle dolu.
İster bir haber sitesinde, ister kendi blogunuzda yazıyor olun, eğer başkasının yazdığı bir yazıyı ya da ortaya attığı bir fikri kendinizinmiş gibi gösterirseniz bu intihaldir, etik olmayan bir davranıştır. (Bahsettiğiniz haber sitelerinin çoğunun habercilikle pek bir alakası yoktur. Sağdan soldan buldukları haberleri hiç sorgulamadan kopyalayıp sitelerine koyarlar. Günümüzde yalan haberlerin yayılmasına da en büyük katkı bu tarz sitelerden gelmektedir.)
Tabi bu noktada akademik literatürü diğer yazılardan biraz ayırmamız lazım: Ekşi Sözlük’te yazdığınız bir yazıda düzgün atıf vermediniz diye YÖK peşinize düşmez, ya da kariyeriniz bitmez. Biz de Yalansavar’daki yazılarımızda çoğu kez sadece bir kaynakça kısmı ile yetiniyoruz. Ancak kaynaklarınızı nasıl vermiş olursanız olun, eğer yazınızın içerisinde bir alıntı yapmışsanız, bunları okuyucuya uygun bir şekilde belirtmeniz gerekir. Haber siteleri ya da bloglar gibi akademik olmayan ortamlar intihalden muaf değildirler. [18][19]
Üniversitelerde yazılan tezler ya da bilimsel dergilere gönderilen makalelerde ise çok daha farklı standartlar geçerlidir. Bu yazılarda yapacağınız intihal ciddi bir suçtur. 20-30 sene sonra dahi ortaya çıkıp başınızı ağrıtabilir.
Üniversitelere ya da bilimsel dergilere yazı gönderdiğimizde, bu kurumlar intihal var mı yok mu diye bakmıyorlar mı?
Eskiden aşırmaları tespit etmek çok zordu. Ancak günümüzde saygın üniversitelerin çoğu yukarıda da bahsettiğimiz Turnitin ve iThenticate gibi yazılımları kullanarak, kendilerine ulaşan tez, ödev ve başvurularda intihal olup olmadığını kontrol ediyorlar. Unutmayın: Sizin üniversiteniz bu kontrolü bugün yapmıyor olsa da, yapacağınız bir aşırma ileride ortaya çıkabilir.
Benzer bir durum bilimsel dergiler için de geçerli: Saygın bilimsel dergiler intihali sıkı sıkı kontrol ederken, çakma olarak niteleyebileceğimiz dergiler fazla bir kontrol yapmamaktadırlar. [21] Öte yandan, Google’da yapacağınız basit bir arama, intihal sorununun hala bütün bilim dünyası için sorun olmaya devam ettiğini gösterecektir. [22]
Bu konuda daha fazla bilgiye nerelerden ulaşabilirim?
YÖK ve üniversitelerin intihal ile ilgili sayfaları var. Mesela şurada ve şurada. Türkiye’deki geçmiş intihal vakaları ve sonuçları ile ilgili ayrıntılı bir yazıya da şurada ulaşabilirsiniz. Bu yazının kaynakça kısmındaki internet sitelerinin bazılarından da daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak mümkün.
* Atıf yaparken orijinal makalenin sahibinden izin almaya gerek yoktur, ancak o makaledeki bir çizim ya da şemayı kopyalayacaksak, “X’den uyarlanmıştır” şeklinde bir not düşmek doğru olacaktır.

