NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

31 Aralık 2017

ZAFER ERCAN - Şeytanla mücadele etme uzmanları üniversiteleri işgal etmiştir (Bilim ve Gelecek)

Elbette hatalar yapılabilir ancak bazı “hatalar” hata olmanın ötesine geçmiştir, hata olarak adlandırılamayacak bambaşka bir şeydir. Örneğin, bir doktorun hastasının kafasını kopartması bir mesleki hata değildir. Bir matematik öğrencisinin sadeleştirme yaparak,
eşitliğini elde etmesi bir hata olabilir ama bir matematik profesörünün aynı yöntemle bu eşitliği elde etmesi hata değildir. Buna karşın Türkiye’de matematik alanında bu tür işlemler sıklıkla yapılabilmekte ve bu nitelikte doktora tezleri arsızca hazırlanabilmektedir. Türkiye’de mevcut akademik yapının niteliği bu seviyededir. Bu anlayış sonucunda üniversiteler her alanda “şeytanla mücadele etmekte uzman” kadrolarca işgal edilmiştir. Bu gerçeklik üzerinden hareket ederek Abant Lake Üniversitesi’nde yazılan bir doktora tez süreci aşağıda ironik bir dille anlatılmıştır.

Doktora öğrencisi ve iki kanka jüri üyesi
Sessiz ve sakin tavırlı matematik bölümü doktora öğrencisiyle matematik üzerinden ilk kez analiz dersinin uygulamasında karşı karşıya gelmiştim. Derste bir soruyu çok kısık sesle çözmeye çalışıyordu ama neyi çözdüğünü anlayamamıştım. Benden çekinmiş olabileceğinden rahat anlatamadığını düşünerek sınıfta bir-iki dakika kaldıktan sonra ayrıldım. Matematik üzerinden bir sonraki iletişimimiz doktora yeterlilik sınavı esnasında oldu. Yazılı sınav kâğıdı için diğer iki jüri üyesinin oldukça iyi olduğunu söylemeleri nedeniyle inceleme gereği duymamıştım. Yazılı sınavı böylece başarılı olarak değerlendirildi. Sözlü sınavda son derece basit sorulara yanıt verememesini “aşırı derecede heyecanlanmıştır” diye yorumladım. Böyle bir yorumda bulunmakta haklıydım, çünkü heyecandan bayılmak üzere olan öğrencilere rastlamıştım. Öğrenciye “Bu tür sınavlar insanı heyecanlandırır, acelemiz de yok, ara verip birkaç saat sonra tekrar buluşalım” diye önerdim. Öyle de yaptık ama öğrencinin yine hiçbir soruya yanıt verememiş olması beni çok şaşırttı. Sonuç olarak olumsuz görüş belirtmekten başka çarem yoktu. Buna karşın diğer iki jüri üyesinin olumlu görüş belirterek öğrenciyi başarılı olarak değerlendirmesi, olası “üzülme” duygumu ortadan kaldırdığı için, durumun bu yanı hoşuma da gitti. Bu jüri üyelerinden biri tez danışmanı Prof. Fromkars, diğeri İsmail Prof. Addicted idi. Bu iki jüri üyesi o zamana kadar beş yıldır aynı evde kalmaktaydı. Sonrasında iki yıl daha aynı evi paylaşacaklardı. Son derece kuvvetli, başkalarını kıskandıracak kadar kankalardı.

Accumulation point nedir?
Bir süre sonra doktora öğrencisinin danışmanı ve diğer jüri üyesi ile hazırladığı bir makaleyi inceledim. Makalenin amacının ne olduğu bir türlü anlaşılmıyordu. Buna karşın tanımlanmadan makale içinde geçen birkaç matematik terimini anlamaya ve makalede anlamlaştırmaya çalıştım. Bu terimlerden biri “accumulation point of the topological space” idi. Bütün uğraşılarıma karşın bu kavramı makalede bir yere oturtamıyordum. Konuyu makalenin yazarlarından biri olan tez danışmanı Prof. Fromkars ve öğrenci E. Golden’a sordum. Geri dönüş yapacaklarını söylemelerine karşın bir dönüş yapılmadı. Yaklaşık üç ay sonra “Prof. Fromkars, accumulation point’in hangi anlamda kullanıldığını söyleyecektiniz” demem üzerine, “Hocam, odanıza 7-8 kitapla geldim yoktunuz” yanıtını verdi, öğrenci de “Hocam, ondan sonra telefonla konuştuk ya,” (telefonda bambaşka bir konu konuşulmuştu) dedi. O zamandan bugüne kadar çok uğraşmama rağmen bahsi geçen terimin makalede hangi anlamda ve nasıl tanımlandığı anlaşılamadı.

