NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

11 Nisan 2011

KOPYALA-YAPIŞTIRCILAR DİKKAT! : ‘Nasılsa yapılmışı var’ deyip aşırmayın (Hürriyet)

Hayriye MENGÜÇ /Hürriyet KAMPÜS
Akademik çevreleri uzun zamandır meşgul eden intihal-aşırma konusunu, lisans ve yüksek lisans tezleri düzeyinde ele aldık. Tez danışmanları, yaşadıklarından yola çıkarak anlattılar...
İSTER alıntı deyin, ister ç-alıntı... Ya da arak... İntihal, fikir eserlerine yönelik yapılan birebir koypa demek. Tırnak içinde herhangi bir alıntılama yapmadan, önceden yazılanları kendi fikrin gibi kendi mal etmek, yazıyı ‘copy paste’ edip, altına imza atmak. Yani hırsızlık. Bir anlamda akademik ahlaksızlık...
Komedyen Cem Yılmaz’ın dediği gibi “Nasılsa yapılmışı var” deyip, aynen almak, akademik çevrelerde aslında uzun zamandır tartışılan bir konu. Sonu gelmiş değil, gelecek gibi de durmuyor. Ve bugün gelinen noktada, çoğu arak yöntemlerle hak etmediği akademik pozisyonlara yükseltilen, profesör olan, bilimsel makale yayınlamaz olmuş akademisyenlerin intihal yapan öğrencileri yakalamaları konusuna kuşkuyla yaklaşılıyor. Ancak bilgi hırsızlığının en kötü şey olduğunun farkında olan pek çok proje tez danışmanı hoca, bunu genç akademisyenlere öğretmek için yoğun çaba harcıyor. 
‘Tez çeteleri var’ 
Bilgi Üniversitesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Itır Erhart, bu konuda bir Türkiye gerçeğine parmak basıyor: “Tez/ödev çeteleri var ülkemizde. Para karşılığı ‘A’ alacak, ‘B’ alacak, ‘C’ alacak tezler ve ödevler yazıyorlar.”
Öğrenciyi yakından tanıyan danışmanların, o öğrencinin ne yazıp yazmayacağını bileceğini belirten Erhart, “O zaman da dönem sonunda aşırılmış bir tezle karşılaşma ihtimaliniz olmaz pek. Tezin her aşamasını izlemek ve tezin kendisi, bu süreci notlamak da bunu önlemenize yardımcı olabilir” diyor. Kendi öğrencileri arasında tez aşıran olmadığını söylüyor ve bu durumu şöyle açıklıyor:
“Bizim üzerimizde 4-5 tane tez öğrencisi oluyor her dönem. Bu öğrencilerle her hafta buluşuyoruz ve gelişmelerini takip ediyoruz. Örneğin literatür taramalarını istiyoruz. Bir hafta sonra ellerinde kaynaklarla geliyorlar. Sonra birlikte metodoloji geliştiriyoruz vs. Bu öğrencilerle çok yakın çalıştığımız için dönem ya da yıl sonunda bitecek tezi aşama aşama izliyoruz. Bu de tez aşırmayı imkansız hala getiriyor.”
Peki “hiç aşırma olmadı mı” deyince, Yrd. Doç. Dr. Erhart, “Tez değil, ama ‘paper’ aşıran oldu. Ödev veriyorsunuz size başkasının yazdığı bir ‘paper’la geliyor. İlk kez oluyorsa uyarıyoruz ve bu tür bir davranışın sonuçlarını anlatıyoruz detaylı olarak. Birden çok kez tekrarlanırsa disiplin kuruluna yönlendirebiliyoruz” diyor.
Herhangi bir aşırma olayını genelde bunları saptamak üzere geliştirilmiş araçları kullanarak tespit ediyorlar. “Şüphelendiğiniz metni kopyalıyorsunuz, metin başka bir yerden alınmışsa sizi o sayfaya yönlendiriyor” diyor Erhart. Eğer böyle bir aşırma olayını fark ederse, öğrenciyle detaylı biçimde konuştuğunu söylüyor.
‘YÖK’ün sayfasından indiriyor’
Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Selçuk Burak Haşıloğlu, öğrenci yazmakta zorlanıyor ve YÖK’ün sayfasında girip rahatlıkla indirebiliyor, kendisi yazmış gibi” diyor.
Bu durum karşısında yapılanların, tamamen danışmanın davranışına kaldığını söyleyen Haşıloğlu, bu tip tezlerin aslında kendini belli ettiğini söylüyor:
“Öncelikle bu tip aşırılmış tezler, tez yazım formatından yakalanıyor. Mesela her üniversitenin genelde tez yazım kuralları aynıdır, ama bazı küçük detaylarda birbirinden ayrılır. Örneğin nokta yerine noktalı virgül kullanılır. Eğer gereken yerde başka türlü bir alıntılama varsa bu, bizde hazırlanan tezin başka bir tezden alınmış olabileceği hissi uyandırır. Bu arada bir danışman, tecrübesiyle gelen tezde yapılmış aşırmaları fark edebilir. Tezi yazan öğrencinin önemli bir konuda kendisine aitmiş gibi görüş bildirmesinden de anlaşılabilir.” 