Kaynakça:
1 – İntihale Dur De! (27 Ocak 2017) https://drive.google.com/file/d/0BwMbsHOhYzyQWVFQOWlLZEs5TWc/view (10 Mart 2018’de erişildi)
2 – ODTÜ Uygulamalı Etik Araştırma Merkezi İntihal http://ueam.metu.edu.tr/intihal (10 Mart 2018’de erişildi)
3 – Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü, APA Yazım Kuralları ve Kaynak Gösterme Yöntemi  http://www.ybu.edu.tr/insanvetoplum/sosyoloji/contents/files/APA.pdf (10 Mart 2018’de erişildi)
4 – Çakmak, N., Lisans Öğrencilerinin İntihal ile İlgili Kavram Yanılgıları Türk Kütüphaneciliği 29, 2 (2015), 212-240 http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/2543/2543 (14 Mart 2018’de erişildi)
5 – Uçak, N.Ö. ve Birinci, H.G., Bilimsel Etik ve İntihal, Türk Kütüphaneciliği 22, 2 (2008),
187-204, https://biotek.ankara.edu.tr/files/2070-4099-1-PB.pdf (10 Mart 2018’de erişildi)
6 – Plagiarism.org (27 Şubat 2018) Understanding the Public Domain and Citation  http://www.plagiarism.org/blog/2018/02/27/understanding-the-public-domain-and-citation (12 Mart 2018’de erişildi)
7 – San Jose State University, What Doesn’t Need to Be Cited?  https://libguides.sjsu.edu/plagiarism/what-does-not-need-to-be-cited (10 Mart 2018’de erişildi)
8 – Bozan, A. ve Kadüker, O. (10 Mayıs 2017) Ver parayı yazdır tezi Milliyet http://www.milliyet.com.tr/ver-parayi-yazdir-tezi-gundem-2447629/ (14 Mart 2018’de erişildi)
9 – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Telif Hakları Genel Müdürlüğü, Telif Hakkı Nedir? http://www.telifhaklari.gov.tr/Telif-Hakki-Nedir (16 Mart 2018’de erişildi)
10 – Göktaş, K. (29 Haziran 2016) Akademide İntihal Depremi Cumhuriyet http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/559487/Akademide_intihal_depremi.html (10 Mart 2018’de erişildi)
11 – BİA Haber Merkezi (23 Temmuz 2015) bianet’te Yayınlanan Ömer Dinçer’le İlgili İntihal Makalesine Sansür  Bianet.org https://m.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/166219-bianet-te-yayinlanan-omer-dincer-le-ilgili-intihal-makalesine-sansur (10 Mart 2018’de erişildi)
12 – Kantarlı, K. (12 Temmuz 2016). İntihalcilere yeni bir sığınak: Sehven İntihal
13 – Gücüklüoğlu, B. ve Reis, Z. Türkiye’de ve Dünyada İntihalin Yaptırımları Akademik Bilişim http://ab.org.tr/ab14/bildiri/323.pdf (10 Mart 2018’de erişildi)
14 – Aydemir, V. (16 Haziran 2017) Çevirmen Yiğit Yavuz: İntihal her yerde Evrensel https://www.evrensel.net/haber/323685/cevirmen-yigit-yavuz-intihal-her-yerde (10 Mart 2018’de erişildi)
15 – Mengüç, H. (11 Nisan 2011) Kopyala Yapıştırıcılar Dikkat!: Nasılsa Yapılmışı Var Deyip Aşırmayın (Hürriyet)  https://plagiarism-turkish.blogspot.com/2011/04/kopyala-yapistircilar-dikkat-naslsa.html (10 Mart 2018’de erişildi)
16 – Cumhuriyet (15 Aralık 2017) ‘Eteği Belinde’ şarkısı çalıntı çıktı… Manuş Baba’dan açıklama http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/886965/_Etegi_Belinde__sarkisi_calinti_cikti…_Manus_Baba_dan_aciklama.html# (15 Mart 2018’de erişildi)
17 – Eisinger, D. (19 Mart 2017) Led Zeppelin’s “Stairway To Heaven” Copyright Case Gets Appeal Spin https://www.spin.com/2017/03/led-zeppelins-stairway-to-heaven-copyright-case-gets-appeal/ (16 Mart 2018’de erişildi)
18 – Öztürk, K. (26 Şubat 2015). Referans ve İntihal: Bir Açık Bilim Alıntısına Dair Notlar http://www.acikbilim.com/2015/02/incelemeler/referans-ve-intihal-bir-acik-bilim-alintisina-dair-notlar.html (11 Ağustos 2018’te erişildi)
19 – Öztürk, K. (26 Şubat 2015). Referans ve İntihal 2: İntihalin Çeşitli Kılıkları ve Dikkat Etmemiz Gerekenler  http://www.acikbilim.com/2015/03/incelemeler/referans-ve-intihal-2-intihalin-cesitli-kiliklari-ve-dikkat-etmemiz-gerekenler.html (11 Ağustos 2018’te erişildi)
20 – Eren, M. (22 Eylül 2012). Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları http://subjektif.org/2012/09/turkiye-akademisinin-arka-sokaklari/#Akademideki_Tepkisizlik_Hastal_zerine_ki_rnek-24 (12 Mart 2018’de erişildi)

