NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın

2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

Bilim Akademisinin Sahte Belge ve İmza Üretimi Hakkındaki Açıklaması (2025) lütfen tıklayın

“Sahte Diploma Soruşturması” Hakkında Kamuoyu Bilgilendirmesi - Türkiye Barolar Birliği (2025) lütfen tıklayın

Hürriyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hürriyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ocak 2023

Melike ÇALKAP - 12 TAKSİTLE DOÇENTLİK - (Hürriyet)

İnternet siteleri, ‘doçentlik’ makaleleri yazdıklarını belirten şirketlerin reklamlarıyla dolu. Ücretler 6 bin dolara kadar çıkarken kredi kartına 12 taksit bile yapılıyor. Hürriyet muhabiri de ‘doçentlik makalesi yazdırmak istediğini’ söyleyerek bu şirketleri aradı...

Akademide yükselmek yani doktora, doçent hatta profesör unvanına sahip olmak için bazı şartlar var. Bu şartların başında belli aşamalarda yazılması gereken tez ve makaleler geliyor. Ancak bu tür şartları etik kurallara uyarak yerine getirmek yerine yanlış yollara sapanlar da olabiliyor. Üstelik bu tür yanlış yollar için pek çok seçenek ve kolaylık bulunuyor. Mesela işi başkalarının tezini yazmak olan şirketler var.Bu şirketler özellikle tıp alanında doçent unvanı kazanmak isteyenlerin yazması gereken makaleyi yazarak ve taksitle ödeme kolaylığı sunarak deyim yerindeyse akademik unvanları altın tepside servis ediyor. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden Dr. Ezgi Altınışık, etik kuralları ihlal eden bu şirketlere ait bir ilanı geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından paylaştı. İlanda kredi kartına 12 taksitle doçentlik imkânı sağlandığı belirtiliyordu. Bu ilanı, “Ahlaksızlığın sınırı yok” yorumuyla yayınlayan Altınışık, bu tarz şirketlerinin danışmanlık adı altında çalıştığını hatta bilimsel dergilerde yayın garantisi bile verdiklerini belirtti.”

ÖDEME KONUSUNDA KARŞI TARAFI SIKMIYORUZ
Dr. Ezgi Altınışık’ın paylaşımından hareketle internet arama motoruna ‘doçentlik için makale’ yazdığımızda karşımıza birçok şirket çıktı. Bu şirketlerin kimi danışmanlık kimi eğitim desteği adı altında akademik yükselme için gereken makaleyi yazdıklarını web sitelerinde belirtiyor. Kendimizi nöroloji alanında doçentliğe hazırlanan bir doktora öğrencisi olarak tanıtıp bu şirketlerden bazılarıyla görüştük ve doçentlik için ihtiyacımız olan makalenin yazımı noktasında nasıl destek verdiklerini sorguladık. Bu kurumlardan ilki merkezinin Amerika’da olduğunu ve Türkiye’de de şube açtıklarını dile getiren Makale Tercüme isimli şirketti. Yaptıklarının tamamen yasal olduğunu savunan bu şirkete doçentlik unvanı için makaleye ihtiyacımız olduğunu söylediğimizde önce hangi alanda akademik çalışma yapmak istediğimizi sordular.Web sitelerinde sadece tıp alanında hizmet verdiklerini açıkça belirttikleri için onlara nöroloji alanında bir makaleye ihtiyacımız olduğunu söyledik. Ardından şirkete makale danışmanlığı yapmaktan kasıtlarının ne olduğunu, özellikle sıfırdan makale yazıp yazmadıklarını sorarak bir fiyat aralığı vermelerini istedik. Cevapları şöyle oldu: “Makale danışmanlığı ve tercümenin yanı sıra sıfırdan makale de yazıyoruz. Sıfırdan makale yazımında sizin verilerinizin ne olduğuyla ve ne istediğinizle ilgili bir fiyatlandırma yapıyoruz. Verisi çok olup çok iyi bir dergide yayınlanması hedeflenen bir makalenin iş yükü daha ağır olduğu için fiyat da ona göre belirleniyor. Fiyat aralığımız 800 ile 6 bin dolar arasında değişiyor ama ödeme konusunda müşteriyi sıkmıyoruz, anlaşırsak sizin ödeme planınıza uyarız.” 

