NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın

2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

Bilim Akademisinin Sahte Belge ve İmza Üretimi Hakkındaki Açıklaması (2025) lütfen tıklayın

“Sahte Diploma Soruşturması” Hakkında Kamuoyu Bilgilendirmesi - Türkiye Barolar Birliği (2025) lütfen tıklayın

Gökçer Tahincioğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gökçer Tahincioğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ağustos 2025

Gökçer TAHİNCİOĞLU - “Sahte diploma” çetelerinin uzun tarihçesi… (T24)

Sorular çalınıyor, üniversiteler hileyle bitiriliyor, sahte diplomalar alınıyor, yüksek lisans ve doktora işlerine baksanız tablo daha vahim hale geliyor. Şimdi Ankara Başsavcılığı’nın açtığı iki dava üzerinden bir başarı hikâyesi yazılmaya çalışılıyor ama sorun çok eskiye dayanıyor

Sahte diploma skandalının açığa çıktığı günden bu yana, iktidara yakın gazeteci ve yazarlar, AKP’den bazı isimler, skandalı konuşmak yerine, bu yapının açığa çıkarılmasının ne kadar büyük bir başarı olduğunu konuşuyor.

Konuşmakla yetinmiyor, kendilerine yakın kesimleri de azarlıyor aynı isimler.

Bunun bir başarı hikâyesi olduğunun kamuoyuna anlatılmasını istiyor.

BTK Başkanı dahil devletin en kritik birimlerinde görev yapan insanların elektronik imzalarının kopyalanması, bu elektronik imzalarla sisteme girilmesi, aylarca sistemde cirit atılması, diplomadan ehliyete, not yükseltmeden lise mezuniyetine kadar her alana el atabilmeleri büyük bir skandal değil onlara göre.

Onlara göre buna değil bu işleri yapanların nasıl açığa çıkarıldığına odaklanmamız lazım!

Bir de ÖSYM gibi kurumlar var.

400 sahte diploma olduğunu iddia edenler hakkında suç duyurusunda bulunmuş kurum. Benzer haberleri yapanları da savcılığa bildirecekmiş.

Buyursun Ankara Başsavcılığı’nı bildirsin o zaman. Zira bu konudaki ifadelerin tamamının kaynağı savcılık.

Evet, 400 sahte diploma bulgusu yok ancak ifade ve iddialar var. Bunların yazılması da gayet olağan.

Ancak burası tartışma değil susturma ülkesi. Sessiz kalındığında sorun yok oluyor sanıyorlar.

***

Pek öyle değil.

Yurttaş olarak devletin ilgili birimlerinden herkesin gerçeği talep etme hakkı var.

İnsanlar çocukları okusun diye ömür harcıyor.

Gençler hayatlarının en güzel çağlarında zalim bir sistem içerisinde diploma almaya çalışıyor.

Diplomalarına rağmen iş bulamayan gençler çalacak kapı aramaya başlıyor.

Birileri de bahşedilmiş koltuklarını sağlama alabilmek için sahte diploma alıp, servetine servet katıyor.

Elbette gerçeği bilme hakkımız var.

***

Buradan hareketle soralım.

Bu yapıya benzer yapıların yıllarca faaliyette bulunmasına neden göz yumuldu.

İnternette, Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı biçimde “devriye gezen” polis ve jandarma, üç beş öğrencinin sloganını bile bulup soruşturma konusu yaparken, “diploma, ehliyet, tez, denklik” belgesi vereceğini söyleyen bu yapılarla hiç karşılaşmadı mı?

Bir tanesinin bile peşine düşmedi mi?

***

2020 yılında “şikâyet var” adresine ulaşan şikayetler, bugün yapılan şikayetlerle aynı.

“Para verdim ama diploma gelmedi”, “paramı verdim ama diploma sisteme işlenmemiş”, “Parayı göndermeme rağmen henüz dönüş yapmadılar.”

En azından yurttaşı dolandırılmasın diye bu yapıların peşine düşülür değil mi, öyle olmamış…

Olmadığını da diploma verilmeyenlerden değil verilenlerden görebiliyoruz.

