NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

28 Şubat 2019

Ersin YURTSEVER - Para ile tez yazdırma üzerine düşünceler (SARKAÇ)

Uzun zamandan beri üniversite öğrencilerinin bir kısmının ödevlerini başka öğrencilere veya şirketlere yazdırdıkları bilinen bir gerçek. Bu durum ülkemize özgü değil ve gelişmiş olduğunu düşündüğümüz başka ülkelerde de görülüyor. Eskiden bu “ısmarlama” yazılar başkalarına ait yazılardan alıntılarla, kopyala/yapıştır taktiği ile hazırlanırdı. Bu durumu önlemek için ortaya çıkan “turnitin” tarzı yazılımlar, taktiklerin de değişmesi mecburiyetini doğurdu. Bu yazılımlar, eldeki yazı ile elektronik ortamlarda saklanan çok sayıda yazı arasındaki benzerlikleri tarıyor. Bu benzerliklerin dikkatli analizi yazının ne ölçüde kopyalama olduğunu ortaya koyuyor. Bugün TÜBİTAK, YÖK gibi kuruluşlar, üniversiteler ve bir kısım bilimsel dergiler bu yazılımları kullanarak sahtekarlığın önüne geçmeye çalışıyor ve “intihal” diye tanımladığımız bu kopyalama/çalma işlemi de yabancı dilden çeviriler haricinde kolaylıkla yakalanabiliyor.

Son yıllarda intihalden arındırılmış yazıları üreten yeni bir pazar ortaya çıktı. Konunun nispeten uzmanı olan veya alanın jargonunu iyi bilen kişiler tarafından, çalıntı olmayan ödevler ve tezler yazılmaya başlandı. Yani ortaya çıkan ödev ve/veya tezin metni özgündür ve yazdığını iddia eden kişi tarafından satın alınmıştır.  (Başkasının yaptığı bir işi kendisinin gibi göstermenin ahlaki bir sakıncası olmadığına dair ikna çalışması: Neden parayla tez yazdırmalıyım?)

Günümüzün moda konularından olan yapay zekâ da bu konuda epeyce yardımcı oluyor. Örneğin MIT’de hazırlanan bir yazılımla, bilimsel bir dergide Kim Kardashian imzalı bir makale hazırlanıyor ve basılıyor. Sonuçta bir alanda kullanılan cümleler ve ibareleri kullanarak bir yazılıma, o alana aitmiş gibi gözüken bir yazı yazdırmak mümkün.

Geçtiğimiz günlerde (21.2.2019) Türkçe Deutsche Welle tarafından yayınlanan ve sosyal medyada yayılan “Türkiye’de üniversitelerin büyüyen sorunu: Parayla tez yazımı” başlıklı yazıda bu işi yapan bir akademisyen ile konuşulduğu anlatılıyor ve detaylı bilgi veriliyor. Yazıyı hazırlayan Tunca Öğreten, Açık Bilinç programında  bu işleri yapan bir şirketle temasını daha detaylı olarak anlatıyor. Bu tür şirketler bir tez çalışmanız varsa bunun yazım kısmını üstleniyorlar. Ve daha ötesi, tez çalışmasını da yapanlar var, hatta daha kolay hazırlanabilecek tez konusunu bile öneriyorlar. Ayrıca jürilerde de etkili oldukları izlenimini veriyorlar.

Etik olmadığı kesin ama yasal mı?

Bu olayın hukuki boyutları oldukça ilginç. Tunca Öğreten’in belirttiğine göre, şirketler tez yazdırma işleminin hukuken suç oluşturmadığını ve sadece etik olmayan bir davranış olduğunu öne sürüyorlar. Kendilerini iyi kalpli hırsız olarak görüyorlar.

Bu konuyu biraz daha irdelersek:

Öğrenciler lisansüstü yönetmeliğine göre tezi “kendileri” tez yazım kurallarına uygun olarak yazmakla yükümlüdür.  Yönetmeliğe göre tez danışmanı “tezin savunulabilir olduğuna ilişkin görüşü ile birlikte tezi enstitüye teslim eder.”  Burada danışmanın rolüne sonra yeniden değineceğiz.  Yükseköğretim Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ne göre “Sınavlarda kopya çekmek veya çektirmek” ile “Seminer, tez ve yayınlarında intihal yapmak” eyleminin bir yarıyıl ile uzaklaştırma cezası var.  Kendi yazması gereken tezi daha önce yayınlanmamış da olsa başkasının yazmış olduğu bir metinden olduğu gibi almak intihal olarak değerlendirilmelidir.