6 Eylül 2018

REYHAN OKSAY: Akademi dünyasında deprem: Sahte bilim dergileri Parayı veren makalesini bastırıyor! (HBT)


2013 yılından bu yana dünyada 400 binden fazla– yalnızca Almanya’da 5.000-bilim insanının makalesi uyduruk "bilim”dergilerinde yayımlandı.. Türkiye’den akademisyenler arasında da bu uyduruk dergilerde sözde bilimsel makale bastıranlar var.. 
Dünyadaki off-shore vergi cennetlerini ve yasa dışı yatırım faaliyetlerini ortaya çıkartan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (International Consortium of Investigative Journalists-ICIJ), şimdi gözünü sahte bilim üreten PREDATÖR adı konan dergilere dikti. Konsorsiyum, sahte-bilim yayıncılığı yapan belli başlı 5 dergide basılan 175.000 bilimsel makaleyi inceledi.
Sonuç: ICIJ, 2013 yılından bu yana dünyada 400 binden fazla - yalnızca Almanya’da 5.000- bilim insanının makalesinin bu dergilerde yayımlandığı keşfetti.
Bu araştırmayı yürütürken dünyanın dört bir yanındaki 18 haber ajansı ile işbirliği yapan ICIJ’ın elde ettiği sonuçlar, Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung’da yayımlandı.

Bilim insanları nasıl tuzağa düşürülüyor?  
Predatör (yırtıcı-Bknz Kutu-1) dergileri çıkartan girişimciler, bilim insanlarına tek tek e-mail yolu ile ulaşıyorlar. Makalelerinin basılması karşılığında çok yüksek ücretler talep ediyorlar. 
Uluslararası peer-review* standartlarını (hakem heyetince incelenmesi) göz ardı eden dergiler, makaleleri birkaç gün içinde basıyorlar.
Olabildiğince fazla sayıda makaleyi, olabildiğince kısa süre içinde yayımlama ve makale sayısını hıza arttırma baskısı altındaki bilim insanları, hedeflerindeki pozisyona hızla ulaşmak için bu yola başvurmaktan çekinmiyor. Hatta tercih ediyor. Kaldı ki bu dergilerde ilaç ve sigara sanayilerinde, çevre koruma örgütlerinde çalışan üst düzey yöneticilerin de makalelerinin yayımlandığı görülüyor. ICIJ’ın raporlarında yer alan bazı ifadeler şöyle:
“Uzmanların veya profesyonel editörlerin görüşlerini almak gibi bir sürece de gerek görmeyen bu dergiler, şirketlerden makalelerini basmak için yüksek ücretler talep ediyorlar. İlaç şirketi CEO’larının ve iklim değişikliğinin insan eliyle tetiklendiği iddiasını kabul etmeyen siyasilerin makalelerini en ufak bir etik kaygı gütmeden kabul ediyorlar.”                                                                                                                                       
Yanda gördüğünüz bu ilan, bu yılın başlarında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kampus  kapısının hemen dışında bir ağaca iliştirilmiş. Profesyonel intihalci ve başkası hesabına tez yazıcılar, üstelik intihal raporlu (yani bunları yakalayan yazılımları atlatabilen demek istiyorlar) tez vs satışı ile ilgili. Bir üniversitede (Ege) müşteri ararken başka bir üniversitenin (Bilkent) adını da kullanıyorlar. Bu ÇOK yaygın bir uygulama. Prof Dr. Ali Alpar üniversite kampusları içinde, ya da üniversiteye ait e-posta listeleri üzerinden ilan ve satış yapılırsa, aslında üniversitelerin buna el koymaları gerektiğine dikkat çekiyor. Ve öte yandan kamusal alanda bu tür hırsızlık ve sahtekârlık gibi yasalarca suç sayılan işler için ilan verilmesi suçtur ve savcıların harekete geçmesi beklenir. 

