21 Eylül 2012
Dr. A. Murat Eren - Türkiye’de Yayımlanmış Tezlere Ulaşmak Zor (Cumhuriyet BT)
Post-Doctoral Researcher, Marine Biological Laboratory Josephine Bay Paul Center; a.murat.eren@gmail.com, http://meren.org
Yayımlanan tezlerin bu tezlerden bir çıkarı
olmayan kişilerce muntazam bir şekilde incelenmesi, literatürün kopya ve
intihalden arındırılması ve bu tezleri yöneten ya da teslim eden
kişilerin kazandıkları akademik unvanların geçerliliğinin yeniden
değerlendirilebilmesi açısından çok önemli.
Fakat Türkiye’de yayımlanan tezlere erişmenin önünde
çeşitli engeller var. Bu engellerin kime hizmet ettiği, tez arşivlerini
yönetmekle sorumlu olan YÖK’ün ve kütüphanelerde bir kopyası
bulundurulması gereken tezlere erişimde problem çıkaran üniversitelerin
yanıtlaması gereken bir soru.
Konuya Türkiye’deki akademik problemler üzerine sık
sık yazan araştırmacı Emrah Göker’in bu yazı için kaleme aldığı bir özet
ile başlamak istiyorum. Bu özet, bu kısımdaki alt başlıklar
anlaşılmasını da kolaylaştıracağı için önemli:
YÖK’ün birkaç yıldır kullanıma açtığı “Ulusal Tez
Merkezi” portalı, dijital ortamda, Türkiye üniversitelerinde hazırlanmış
yüksek lisans ve doktora tezlerine erişim için çok önemli bir hizmet
oldu. Ne var ki bu web sitesinden tezlerin kısıtlı bir bölümüne
erişilebiliyor. Tez yazarları izin formunda erişime kısıtlarlarsa,
tezleri okumak mümkün olmuyor.
İkinci alternatif, tezlere, savunulduğu
üniversitelerde, kütüphaneler aracılığıyla ulaşmak.
Burada da
üniversiteden üniversiteye değişen uygulamalar var. Bazı yerlerde, yazar
izin vermemişse kütüphane erişimi de mümkün olmuyor; bazı yerlerde ise
keyfi biçimde tezler kütüphanenin katalog yönetiminden koparılıp,
fakülte veya enstitü bünyesinde, erişime kapatılan odalarda depolanıyor.
Yüksek lisans/doktora tezlerinin ancak yazarın
izniyle kamusal erişime ve çoğaltmaya açılmasında, kâğıt üzerinde,
yanlış bir şey yok. Bunun, hangi bilimsel ve hukuki gerekçelerle
yapıldığını kayda geçirmekle ilgili bir sorun var. Örneğin ABD’de
tezlerin UMI/ProQuest Electronic Theses and Dissertations sistemine
girmesi için yazarlara imzalatılan onay formunda erişimle ilgili üç
seçenek var: (1) tüm dünyanın erişimine açma; (2) 5 yıl boyunca sadece
tezin yazıldığı üniversitede, veya üniversitelerarası ödünç verme ile
erişime açma — ki yazar neden bu kısıtlamayı talep ettiğinin formda
açıklamak zorunda, açıklaması reddedilebiliyor; 5 yıl sonunda çalışma
tüm dünyanın erişimine açılıyor; (3) patent nedeniyle çalışmaya erişimi
tamamen 1 yıl boyunca kapatma –ki bunun için de ek bir belgeleme
gerekiyor ve 1 yılın sonra erişim ilk iki seçenekten birinde mümkün
oluyor. Her öğrenci, kendi kurumunda savunmasını başarıyla yaptıktan ve
tez kurulu imzalarını topladıktan sonra bu formu doldurmak zorunda.