MAKALE YAZDIRAN KİŞİLER EĞİTİM DE ALMIŞ OLUYOR
Aynı şirketle devam eden konuşmamızda makaleyi yazan kişilerin kim olduğunu ve makaleyi yazma konusunda yetkin olup olmadıklarını sorduğumuzda, “makaleleri yazan hocalarımız, ‘Biz yazalım, makaleyi yazan kişi de görsün ve sonraki makalelerde nasıl ilerlemesi gerektiğini bilsin’ şeklinde düşünüyor. Aslında siz bize makale yazdırırken bir yandan da eğitim almış oluyorsunuz. Kurumumuzda görev yapan herkes tıp mezunu, Türk ve Amerikalı editörlerimiz var ve makaleyi yazan ekibin başında da profesör hocalarımız var. Haliyle sizin makaleniz hem Türk hem de Amerikalı ekibin elinden geçecek. O yüzden sizin doçent hatta profesör olmanız noktasında yeterlilik sağlayacak bir ekiple çalışıyoruz” cevabını aldık.Ayrıca, yıllardır doçentlik dosyası hazırladıklarını ve Türkiye’de doçentlik dosyasını kendilerine hazırlatan çoğu kişinin profesör olduğunu da söylediler. Son olarak bu şirkete hukuki açıdan bir sorun yaşayıp yaşamayacağımızı sorduk. Şirket, kurum olarak tez yazmadıklarını çünkü tez yazdırmanın YÖK tarafından suç kabul edildiğini ama makale yazdırmanın bir suç teşkil etmediğini söyleyerek hukuki açıdan da güvence verdi.

ŞU SIRALAR ÇOK YOĞUNUZ
İnternet aramasında karşımıza çıkan Medical Statistic isimli başka bir şirketin web sayfasını incelediğimizde makale yazımı konusunda net bir vaadlerinin olmadığını gördük. Bunun üstüne kendilerini arayarak sadece çeviri ve düzenleme mi yapıyorsunuz diye sorduk. Şirket, “Çeviri ve makale düzenleme yaptığımız için danışmanlık hizmeti veriyoruz diyoruz ama asıl işimiz makale yazımı yani danışmanlıktan kastımız o aslında” cevabını verdi. Şirket sıfırdan makale yazımının 40 bin liradan başladığını, sonrasında alınacak ek hizmetlere göre fiyatın artabileceğini söyledi. Bunun ardından makaleyi ne zaman teslim alabileceğimizi sorduk. Şirket bu soruyu, “Normalde ortalama 1 ay içerisinde makaleyi teslim edebiliyoruz. Ama bu sıralar yoğunuz o sebeple makaleyi teslim etmemiz yaklaşık 5 ayı bulabilir” diye yanıtladı. Hukuki açıdan sorun yaşar mıyız sorusunun yanıtı ise bu defa biraz daha farklıydı. İlk olarak “Makale yazdırmanızın sizin açınızdan hukuki olarak bir yaptırımı yok” denildi. Ancak konu müşteri tarafından belirlenmez ve araştırma verileri yine müşteri tarafından hazırlanıp şirkete teslim edilmezse sorun olabileceğini söylediler. Ardından şirket yine de içimizin rahat olması için, “Ama bunları siz belirlediğiniz taktirde isterseniz pankart açıp ‘Ben makale yazdırdım’ bile diyebilirsiniz. Biz yine de sizin kişisel bilgilerinizi gizli tutuyoruz. Bizim yaptığımız şey gayet yasal” diye konuştular.

ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARLA PAYLAŞMAYIZ
Model İstatistik Merkezi isimli bir diğer şirkete ise sosyal medyada verdikleri reklamdan ulaştık. Şirket reklamında, ‘Tüm kredi kartlarına 12 taksitle ödeme imkânı’ olduğunu belirterek tıbbi makale yazımı için destek verdiğini öne çıkarıyordu. Bu şirketi de yine doçentlik için hazırlanan bir doktora öğrencisi gibi aradık. Şirket, “Tıbbi makale yazımı ve tezin makaleye dönüştürülmesi konularında uzun yıllardır hizmet verdiğini söyledi. “Sıfırdan makale yazımı noktasında makaleyi dışarıya yazdırdığınız konusunu hiç kimseye söylemediğiniz sürece merkezimizce bu durum üçüncü şahıslarla paylaşılmaz. Dolayısıyla yasal olarak da bir sıkıntı olmaz” diyen ve kredi kartıyla taksitli ödeme kolaylığı sunan bu şirket fiyat verme konusunun ise makalenin içeriğini bilmeden mümkün olamayacağını belirtti.