Eğer tezi yazdıran öğrenci aynı zamanda üniversitede araştırma görevlisi vb. ise 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu m. 53, fıkra b(2.l) uyarınca “Akademik atama ve yükseltmelere ilişkin başvurularda bilimsel araştırma ve yayınlara ilişkin yanlış veya yanıltıcı beyanda bulunmak” kınama cezasını gerektiren bir fiil olarak tanımlanıyor.  Yazmadığı tezi, kendi yazmış gibi sunmak da bu madde kapsamında yanıltıcı beyanda bulunmak olarak tanımlanacaktır.

Tezi yazan kişilerin durumuna gelince eğer tez yazımını gerçekleştiren kişi bir öğrenciyse yine “Sınavlarda kopya çekmek veya çektirmek” ile “Seminer, tez ve yayınlarında intihal yapmak” maddeleriyle uzaklaştırma cezası alabilir.

Tezi yazan bir öğretim elemanıysa 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu Madde 53 4.b’de belirtilen “Görevi sebebiyle veya görevi sırasında doğrudan veya dolaylı olarak her ne ad altında olursa olsun menfaat sağlamak” maddesi uyarınca “kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme” cezası alabilir.

Danışman ve tez jürisinin önemi

Bununla beraber tez jürilerinin, tez değerlendirme konusunda ne kadar hassas davrandıkları ciddi olarak bir tartışma konusu olmalıdır. Öğreten’in yazısında bazı üniversiteler için tez yazımının daha pahalı olduğu çünkü oradaki jürilerin işi daha sıkı tuttukları belirtiliyor.

Halbuki tez danışmanlığı veya başka öğrencilerin tezlerinin değerlendirilmesi akademisyenliğin ana görevlerinden biridir.

Danışman, öğrenciye en yakın olan jüri üyesi olarak, tezi öğrencinin kendi yazıp yazmadığını da irdelemeli ve aksini düşündüğü takdirde tezi “savunulabilir” olarak değerlendirmemeli.

Sadece tezin doğruluğu değil ama içerisindeki bilimsel savların tutarlılığı ve sonuçların sağlıklı olması ciddi bir inceleme gerektirir. Bunun ötesinde tezin dilinin anlaşılabilir olması gibi pek çok noktaya da dikkat gerekir.  Jüri üyelerinin tez savunmasına gelmeden tezi dikkatli incelemiş olmaları, öğrenciyi doğru değerlendirmeleri açısından son derece önemlidir.

YÖK Yönetmeliğine göre, yükseklisans jürilerinde en az bir, doktora jürilerinde ise iki olmak üzere başka üniversitelerin öğretim üyelerinin bulunması mecburi. Jüri oluşumu, normalde Enstitü yönetim kurullarının görevidir. Yani hakikaten sahanın uzmanları arasından, belirli bir menfaat ilişkisi olmayacak kişilerden seçilmelidir.  Bunun için de tez danışmanı bazı isim önerilerinde bulunabilir. Pratikte olan ise neredeyse tamamen tez danışmanının seçtiği jüriler kurulur. Öncelikle Enstitü yönetim kurulunda, her tez konusunda uzman olanların bir veri tabanı bulunmadığı için, danışmanın önerisi kabul görür. Ayrıca, danışmanın istediklerinin dışında isimlerin jüriye konması ise “danışmana ayıp olur” endişesi işe pek uygulanmaz.

Daha sonra ise jüri değerlendirmesi sırasında, üyelerin bu işi ne kadar ciddiye aldıkları da sorgulanması gereken bir noktadır. Zaten arkadaşlardan oluşan bir jüriden, olumsuz sonuç çıkması çok rastlanan bir durum değildir.