Bizde ise YÖK’ün istediği “Tezlerin Çoğaltılması ve
Yayımı İçin İzin Belgesi”, kişiden herhangi bir gerekçe talep etmeden,
tezin en fazla 3 yıl erişime kapatılmasına izin veriyor. 2006 öncesi
tezler için erişim ise, ancak yazar formu doldurup izni verdiyse
açılıyor, yoksa YÖK herhangi bir işlem yapmıyor. Fotokopi hizmeti de
durdurulduğu için, 2006 öncesi tezlerde yazar kendi girişimiyle formu
YÖK’e göndermemişse tek şansınız tezin savunulduğu üniversiteye gidip
dedektiflik yapmak.
İki örnek verelim: Ulusal
Tez Merkezi portalında Sosyoloji disiplininde en erken rastlanan doktora
tezi 1985 yılından. 2005’e kadar, bu yıl dahil, 409 tez geçmiş. En
erkeni 1990’da olmak üzere bunların sadece 41’inin (% 10) dijital
kopyasını indirebiliyoruz. 2006’dan başlayarak “en fazla 3 yıl
kısıtlama” kuralı Sosyoloji için erişimi olumlu yönde etkilemiş:
2006-2012 arası onaylanan 438 tezin sadece 10 tanesine erişilemiyor. Tüm
disiplinlerde tezlere dijital erişim, 2006’dan bugüne düzeliyor
diyebiliriz. Ancak toplamda bakarsak, dijital yayın izni olmayan 2006
öncesi tezler için araştırmacılar üniversitelere mahkum, ve
üniversitelerin YÖK gibi standart erişim uygulamaları yok.
Üniversite kütüphanelerinin keyfi düzenlemeleri tezlere erişimi zorlaştırıyor
YÖK’te erişim izni olmayan bir teze erişim için
diğer alternatif, teslim edildiği üniversitenin kütüphanesine giderek
tezin bir kopyasını edinmek. Zira üniversite kütüphaneleri üniversite
bünyesinde hazırlanan tezlerin bir kopyasını bulundurmak zorunda.
Dr. Dursun’un tezine erişmek için sosyal medyada
yaptığım çağrılar üzerine imkânı olan birden fazla gönüllü Gazi
Üniversitesi kütüphanesine giderek doktora tezinin bir kopyasını edinmek
için girişimde bulundu.
Lâkin bu girişimler Gazi Üniversitesi kütüphanesi
tezi vermeye yanaşmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı. Sonuç olarak
Dr. Dursun’un tezine ulaşmak mümkün olmadı. Bu elbette Dr. Dursun’un
tezinde etik bir problem olduğu anlamına gelmiyor. Fakat kamuya ait
olması beklenen çalışmalara kamunun erişiminin, ‘üniversitenin adının
lekelenmesinden korkan’ kişilerin inisiyatifine bırakıldığı bir durumda
benzeri girişimlerden bu tip sonuçlar almak şaşırtıcı olmasa gerek.
Yardım talebine yanıt verip Gazi Üniversitesi
kütüphanesine gidenlerden anonim bir akademisyenin gönderdiği mesajın
aşağıdaki kısmının konunun netleşmesine yardımcı olacağına inanıyorum:
"Gazi Kütüphanesi’ne gittim ve tezi incelemek ve bazı
bölümlerin fotokopisini almak istediğimi söyledim. Görevli memur, derin
bir sessizlikten sonra, şu an için bu tezi alamayacağımı belirtti.
“Neden” diye sordum. Beni tatmin etmeyen bir açıklama getirdi: “Tezleri
dijital ortama aktarma çalışmaları yapıyoruz. Bu yüzden istediğiniz tezi
veremeyiz”. “Aktarma işi ne zaman biter ve bittikten sonra alabilir
miyim?” dedim. Beni sorguya çekti. “Araştırmacı mısınız?”, “Hangi alanda
araştırma yapıyorsunuz?”, vb. Anladım ki tezi alabilmek için başka
yollara başvurmam gerekecek."
Aynı anonim hocadan birkaç ay sonra aldığım nihai yanıt ise şöyle idi:
"Araya koyduğum aracı insanlar da (o üniversitede
okuyan lisans ve yüksek lisans öğrencileri) teze ulaşamadılar (…) bu
konuda size yardımcı olamadığım için üzgünüm."