Kaynağı belli olmayan çalışmalar
ICIJ’la birlikte hareket eden Fransız gazetesi Le Monde’da yayımlanan bir habere göre bu dergilerdeki makalelerin bazılarının kaynağı bile belli değil. Bir keresinde Journal of Integrative Oncology isimli dergide yayımlanan bir makalede, propolis olarak bilinen ve arıların kovanı birarada tutmak için ürettiği bir salgının, rectum kanserinin tedavisinde kemoterapiden bile etkili olduğu belirtilmiş. 
Bu çalışmanın sahte olduğu ve araştırmacıların varolamayan bir araştırma merkezinde çalıştıkları, Le Monde muhabirleri tarafından sonradan tespit edildi. Muhabirler dergiyi bu makale ile ilgili soru yağmuruna tutunca, makale internetten silindi. Ancak arşivlerde makalenin izini sürmek mümkün. 
Le Monde’un sorguladığı derginin adı OMICS. India Express isimli Hint gazetesine göre bu sahte bilim platformu şu anda ABD Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturuluyor. Aynı gazete, Hindistan’da bu tür “çakma” dergi sayısının en az 300’ü bulduğunu ileri sürüyor. Bunlar makale başına yazarından 30 dolar ile 1.800 dolar arası ücret talep ediyorlar. OMICS, Haydarabad kentinde faaliyette bulunuyor. 
Soruşturma sonucunda derginin tek bir odada, tek bir görevli tarafından, tek bir bilgisayarda azırlandığı tespit edildi. Yayınlar yalnızca internet üzerinden yapılıyor ve yayınlanmadan önce en ufak bir editoryal incelemeye tabi tutulmuyorlar. 
İnternette yayın yapan bu dergiler yeni değil. 2013’ten bu yana üniversiteler ve araştırma enstitüleri bunlara karşı sürekli uyarılmaktalar. Kaldı ki bu dergilerde yazılarını yayımlayan bilim insanlarının sayısı da sürekli artıyor. Şu anda dünyada en çok adı duyulan sahte bilim platformlarının başında OMICS, IOSR Journal ve Science domain geliyor.

“Bilim için bir felaket”
Almanya’da bu konuda yürütülen araştırmanın sonuçları gerçekten korkutucu. Kamu finansmanından yararlanan binlerce Alman bilim insanı, çalışmalarını bu sahte dergilerde en ufak bir uzman görüşüne başvurulmadan yayımlamış bulunuyor. Bir uzmana göre bu durum “bilim için bir felaket”. Gündeme yeni düşen bir medya raporuna göre Alman üniversitelerinden ve diğer yükseköğretim kurumlarında çalışan yaklaşık 5.000 bilim insanı çalışmalarını bu dergilerde yayımlamış. 
Sahte bilim dergilerini çıkartan yayımcılar kendilerine gönderilen makaleleri ellerine ulaştıktan birkaç gün içinde yayımlayabiliyorlar.
Alman gazetelerinde çıkan bir habere göre Bayer gibi dev bir ilaç şirketinin gönderdiği makaleler bile bu tür dergilerde yayımlamış. Üstelik yazarları da şirketin üst düzey görevlileri.
Tütün şirketleri de sigaranın sağlık üzerindeki etkileri konusunda bu dergileri kullanmayı tercih etmiş. Tabi ki amaç sigaranın iddia edildiği kadar zararlı olmadığını bilimsel! olarak kanıtlayan yanıltıcı araştırmaları olabildiğince yaymak.

