NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

21 Şubat 2011

Prof. Dr. Rıdvan Karluk - Üniversitelerimiz ve Bilimsel Hırsızlıklar ( Sakarya Gazetesi )

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 27 Mayıs 2010 tarihinde üniversitelerimizde bilimsel hırsızlık (intihal) iddialarında artış olduğunu belirterek, ´´İntihal iddialarında artış var. Herkes birbirinin intihal yaptığını iddia ediyor, ihbar ediyor. Bu dosyalara bakıyoruz. Elimizde bu konuyla ilgili 80-90 dosya bulunuyor´´ demiştir.

Üniversitelerimizde çok sayıda bilimsel yanıltma ve aşırmacılık olayı olduğu bilinmesine rağmen, yöneticiler bu konuda gerekli hassasiyeti bazen göstermemektedirler. "Elma bizdense çürük değildir", "kol kırılır yen içinde kalır" zihniyeti ile hareket edildiği sürece, Türkiye´deki intihalci hocalara maalesef bir şey yapmak mümkün olmamaktadır.

Bilime saygı, bilim kurumlarının namusudur. Bu saygıyı kaybetmek, üniversitelerimizin bilimsel namusunu kaybetmesi anlamına gelir. Bilimsel namusu bir defa kaybettiniz mi, artık onu geri kazanmak çok zor olur, bazen de mümkün olmaz.

Bu köşede intihaller ile ilgili olarak 20´den fazla yazım yayınlanmıştır. Bu yazılarımdan 12´i, "plagiarism-turkish.blogspot.com"da da yer almıştır. İsteyen okurlarım yazılarıma bu adresten ulaşabilirler.

Yargıya intikal eden bazı intihal olaylarında YÖK, intihal suçlarını 5525 sayılı Af Kanunu kapsamında değerlendirerek hata yapmaktadır. Çünkü 5525 sayılı Af Kanunu yüz kızartıcı suçları kapsamamaktadır.

İntihal gerek Türkçe ve gerekse yabancı literatürde öğretim üyesi için yüz kızartıcı bir suçtur. Af Kanunu hırsızlık suçunu (bilimsel hırsızlıklar dahil) kapsam dışında bırakmıştır.

Hırsızlık yapanlar anayasamıza göre milletvekili seçilemediklerine göre, bilimsel hırsızlık yaptığı YÖK tarafından iki defa tescil edilmiş, Üniversitelerarası Kurul tarafından tezinde bilimsel hırsızlık yaptığı onaylamış ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı da bulunan bir öğretim üyesinin üniversitelerde görev yapmaması gerekir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu´nun memurluğa alınma şartlarını düzenleyen 48/A-5 maddesinde, affa uğramış olsalar bile yüz kızartıcı bir suçtan hükümlü bulunmama şartı aranmıştır.

Madde de yüz kızartıcı olarak sayılan suçlar, Milletvekili Seçimi Kanunu´ndaki ve dolayısıyla Anayasa´nın 76. maddesindeki yüz kızartıcı olarak sayılan suçlarla aynıdır. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "bilimsel intihal yapan bir öğretim üyesinin öğrencinin karşısına çıkmaması gerektiğini" belirtmektedir. Prof. Dr. Teziç bu konuda şu gerçeğe dikkati çekmektedir:
"Ona hocalık görevi yaptırılmamalıdır. Artık o kişinin bir daha üniversitede kürsüye çıkıp öğrencilere ders verir aşamada olmaması ve hocalık kisvesi içinde üniversitede bulunmaması gerekir."

Anayasa´nın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti, sosyal hukuk devletidir. Hukuk devleti; kamu hizmeti görenlere hukuki güvenceler sağlayan, güvence sağlamak için koyduğu kurallara bağlı olan ve verilen yargı kararlarını ilgililerin başvurusuna gerek kalmadan infaz eden devleti ifade eder. Kamu gücünün temsilcisi olan idare, faaliyetlerinde hukuka uygun davranmak zorundadır.

İdarenin yargı denetimine açık olmaması durumunda, yargının ve hukuk devletinin varlığından söz etmek doğru olmaz. Hiçbir devlet, yasama ve yürütme organlarının tüm işlem ve eylemlerini hukuk denetimine almadan gerçek anlamda bir hukuk devleti olduğunu iddia edemez.

Prof. Dr. Kayhan Kantarlı´nın da belirttiği gibi bilim ahlakı evrenseldir.

Hiçbir ülkede öğretim üyelerinin bilimsel etiğe uymamama gibi bir özgürlüğü olamaz. Ülkemizde bunun tersi bir anlayış hüküm sürdükçe, uygar bir Batı ülkesi olma iddiamızın hiç bir inandırıcılığı olamayacaktır.