 

UZMANLAR UYARIYOR: O UNVANLAR GERİ ALINIR


‘AKADEMİ BÜYÜK BİR ENKAZA DÖNÜŞMEK ÜZERE’

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol: “Kurumsal bir yapının içinde tanımlanmış görevler içinde çalışma imkânı bulmadıkları halde doçent olma arzusu taşıyanlar paralı yayınlar gibi etik olmayan çalışmalar yapıyorlar. Artık doçentlik unvanın da çok önemi kalmadı çünkü jüriler sadece gelen makaleleri değerlendirerek kişinin asgari şartları sağlayıp sağlamadığına bakıyor. Bu sebeple akademi büyük bir enkaza dönüşmek üzere

TESPİT EDİLİRLERSE UNVANLARI ALINIR

Prof. Dr. Zeynel Temel Kangal, Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi: “Bu durum doçent unvanı aldıktan ve sonrasında o kişi profesör olduktan sonra ortaya çıksa bile kişinin akademik unvanları elinden alınır. Burada bir ayrım da yok yani akademisyen makalesinin konusunu, araştırma verilerini hazırlayıp makaleyi yazacak şirkete verse ve makale o şekilde yazılsa dahi burada bir suç unsuru oluşur. Çünkü makalede akademisyenin kendi ifadelerinin yer alması gerekiyor.

NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK

Dr. Zafer İçer, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı: “Bu şekilde üretilen yayınlar kullanılarak akademik unvan elde edilmesi ya da kadroya girilmesi, suç kapsamında değerlendirilir. Kişinin bu şekilde hazırlattığı bir çalışmanın kendi eseri olduğunu ilgili kurumlara bildirmesi, bunu akademik kadro başvurularında kullanması, belgede sahtecilik suçu yanında, Türk Ceza Kanunu’nun 158’inci maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunu gündeme getirir. Kişiler, bu çalışmaları kullanarak kamuyu zarara uğratarak haksız bir menfaat elde etmiş olurlar. Böyle bir durumda hem bu yayınları hazırlatanlar, hem de bu yayınları üretenlerin iştirak halinde ceza sorumluluğu oluşur. Kanunda nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası olarak öngörülüyor.

10 Haziran 2019

Dinçer GÖKÇE - Akademide ‘oto yıkamacı’ şoku (Hürriyet)