***

Sahte diploma yapılanmasının sahte diploma çıkarttığı üniversitelerden biri de Yıldız Teknik Üniversitesi…

28 Eylül 2024 tarihine dönelim.

Üniversite yönetimi, ölen eski mezunların ve öğrencilerin bilgileri kullanılarak 11 kişinin sahte diploma aldığı yönündeki iddialar üzerine idari soruşturma açıldığını kamuoyuna duyurdu.

Buna göre bir yapı, ölen eski mezunların bilgilerini sistemden silerek, sahte diploma alan kişilerin bilgilerini sisteme ekledi. Üniversitenin mezunu gibi görünen kişiler, e-Devlet üzerinden sorgulanabilen kare kodlu sahte diplomalar elde etti.

O dönemde açıklama yapan yazılım şirketinin sahibi, özellikle 2022 öncesinde kullanılan sistemin eski mezunların bilgilerinin değiştirilmesine açık olduğunu, sahte diploma almış kişi sayısının daha yüksek olabileceğini belirtti.

Gazeteci Murat Ağırel, soruşturma numarasına kadar detayıyla bu skandalı yazdı ancak sonucu ile ilgili bilgi kamuoyuna yansımadı.

Yine aynı günler…

İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet de aynı günlerde bir skandalı ifşa etti. Hürriyet, 2019’da, seçimden üç gün önce sözleşmeli memur olarak belediyeye alınan AKP Milletvekili Emine Zeybek’in gelininin üniversite diplomasını doğrulamak için Gazi Üniversitesi’ne yazı gönderdiklerini ancak “Böyle bir diploma yok” yanıtı aldıklarını anlattı. Hürriyet, “Sahte diploma ile 5 yıl boyunca memur maaşı almış. Durumu savcılığa bildirdik ve hakkında dava açıldı. Ancak ne bir tutuklama kararı çıktı ne de bir soruşturma başlatıldı” dedi. Yargılama sonunda hapis cezası verildi ancak diplomanın kim tarafından hazırlandığı araştırılmadı.

***

Daha da geriye gidelim…

2019 yılına örneğin.

Bir ilan:

“Endişe edenler yazmasın

“Nasıl güvenirim? Diplomam gelir mi? diye endişe edenler lütfen yazmasın. 2017’den bu yana hizmet vermekteyiz. Hiç kimseyi mağdur etmedik. Etmeyiz de…

Nasıl çalışıyoruz?

■ Öncelikle sitemizdeki formu dolduruyorsunuz.

■ Sonra size özel diploma taslağını hazırlıyoruz.

■ Diploma taslağını sizin onayınıza sunuyoruz.

■ Onayınızdan sonra cebe 500 TL havale ediyorsunuz.

■ Cep telefonunuzda internet bankacılığı olmak zorunda. l Kargo ücretsiz ve kapalı zarfta 2 günde teslim ediliyor.”

***

Eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Şubat 2016’da yaptığı açıklamada, geçmiş dönem atamalarında sahte öğretmen ve sahte diploma çetesi olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Avcı, "Muhtemelen bu çete veya çeteler, Şubat atamaları için de bazı öğretmen adaylarına musallat olabilir. Çok ciddi paralarla, 30-40 bin lira alarak bu sahte diplomaların pazarlandığına dair bir duyum da geldi. Öğretmen adayları tevessül etmesin, yazık olur, soruşturma derinleştirildi" dedi.

Hemen ardından Beyoğlu O. İlkokulu'nda da bir sahte öğretmen vakası saptandı. Yıldız Teknik Üniversitesi'ne (YTÜ) ait diplomayla 24 yıl öğretmenlik yapan ismin diplomasının sahte olduğu anlaşıldı.

Aynı tarihlerde Diyarbakır’da sahte diplomayla KPSS'ye girip sınıf öğretmeni olarak atanan isimler tespit edildi.

Bakanlığın araştırmaları sonucu 71 “öğretmenin” sahte diplomalı olduğu ve yıllarca devletten maaş aldıkları anlaşıldı.

***

Daha da geriye gidelim…

13 Aralık 2013’te Ankara Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayetle, Wushu Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü yapan kişinin lise diplomasının sahte olduğu belirtildi.