Bazen de başka bir üniversitenin tez jürisine “dışarıdan” gelen öğretim üyelerinde bu üniversitede yapılan akademik çalışmaların daha aşağı bir standartta gerçekleştiği gibi bir algı olabilir.   Bu yaklaşım, eskiden Fransız üniversitelerine kolonilerden gelen öğrencilere verilen diplomalarda geçen “bon pour l’Orient– doğu için yeterince iyi” ibaresini hatırlatır ve son derece sakıncalıdır.

Yazıda söylendiği gibi bu olayların sadece vakıf üniversitelerinde olduğu kanısında değilim. Çok daha genel bir sorun ile karşı karşıyayız ve sadece YÖK kurallarını uygulayarak bu durumdan kurtulamayız. Bilim Akademisi Etik Kurulu bu tür ihlallerin tanımı, takibi ve raporlanması üzerine çalışmalar sürdürüyor.  Her üniversitenin kendi içerisinde bu konuya eğilmesi gerekiyor ve işin daha ağır yükü her zaman olduğu gibi biz akademisyenlere düşüyor.

Ersin Yurtsever
Bilim Akademisi üyesi
Koç Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi

26 Şubat 2019

Sahte tezde dünya üçüncüsüyüz - (ArtıGerçek)

CHP Bilim Platformu, üniversitelerdeki vahameti bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye en iyi üniversite alanında olamasa da sahte ve para karşılığı en çok tez yazılan üçüncü ülke oldu. 
CHP tarafından kurulan Bilim Platformu'nun hazırladığı 'AKP'nin yol açtığı büyük beyin göçü' başlıklı araştırmanın 'Üniversitelerde Yaprak Dökümü ve Akademik Yıkım' başlıklı bölümündeki bilgiler, üniversitelerdeki eğitimin niteliğindeki olumsuz tabloyu daha da görünür hale getirdi. 
Akademide son yıllarda yaşanan çöküşe yönelik tespitleri içeren araştırmada, iktidarın üniversiteler üzerinde baskı kurmasının ardından, Türkiye’deki üniversitelerin dünya sıralamalarında gerilediği, akademik niteliğin düştüğü vurgulandı. 
Türkiye’deki üniversite eğitimi kalitesinin 137 ülke arasında 101’inci sırada yer aldığına dikkat çeken araştırmada, 2019 yılında yükseköğretim kurumlarına bütçeden ayrılan payın 2018’e göre yüzde 42 azaldığı bildirildi. Araştırmada, hiçbir devlet üniversitesinin dünya sıralamasında ilk 500’e giremediği anımsatıldığı tespit ve değerlendirmelere yer verildi.

21 Şubat 2019

Tunca ÖĞRETEN - Türkiye'de üniversitelerin büyüyen sorunu: Parayla tez yazımı (Deutsche Welle Türkçe)