Rektörü bile tuzağa düşürmüşler
Süddeutsche Zeitung, bu dergilerde çalışmaları yayımlanmış önde gelen Alman bilim insanlarının, gerçeği öğrendiklerinde ne büyük bir şok yaşadıklarına dikkat çekiyor. Bremen Üniversitesi rektörü Bernd Scholz-Reiter’in 13 makalesinin bu çakma dergilerde yayımlanmış olması, sahtekârlığın boyutlarını net olarak gözler önüne seriyor. Rektörün gazeteye verdiği demeç de ilginç: “Bu yayınların ciddiyetinden en ufak bir kuşku duymadım. Kaldı ki makalelerim oralarda basılmış olsa bile kalitesinden ve bilimselliğinden bir şey kaybetmiş değil.” 
Gazete, ayrıca, konuyla ilgili haberinde Nobel Ödülü’ne layık görülmüş saygın bir bilim insanının da bu dergilerde yazısının yayımlanmış olduğuna işaret ediyor. Fakat bu kişinin adı gizli tutuluyor. 
Heidelberg Üniversitesi’nden psikolog Joachim Funke, dergi sahiplerinin göz göre göre başvurduğu bu sahtekârlığı şiddetle eleştiriyor ve şu değerlendirmede bulunuyor: “Bu gelişmeler bilime çok büyük zarar veriyor. Zira dünya kamuoyunun bilime güveni erozyona uğruyor; neyin hakiki, neyin sahte olduğu konusunda çok büyük bir kafa karışıklığı yaşanıyor.”
 

Türkiye’nin çakma dergi konusundaki büyük başarısı: WASET
The Guardian gazetesinde 10 Ağustos tarihinde Predatör Yayımcılar: Sahte bilim üreten dergiler başlığı altında yer alan bir haberde, dünyada belli başlı 5 predatör dergide 175.000 bilimsel makalenin yayımlandığı belirtiliyor. Yalnızca İngiliz üniversitelerinde son 5 yıl içinde 5.000’den fazla bilim insanı makalelerini OMICS ve WASET üzerinden yayımlamış.
Gazete, kısa adı WASET olan Turkish World Academy of Science, Engineering and Technology isimli çakma- uyduruk bilim platformunun dergilerinde yayımlanan makalelerin geleneksel “kontrol ve denge” mekanizmalarına tabi tutulmadığını yazıyor; tam tersi kendilerine ulaştırılan her şeyi, bedelinin ödenmiş olması kaydıyla, yayımlıyorlar. 
Alman gazeteci Eckert ve ekibi geçen yıl bir Türk ailesi tarafından yönetilen uyduruk bilim kurumunun yaklaşık 4 milyon dolar kâr ettiğini tahmin ediyor. Bu kurumun adı WASET. Eckert’in soruşturmasında ana hedeflerden biri olan WASET, ilk bakışta yasal bir örgüt görüntüsünde. Web sitesinde dünyanın dört bir yanında binlerce konferans ilanı yer alıyor. Hatta bunların zaman çizelgesi 2031 yılına kadar uzanıyor. Ayrıca “açık erişimli”, “hakemli araştırma dergisi 2018 yılı için 183 bilimsel etkinlik düzenlemiş ve 58.669 bireysel sunuma yer verilmiş. Yani her etkinliğe 320 konferans düşüyor. Derginin sahtekârlığını iyice ortaya çıkartmak için Eckert ve ekibi WASET’e bir makale gönderiyor. Makale kabul ediliyor ve hatta övgüyle karşılanıyor. İşin “acıklı” kısmı makalenin MIT öğrencileri tarafından espri olarak tasarlanmış bir yazılımdan yararlanılarak yazılmış olması. Makalenin içeriği tahmin edildiği gibi tek kelimeyle “çöp”tür. Derinlere inildikçe Eckert, derginin Cemal Ardıl, kızı Ebru ve oğlu Bora tarafından yönetildiğini ortaya çıkartıyor. Dergi 2007 yılından bu yana faaliyettedir. Kaba bir hesapla yalnızca 2017 yılında 4.1 milyon dolar kazandıkları tahmin ediliyor. ABD’den yaklaşık 3.000 makale Stanford, Yale, Columbia ve Harvard gibi saygın üniversitelerden gönderilmiş.