Jüri üyeleri babamın öğrencilerinden oluşsun!
Doktora tezi yazılmış-çizilmiş, sıra savunma sınavının tarihini belirlemeye gelmişti; öğrenci jüri üyelerinin listesinin oluşması için evrak dolaştırmaya başladı. Öğrenci kendisi doldurduğu “jüri üyesi formunu” bölüm başkanı olarak onaylamam için bana getirdi. Listede yer alan 5 isimden iki ya da üçü öğrencinin matematik profesörü olan babasının doğrudan doktora öğrencisi, diğerleri ise babasından ders almış öğrencilerdi. Öğrenciye, “usulün böyle olmadığını, buna bölümün karar vereceğini” uygun bir şekilde açıkladım. Bunun üzerine öğrencinin “Bölüm Başkanı dilekçemi almıyor” diye dekanlığa şikâyette bulunduğunu öğrendim. Bu tümüyle haksız bir suçlamaydı, çünkü dilekçeler elektronik sistem üzerinden veriliyordu.
Öğrenci, jüri üyelerinin ille de babasının öğrencilerinden oluşmasını istiyordu. Bu yaklaşımlar karşısında tez jüri üyesi olarak yer almamam mümkün değildi. Karşı çıkılmasına karşın jüri üyesi oldum. Diğer jüri üyeleri Prof. Ages, Prof. Fromkars, Prof. Addicted ve Prof. Aralmountain’di.

“Professor, that is a set”
Tez savunmasının kayıt altına alınması için Enstitü’ye yapmış olduğum başvuru hukuki olmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Tez savunması sınavı başladı. Sınav salonunda yaklaşık 20 dinleyici vardı. Adaya, tezinde geçen bazı matematiksel terimlerle ilgili sorularım oldu. Bu soruların bazıları ve yanıtları şöyleydi.
– “Tezinizde yer alan accumulation point nedir?” soruma aldığım yanıt, “Bilmiyorum,” oldu.
– “Tezde gerçel sayılar üzerinde doğal topolojiden bahsediyorsun. Nedir o topoloji?” sorusuna biraz düşündükten sonra, “Biz topoloji kısmıyla ilgilenmedik” yanıtı geldi.
– Yine, “… gerçel gerçel sayıların bir altkümesinin supremumundan bahsediyorsun. Ne demek?” sorusuna aldığım yanıt, epey bir düşündükten sonra “Bu ifade tez için önemli değil” biçiminde bir yanıt verdi.
– “Tezde dizinin sürekliliğinden bahsediliyor olması nedeniyle dizinin tanım kümesi olan doğal sayılar kümesinde belirgin bir topoloji tanımlanıyor olması gerekir. Nedir o topoloji?” sorusuna aldığım yanıt, “o önemli değil ” biçimindeydi.
Bu türden yaklaşık 20-25 soruya verilen yanıtların hepsi, “hatırlamıyorum, bilmiyorum ya da bu tezde önemli değil” biçimindeydi. Bu süreç içerisinde üç jüri üyesi Prof. Fromkars ve Prof. Addicted en öne oturdu; Prof. Fromkars, “elini ağzına götürerek kısık sesle zaman zaman öğrenciye kopya veriyordu”. Bu savunma esnasında Prof. Aralmountain ve Prof. Addicted hiç konuşmamış olmasına karşın, yönelttiğim “Tezinde function space’den bahsediyorsun. Ne demek?” sorusuna öğrencinin yanıt verememesi üzerine Prof. Fromkars araya girerek, “Professor, that is a set” yanıtını vererek matematikte tarihe geçecek katkıda bulunmuştu.