Benzeri hikâyeleri Tansu Küçüköncü ve bu konulardaki
tetkik çalışmalarına önem veren diğer anonim akademisyenlerden dinlemek
de mümkün. YÖK üzerinden ulaşılamayan tezleri üniversite
kütüphanelerinden temin etmek isteyenlerin karşılaştıkları problemler ve
kütüphanelerden aldıkları yanıtların bana ulaşanlarından derlediğim bir
özet şöyle:
Gazi Üniversitesi: “Tez fotokopisi göndermiyoruz. Sadece
kütüphane içinde belli bölümlerin fotokopisi alınabilir”. Bunun da
kütüphanecinin keyfine keder bir durum olduğunu yukarıdaki örnekte
öğreniyoruz.
Ankara Üniversitesi: “Akademik
tezler kütüphane dışına ödünç verilmez. Ancak tez danışmanı veya tezi
hazırlayanın izni alınarak, tezin tamamından birim içinde fotokopi
çekilmesine izin verilir”.
Celal Bayar Üniversitesi: “Tez hizmeti vermiyoruz”.
İstanbul Üniversitesi: “Tezlerin
tamamının fotokopisini isterken, araştırma yapan kişi danışmanının
adını ve okul adresini bildirmelidir. Öğrenci ise, danışmanı yanında
okulu, bölümü ve okul numarası da yer almalıdır. Eğer, tez fotokopisi
isteyen kişinin danışmanı yok ise, İ.Ü. Kütüphane ve Dokümantasyon Daire
Başkanlığı’na, tezi ne amaçla kullanacağına dair bir dilekçe yazar.
Tezin numarasını ve adını belirttiği dilekçeyi, ya kendisi teslim eder
ya da faks ile iletir. İlgili şahsa banka hesap numarası, yatıracağı
fotokopi + telif gideri (gönderme ücreti eklenmeden) bildirilir.
Bildirilen gider, verilen banka hesabına yatırılıp dekontun
kütüphanemize fakslanması (…)“. Gereksiz bürokrasi böyle devam ediyor.
Uludağ Üniversitesi: “Üniversitemiz tezleri, içindekiler, kaynakça, özet ve tezin 20-25 sayfalık bölümünün fotokopisi olarak vermektedir”.
Erciyes Üniversitesi: “Tezleri hiçbir şekilde ödünç ya da fotokopi olarak vermiyoruz. Sadece kütüphane içinde kullanmaya izin var”.
Ege Üniversitesi: “Tez yazarı izin vermişse tamamını, eğer izin yoksa 1/3’ünü gönderiyoruz”.
İstanbul Teknik Üniversitesi: Tezlerin tamanını fotokopi olarak gönderiyorlar!
Balıkesir Üniversitesi: “Tezleri ödünç vermiyoruz. Tezin fotokopisine izin veriliyor ise web sayfamızda PDF olarak erişimi bulunmaktadır”.
Niğde Üniversitesi: “Tezleri
ödünç vermiyoruz. Tezi yazan kişi ‘tezimi 3-5 yıl kimseye vermeyin’
türünden bir ambargo koymadıysa tezin fotokopisini ya da PDF sürümünü
isteyen kişiye gönderebiliyoruz.”
Çankaya Üniversitesi: Cevap yok.
Hacettepe Üniversitesi: Cevap yok.
Görüldüğü üzere üniversite kütüphaneleri birbiri ile
ilgisi olmayan keyfi uygulamalarla tezlere erişimi dilediğince
kısıtlayabiliyor ya da zorlaştırabiliyor.
Sonuç olarak A
üniversitesine teslim edilmiş bir teze erişim mümkün ve nispeten kolay
iken, B üniversitesine teslim edilmiş bir teze erişim pratik olarak
imkansız olabiliyor. Aynı kaynaktan finanse edilen üniversitelerin
bünyelerinde üretilen bilgiye bu tip keyfi kısıtlamalar getirmeleri
kabul edilebilir değil.