http://www.daserste.de/information/report/
*Peer-review:Yayın öncesi aşamadaki bilimsel makalelerin konunun uzmanlarınca değerlendirilmesi anlamına gelir.
Çakma (Preditör - yırtıcı) dergi nedir?

Özellikle makale 2010 yılında Amerikalı bir kütüphaneci Jeffrey Beall, açık erişimi olan ve makaleleri hakem görüşü almadan yayımlayan dergilere bu adı verdi. Bu dergilerin merkezleri genellikle Hindistan ve Nijerya gibi Asya ve Afrika ülkelerinde bulunuyor. Ancak Batılı ülkelerde iş yapıyorlarmış izlenimi yaratıyor. Bu dergilere yazı gönderenler genellikle gelişmiş ülkelerin bilim insanları.  
Benzer şekilde bu yayıncılar, yalnızca dergi çıkartmıyor, sahte akademik konferanslar da düzenliyorlar. Bilim dünyasının saygın isimleri (Nobel Ödülü alanlar da dahil) sık sık, çok sayıda konferans davetleri alıyorlar.

Bu konferansların aslında bilimsel bir değeri ve ciddiyeti yok. Ne oturum başkanlığı ne de sunumlar aslında gerçekleri yansıtmıyor.

23 Temmuz 2018 itibariyle tespit edilen sahte bilim dergilerinin1sayısı 1317. Ayrıca bu dergileri gerçek bilim dergilerinden ayırt etmek o kadar da kolay değil; isimleri bile aynı alanda saygı gören “hakiki dergilere” çok benziyor.

Beall açık erişim yayıncılığını genel olarak eleştiriyor ve tespit edebildiği dergileri “Beall Listesi” adı altında internette yayınlıyor. Ancak geleneksel “hard copy” yayımcılığın sahtekârlığı önlediğine inanıyor.

Açık erişim, çakma dergi yayımcıları için bulunmaz bir fırsat yaratıyor. Zira bu ticari kafalı girişimcilerin tek hedefi olabildiğince fazla kâr etmek. Dolayısıyla kendilerine ulaşan makaleleri ince eleyip sık dokumak yerine, tümünü yayımlamakla daha fazla para kazanacaklarını keşfetmiş bulunuyor.

Geçen yıl Alman gazeteci Svea Eckert ve küçük ekibi, bu yeraltı şebekelerinin foyalarını ortaya çıkartmak üzere kolları sıvamışlar. “Inside the Fake Science Factory-Sahte bilim Fabrikası’nın İçerisinde” adını verdikleri belgeselde,
akademisyenlerin dışında ilaç, tütün ve çevre koruma kurumlarından da makalelerin gönderildiği belirtiliyor.

Sanayiden gelen makalelerin tek bir amacı var. Kamuoyunu yanıltmak ve ürünlerini satmak. Örneğin bilimsel olarak yararı kanıtlanmamış ve otoriterlerce onaylanmamış kanser ilaçlarının kemoterapiden daha yararlı olduğunu savunan makaleler yaşamsal tehlike saçıyor.

Bu konuda çok başarılı bir araştırmacı gazetecilik örneği sergileyen Alman gazeteci Eckert bu dergilerin bilime yaptığı kötülüğü şöyle dile getiriyor: “Bu dergiler bilime duyulan güveni sarsıyor. Sanki birileri akademi ünyasını sinsi sinsi zehirliyor ve bunu o kadar usturuplu yapıyorlar ki kimse ne olup bittiğini fark etmiyor. Elinize aldığınızda makale gerçek bir bilimsel çalışmaya benziyor, ama aslında çöp kadar bile değeri yok.” 

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.