NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

29 Mayıs 2014

Pervin Kaplan - Bastır 500 doları yayımlat makaleni (HABERTÜRK)

GEÇEN gün bilimsel yayın kalitesine dikkat çekip akademisyenlerin yayın sayılarındaki artışın atıf oranlarına yansımadığına değinmiştim. Bunun da okul notlarında olduğu gibi “hormonlu yayınlardan” kaynaklanıp kaynaklanmadığını sormuştum. 

Bu sorunun yanıtını, ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Balcı’nın yaptığı çalışma veriyor. Balcı, Türkiye adresli 21 bin 529 makaleyi inceledi ve bunların yüzde 10’unun etki değeri düşük yani atıf sayıları sınırlı dergilerde basıldığını ortaya çıkardı. Balcı’nın da çalışmasında vurguladığı gibi “Sanki bu dergiler Türk akademisyenlerin yazılarını basmak için çıkarılmış”.

Bu dergilerin çoğu Pakistan, Malezya ve Hindistan’daki kuruluşlar tarafından çıkarılıyor. Bazıları da 500 ile 750 ABD Doları karşılığında makale basıyor.

Örneğin Journal of Animal and Veterinary Advences adını taşıyan dergi, 2007’de yayın hayatına girmiş. Yayınlar daha çok tıp, temel bilimler, mühendislik ve ziraat alanlarını kapsıyor. Dergide yayımlanan 1762 makalenin 722’si yani yüzde 41’i Türkiye’deki üniversitelerde görev yapan akademisyenlere ait. Dergide bir tane bile Pakistan adresli yayın yok. 64 editörün 14’ü Türk.

Balcı’nın da dikkat çektiği gibi bu dergi ne zaman Türk bilim camiası tarafından benimsendi ve neden bu kadar çok Türk editör atandı? Acaba bu dergi Türkiye’de çalışan bilim insanlarının makalelerini yayımlamak için mi çıkarıldı?

Balcı’nın örnek verdiği bir başka dergiden daha söz etmek istiyorum. Bu dergi de 2005 yılından bu yana Malezya’dan yayın yapıyor. Scientific Research and Essays adlı bu dergide 2 yıl içinde Türk akademisyenlerin basılan makalelerinin sayısı 373. Bu dergide de basılan tüm makaleler arasında Türklerin yazdıklarının oranı yüzde 40.

Bir de son yıllarda Afrika dergileri de Türk akademisyenler tarafından keşfedilmiş durumda. Bazı ülkelerde adeta “organize” biçimde çıkan bu dergilerin amacı sizce bilime katkı sağlamak mı?

Akademik yükselme kriterleri arasında hakemli dergilerde makale yayımlanmış olması şartı bulunuyor. Bu da doçent ve profesör olabilmek için bazı akademisyenlerin “paralı dergilere” yönelmesine neden oluyor. Bilim dünyasında birçoğunun adı bilinmeyen, bastığı makaleler tartışmalı hale gelen ve neden çıktıkları soru işareti taşıyan bu dergilerde çıkan makaleler de Türk üniversitelerinin “bilimsel yayın” sayılarının artmasını sağlıyor. 
Ancak “Bastır parayı yayımlat makaleni” anlayışına sahip bu dergilerde çıkmış makaleleri YÖK yükselmelerde nasıl oluyor da ciddiye alıp kabul edebiliyor, bu da ayrı bir tartışma konusu.

Unutmayalım, bir kriter getirmezseniz kalitesizlikle de karşı karşıya kalırsınız.

8 Mayıs 2014

AİHM, 33 yıllık "intihal" tartışmasına noktayı koydu .

Eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'nın, "Annenin Kitabı" adlı kitabını, ABD'li Dr. Benjamin Spock'ın "Baby and Child Care" adlı kitabından aşırdığını iddia ettiği için tazminata mahkum edilen Prof. Dr. Hasan Yazıcı, AİHM'de açtığı davayı kazandı.
Eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'nın, 1952 yılında yayınlanan "Annenin Kitabı" adlı çocuk bakım kitabını, ilk basımı 1946 yılında yapılan ABD'li Dr. Benjamin Spock'ın "Baby and Child Care" adlı kitabından intihal (aşırma) olduğunu iddia ettiği için 8 bin Euro tazminata mahkum edilen Prof. Dr. Hasan Yazıcı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açtığı davayı kazandı.

AİHM'in 15 Nisan 2014'te açıkladığı kararda, Yargıtay'ın 2006 yılında Prof. Yazıcı aleyhine verdiği kararın yanlış olduğu, söz konusu kararın ifade özgürlüğüne aykırı bulunduğu belirtildi. Prof. Yazıcı'nın 2006 yılında Prof. Doğramacı'ya ödediği 4 milyon liralık manevi tazminatın bu kez Türkiye tarafından Prof. Yazıcı'ya yasal faiziyle birlikte geri ödenmesine hükmedildi. Yüksek Mahkeme, Prof. Yazıcı'ya 6 bin 500 Euro manevi tazminat ve 1.500 Euro da mahkeme gideri olmak üzere 8 bin Euro ödenmesine karar verdi.

