NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

24 Nisan 2011

Prof. Dr. İzzettin Önder - Çocuklar, yönetiminin parıltıları! (Evrensel Gazetesi)

Bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı daha geride bıraktık. İki önemli sözcükten oluşan bir bayram;“ulusal egemenlik” ve “çocuk bayramı”. Çocuklar bayram yapar, eğer ulusal egemenlik içinde geleceklerine güveniyorlarsa!

Gençlik aşamasına evrilen çocukların en büyük idealleri sağlam bir eğitim almaktır. Oysa, eğitim sürecine girmek başka bir dert, eğitim aldıktan sonra anlamlı bir iş bulmak başka bir dert. Bu yılki sınav skandalının gençler üzerindeki etkisini hiç uzun uzun tartışmaya gerek yok. Ancak, bu konuda şu dört noktayı belirtmeden geçmeyi, hem bir vatandaş hem de bir eğitimci olarak, içime sindiremiyorum. Birincisi Cumhurbaşkanı ve Başbakanın skandalın incelenmesi için ilgili inceleme komisyonlarını harekete geçirmeden, kamuoyuna, sınav başkanını dinleyip tatmin oldukları şeklinde açıklama yapmaları; ikincisi, sınav başkanının açık itirafından sonra istifa etmeyip hâlâ makamı işgal ediyor olması; üçüncüsü, Başbakanın gençlerin karşısına bilmem kaç bin genci koyma ifadesi ve buna karşı toplumun, birkaç cılız ses dışında, tepkisiz kalması; dördüncü rahatsız edici konu ise, sınav başkanının sınav skandalı ve buna ilaveten intihal söylentiklerinden sonra da hâlâ koltuğunu koruyor olmasıdır.

Herkes için olduğu gibi, özellikle de bir bilim insanı için bilimsel kopyalama, yani intihal olayı, hiçbir şekilde affedilir bir suç değildir. Böyle bir iddia karşısında ya ilgili kişi iddianın doğru olmadığını ileri sürer ve bu savunmasını karşıt deliller ileri sürerek kanıtlar, ya da vicdan muhasebesi yaparak görevini bırakır. Bu iki yolun da izlenmemiş olması akademisyen ruhu ile açıklanabilir bir davranış olarak görülemez! Gönül isterdi ki, Cumhurbaşkanı ve Başbakan, sorumlu kişiden bilgi aldıktan sonra değil de, inceleme komisyonlarını görevlendirip gerekli tahkikatı yaptırdıktan sonraki kanaatlerini toplumla paylaşmış olsalardı! Gönül istredi ki, Başbakan da şikayetlerini dile getirmek için sokaklara dökülen gençlerin karşısına onbinleri çıkarabileceğini söylemek yerine, gençlerin dert ve şikayetlerini dinleyip, bir çare üretme yoluna girmiş olsa idi! Meseleleri anlamak ve çözmek yerine, niye toplum bastırılmaya ve susturulmaya çalışılır, anlayabilmiş değilim!

Yaşadığımız acı gerçekler, belki toplumun bir kesimi için, bir tür alan kazanma ve güç gösterisi olarak hoş karşılanıyor olabilir. Unutulmaması gereken şudur ki, hak ve hukuk toplumun bir kesimi için değil, tüm toplum için gereklidir. Aynı şekilde, toplumsal güvene dayalı adil yönetim de toplumun bir kesimi için söz konusu olamaz, tüm toplum için gereklidir. Güdülen ve giderek derinleştirilen ayırımcılık bugün kendisini güçlü gibi addeden kesimleri de yarın ezer. Toplumun bölünmesi ve bütünlüğünün kaybedilmesi, o anda hakim pozisyonda gözüken kesimlere değil, bu projeyi siyasetçiler marifetiyle toplumda uygulayanlara prim sağlar. Toplumun bütününü kapsamayan kısmî hakimiyet ve güç, aslında derin zaafiyet göstergesidir! 