Türkiye´de kapatılan dosyalara ilişkin intihal iddiaları çok fazladır. "Üniversite bu dosyayı kapattı", "Rektörün arkadaşı olduğu için dosya kapatıldı", "Üniversite gerekli inceleme yapmıyor siz inceleyin" iddialarının sayısı giderek artmaktadır.

Bu konuda Stephen H. Unger´in şu sözü çok önemlidir:
"Mesleki ahlak kuralları, meslek adamlarının kendilerini korumaları için değildir; son analizde bunlar toplumun korunması içindir. Bir gruba ait kurallar kendi çıkarlarını korumaya yönelirse, o grup organize suç karakteristiği sergilemeye başlar."

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl Tekin önemli bir kararla intihal yaptığı konusunda hakkında kuvvetli kanıtlar bulunan Sanat Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bekir İlker Topçu´nun istifasını istemiştir. Konuyla ilgili olarak Sakarya Gazetesi´nin 13 Şubat 2011 tarihli baskısının manşeti şöyleydi: "Bilimsel Aşırma Görevinden Etti!"

"Prof. Dr. Topçu´nun, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi´nde görevli Yrd. Doç. Dr. Fahri Birinci´nin 2004 yılında hazırladığı İnşaat Mühendisliği´nde Malzeme Bilimi konulu kitabı 2009 yılında kendi adıyla yayınladığı iddia edildi. Yrd. Doç. Dr. Birinci, Topçu hakkında Cumhuriyet Savcılığı´na suç duyurusunda bulundu. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Prof. Dr. Topçu, kendi adıyla yayınladığı eserin kitap değil, ders notları olduğunu belirterek, Birinci´nin de onayı alınarak onun kitabındaki bilgileri de kaynak gösterdiğini ve atıfta bulunduğunu söyledi. Topçu, söz konusu kitap olayında suçsuz olduğunu söyledi.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi´nde görevli Yrd. Doç. Fahri Birinci 2004 yılında ders notlarından oluşan İnşaat Mühendisliği´nde Malzeme Bilimi konulu kitap hazırladı. 2006´da kitabın basımı konusunda üniversitenin Bilim Kurulu´ndan onay aldı. Birinci, bu sırada kitabını incelemesi için alanında uzman olan Prof. Dr. İlker Bekir Topçu´ya gönderdi. Topçu´nun kitabın sahibi Birinci´ye ´kitabı niye yazdın? Buna gerek yoktu´ diyerek ona iade ettiği öne sürüldü.

Yayınevleriyle görüşmeler yapan Birinci, 2009´da Prof. Dr. İlker Bekir Topçu adına yayımlanmış ´İnşaat Mühendisliği Malzeme Birimi´ isimli kitabı alarak inceledi. Birinci kitabın içeriğinin yayımlamayı bekleyen kendi kitabıyla aynı olduğu fark ederek, bu olay ile ilgili Cumhuriyet Savcılığı´na suç duyurusunda bulundu. Birinci, durumu YÖK´e de ileterek, Topçu hakkında idari soruşturma açılmasını da istedi.

Birinci, yaptığı incelemeler sonucunda kendisine ait kitabın ilk nüshasındaki yanlışların bile söz konusu kitapta aynen yer aldığını belirlediğini söyledi. ESOGÜ Sanat Tasarım Fakültesi Dekanı Bekir İlker Topçu´nun yayımladığı kitabın ISBN numarasının olmadığı iddia edildi. Topçu´nun kitabın yayımı konusunda bağlı bulunduğu ESOGÜ Rektörlüğünden izin almadığı öne sürüldü.

Olayla ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve YÖK idari soruşturma açtı. ESOGÜ Sanat Tasarım Fakültesi Dekanı Bekir İlker Topçu, Rektör Fazıl Tekin´in isteği doğrultusunda görevinden istifa etti. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Prof. Dr. Topçu, kendi adıyla yayınladığı eserin kitap değil, ders notları olduğunu belirterek, "bu olayda suç olabilecek bir şey yapmadım. 2007 yılında yayınladığım ders notlarında Birinci´nin onayı da alınarak, onun kitabındaki bilgileri kaynak gösterdim. Atıfta bulundum. Bu konuda yapılan suçlamaları asılsız buluyorum" dedi.

Plagiarism-turkish.blogspot.com
da yer alan "Üniversitelerinde bilimsel hırsızlığın doğal karşılandığı bir ülkenin elbette tüm yaşam alanları soyulacaktır" sözünü, tüm öğretim üyelerimizin daima hatırlamasında yarar vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.