Bazı tezler şüphe yaratır
Öte yandan Yrd. Doç. Dr. Haşıloğlu, danışanla fikir alışverişi yapılmasının önemine değinerek “Bilgi paylaşımı yapılmamış, örneğin danışmana hiç gösterilmeden tamamlanan ya da tez yazım süreci boyunca danışmanın hiç görüşü alınmamış tezlerin her zaman şüphe yarattığının” altını çiziyor. Tez aşıran bir öğrenci ile karşılaşmadığını, ancak üniversitesinde başka bir danışmanın başına geldiğini ve onun da öğrenciden tezi yeniden yazmasını istediğini anlatan Haşıloğlu, şunları söylüyor:
“Eğer tez sunmak için jüriye savunmaya gelindiğinde tezi sunarken aşırma olduğu fark edilirse, danışman ya da jüri üyeleri tezin aşırma olduğunu açıklarsa, tez yazan atılır ve hatta soruşturma dahi açılabilir. Ama tezi hazırlayan; savunmadan önce danışmana okutur, danışman bunun aşırma olduğunu fark ederek kendisine bildirirse, öğrencinin tezini düzeltmesi için yasal hakkı doğar.”
Namus ve şeref yemini...
Bu arada bir tez danışmanı olarak hassasiyetini dile getiren Haşıloğlu, “Diyelim ki gözümüzden kaçtı: Bu durumda yıllar sonra ortaya çıktığında danışmanın da sorumluluk payı vardır” diyor ve kendi çözümünü söylüyor: “En ince detayına kadar incelerim ve öğrenciden yemin mektubu benzeri metin alırım.”
“Yemin mektubu nedir” deyince de şunları söylüyor: “Her enstitüde farklıdır, ama bazı üniversite enstitülerinde tez teslim formu, bir taahhütnameyi de içerir. Yani burada tez teslim ederken tezi hazırlayan kişi, alıntı-çalıntı yapmadığını belirtir ve bunun altına imza atar. Bazılarında ise yemin mektubu vardır. Bu mektupta “Hiçbir yerden aşırma yapmadım konusunda namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” der. Ve bunu da önsözde belirtir.”
Dijital ortam tespiti kolaylaştırıyor
Erciyes Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden Dr. Cüneyt Dumrul, öğrenci tezlerinde intihalin tespitinin oldukça kolay olduğunu söylüyor:
“Öncelikle öğrenci bitirme ödevi hazırlarken; bu işin çok acemisi olduğu için ondan, biçimsel ve içerik olarak çok iyi bir çalışma beklenmez. Eğer öğrenci, biçim ve içerik açısından iyi bir çalışma getirdi ise bu durum intihal yönünde şüphe oluşturur. Ayrıca öğrenci henüz anlayamayacağı kaynakları, örneğin İngilizce kaynakları, çalışmasında kullanmışsa bu da şüphe oluşturur. Bunların yanı sıra internet veri tabanlarının erişime açılması, ödev sitelerine öğretim elemanlarının çeşitli yollarla erişebilmeleri ve bitirme tezlerinin fakültelerde dijital ortamda saklanması, artık intihalin tespit edilmesini kolaylaştırıyor. Özellikle internette ödev sitelerinin bu konularda öğrencilere imkânlar sundukları ise biliniyor.”
Bitirme tezlerinde intihal yapılması nasıl önlenir? Dr. Dumrul, öncelikle öğrenci ve danışmanın bir araya gelerek öğrencinin gelecek planlarıyla ilgili ve özgün başlıklı bir konu seçimi yapması gerektiğini söylüyor. Ayrıca danışmanın intihal konusunda öğrencisine bilgi vermesini ve bunun sonuçlarını anlatması gerektiğini vurguluyor:
“Çalışma boyunca düzenli görüşmelerle öğrencinin getireceği metinler, danışmanın kontrolünden geçmelidir. Böylece öğrenci en baştan böyle bir hatayı bilerek ve bilmeyerek yapmamayı öğrenebilir. Bunların yanında öğrencinin yararlandığı kaynakları danışmanına getirmesi istenmelidir.”
‘İkinci kez yaparsa disiplin cezası almalı’
Bitirme tezlerinde intihal yapmanın cezasının ne olması gerektiği konusunda ise Dumrul, şunları söylüyor:
“Mevcut yönetmeliklere göre bitirme tezinde intihal yapan bir öğrencinin cezası, kopya çekmekle özdeştir. Ancak bence, bu ceza oldukça ağırdır. Nitekim, bilimsel bir metin hazırlama konusunda çok çok acemi olan bir öğrenci, intihalin ne olduğunu dahi bilemeyebilir. Böyle bir ceza yerine öğrencinin bir dönem bitirme ödevinden kalması, konusunun değiştirilmesi ve ancak öğrenci ikinci defa aynı hatayı yaptığında disiplin cezası uygulanması daha doğru olacaktır.” 