"AŞIRMADA DÜNYA BİRİNCİSİYİZ"
Davayı kazanan Prof. Dr. Hasan Yazıcı, bugün İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Salonu'nda akademisyen arkadaşlarıyla bir araya geldi. "Bir intihal olgusu ve dile getirilmesi hakkında AİHM kararı" konulu toplantıda konuşan Prof. Yazıcı, yaşadıklarını anlattı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Bilim Ahlak Komitesi'nin eski Başkanı sıfatıyla anılmak istediğini söyleyen ve halen Bilim Akademisi üyesi olan Prof. Yazıcı,
Türkiye'nin bilimsel aşırmada dünyada birinci olduğunu grafiklerle gösterdi. Prof. Dr. Yazıcı, Amerikan bilim dergisine yapılan başvuruların yüzde kaçının aşırma olduğunun açıklandığını ve Türkiye'nin en yüksek aşırma yapan ülke çıktığını dile getirdi.

TEŞEKKÜR ETTİ
Dava sürecinde kendisine destek veren Kemal Bozkurt, Jale Parla, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Çetin Aşçıoğlu, avukatlar Hakan Emin ve Berrin Yazıcı'ya teşekkür eden Prof. Yazıcı'yı dinleyenler arasında, Prof. Dr. Zafer Üskül ile Prof. Dr. Gençay Gürsoy da vardı.


SÜRECİ ANLATTI
2000 yılında Milliyet gazetesinde "İhsan Doğramacı'yı kınamak" başlıklı bir yazı kaleme aldığını anlatan Prof. Yazıcı, İhsan Doğramacı'nın durumunu Türkiye Bilimler Akademisi Bilim Ahlak Komitesi'nde değerlendirdiklerini söyledi. Prof. Yazıcı, yaşanan süreci şöyle anlattı:


"Aşırma o kadar çoktu ki, denetim komisyonu kuruldu. Ben dedim ki, bu işin başında aşırmanın babası olmaz. Aşırma saptadığımız zaman , 3 aşamamız var. Bir mektup yazıyoruz, 'Bu ayıptır' diyoruz. İkinci aşama daha ağır. Taraflara bunu söylüyoruz. Doğramacı örneğinde olduğu gibi, biz bunu alıyoruz, o insanın çalıştığı en üst kuruma bildiriyoruz. Hukuki yaptırım yok. Ondan sonra tuttuk, Doğramacı'yı kınamaya karar verdik. Resmi raporu verdik. 10 kabul, 1 çekimser oyla kabul edildi. Aradan 1 gün geçti, bir üye şöyle bir mektup yazdı bize; 'TÜBA bu kararla yalnızlaşır'. Biz, bunun üzerine istifa ettik. Doğramacı'yı kınamamak, aynı insanlar tarafından kabul edildi. Bilim Ahlak Komitesi dağıldı."


7 YIL SONRA KARAR ÇIKTI
'Ortada aşırma olmadığı, iki bilimsel eser arasındaki benzerliklerin doğal olduğu' gerekçesiyle hakkında Doğramacı tarafından o dönemin parasıyla 4 milyon liralık tazminat davası açıldığını ifade eden Prof. Yazıcı, yerel mahkemenin mahkumiyet kararından sonra, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin aleyhte kararına rağmen Yargıtay Genel Kurulu tarafından mahkum edildiğini dile getirdi. Prof. Yazıcı, ardından 2007'de AİHM'e başvurduğunu belirterek, 7 yıl sonra karar çıktığını bildirdi.


İŞTE AİHM'İN GEREKÇESİ
AİHM'in Prof. Dr. Hasan Yazıcı'nın başvurusu üzerine verdiği kararda, şu ifadeler kullanıldı:

"İfade özgürlüğü, demokratik düzenin ayrılmaz parçasıdır. Birey, zaman zaman çevresine aykırı düşecek, şok edici açıklamalar da yapabilir. Böyle açıklamalar, özellikle söz konusu açıklamaların hedefi toplumun önde gelen isimleriyse, toplum çıkarı açısından daha büyük bir hoşgörüyle karşılanmalıdır. Prof. Yazıcı, Prof. Doğramacı'yı suçladığı konu hakkında kapsamlı bir rapor hazırlayan bilimsel komiteye başkanlık etmiş bir akademisyendir. O nedenle hem konuyu iyi bilmektedir, hem de akademik özgürlük açısından böyle bir açıklama yapması hiç de haksız ve dayanaksız değildir. Öte yandan, gerçeklerin açık olduğu durumlarda, değer yargıları ikinci planda kalır. İfade özgürlüğünün temelinde ise gerçekleri dile getirmek yatar. Yargıtay Hukuk Genel Kararı yanlış bulduğumuz kararında, Prof. Yazıcı'nın gerçeği söyleyip söylemediğine gerekli önemi vermemiştir."


TARTIŞMAYI UĞUR MUMCU BAŞLATMIŞTI
Prof. İhsan Doğramacı ile ilgili "intihal" tartışmasını, ilk kez 33 yıl önce, 25 Kasım 1981 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde Uğur Mumcu başlattı. Ancak Prof. Doğramacı, 12 Eylül döneminde kurulan YÖK'ün ilk başkanı oldu. Konu, yıllar sonra bu kez Prof. Hasan Yazıcı tarafından gündeme getirildi. Prof. Doğramacı da Prof. Yazıcı hakkında manevi tazminat davası açtı ve o dönemin parasıyla 4 milyon lira tazminat kazandı.

DHA - Özgür Altuncu - Özkan Arslan 


VİDEO

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.