NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

1 Şubat 2011

Kadir Boğaç Kunt - HELAL OLSUN!

Başlık hakkında çok düşündüm. Önce “Destek mesajıdır!” diyeyim dedim. Sonradan fikrim değişti, doğrudan “Ahmet Murat Eren’e destek mesajıdır!” diye yazdım. Uygunsuz olur düşüncesiyle yazdığımı sildim. “Adın Anılsın Murat Eren”, dua gibi. Bunu da beğenmedim. Nihayetinde “Helal Olsun!” da karar kıldım. Öncelikle, çok sevdiğim öğretim üyesi biyolog bir kardeşimin lafı vardır, onu zikredeyim; “Bizdeki etik etik değil, eksik etekdir” der. Bugün bir kez daha idrak ettim bunu.
Efendim, olaylar zinciri Ahmet Murat Eren’in geçtiğimiz günlerde kişisel ağ sayfasında “İmece Usulü Bilim Cinayeti Konferansları” başlıklı bir yazı kaleme almasıyla başladı (buradan). Kahramanımız aynı başlıklı yazısında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde, 27-29 Nisan 2011 tarihlerinde düzenlenecek olan “Uluslararası Bilişim Konferansı” nı irdeliyor ve bence de haklı olarak konferansa dair bir takım eleştirilerde bulunuyordu. Olay 28 Ocak günü, Ahmet Murat Eren’in bu yazısının Odatv.com haber sitesinde “Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde Skandal” başlığıyla yayınlanmasıyla (buradan) yükselişe geçti ve dün Çomü.tv ağ sayfasında “Ahmet Murat Eren hakkında Suç Duyurusu” başlıklı bir başka yazının kaleme alınmasıyla zirve yaptı (buradan).
Şimdi yazılanlar ortada. Ahmet Murat Eren ortaya bir sav atmış. Savını bulgularla desteklemiş ve bir sonuca varmış. Doğru ya da yanlış; fikirlerini dürüstçe, korkusuzca nazik bir üslupla kaleme almış. Böylesi bir hadiseden sonra onun yazısında adı geçen kişi ya da kişilerin yapması gereken, ona onun üslubuyla yanıt vermeleriydi. Yanılmış olabilir, yanlış yorumlamış olabilir, hata yapmış olabilir… Ona hakaretler yağdırmak hele hele “Sayın Murat Eren [...], sizin bizim makaleyi anlayacak kapasiteniz olduğunu zannetmiyorum.” diye başlayan bir cümleyle savunmaya geçmek; onun haklılığını, düşünen beyinlerde perçinlemekten öteye geçmez. Bir yazı alırsın kaleme, onun savlarını teker teker çürütürsün. Bilim adabı bunu gerektirir. Eğer yazdıklarının hakaret içerdiğini düşünüyorsan şahsen “suç duyurusunda” bulunursun. Hukuk verir kararını.
Elbette Çomü.tv ağ sayfasında yazılanlar, Ahmet Murat Eren’in eleştirdiği kişi ya da kişilerce kaleme alınmamış. İşin en vahim yanı kimin tarafından yazıldığı meçhul. Şahsen yazının altında bir imza göremedim. Ağ sayfasının künyesinde yazan şu; “Çomü.tv, Çanakkale Kent Konseyi WebVizyon Çalışma Grubu tarafından oluşturulmuş Üniversitemizi Tanıtım Portalıdır”. Şimdi soruyorum… İthamlara maruz kalanlar varken, bu portala mı düşer Ahmet Murat Eren hakkında suç duyurusunda bulunmak? Onu afişe etmek.
Ve seviyesizliğin had safhası…
"Şimdi biz sana soruyoruz Sen kimsin Ahmet Murat Eren. Sen hiçbir bilgin olmadan Biyoloji alanında doktora yapmaya başlamışsın. Bu etik değil. Öğrenciliğin ve akademisyenliğin sırasında biyoloji ile ilgili hiçbir bilgin yok. Kendinde itiraf ediyorsun hiçbir bilgiye sahip olmadan mezun oldum diye. O zaman Senin Amerika’daki üniversiten para ile diploma veren bir üniversite öyleyse. O zaman oradaki akademisyenlerde para karşılığı her şeyi yapıyorlar demektir."
Farklı bir daldan gelen şahsın “Biyoloji” alanında doktora yapmaya başlamasının neresi etik değil? Bilim hiç kimsenin tekelinde değildir! Bir insan bırakın doktora yapmayı, biyolog olmadan, Biyoloji lisans eğitimi almadan da çok başarılı bir biyolog olabilir. Bilim tarihi bunun sayısız örnekleri ile doludur. Kaldı ki Ahmet Murat Eren, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun olsaydı da sizin verdiğiniz listedeki derslerden hiç bir şey anlamayacaktı.
Bu böyle sürer gider … Bunca tartışmaya neden olan yazıyı ilk okuduğumda da yazarına hak vermiştim. Sonrasında yapılan yorumlar, söylemler, aba altından sopa göstermeler yazarın haklılığını, en azından arı kovanına çomak soktuğunu ispatlar nitelikte. Son söz olarak şunları söylemek istiyorum… Yazdıklarından dolayı Ahmet Murat Eren’e acımasızca saldıranlar, bel altından vuranlar. Hele hele lafı “gittiğin yerde kal” demeye getirenler. Ne Ahmet Murat Eren Bruno’dur. Ne de Türkiye, ortaçağ İtalya’sıdır. Bu ülkede hala dürüst, onurlu, bilimin evrenselliğine ve cumhuriyetin getirdiklerine yürekten inanan bilim adamları olduğunu asla unutmayın. Dün “Paul Langevin” ı sırtlarında taşıyıp, Alpleri aşırtan Fransız partizanların ruh ikizleri; “Hocamın atının sıçrattığı çamur elbiseme süstür” diyen büyük dehanın dölleri, henüz Anadolu topraklarında tükenmedi. Bu böyle biline!
Not: Ahmet Murat Eren ile hiç bir tanışıklığım yoktur ve bu yazıyı şayet sonuna kadar okuduysanız lütfen bir kaç yıl evvel yazdığım Hocam başlıklı şu kısa yazıyı da okuyunuz. KBK…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.