Yöntem ilginçti. Bir meslek lisesinden mezun olan ismin diploma numarası kopyalanmış, aynı numarayla bir diploma daha düzenlenmişti.

Benzer örneklerin olup olmadığı ise derinlemesine araştırılmadı.

***

Sahte diploma kullananlara ne oluyor peki?

Önümüzde Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya örneği de var. Gerçi isminin geçtiği habere hemen erişim engeli geliyor ama Yerlikaya’yı anmadan olmaz.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı, Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliği gibi görevlerde de bulunan Yerlikaya’nın lise diplomasının sahte olduğu mahkeme kararıyla kesinleşti ama önlenemez yükselişine engel olmadı. Kariyerini başarıyla sürdürüyor!

Sınav sorularının çalınmasıyla ilgili çok sayıda yargılama devam ediyor. “FETÖ işi” demek, işin içinden çıkmak kolay.

Farklı tarihlerde üstünkörü araştırma yaptığınızda bile karşınıza onlarca örnek çıkıyor.

Sorular çalınıyor, üniversiteler hileyle bitiriliyor, sahte diplomalar alınıyor, yüksek lisans ve doktora işlerine baksanız tablo daha vahim hale geliyor.

Ve Ankara Başsavcılığı’nın açtığı iki dava üzerinden bir başarı hikâyesi yazılmaya çalışılıyor.

Başarı bunun neresinde?

Olsa olsa her yeni sisteme kendilerini hemen entegre ederek bunca yıl başarıyla sahte diploma işlerini sürdüren çeteleri “başarılı” bulmak mümkün bu hikâyede…

19 Mart 2017

Gökçer Tahincioğlu - Makbul akademisyenler (Milliyet)

Anadolu’nun dört yanındaki üniversitelerde neler olup bittiğiyle birileri ilgili mi? Emeğiyle çalışıp kurumuna katkı sunmak isteyenlerin yanında gizlenip, sadece milliyetçi sloganlar atıp, “işini yürütenlerin” yaptıklarıyla...

İntihar eden akademisyen Mehmet Fatih Traş, yaşamını sonlandırmaya karar verdiğinde, muhtemel ki ölümünün bir şeyi değiştirmeyeceğini, akıllarda, vicdanlarda bir iz bırakmayacağını biliyordu.

Muhtemel ki eninde sonunda zaten ölecek olmamız seçimini etkilememişti.

Uğradığı haksızlığı anlamıyordu.

Tam o noktada, yani sadece bir bildiriye imza attığı için dışlandığı, çok yakın bildiği insanların sırtlarını döndükleri, bir dilim ekmek için yalvarması gerektiğinin ima edildiği, kimseye kötülüğü dokunmamışken bütün kötülüklerin sorumlusu sayıldığı, kapıların bir bir yüzüne kapandığı o noktada, büyük sözlerin bir anlamı kalmamıştı.

Muhtemel ki yanına gelip omuz vermeye çalışanları çok seviyordu.

Muhtemel ki böyle öleceğini, bu şekilde biteceğini hiç düşünmemişti.

İnsanın öleceğini bilen tek canlı olduğu ve bu yüzden ölümsüzlük peşinde koştuğu önermeleri, ölmeyecek gibi yaşayanların kötülükleri önemli değildi.

Çukurova Üniversitesi’ndeki işine, sorgusuz sualsiz, gerekçesiz son verilmiş, diğer üniversitelere yaptığı bütün başvurular son dakika müdahaleleriyle geri çevrilmişti.

Yaşamına son verdi.

***
Oysa dışlananlardan olmayabilirdi.

Taşrada çalışan, hiçbir bildiriye imza atmamış olsalar da girdikleri fakültelerde doğdukları memleket, mezhepleri, etnik kimlikleri, tercihleri, çalışmalarının eleştirelliği nedeniyle suçlanan, sömürülen, kadro verilmeyen, buna rağmen üretmek, yaşamak, mesleğini yapmak için didinen ancak kimselere yaranamayan akademisyenlerden olmayabilirdi.

Ama bunlar yaşanmıyor gibi yapmamız gerekiyor değil mi?

Anadolu’nun dört yanındaki üniversitelerde neler olup bittiğiyle birileri ilgili mi?