Bir 23 Nisan kutlamasını, dünya çocukları ile kutladık, onlara çeşitli mesajlar iletmeye çalıştık. Oysa, farkında olmamız gerekir ki, çocuklar, aynen anadilini öğrenme yöntemine benzer şekilde, tüm davranış kalıplarını da büyüklerinden gördüğü ve hafızasının en derinine hiç silinmeyecek şekilde kaydettiği davranış kodları ile oluşturur. Başka bir deyişle, biz büyüklerin davranış normları, yarının büyükleri olacak bugünün çocuklarının davranış kod tohumlarını oluşturmaktadır. Hal böyle ise, dua edelim de, çocuklar nasihatlarımıza kulak versin de, yaptıklarımızı algılamasın ve yapmasın!

Çocuklara nasihat üstüne nasihat verirken, minik kalpli yavrular, iyi ki dönüp de bizleri, intihal iddiaları ile şaibeli insanları nasıl profesör yaptığımız, böyle insanları nasıl en sorumlu bir sınav sisteminin başına oturttuğumuz vb gibi sorularla bunaltmıyor! Minik kalpli yavrular eğitimin her aşamasında sınav heyecanı ile strese girerken, iyi ki bize, Avrupa Birliği’nin eğitim sistemimize kestiği acı karnenin hesabını sormuyor! İyi ki, kalpleri heyecanla çarpan çocuklarımızın acı hikayesini yakından yaşayan eğitimcilerimiz de her gün oynadığımız tuluatın ve hiç çekinmeden çökertilen yüksek eğitim kurumlarımızın hesabını sormuyor da, ellerinden gelen tüm gayretleri ile güzel bir nesil yetiştirmek için çırpıyorlar!  

Sevgili çocuklar, lütfen büyümeyin, içinizdeki çocuğu öldürmeyin, hep böyle kalın, ki ben de uyanmadan, bu ruyanın hayaliyle yaşayabileyim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar


  • Toplumsal Cinsiyet ve Azınlıklar Enstitüsü - İntihalci Bölüm Başkanları

    Mayıs 2012’den beri sürdürdüğümüz temiz akademi mücadelesi, Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelerde sahte diploma/akademik ünvan ve intihal (akademik hırsızlık) vakalarının vahim ve sistemik boyutlarda olduğunu ortaya koymuştur. Birçok üniversite belgelenen ve kamuoyuyla paylaşılan intihal vakalarını ara... DEVAMI>>

  • Prof. Dr. S. Rıdvan Karluk - ÜNİVERSİTELERİMİZDE BİLİM ETİĞİ İHLALLERİ VE ALINMASI GEREKLİ ÖNLEMLER (*)

    Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4 Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, İkinci Kamu Etiği Kongresi, Ankara, 27-28 Mart 2013   Özet Günümüzde çeşitli mesleklerin yürütülmesinde esas alınan değerlerin başında etik... DEVAMI>>

  • Toplumsal Cinsiyet ve Azınlıklar Enstitüsü - KUZEY KIBRIS ÜNİVERSİTELERİNDE İNTİHALLER

    Toplumsal Cinsiyet ve Azınlıklar Enstitüsü olarak ülkemizdeki üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin akdemik paye ve özgeçmişlerinin şeffaflığının ve güvenilirliğinin olmadığını, bilimsel çalışmalarındaki intihal (akademik çalışmalarda hırsızlık) vakalarının ciddi boyutlarda olduğunu kamuoyu ... DEVAMI>>

  • Türkiye ile Almanya’da Akademik Hırsızlığının Farkları...