Hepimiz bu aşamalardan geçtik, inşallah düzelir
Öğrenci savunmasını yaptıktan sonra jüri üyeleri aralarında toplandı. Toplantıda “Gördüğünüz gibi aday hemen hemen hepsi temel olan ve tezinde yer alan kavramlara yanıt veremedi. Ayrıca tez içerisinde yanlış olduğunu iddia ettiğim sonuçlara ilişkin de bir açıklama yapılmadı. Bu tezin bu hâliyle kabul edilmesi mümkün değil” yaklaşımıma jüri üyelerinden Prof. Aralmountain’ın “Hepimiz bu aşamalardan geçtik. Düzelir inşallah. Ben başarılı olması yönünde oy kullanıyorum” açıklamasını takiben diğer jüri üyelerinin de “Ben de başarılı görüyorum” görüşünü belirtmesi üzerine aday 3-2 oyçokluğuyla “başarılı” olmuştur.

Ben bütün sınavlarımı mükemmel yaparım
Bahsi geçen öğrenci Veteran Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyken Abant Lake Üniversitesi’ne yatay olarak geçiş yapmıştı. Öğrencinin Veteran Üniversitesi’ndeyken doktora tez danışmanının öğrencinin babasının doktora öğrencisi olan bir profesör olduğunu sonradan öğrendim. Bu öğrenci, Abant Lake Üniversitesi’ne geldikten sonra alması gereken 5 dersin 5’ini de Prof. Fromkars’dan tek öğrenci olarak almış ve bütün derslerden AA alarak geçmiş gözüküyor.
Bu süreçler sonrasında, yani öğrenci doktora sınavını 3-2 geçtikten sonra, öğrencinin yazılı doktora sınavına bir bakayım dedim. Bir de ne göreyim, öğrenci sorulan 6 sorunun altısını da kitap formatında, satırlar ve semboller mükemmel olarak ayarlanmış bir şekilde, kâğıt üzerinde hiçbir silme işlemi yapmadan, soru sırasını hiç değiştirmeden birinci sorudan altıncı soruya kadar mükemmel bir şekilde yanıt vermiş. Öğrenciye, bu soruları nasıl bu kadar mükemmel yanıtlamış olduğunu sorduğumda, aldığım yanıt, “Ben bütün sınavlarımı böyle mükemmel yaparım” oldu. Bunun üzerine öğrenciye, “Sen çok kısa zaman içerisinde doçent, profesör olabilirsin. Etik komisyonlarda yer alırsın. Yönetimlerle iletişimin çok iyi olur. Senin gibi birçok doktora öğrencisi yetiştirirsin. TÜBİTAK’ta önemli mevkilere gelebilirsin, jüri olarak görevler alabilirsin. Ama matematikçi olamazsın!” demek zorunda kaldım.

Berkeley’li araştırmacı karısı çıktı
Bu fırsatla yazıyı kısa bir anekdotla sonlandıralım: Bir bölüm toplantısında, bir profesör Berkeley’de akademik çalışmalarda bulunmuş ve çok başarılı bir araştırmacının kendisiyle iletişim kurduğunu, bölümlerine katılmak istediğini, bu araştırmacının bölüme katılmasının çok yararlı olacağını söylüyor. Toplantıya katılan diğer bölüm elemanları “başarılı araştırmacının” kim olduğunu sormuyorlar. Bu başarılı araştırmacı çıka çıka kendisiyle iletişime geçmiş olduğunu söyleyen kişinin karısı çıkıyor. Başarılı araştırmacıyı bölümlerine tavsiye eden kişi, TÜBİTAK bilim dergilerinin editörlerinden biri! Bilim dergileri kimlere emanet edilmiş…
Yukarıda bahsi edilen trajikomik durumlar istisnai değil, birkaç üniversite dışında son derece doğal hâle gelmiş uygulamalardır.
Her ne kadar mevcut durum yukarıda açıklandığı gibi olsa da, insanlık onuru, üniversiteleri “‘şeytanla’ mücadele etme alanında uzmanlaşmış” kadrolara teslim etmeyecektir.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.