TÜBİTAK tarafından incelenen 15 bilimsel derginin para karşılığı yayın anlamına gelen ‘yağmacı yayıncılık’ yaptığı ortaya çıktı. TÜBİTAK raporunda, dergilerin sahibi şirketin yayıncılık dışında oto yıkama, haşere ile mücadele, organik tarım, kozmetik gibi birçok alanda faaliyet gösterdiği kaydedildi. Rapor üzerine YÖK de üniversiteleri uyardı.
AKADEMİSYENLERİN atama, yükseltme ve aldıkları akademik teşviklerde, yayımladıkları bilimsel makaleler önemli bir yer tutuyor. Çok sayıda derginin de ortaya çıkmasına yol açan bu durum, zaman zaman ‘para karşılığı yayın’ tartışmalarıyla gündeme geliyor. TÜBİTAK Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu tarafından da konuya ilişkin kapsamlı bir inceleme yapıldığı anlaşıldı. Kurul, şikâyete konu dergilerin imtiyaz sahibi Güven Plus Grup AŞ, şirketin kurucusu Murat Korkmaz ile bu şirket ile aynı adreste bulunan İstanbul Bilim ve Akademisyenler Derneği’ni mercek altına aldı. Dernek adına yayınlanan 15 dergi ile yüzlerce makale tek tek incelendi.
BİR YILLIK YAYINLAR İNCELENDİ
Bir yıldan fazla süren ve 15 derginin bir yıllık sayılarına ilişkin yapılan inceleme sonrası kapsamlı rapor hazırlandı. Dergilerde makalesi yayınlanan 55 akademisyenin ismine yer verilen raporda özetle şu tespitler yer aldı:
- “Dergilerde uluslararası bilim kurullarının yer aldığı belirtiliyor. Bu kurullarda isimleri yer alan kişilerin gerçekte dergiyle bir ilgilerinin olup olmadığı belli değil. Dergilerde görev alan kişilerin aynı dergilerde çok sayıda yayınlarının olması etik ihlalidir.
- Dergileri çıkaran şirketin sitesine göre, yayıncılığın yanı sıra, araba yıkama, temizlik, ilaçlama, kozmetik, promosyon gibi işleri de yapıyor. Bütün bu farklı işler de tek bir ofiste gerçekleştiriliyor. Bu şirketin dergilerine başvurularda ücret alınıyor. Dergiler yoluyla düzenlenen kongre ve konferanslarda katılımcılardan ücret alınıyor.
FARKLI UNVANLAR
- Dergilerin yönetiminde ismi geçen bazı akademisyenler, Korkmaz’ın eğitimi konusunda bilgi sahibi değil. Korkmaz, sahte akademik unvan kullandı. Yazışmalarda kimi zaman “Doç. Dr.” kimi zaman ise “Prof. Dr.” unvanı var. Korkmaz, sahibi olmadığı unvanları kullanarak çıkar sağladı. Hakkında ‘sahtecilik’ şüphesi tespit edildi. Farklı disiplinlerdeki dergilerde çok sayıda makalenin yazarı olarak yer aldı. Bu durum, ‘haksız yazarlık’ şüphesine yol açtı.
ŞERİF MARDİN’İ BİLE GEÇTİ
- Korkmaz’ın 2010’da 7 makale ile başlayan serüveni 2011 yılında 23 makale, 2012 yılında 43 makaleyle devam etti. 2016 sonuna gelindiğinde ise 261 yayınla erişilmesi zor bir rakama ulaştı. Korkmaz, 2017 ve 2018’de kendisi hakkında inceleme başlatıldıktan sonra makale yayınlama sayısında çok ciddi düşüş oldu. Oysa dünyanın işletmecilik alanında en üretken akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Tamer Çavuşgil bile 40 yılda ancak 200 civarında makale yayınladı. Prof. Dr. Şerif Mardin ise 60 yılda yaklaşık 170 makaleye imza attı.
DERİN ETİK İHLALİ
- Haksız yazarlık ve sahtecilik yapan Korkmaz’ın sahtecilik durumu yargıya intikal ettirilmeli. Korkmaz’ın sahibi olduğu dergilerin yağmacı yayıncılık açısından incelenmesi için YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’un (ÜAK) görüşüne sunulmalı. Dergilerin yayıncılığını bizzat Korkmaz yürütüyor. Buna rağmen, dergilerin İstanbul Bilim ve Akademisyenler Derneği yayın organı olarak sunulması Güven Plus AŞ ile derneğin aynı adreste faaliyet göstermesi derin etik ihlal kuşkuları oluşturuyor. Akademik kaygılardan ziyade çıkar amaçlı bir organizasyonun söz konusu.
- Akademik olarak yükselmek ve uluslararası endekslerce taranan dergilerde yayın yapmak isteyen akademisyenler şirketin müşterileri oldu. Bu dergilerin yayın kurulu, editör kurulu ve diğer yönetim mekanizmalarında ismi yer alan kişiler derhal kurumlarına bildirilmeli. Etik kural ihlali çok sayıda dergide ve birçok akademisyeni de kapsayacak şekilde gerçekleştirilmiş.
- Haberleri olmadan tanınmış kişiler yazar olarak eklendi. Hediye yazarlık kapsamında eklenen isimler arasında Dr. Kazım Selçuk Tuzcuoğlu, Doç. Dr. Murat Ercan ve Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu da var.”
ÜNİVERSİTELERE YAZI
Hazırlanan rapor sonrası TÜBİTAK Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu gerekçeli kararını 26 Mart’ta hazırladı. TÜBİTAK’tan Korkmaz’a gönderilen 25 Nisan tarihli yazıda, kendisi hakkında 5 yıl süreyle yaptırım kararı alındığı bildirildi. 3 Mayıs’ta ise TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın imzasını taşıyan yazı YÖK’e gönderildi. Yazıda, Korkmaz’ın etik ihlali yaptığı, yayıncısı olduğu dergilerin de yağmacı yayıncılık yaptıkları kaydedildi. YÖK Hukuk Müşavirliği de TÜBİTAK’tan gelen yazıyı, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı ve tüm üniversitelere gönderdi. Yazıda “Murat Korkmaz’ın sahibi ve yazarı olduğu dergilerin, akademik teşvik, atama ve yükseltmelerde değerlendirme dışı bırakılması...” denildi.
YAPTIRIM NEYİ KAPSIYOR?
TÜBİTAK yönetmeliğine göre ‘haksız yazarlık’ yaptığı tespit edilen kişilere 5 yıl süreyle yaptırım uygulanabiliyor. Yaptırım uygulanan kişi, TÜBİTAK desteklerinden mahrum kalıyor. Murat Korkmaz’a TÜBİTAK tarafından yapılan bildirimde “Kurumca desteklenme kararı verilen veya yürütülmekte olan her türlü proje, burs ve etkinlik görevlerinizin sonlandırılmasına, başvuruların kabul edilmemesine, kurum destekli yayın ve sunum yapmamanıza karar verildi” denildi.
‘O YAZARLAR PROFESÖR DOÇENT OLDU’
- Murat Korkmaz, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:  “Bana verilen 5 yıllık cezaya karşı hukuki süreç başlatacağız. Haksız alınmış bir karar. Bizim dergilerimizde makaleleri yayımlanan bazı akademisyenler doçent oldu bazısı ise profesör. Her dergi yılda 3-4 sayı çıkıyordu. Her dergide onlarca yazar yer aldı. Bu, yüzlerce belki de binlerce akademisyeni ilgilendirir. Bu durum onlar için de kötü. Olumsuz etkilenebilirler. Ben şirketi kurdum ama sonra hissemi devrettim. Sigortalı çalışanım. Yayıncılık dışında emlakçılık da yapıyoruz. Dergicilikten para kazanamadık. Şirketin toplam 4 çalışanı var.”
ŞİRKETTEN YÖK’E YANIT
- YÖK yazısının bütün üniversitelere gönderilmesine, dergilerin imtiyaz sahibi Güven Plus Grup AŞ adına tepki gösterildi. Şirket adına noter yoluyla YÖK’e gönderilen 31 Mayıs tarihli yazıda özetle şöyle denildi:  “Rektörlükler eli ile tüm üniversite personeline hakkımızda gönderilen yazı kişilik ve özlük haklarına aykırı. TÜBİTAK sadece Murat Korkmaz’a 5 yıl süreyle ceza verdi. Bu durum, derneği ve şirketi bağlamıyor. Şarlatan ve yağmacı olarak adlandırılan dergilerin hiçbiri ücretli değil. Dergilerin bilimsel yönetimi tamamen ilgili editörlerine ait… Dergilerin, etik ihlal ve yağmacı dergi sınıfına alınması, editör, yazar ve hakem heyetlerini de zan altında bırakıyor.”

