Bilimsel araştırmalar da, bu devirde, herhangi ticari bir proje gibi ihaleye çıkıyor. İhaleyi yapan DPT ya da bakanlıklar olabilir. Bilimsel araştırma projesi vermek için, devletin kurumları, bilimsel araştırmayı yapacak ekibin yanında ya bir araştırma şirketi ya da bir sivil toplum örgütünün bulunmasını şart koşuyor.
Şart koşuyor, çünkü araştırmanın sonunda iyi para var. Özel araştırma şirketi, bir tür taşeron şirket olsun ki, araştırma yabancıya değil, bizimkilere gitsin mantığı.
Bilimsel proje ihaleye çıkınca, taşeron firmalar herhangi bir ticari ihaledeki gibi, teminat gösteriyor, para yatırıyor.
İYİ PARA VAR
Bilimsel araştırmada taşeron firmaların ne işi var? Çok işi var. İyi para kazanıyorlar, başkalarının yaptıkları araştırmalara konuyorlar.
Bu işin bilimsel araştırmalarda ticaretin nasıl devreye girdiğini göstermesi açısından, hoş olmayan fotoğrafı.
Adalet Bakanlığı olumlu bir düşünceden hareket ederek, 2013 Yılına Kadar Eğitim Yoluyla Şiddetin Azalması başlıklı bir proje hazırlıyor. Malum, Türkiye şiddet toplumu. Eğitim yoluyla şiddeti nasıl azaltmak mümkün, bunun bilimsel olarak araştırılması için elverişli alanlardan biri Güneydoğu.
Muğla Üniversitesinden bir grup öğretim üyesi öğrencilerle birlikte, böyle bir araştırma için 2009 Mart ayında kolları sıvıyor. Araştırmanın başlığı Mardin İli Sosyal Risk Analizi. Türkiye’de hiç yok, ilk kez böyle bir araştırma yapılıyor.
Araştırma martta başlıyor, bir ay sonra 21 Nisan’da 44 kişinin öldürüldüğü Bilge Köyü katliamı yaşanıyor. Yani, yerinde ve zamanında bir araştırma.
Muğla Üniversitesi ekibi bir ay boyunca Mardin ve çevresini adım adım tarıyor. Boşaltılan köyler, terör, göç, ilçelerdeki nüfusun sorunları, siyaset üretenler için risk alanlarının saptanması gibi konularda kapsamlı bilgi topluyor.
Mardin Valisi Hasan Duruer araştırmanın her aşamasında, üniversite ekibini destekliyor.
Çünkü, sonuçta araştırma devlete teslim edilecek. Devlet bu araştırmadan kendine dersler çıkartacak, şiddetin azaltılması için siyaset üretecek. Araştırmanın pratik amacı bu.
TV’DE O ADAM
Üniversite ekibinin yanında, kurala uygun biçimde, bir firma var. O firmanın temsilcisi de, ekibi sık sık arayarak, “aman devam edin, DPT sizi destekliyor” mesajları gönderiyor.
Bir süre önce araştırma bitiyor. Kitap haline geliyor.
Tam topluma tanıtılacak, üniversiteliler birkaç hafta önce TV’ye bir bakıyorlar ki, aaaa, ekibe yardım eden o özel firmadan biri TV’de.
Kitabın üstünde kendi adı, TV’ye çıkmış, araştırmayı anlatıyor. Kendi yapmış gibi.
Adamın kendisi de, üniversitede hoca. İyi mi?
Muğlalılar acele o kişiyi ve Vali Duruer’i arıyor. O kişi, “Ne yani, araştırmayı size süs için mi yaptırdık” diye fırçasını bile atıyor. Vali Bey ise, “Bu yapılanı o hocaya hiç yakıştıramadım, kitabınızın sizin izniniz olmadan yayınlanmasına üzüldüm” diyor.
Muğlalı hocalar şimdi mahkemeye başvurmayı düşünüyor.
Araştırma, şiddet nasıl azalır, konusunu işliyor. Araştırmayı yapanların elinden alıp, onlardan habersiz kendi imzasını koyarak, yayınlamak, şiddetin bir parçası değil mi?
Bilimsel adıyla, intihal (aşırma) değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.