YÖK'ü her şeyle suçlayabilirsiniz ama bu konuda müthiş bir acelecilikle davranmakla suçlayamazsınız. Kurum konudan en az beş aydan beri haberdardı.
Bilahare, intihal iddialarının sadece bu iki ODTÜ doktora öğrencisine inhisar etmediği anlaşıldı. Çalıntı oldukları için makaleleri uluslararası yayınlardan kaldırılanlar arasında 18 Mart, Dicle ve Mersin üniversitelerinden 12 dekan, profesör, doçent ve doktora öğrencisi vardı.
Nature adlı dünyaca ünlü bilim dergisi bu ay başında konuya yer verince uluslararası bilim camiasında olaydan haberdar olmayan kimse kalmadı.
Aldığım haberlere göre ABD'de fizik okuyan öğrencilerimizle üniversitelerde dalga geçiliyormuş.
Bilim dünyasında meydana gelmiş en büyük intihal olayının arkasında Türk akademisyenlerin olması ne yazık ki ülkemizde fazla bir tepki uyandırmadı.
Bu üniversitelerimiz ve onların düzenleyici kurumu olan YÖK adına çok acı, hatta utanç verici bir durum.
Galiba halk nasıl politikacıların ve bürokratların rüşvet almasını kanıksadıysa, üniversitelerde başkalarının araştırmalarından çalınan cümlelerle makale veya tez yazılması da normal karşılanıyor.
Süzgeç sistemi kurulmalı
Bunun için YÖK'ün olayın ortaya dokuz ay sonra olsa da kıpırdanmaya başlamasına şükretmemiz gerekir.
"Bu skandalın başlıca nedeni yöneticilerin şimdiye kadar ortaya çıkarılan bilimsel sahtecilikler karşısındaki örtbas etme tutkuları, kayırmacılık ve eğitimsizliktir" diyor Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Profesör Kayhan Kantarlı.
"İntihalcileri görmezden gelen, taraflı davranan ve uyarılara kulak asmayan YÖK ve üniversite rektörlerinin Bilim Etiği'ni ciddiye almayan tutumları uluslararası yayınların evrensel değerini de tartışmalı hale getirmiştir.
"Bir ülkede intihal kitabı olanlar eğer TÜBİTAK'a bilim ödülü adayı olarak öneriliyor, TÜBİTAK uluslararası yayın sayısı yüksek diye ders kitabında intihal yapanlara bilim ödülü verebiliyor, intihalciler Dekan atanabiliyor, Başbakan Müsteşarı ve sonra da Milletvekili olabiliyorlarsa Nature'daki intihal haberinde bir dekan adının da bulunması sürpriz değildir."
Bu acı olaydan kazançlı çıkabiliriz. Eğer YÖK ve üniversiteler, hiç olmazsa ODTÜ gibi köklü kurumlar, eser çalma ve kopyacılığa karşı sağlam tutum alırlar ve tekrarlanmasını önlemek için bir süzgeç sistemi kurarlarsa.
Yoksa çok mu saf ve iyimserim?
Yarın ODTÜ rektörünün mektubunu yayımlayacağım.
>>>