    Almanya’da Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan’ın doktorluk unvanı, Düsseldorf Heinrich Heine Üniversitesi tarafından geri alındı. Üniversite, Schavan’ın doktora tezinde intihal yaptığına karar verdi. Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan’ın (CDU) doktora teziyle ilgili iddialar üz... DEVAMI>>

  • Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - Şişme dergiler, yeniden

    Energy Education Science and Technology dergisinden geçtiğimiz yıl içinde bahsetmiştim. Matematik Dünyası’ndaki yazımın yayınlanmasından sonra, başka araştırmacıların da aynı rahatsızlığı paylaştığını görme imkânım oldu. Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü hocalarından Umut Al, ... DEVAMI>>

  • Serdar Hiçdurmaz - Türk Akademisindeki İntihal Sorunu (Fikir Ağacı)

     “Üniversitelerinde bilimsel hırsızlığın doğal karşılandığı bir ülkenin elbette tüm yaşam alanları soyulacaktır.”(1) İntihal, bir diğer deyişle bilimsel aşırma, günümüzün bilim dünyasının en önemli sorunlarından birisi. Topluma yön vermeleri ve entelektüel olmaları beklenen bilim insanları... DEVAMI>>

  • Murat Bardakçı - İlim ve yolsuzluk meğerse ters orantılıymış! (HABERTÜRK)

    MESELENİN hukukî tarafını, yani suç olup olmaması konusunu bir tarafa bırakalım: Redhack'in YÖK'e yaptığı siber saldırı, bazı üniversitelerin vahim vaziyette olduğunu, bilimin falan artık bir tarafa bırakıldığını ve fakültelerin tamamen bir yolsuzluk mekânı haline geldiğini gösterdi! Hadisenin yaş... DEVAMI>>

  • Yüzde 90 intihale 'temiz sicil' indirimi (BirGün)

    ONUR EREM RedHack dün de Pamukkale Üniversitesi’ndeki intihal skandalının belgelerini yayınladı. Üniversitenin hazırladığı soruşturma raporuna göre akademisyen Harun Kemal Öztürk’ün bir yayınının yüzde 90’ının intihal olduğu belirlendi. Belgeye göre Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. ... DEVAMI>>

  • Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın - MAKALE PAZARI (Medimagazin)

    Bilimsel yayın, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, her türlü akademik unvanın kazanılmasında, üniversiter sistem içerisinde öğretim eleman ve üyelerinin ilerletme ve yükseltmelerinde en önemli ölçüt olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında, dünyadaki üniversitelerin ilmi sınıflaması yapılırk... DEVAMI>>

  • Derviş Doğan - İntihal iddialarını unutmadık (Havadis Kıbrıs)

    Bundan bir müddet önce ortaya atılan intihal iddiaları YÖDAK tarafından araştırılmaya devam ediyor. Konu hassas olduğu için bu araştırmalar kamuoyuyla şimdilik paylaşılmıyor. Akademik ortamlarda intihal büyük bir suç olarak algılanmaktadır. Sebebi de gayet açık. Bir başkasına ait çalışmaların, ... DEVAMI>>

  • Murat Bardakçı - Akademik tez üniversitenin malıdır (HABERTÜRK)

    YÖK'ün internette bir tez sitesi var... Türkiye'deki üniversitelerde son senelerde yapılmış ne kadar master ve doktora tezi varsa, hepsinin biraraya getirilmesine çalışılıyor. Araştırdığınız veya merak ettiğiniz konu hakkında kaynak aramak yahut aynı alanda daha önce çalışılıp çalışılmadığı... DEVAMI>>

  • Doç. Dr. Kudret Özersay - İntihal iddialarında Neredeyiz?

    İntihal akademik yaşamda işlenebilecek en ağır suçlardan birisidir. Suçun tespiti halinde kişilerin örneğin titrilerini yitirmeleri durumu veya daha da önemlisi mesleğe devam etmelerinin dahi mümkün olmayabileceği durumlar ortaya çıkarabilir. Öte yandan intihal iddiasının ortaya konuluş şekli p... DEVAMI>>

  • Semuhi Sinanoğlu - Makalesepeti.com

    Hikâyenin tüm detaylarını hatırlamıyorum ama bir derste Koray Çalışkan hocamız anlatmıştı. Öğrencinin biri bir gün makale teslim ediyor. Hoca okuyor, okuyor; içinden diyor ki, “Çocuk ne de güzel yazmış…” Ama makale bir yerlerden de tanıdık geliyor. Sonra hatırlıyor ki hocanın zamanında bir yere i... DEVAMI>>

.


.