SAKARYA Ünivesitesi Coğrafya bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev yapan Muhammet Kaçmaz; doktora tezini yeni bitirmiş, İstanbul-Sakarya arasında mekik dokumuş, maddi ve manevi bu konuda çöküntüye uğramış ve 2003 yılından bu yana bilfiil bu sürecin içinde olan biri olarak konu hakkındaki düşüncelerini anlatıyor:
“Öncelikle biz, akademik çalışma yapmayı bilmiyoruz, çünkü lisans eğitimlerimiz çok zayıf. Sonra da yüksek lisans ve doktorada yüksek performans bekliyoruz... Hem de öğrencilere hiç bir şey vaat etmeden ve hiç bir yatırım yapmadan... Dolayısıyla öğrenciler, intihal olayını bilse de akademik çalışma sürecinde bunun ne demek olduğu konusunda pek bilgileri yok. Bunu bilinçli yapan yok mudur, elbette vardır ancak karşılaştırma yapılacak olursa büyük bir çoğunluğu ne yaptığının bile farkında değildir, özellikle yüksek lisans aşamasında.”
‘En iyi tez, bitmiş tezdir’
Yrd. Doç. Dr. Kaçmaz, kendi deneyimlerinden yola çıkarak anlatmasını sürdürüyor:
“Doktora sürecinde bu durum kısmen düzeliyor, ama yüksek lisanstan doktoraya geçiş süreci incelenecek olursa büyük bir düşüş olduğu gözlenecektir. Hepimiz birçok sıkıntıdan dolayı bir noktadan sonra ‘en iyi tez bitmiş tezdir’ felsefesini benimsemek zorunda kalıyoruz. Yoksa hayatla mücadele edemiyoruz, bu süreçte bir çoğumuzun hayatları alt üst oluyor... Akademik yaşam konusunda maalesef çok az bilgiliyiz ve süreçleri bilmediğimizden deneme yanılma yöntemleri ile düşe kalka öğreniyoruz bir şeyleri. Daha kolay şartlarda yapan yok mu, elbette var, ama akademik yolculukta gelecekle ilgili kaygılar, özellikle kadro alma ya da kadroda kalma gibi meseleler, Demokles’in kılıcı gibi üzerimizde geziyor... Örneğin bizzat bu işi yapan araştırma görevlileri için bile atılma söz konusu iken üniversitelerden, bu kişilerden nasıl özgün ve özgür eserler vermesini bekleyebiliriz ki...”
‘Onaylamadıkça o tez bitmez’
Şu an 3 bitirme tezi yaptırdığını söyleyen Kaçmaz, dikkat ettiği noktaları şöyle özetliyor:
“Alıntılarda nelere dikkat edilmeli, nasıl araştırılmalı, özgün konu seçimi gibi konularda yardımcı oluyorum. Henüz intihal ile karşılaşmadım. Karşılaşırsam öncelikle bunu bilinçli yapıp yapmadığını öğrenmeye çalışırım, bilinçli değilse düzelttirmeye, bilinçli ise yine düzelttirmeye çalışırım, ama ısrar ederse de gerekli işlemleri yaparım. Sonuçta tezin onayı bizlerden geçiyor en son aşamaya kadar ısrar etse bile siz onay vermedikten sonra o tez bitmez. İntihal yapan bu işi, bir marifet olarak görüyorsa bu kişinin akademik kariyer yapmaması için elinden geleni yaparım. Zira bugün bilgi aşıran, yarın neleri aşırır kim bilir?”
Son söz...
Muhammet Kaçmaz, son noktayı şöyle koyuyor:
“İntihal olayının da ötesinde tezlerini başkalarına yazdıranlar bile varken, sürecin birçok tarafı yamalı bohça iken tek bir olumsuzluğu öne çıkararak akademisyenlerin hepsini töhmet altında bırakmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Zira çıkan birkaç örnek, herkesi aynı şekilde yaftalamaya yetiyor, özellikle bu sürecin zorlukları hakkında en ufak bilgisi olmayanlar tarafından...” >>>