24 Kasım 2015

YÖK’ten üniversiteler için yeni disiplin yasası taslağı - Disiplin işlemleri üniversitelere bırakılıyor (Hürriyet)

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), hazırladığı yeni Yükseköğretim Disiplin Yasası Taslağı’yla rektör ve dekanlar dışındaki yükseköğretim personeline ilişkin tüm disiplin işlemlerini, yürütme ve karar alma yetkilerini üniversitelere bırakacak. Üniversitelerin verecekleri kararlara idari yargıda itiraz yolu açık olacak. YÖK’ün daha önce suç kapsamında değerlendirmediği intihallere de yasa kapsamında suç tanımı geliyor.

Üniversitelerde görev yapan akademik personel için hazırlanan disiplin yasası taslağına ilişkin YÖK’ten yapılan açıklamada, hukuksal boşluğun kamu düzenini ihlal edici nitelikte görüldüğü belirtilerek, şunlar kaydedildi:

“Anayasa Mahkemesi’nin kararı sebebiyle Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği uygulanamaz hale geldiğinden, bu yönetmelikte yer alan üniversite personeline ilişkin suçlar bakımından bir ceza tayini mümkün olmayacak. O kadar ki, intihal, cinsel taciz gibi ciddi suçlar dahi cezasız kalacak ya da bu suçların ağırlığına uygun disiplin cezası verilemeyecek. Yükseköğretim personeli bakımından disiplin cezaları ve fiillerinin yasa ile düzenlenmesi gerekiyor. Rektör ve dekanlar dışındaki yükseköğretim personeline ilişkin tüm disiplin işlemleri üniversiteler bünyesinde sonuçlandırılacak, Yükseköğretim Kurulu bünyesinde ise yalnızca rektörler ve dekanlar hakkında yürütülen disiplin soruşturmaları karara bağlanacak. Bilimsel araştırma ve yayın etiği ihlalleri herhangi bir kanun ile disiplin suçu olarak düzenlenmediğinden, bu ihlallere bir disiplin cezası verilebilmesi mümkün olmuyor. Bu sebeple yasa taslağında bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin bazı suç ve cezalara da yer verildi.”