Parayla doktora ve yüksek lisans tez yazımı Türkiye’de büyük bir pazar haline geldi. Yaklaşık 50 büyük işletmenin faaliyet gösterdiği pazarın yıllık cirosunun 150 milyon lira civarında olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'de son yıllarda yüksek lisans ve doktora öğrencileri için para karşılığı tez yazma büyük bir pazara dönüşmüş durumda. İnternet ortamındaki akademik forumlarda yapılan kısa bir araştırma yaklaşık 50 büyük işletmenin piyasada faaliyet gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu şirketler, üç bin ile 20 bin lira arasındaki ücretlerle ayda ortalama 20 tez hazırladıklarını söylüyor. Bu da piyasanın yılda yaklaşık 150 milyon liralık bir hacme ulaştığını gösteriyor. 
En pahalısı tıp tezleri
 DW Türkçe, Google'da aratarak ulaştığı tez yazan işletmelerden birini öğrenci gibi arayarak sorularını yöneltti. Kadir Has Üniversitesi'nde, ‘yeni medya' alanında yüksek lisans tezi hazırladığımızı söylediğimiz ve fiyat bilgisi istediğimiz yetkili, kendisinin de doktor unvanına sahip bir akademisyen olduğunu belirterek "Ben de tez savunma jürisinde yer alan biriyim. Sekiz yıldır bu işi yapıyorum. İstediğiniz tezi yedi bin lira karşılığında yazarız” diyor. 
Uzmanlık alanlarınının tıp, klinik psikoloji ve işletme olduğunu vurgulayan akademisyen şöyle devam ediyor: "Hizmet verdiklerimizin yüzde 70'ini tıp öğrencileri oluşturuyor. Bir tez hazırlarken kadromuzdaki cerrahtan da yararlanırız, kulak burun boğaz uzmanından da… Çalıştırdığım akademisyenlere dört bin 700 ile yedi bin lira arasında maaş ödüyorum. Bu yüzden tıp tezleri bizde 10 bin liradan başlar.” 
Yetkili, tıp tezlerinin yazım zorluklarınıysa şu sözlerle anlatıyor: "Tıp tezi yazmak daha kolaydır zira yoruma açık değildir. ‘Literatür böyle diyor' der geçeriz. Tıp tezlerini meşakkatli hale getiren şeyse tartışmalardır. Bazı tezlerde yaptığımız tartışmalar 40 sayfa tutabiliyor. Az önce bir tıp tezi gönderdim, sadece tartışmada 235 farklı kaynak kullanmışız.” 
‘Hazırladığımız tezler ayakta alkışlanıyor' 
 Piyasanın en pahalısı olduklarını söyleyen yetkili hazırladıkları tezlere de çok güveniyor ve şöyle konuşuyor: "Ayda 20 tez hazırlıyoruz. 30 sayfalık bir tezi bile jüriden geçiririz. Örneğin geçen gün Haliç Üniversitesi'ne teslim ettiğimiz 39 sayfalık bir doktora tezi jüri tarafından çok beğenildi. Alkışlanarak çıktı.”
Fiyatlandırmayı okula göre yaptıklarını söyleyen yetkili, Üsküdar Üniversitesi'nden gelmiş olduğumuzu söylediğimiz takdirde yedi bin liralık fiyatın dörde ineceğini belirtiyor. Fiyat farkının sebebiniyse şu iddiayla açıklıyor: "Kadir Has, Üsküdar ya da Nişantaşı kadar rahat bir okul değil. Bu okullar için hazırlanacak tez daha az vaktimizi alır.” 
Akademisyen, ODTÜ, Boğaziçi, Sabancı ve Koç gibi üniversitelerin öğrencilerinde en fazla iki ya da üç talep geldiğini de söylüyor. Bu üniversiteler için istenen fiyatınsa çok yüksek olduğunu belirtiyor zira hazırlanacak tezlerin çok daha titiz olması gerekiyor. 
Parayla tez yazımını "Fatura kesip vergi veriyorum. İllegal değil, etik dışıdır” diyerek özetleyen işletme yetkilisine, para verip hazırlatacağımız tezin jüri tarafından anlaşılıp anlaşılmayacağını da soruyoruz ve şu yanıtı alıyoruz: "Ben de jüride bulunuyorum ve genellikle eleştiren taraf rolünü üstleniyorum. Jüride danışman hocanın arkadaşları olur. Biri karşı çıkar, danışman tezi savunur, diğeri de pasta yemek için oradadır.” 
Para karşılığı tez hazırlayan işletme yetkilisinin iddialarını sorduğumuz Üsküdar Üniversitesi Yardımcı Rektörü Prof. Sevil Atasoy, "İddia sahibi, bizim üniversitemiz için hazırlanmış bir tezi göstererek bunu kanıtlamalı” diyor. Tez savunma jürisinde beş akademisyenin yer aldığını, bir kişinin de başka bir üniversiteden geldiğini söyleyen Atasoy şöyle devam ediyor: "Arkadaşlarımız titizlikle çalışıyor, her tez için intihal raporu alıyorlar. Zaten danışmanlarımız da tez hazırlık sürecini baştan sona takip ederler.” 