Emeğiyle çalışıp, üretip, alın teriyle yaşayan ve çalıştığı kuruma katkı sunmak isteyen, akademik ahlaka uygun davrananların yanında gizlenip, sadece milliyetçi sloganlar atıp, “işini yürütenlerin” yaptıklarıyla.

***
Anadolu’nun farklı kentlerindeki üniversitelerden gönderilen belgeler birikiyor.

Konu; akademik teşvik.

YÖK, üniversitelerin akademik üretkenliğini artırmak için bilim insanlarının çalışmalarını teşvik kararı aldı.

Buna göre, yıl içerisinde yayımlanan akademik yayınlar, ulusal-uluslararası kongrelere katılımlar, basılan kitaplar için puanlama yapılıyor.

O puanlamanın sonunda belirlenen puanı geçen akademisyenin maaşına bir yıl boyunca teşvik bedeli ekleniyor.

Akademisyen, 12 ay boyunca bu bedeli alıyor.

Yılda 3-4 bin liradan başlayıp, oldukça yüksek meblağlara çıkan teşvik bedellerini üretkenliğe paralel olarak kazanmak mümkün.

Peki, katiyen soruşturulmayan, slogan atmak gerektiğinde en önde koşan bazı akademisyenler bunun için ne yapıyor?

Makbul sayılan bu akademisyenlerin eski yöntemleri zaten biliniyor:

Hakemli bir derginin editörlüğü elde tutularak, burada istenilen sayıda nitelikli-niteliksiz yayınları basmak.

Yurt dışında da özellikle bazı yakın ülkelerdeki dergilerle yakın temas kurup, buralarda bilimselliği son derece tartışmalı eserleri yayımlamak.

Birbirinin kopya tezleri, zaten kimse kontrol etmediğinden aynı kişilerden oluşan jürilerden geçirip, danışmanlık puanı almak.

Hiçbir yayınevinin basmadığı kitabı bir matbaaya bastırıp, basılmış kitap gibi göstermek.

Eşten dosttan jüri oluşturup, akademik alımları liyakata göre değil, tanıdığa göre yapmak.

Kritik noktaları tutup, tüm ikinci öğretim derslerini yüklenmek, katbekat fazla kazanmak.

***
Ama teşvik yeni bir uygulama.

Yöntemleri geliştirmek, puanları yükseltmek lazım.

Farklı üniversitelerden gelen belgelere göre bulunan son yöntem yurt dışına öğrenci göndermek.

Doğru düzgün dil bilmeyen öğrencileri, 5-6 hocanın kaleme aldığı niteliği tartışmalı makalelerin yazarları arasında göstermek, o öğrenci için harcırah çıkarttırıp yurt dışında o makaleyi bir biçimde okutmak.

Böylece imzası olan tüm hocalar puan kazanabiliyor.

Üniversite harcırah mı vermedi, o zaman da ceplerinden otel ve uçak bileti parası ayarlayıp öğrenciyi gönderiyorlar.

Sözünü ettiklerimiz lisans öğrencileri, yüksek lisans ya da doktora değil.

Gittikleri etkinlikler ise sadece hocaların katıldıkları paneller, oturumlar.

Bu yolla onlarca ortak makaleye imza atan hocaların kazanımları büyük.

Hem akademik teşvik almak hem hızlıca kariyer basamaklarını yükselmek mümkün.

Üniversitelerin isimleri de var.

Hızlıca, “en fazla teşvik alan üniversiteler” listesinde yükseliyorlar.

Uluslararası nitelikli yayın sıralamasında ise pek görünmüyorlar.

***
Traş, yazdığı son mesajlarından birinde, derslerinin nasıl elinden alındığını, ders ücretinin zaten mühim olmadığını ama öğrencilerin yarı yolda kaldığını anlatıyordu.

Erdemlilik, iyi ve doğru olana yönelmektir, değil mi?

İyi ve doğru olan nedir?

İnsanlık, tarih boyunca, bu sorunun yanıtını bulmak için büyük emek vermiştir.

Ortaya çıkan sonuç ise pek iç açıcı değil.

Ama inanın aslında adaletsizliği görüp, anlamak çok güç değil.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.