ÖZERKLİK VE AKADEMİK GEREKLİLİKLER

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yükseköğretim personeli hakkındaki disiplin fiilleri ve cezalarının yönetmelikle değil, kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bir karar aldığının da hatırlatıldığı açıklamada, yasa taslağının temel ilkeleri ise şöyle belirtildi:
“Anayasa Mahkemesi’nin kararı nedeniyle kanuni düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıktı. Nitekim hukukumuzda yargı ve silahlı kuvvetler personeli için de Devlet Memurları Kanunu’ndan ayrı özel disiplin kanunları bulunuyor. Hükümete sunulmak üzere hazırlanan yeni yükseköğretim disiplin yasası taslağının temel felsefesi, Devlet Memurları Kanunu’ndaki disiplin hükümlerinden farklı olarak, üniversite özerkliği ve akademik gerekliliklere uygun bir disiplin sistemi oluşturmak.

REKTÖR VE DEKANLAR HARİÇ
Bu çerçevede, yasa çalışması ile rektör ve dekanlar dışındaki yükseköğretim personeline ilişkin tüm disiplin işlemlerini yürütme ve karar alma yetkileri üniversitelere bırakılıyor. Böylelikle rektör ve dekanlar dışındaki yükseköğretim personeline ilişkin tüm disiplin işlemleri üniversiteler bünyesinde sonuçlandırılacak, YÖK bünyesinde ise yalnızca rektörler ve dekanlar hakkında yürütülen disiplin soruşturmaları karara bağlanacak. Ayrıca bilimsel çalışmalarda ciddi sorun haline gelen bilimsel araştırma ve yayın etiği ihlallerine de yasa taslağında yer verildi. Bilimsel araştırma ve yayın etiği ihlalleri herhangi bir kanun ile disiplin suçu olarak düzenlenmediğinden, bu ihlallere bir disiplin cezası verilebilmesi mümkün olmuyor. Bu sebeple yasa taslağında bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin suç ve cezalara da yer verildi.”

203 DİSİPLİN DOSYASI
YÖK verilerine göre 2015 yılının 11 ayında üniversitelerde 203 disiplin dosyası hazırlandı. Bu dosyaların 11’i rektörlerle, 3’ü dekanlarla ilgili. 203 dosyanın 144’ü karara bağlandı.
***
Olumlu bir adım
Prof. Dr. Abdullah Atalar (Bilkent Üniversitesi Rektörü)
Bu, Türkiye’de üniversiteler adına olumlu bir adım. YÖK’ün disiplin ile ilgili yetkileri üniversitelerin kendilerine bırakıyor olması, yükseköğretim adına iyi bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Bürokrasiden uzak bir tavır
Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ (Atılım Üniversitesi Rektörü)
"YÖK’ün, temel işlevleri arasında yer almaması gereken konuları üniversitelere devretmesini gecikmiş, ancak çok isabetli bir karar olarak görüyorum. Bütünleme sınavları ve yatay geçiş kontenjanlarının üniversitelere bırakılmasının ardından öğretim elemanlarının disiplin süreçlerine ilişkin konuların da üniversiteler bünyesinde sonuçlandırılmasına yönelik olarak hazırlanan taslağını tümüyle destekliyorum. YÖK, bir yandan yükseköğretimin kalitesini değerlendirmek gibi son derece önemli bir asli görevi üstlenirken, bir yandan da gereksiz ve kendi imajını olumsuz etkileyen bürokrasiden uzaklaşarak son derece olumlu bir tavır sergiliyor. Bu gelişmelerin sürmesi en büyük dileğimiz."

Aşağıdan yukarı bir yaklaşım şart
Prof. Dr. Muhammed Şahin (MEF Üniversitesi Rektörü)
"Olumlu bir gelişme. Prof. Dr. Yekta Saraç’ın bu yönde adımlarını destekliyorum. YÖK’ün yetkilerinin dağıtılması akademik dünyada önemli bir destek görüyor. Üniversitelerin özerkleştirilmesi yönünde bu tip yasalara ihtiyaç var. Ancak yüskeköğretimdeki bu yönde adımların, Milli Eğitim Bakanlığı ile daha koordineli bir şekilde yapılması gerekiyor. YÖK ve MEB’in birlikte çalışması, aşağıdan yukarı bir yaklaşımla eğitim kurumlarındaki özerkliğini ele alması lazım."