MİLYARLARCA KAYNAKTAN TARAMA YAPILIYOR

1996’da kurulan Turnitin.com sitesi, ödevlerin çalıntı-alıntı olup olmadığını çevrimiçi tarıyor ve raporluyor. Site ayrıca ödevlere geribildirim de yapıyor.
Alıntı yapmanın doğru yolunu göstermek ve olası çalıntılardan korunmak için üniversite ve liselerde öğretmenler, Turnitin sitesini kullanıyor. Hazırlanan ödevler, çevrimiçi Turnitin.com sitesine konuluyor, akademik girdi, reklam metinleri ve öğrenci ödevleri de dahil milyarlarca kaynaktan tarama yapan site, karşılaştırmaları yapıp ne kadar alıntı yapılmış, hangi kaynaklardan hangi kısımlar alınmış ya da çalınmış ortaya çıkıyor. Türkiye’de Turnitin’i; Bilkent, Sabancı, İTÜ, ODTÜ, Çanakkale 18 Mart, Anadolu, Koç ve Süleyman Demirel Üniversiteleri kullanıyor.
Ayrıca, internet üzerinden kullanılabilecek intihal tespit programları da var. Asuyatuyolar.blogspot.com’da 6 Mart 2011’de yazılmış bir günce notu, üstelik ücretsiz olan bu programlar hakkında bilgi veriyor. Ücretsiz ve bireysel kullanıcılara yönelik seçeneklerin irdelendiği yazıda işin en pratiğinin “Google’da bir cümleyi tırnak içinde yazıp aratmak olduğunu belirtiyor. Daha kapsamlı seçenekler için bu bloga bakılabilir. 
Ezgi Arık

