NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

22 Nisan 2011

İntihal = Ahlaksızlık (Hürriyet)

Melis Alphan

İddiaya göre “şifreli kitapçık” meselesinin “kahramanı” ÖSYM Başkanı intihalci çıkmış, yani vaktiyle akademik hırsızlık yapmış.
Dr. Ginsparg vaktiyle yüreğimize su serpmiş, intihalin bilime pek etkisi olmadığını, intihalcinin zaten bilime katkısı olmayacağını ifade etmişti. İyi de ya o intihalci önemli bir göreve gelirse?
Amerikalı oyun yazarı Wilson Mizner'in zekice çıkarımlarından biri şu: “Eğer birinden kopyalar ya da çalarsanız buna intihal denir. Eğer iki kişiden kopyalar ya da çalarsanız buna değerlendirme denir. Eğer çok kişiden kopyalar ya da çalarsanız buna araştırma denir.”
Yani, konumuz yazı çizi olduğunda ne kadar çok kişiden çalarsanız o derece temizsiniz.
Basında mesela araştırmacı gazeteci olabilirsiniz.
Gazetelerin sayfalarını şöyle bir çevirin, derleme, portre türünde yazılarda arayın bakalım kaç kaynak bulacaksınız.
Birçoğunda hiç olmadığı gibi, derlemeyi yapan kişinin bir de utanmadan imzası basılır yazının tepesine.
Türk gazeteleri, dergileri yıllarca dünyanın başka yerlerindeki gazetelerden, dergilerden hırsızlık yaparak, sadece yazı değil, formatlar da çalınarak yapılmıştır. Hâlâ da bu yapılıyor. Ve yapanlara sorduğunuzda, “Babalar her şeyi yaptı, icat olunacak yeni bir şey yok ki” cevabını almanız olasıdır.

BİZİM KÜLTÜRÜMÜZE İŞLEMEMİŞ
Sadece yabancılardan kopyalıyoruz diye düşünmeyin, gazeteler de birbirinden çalar. Bir format birinde tutar, hop diğerleri de aynı formatı sayfalarına taşır.
Akademik dünyada da durum çok farklı değil. Ekşisözlük'te biri çok güzel demiş, “İntihal Türkiye akademik dünyasının ata sporudur” diye...
Gün geçmiyor ki bir akademisyenin intihal yaptığı ortaya çıkmasın.
Oysa intihal, Batı demokrasilerinde en büyük ahlaksızlıklardan biri sayılır.
Yurtdışında okuyanlar bilir, okullarda ilk öğretilen şey intihaldir. Biz tezimizi yazarken hocaların en fazla üzerinde durduğu konuydu bu.
İntihal yapan öğrenci okuldan atılır, akademisyenin unvanı elinden alınır.
İntihal yüz kızartıcı suçların bir numarasıdır.
Gelin görün ki bu bizim kültürümüze pek işlememiş bir konudur.
Sadece bilimde, akademik dünyada ya da basında değil...
Modada, müzikte bizim kadar hırsız millet var mıdır, emin değilim.
Yunan ve Ortadoğulu müzisyenlerden çalınan ve “anonim” diye gösterilen şarkıların haddi hesabı yoktur.
Modada yıllarca yurtdışındaki fuarlardan tasarım çalan biz değil miydik?
İntihal dendiğinde epey tecrübeliyiz aslında. Hatırlayın, Ömer Dinçer'in 1996'da basılan “İşletme Yönetimi” kitabında, Prof. Tamer Koçel'in “İşletme Yöneticiliği” kitabından intihali ortaya çıkmıştı. Dinçer suçu, kitabı beraber yazdığı “acemi ve dalgın” Yrd. Doç. Dr. Yahya Fidan'ın üzerine atmıştı.
Yalçın Akdoğan ise “Muhafazakar Demokrasi” adlı kitabında AKP ideolojisini anlatıyordu. Onun intihal için seçtiği kaynak ise Dr. Bekir Berat Özipek'in “Muhafazakarlık/ Akıl, Toplum, Siyaset” adlı doktora teziydi. Sonradan söylediğine göre meğer Özipek kaynak belirtmesini istememiş. Bu da bir ilktir herhalde.
İntihalci olduğu iddia edilen son kahraman, YGS'deki “şifreli kitapçıkların” odağı haline gelen ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir. Yine o en dürüstleriymiş, vaktiyle intihal yaptığı ortaya çıkınca, bir özür yazısı yayınlamış.
Ama tabii şanssızlığı geçmişindeki lekenin yine koşup ona yapışması. Kopyaydı, şifreydi derken esas kopyacının kendisi olduğunun ortaya çıkması. Bu öyle tarih dersinde kopya çekmeye de benzemez, akademik dünya intihali affetse de unutmaz.
Birkaç yıl önce uluslararası elektronik makale arşivi arXiv'in kurucusu Dr. Paul Ginsparg, Türk fizikçilerin intihalleri üzerine şu yorumu yapmıştı: “İntihalin bilime etkisi azdır. Çünkü zaten yüksek kaliteli iş üreten insanlar intihale ihtiyaç duymazlar. İntihale ihtiyaç duyanlar ise herhangi bir şeyi etkileyecek derecede yüksek kalite iş çıkaramazlar.
Dediğine geldik. Yüksek kaliteden geçtik de bari zararları dokunmasaydı, değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.