YÖK’ün yükü hafifleyecek

Prof. Dr. Süleyman Büyükberber (Gazi Üniversitesi Rektörü)
"Üniversiteler ne kadar özek olursa o kadar iyi olur. YÖK’ün bu düzenlemesini olumlu buluyorum. Çünkü YÖK kural koyan, koordine eden ve oyuna müdahale etmeyen, projeler üreten üst kurum olarak üniversitelere destek vermeli. Yükseköğretim kurumlarına bırakılan yetkiler sayesinde işler daha hızlı ilerleyecek. Üniversiteler sayesinde disiplin kurullarıyla çalışmalar yapılıyordu ancak yeni düzenleme ile YÖK’ün yükü hafifleyecek, süreçler daha kolay işleyecek. Etik ihlal konusu ise şimdiye kadar çok suistimal ediliyordu. Akademisyenlerin intihal şikayetleri yoluyla önleri kesiliyordu. Bu konuda yeni çalışmayla süreçlerin daha sağlıklı ilerlemesi sağlanacak."

İntihalin suç kapsamına alınması olumlu
Prof. Dr. Ebubekir Ceylan (Hakkari Üniversitesi Rektörü)
"Üzerinde çalışılan düzenlemeleri olumlu buluyorum ancak detaylarını bilmiyorum. Eğer üniversitelere bazı yetkiler bırakılacaksa, bu uygulama bürokrasiyi azaltır. İntihal başta olmak üzere etik ihlallerin suç kapsamına alınması da oldukça olumlu bir adım."
 

21 Nisan 2013

İntihale zamanaşımı iddiası (Hürriyet)

YÖK belgelerini yeniden yayınlamaya başlayan kızıl hacker Redhack’in bugün yayınladığı belgelerden biri de, Aksaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Dursun’un hakkında. Yayınlanan belgelere göre, Yrd. Doç. Dr. Dursun hakkında, 2010 yılında bir başkasının bilimsel eserinin neredeyse tamamının Commun Nonliner Sci and Numer Simulat dergisinde, corresponding author olarak Prof. Dr. Ziya B. Güvenç ve Prof. Dr. Ergün Kasap ile birlikte yayımladığı iddia edildi. Dursun hakkında, Disiplin Yönetmeliği’nde yer alan ‘Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek’ suçundan Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nca disiplin soruşturması açıldı. Yrd. Doç. Dr. Dursun’a, ‘Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma’ cezası verilmesi istendi.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı 1. Hukuk Müşaviri Suat Şahin tarafından Dursun’a gönderilen yazıda ise, iddianın Yüksek Disiplin Kurulu’nun 12 Temmuz 2012 tarihli toplantısında görüşüldüğü belirtildi. Ancak kurulda, “Fiilin işlendiği tarih itibarıyla disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı” anlaşılarak alınan karar reddedildiği belirtildi.
>>>

12 Eylül 2007

İntihal tartışması üniversiteleri böldü (Hürriyet)

Türk fizikçilerin intihallerini dünyaya duyuran arXiv’in kurucusu Prof. Dr. Paul Ginsparg, suçlanan 14 ismi açıkladı. Listedeki isimler arasında 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Yılmaz da yer alıyor. Prof. Dr. Ginsparg, "Olay benim değil, ODTÜ’lü hocaların sayesinde anlaşıldı. Bu işin kahramanı onlar" dedi. Suçlanan fizikçiler ise ODTÜ’lülerin komplosuyla karşı karşıya olduklarını iddia etti.

ULUSLARARASI elektronik makale arşivi, arXiv’in ODTÜ’lü hocaların uyarısı üzerine başlattığı bir araştırmada, toplam 67 makalede intihal olduğu ortaya çıktı ve bu makaleler arşiv sisteminden kaldırıldı. ODTÜ, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Diyarbakır Dicle Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi Fizik Bölümlerinden intihal içeren makaleleri yollayan akademisyen ve doktora öğrencilerinin isimlerini arXiv’in kurucusu, Cornell Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Paul Ginsparg Hürriyet’e açıkladı.