3.000 DOÇENTLİK TEZİNİN 140'I İNCELEMEYE ALINDI

1999-2004 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu Başkanlığı, 2000-2004 yılları arasında ise Üniversitelerarası Kurul Temsilcisi ve YÖK Genel Kurulu Üyesi olarak görev yapan, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Şevket Ruacan, “Yayın Etiği” başlıklı sunumunda; Türkiye’nin 2005 yılı ülkeler yayın sıralamasında Türkiye’nin 19’uncu sırada olduğunu belirtiyor. 1997-2004 yılları arasında kendilerine sunulan 212 dosya içinde 163 bilimsel yanıltma, 36 yanıltma şüphesi, 13 de karar verilemeyen dosya bulunduğunu kaydediyor. Bu dosyalardaki en sık yanıltma tiplerini ve dosya adedini şöyle sıralıyor:

Duplikasyon/mükerrer yayın: 58
Yazarlık ihlalleri: 26
Etik Kurul Onayı ihlalleri: 25
Bilgilendirilmiş onay: 22
Uydurma/çarpıtma: 19
Aşırma/plajerizm: 17
Etik dışı araştırma/klinik uygulama: 15
Çıkar ilişkisi: 8
Danışman/editör kusuru: 9
Çeşitli: 39 


Prof. Dr. Ruacan, www.ulakbim.gov.tr’de yer alan sempozyum bildirisinde ise; 2005-2008 yılı arasındaki Doçentlik Sınavı Etik Komisyonu’nu verilerine dayanarak Türkiye’de her yıl ortalama 3.000 kişinin değişik alanlarda doçent olarak başvurduğunu belirtiyor. “Bunlardan değişik yıllarda 83-140 dosya etik bakımdan ciddi bulunarak incelemeye alınmıştır” diyen Ruacan, bu dosyalardan da gene değişik gerekçelerle her yıl ortalama 30 tanesine yaptırım önerildiğini kaydediyor.
Ayrıca Prof. Dr. Şevket Ruacan’ın Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK) Doçenlik Sınavı Etik Komisyonu 2005 yılı verilerine dayanarak yaptığı değerlemeye göre; o yıl sınava 2.780 kişi girdi. Etik Komisyon’a gelen 100 dosyanın 75’i iade edildi. Ceza alan dosya sayısı ise 25 oldu. 2006 yılında ise 3.154 aday doçentlik sınavına girdi. Etik Komisyon’a 110 dosya geldi. Bu dosyaların 85’i iade edildi. Ceza alan dosya sayısı, 25 oldu.    

NE  OLMUŞTU?
* İNTİHAL ile ilgili en taze haber, geçen ay geldi. Almanya’nın olası başbakanı olarak lanse edilen ancak doktora tezinde kaynak göstermeden alıntı yaptığı ortaya çıkan Almanya Savunma Bakanı Karl-Theozor zu Guttenberg, istifa etmek zorunda kaldı.
* New Orleans Üniversitesi’nde bilgisayar bilimleri doktorası yapan A.Murat Eren’in 2010 Eylülü’nde yazdığı ‘Bilimsel Ahlaksızlığın Gri Mecraları’ isimli yazı, intihal konusunda akademik dünyanın halini gözler önüne serdi. Ayrıca Dr.Tansu  Küçüköncü’nün mücadelesi sürüyor.
* Daha eskilere dönersek, 2005’te Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer’in Yrd. Doç. Dr. Yahya Fidan ile 1996’da yazdıkları ‘İşletme Yönetimi’ adlı kitapta intihal yaptıkları, Marmara Üniv. kararıyla kesinleşmiş; olay, intihali siyaset sahnesine taşımıştı.
* 2003’te ise Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu, İstanbul Üniv. Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’na; bir kitabındaki intihal nedeniyle 2 ay meslekten men cezası vermişti.

1 yorum:

  1. turnitin neden gerekli, bkz: https://pejifa.wordpress.com/2017/04/14/turnitin-neden-gerekli/

    YanıtlaSil

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.