Atasoy ayrıca, bugüne dek başkası tarafından yazılmış bir tezle karşılaşmadıklarını da sözlerine ekliyor. 
‘Bazı dolandırıcılar öğrencileri tehdit ediyor' 
 Telefonla arayarak bilgi aldığımız bir başka işletme de piyasadaki dolandırıcılık vakalarına dikkat çekiyor. Güvenilir ve köklü bir işletme olduklarına vurgu yapan yetkili, "Para alır öğrencinin tezini yazarlar. Tez geçtiğindeyse öğrenciyi arayıp hocasına söylemekle tehdit ederler ve daha fazla para koparmaya çalışırlar.” 
Türkiye'de parayla tez yazımının herhangi bir cezai yaptırımı yok; tez yazan işletmeler "tez ve eğitim danışmanlığı" adı altında faaliyet gösteriyorlar. Yazılan tez karşılığında alınan ücret için "büro-yazım işleri" adı altında fatura kesiliyor. Sorunun üniversite ayağındaysa tezin farklı birine yazdırıldığı anlaşılırsa öğrenciye uzaklaştırma cezası vermek ve çalışmasını yenilemesini talep etmekle yetiniliyor. Ancak üniversite kadrosunda yer alan akademisyenler için yaptırımlar daha ağır. Aralık 2016’da Yükseköğrenim Kurulu’nun (YÖK) önerisiyle çıkarılan 6764 sayılı kanuna göre parayla tez yazdırmak suç sayılıyor. YÖK, parayla tez yazımını intihal olarak değerlendiriyor ve parayla tez yazdırdığı tespit edilen akademisyenler kanun uyarınca bir daha atanmamak üzere meslekten ihraç ediliyor.  
'Yükseköğretim Bakanlığı'nın kurulması şart' 
Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN) Başkanı Dr. Vahdet Özkoçak'a göre, son zamanlarda parayla tez yazdıranların sayısında artış meydana geldi. Özkoçak, bunu özellikle 2005 sonrası kurulan bazı üniversitelerde alan açmanın kolaylaşmasına bağlıyor ve az sayıda deneyimli akademisyen, doçent ya da profesör bulunduğundan tez danışmanlığı sisteminin iyi işlemediğine dikkat çekiyor. Özkoçak tez yazanların deneyimli ve hatta bazılarının akademisyenlerden oluştuğunu söylüyor ve bu bağın incelenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. 
Bu etik dışı sorunun yıllardır bilindiğini ama Yükseköğrenim Kurulu'nun (YÖK) yaptırım ya da denetimde bulunmadığını söyleyen akademisyen "Yeni YÖK' deniyor ama hala vesayet kalıntısının izleri görülüyor. Denetim olmayınca da hormonlu tezler çıkıyor” diyor ve ekliyor: "Ne kadar yama yaparsak yapalım, YÖK'ün bu hantal yapısından dolayı sorunlarımızı çözemiyoruz. Bir yükseköğretim bakanlığının kurulması şart.”  
‘Vakıf üniversiteleri öğrenciyi müşteri olarak görüyor' 
Aynı zamanda Hitit Üniversitesi'nde görevli olan Özkoçak da tez savunmaları sırasında jüride yer alıyor. YÖK'ün atama yapması gerektiğini savunan Özkoçak, "Gerekirse farklı üniversitelerden 10 hocalık jüri kurulmalı. Bu özellikle de doktora için çok önemli.”
Boğaziçi ve ODTÜ gibi köklü okullardan öğrencilerin de tezlerini yazdırıp yazdırmadığını sorduğumuz akademisyen şu yanıtı veriyor: "Köklü üniversitelerde bunu yapmak kolay değil. Maalesef vakıf üniversiteleri öğrenciyi müşteri olarak görüyor. Dolayısıyla da daha rahatlar.” 
Özkoçak, son 20 yılda üniversitelerde büyük bir boşalma olduğunu söylüyor ve sözlerini şöyle açıyor: "Liyakat, ehliyet ve vatanseverlik olmayınca hocalar bu işlere yöneliyor.”
Özkoçak, fark edilmesi durumunda tezini parayla yazdıran öğrencinin neyle karşılaşacağını da anlatıyor. Akademisyen, şüphelenildiği takdirde öğrencinin tezine şerh konarak enstitü ve rektörlüğe şikayet edildiğini ve hakkında inceleme başlatılması yönünde talepte bulunulduğunu söylüyor. Bunun dışındaysa yapabilecekleri bir şey yok.
Tunca Öğreten / İstanbul © Deutsche Welle Türkçe

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.