ArXiv’den kaldırılan makalelerin ilki 2001 yılı sonlarına doğru siteye konmuş. Sonuncusu ise 2007 ortasında. Makalelerin 59’u 2005-6 yıllarında yazılmış. ArXiv’in kurucusu Prof. Paul Ginsparg, intihal olayında adı geçen 14 kişiden bazılarının diğerlerinin kurbanı olabileceğini belirtti: "Makalelerin çoğu birden fazla kişi tarafından yazılmış. Yazarlardan sadece biri intihal yapmış, diğerlerinin başını yakmış olabilir. Yine de diğer yazarların intihal olup olmadığını araştırması gerekiyordu. Buna dikkat etmek, öğrencilere öğretmek akademik kültürün parçasıdır."

O YAZI HİÇ HOŞUMA GİTMEDİ

Prof. Dr. Ginsparg, Nature dergisinde konuyu "Türk fizikçiler intihal suçlaması ile karşı karşıya" başlıklı haberle duyuran Geoff Brunfiel’i de eleştirdi. Prof. Ginsparg, haberin bütün Türk fizikçilerin intihal yaptığı izlenimini yarattığını söyledi ve şöyle devam etti: "Halbuki amacımız herkesi töhmet altında bırakmak değil, sadece küçük bir grubun intihal yaptığını ortaya koymaktı. Zaten olay benim çabamla değil, ODTÜ’lü profesörlerin sayesinde ortaya çıktı. Nature’daki haberde bu işin kahramanı olarak beni gösteriyorlar, ama esas kahraman ODTÜ’lü hocalardır. İntihali onların sayesinde aydınlattık."
>>>

Nuran Çakmakçı-Türk fizikçilere intihal suçlaması (Hürriyet)

Ünlü İngiliz bilim dergisi Nature, son sayısında "Türk fizikçileri intihal suçlaması ile karşı karşıya" başlıklı geniş bir yazı yayınladı. Derginin 2007 eylül sayısında yer alan habere göre, Türkiye’deki üniversitelerde okuyan bazı öğrenciler ile 15 öğretim üyesi tarafından kaleme alınan 67 makalenin "çalıntı" olduğu iddia edildi.

NATURE’deki yazıya göre skandal, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Karasu’nun şüphelenerek yaptığı araştırma sonucu ortaya çıktı. Geçen kasım ayında ODTÜ’de doktora yapan Mustafa Saltı ve Oktay Aydoğdu isimli iki öğrenci sözlü sınava girdiler ve hocalarının söylediğine göre en basit soruları bile cevaplayamadılar. Oysa her ikisi de çok sayıda bilimsel makale yayınlamışlardı. Durumdan şüphelenen Prof. Dr. Ayşe Karasu, Google’da bir inceleme yaptı ve iki öğrencinin makalelerinin intihal olduğunu fark etti. ODTÜ, durumu "arXiv" adında dünyanın her yerinden fizikçilerin çalışmalarını gönderdiği, baskı öncesi makalelerin toplandığı tanınmış internet platformuna bildirdi. "arXiv"nin kurucusu Cornell Üniversitesi’nden fizikçi Paul Ginsparg, konuyu araştırınca Türkiye’den gelen 67 makalenin çalıntı olduğunu tespit etti. ODTÜ’deki iki öğrenci dışında, diğer makalelerin Diyarbakır’daki Dicle, İçel’deki Mersin ve Çanakkale’deki Onsekiz Mart üniversitelerinin öğrenci ve öğretim üyeleri tarafından yollandığı belirlendi.

PARA DA KAZANMIŞLAR

ODTÜ, iki doktora öğrencisini iki dönem süreyle üniversiteden uzaklaştırdığını açıkladı. Suçlanan doktora öğrencilerinden Mustafa Saltı ise suçlamaların gülünç olduğunu, şu ana kadar makalelerinin birçok yayında çıktığını, kimsenin onları çalmakla suçlamadığını ve arXiv’yi mahkemeye vereceklerini söyledi.

Prof. Karasu’nun tespiti üzerine, makaleleri inceleyen 4 kişilik ekipte yer alan ODTÜ öğretim üyelerinden Doç. Dr. Özgür Sarıoğlu, "ntvmsnbc" kanalına yaptığı açıklamada, intihalin aynı zamanda bir ekonomik kazanç olduğuna dikkat çekti. Doç Sarıoğlu, "Bu bir hırsızlık ve hortumculuktur. Bu insanların cebine 37 milyar para girdi. Çünkü makale başına TÜBİTAK ve ODTÜ’den para alıyorlar" diye konuştu.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.