Üniversitelerce bu konuda ortak bir düzenlemeye
gidilmesi ve tezlere erişimin kolaylaştırılmasının Türkiye’de akademinin
geleceği için çok zaruri olduğunu düşünüyorum. Nitekim tezlere erişimin
kolay ve hızlı olduğu bir ortamda etik açıdan problemli tezlerin kısa
sürede ortaya çıkması sağlanabilirken, etik açıdan problemli tezlere
imza atan kişilerin akademik yetkinliklerinin yeniden gözden geçirilerek
kendilerinin etik anlayışına sahip öğrenciler yetiştirmelerine mani
olunabilir.
YÖK arşivlerinde yayım izni olmayan tez sayısı çok fazla
Emrah Göker’in de değindiği gibi YÖK Tez Arşivi
sayesinde 2006’dan sonraki tezlere erişmek nispeten mümkün. Fakat
2006’dan önce yayımlanmış tezler azımsanmayacak kadar fazla, ve hemen
hepsi ‘izinsiz‘.
Teoride, Türkiye’de bugüne kadar yayımlanmış 312,368
teze YÖK Tez Arşivi üzerinden erişilebiliyor. Fakat bunlardan 163,284
tanesi, yani tüm tezlerin %52.27’si, erişime kapalı olduğu için bu rakam
önemini yitiriyor.
Yandaki tabloyu YÖK Tez Arşivi’nden bu yazının
yazıldığı tarihlerde elde ettiğim rakamlarla hazırladım. Tablo, YÖK Tez
Arşivi’nde yer alan tezlerin geldiği üniversitelerden, ‘izinli tez /
izinsiz tez’ oranı en düşük ilk 30 üniversiteyi gösteriyor.
Köklü ve eski üniversiteler bünyesindeki tezlerin
büyük çoğunluğunun erişime kapalı olması bir raslantı değil. Zira 2006
yılından önce yayımlanan tez sayısı, eski üniversitelerde yenilere
nazaran çok daha fazla.
Tez Arşivi’nin şu anki durumu sağlıklı, kendi
kendisini düzelten ve etik konularda otokontrolü dayatan bir akademi
için kabul edilebilir değil. YÖK, kendisine teslim edilen tezlerin
derhal erişime açılması için izin yönetmeliğinde düzenlemeye gitmeli,
akademisyenler de kendi üzerilerine düşeni yaparak YÖK’ün bu mevzuyu
gündemine almasını sağlamak üzere organize olmalı.
TEZLERE ERİŞİM GÜÇLÜĞÜNE GÜNCEL ÖRNEK
Yukarıda bahsedilen erişim güçlüklerinin pratikte nasıl sonuçlar doğurduğuna bir örnek vermek istiyorum.
Yandaki ekran görüntüleri Dr. Halil İbrahim Dursun’un (Aksaray Üniversitesi), Dr. Ziya Burhanettin Güvenç (Çankaya Üniversitesi (2011 itibarı ile Çankaya Üniversitesi rektörü kendisi)) ve Dr. Ergün Kasap
(Gazi Üniversitesi) ile 2009 yılında kaleme aldığı makaleden. Makale, yayımlandığı derginden birkaç ay önce çıkarıldı. Son ekran görüntüsünde
derginin olaya dair yaptığı utanç verici duyuruyu görebilirsiniz:
Özet kısmından sonuç kısmına kadar diğer makalenin aynı olan bu
yayının yazarı Dr. Halil İbrahim Dursun Aksaray Üniversitesi Fizik
Bölümü’nde yardımcı doçent kadrosu ile akademik hayatına devam ediyor.
Dr. Dursun doktorasını Gazi Üniversitesi’nde, yukarıdaki
makalenin de yazarlarından olan Dr. Ergün Kasap danışmanlığında yapmış.
Dr. Kasap’ın, Dr. Dursun ile gerçekleştirdiği bu intihalden yola çıkarak
Dr. Dursun’un Dr. Kasap danışmanlığında hazırladığı doktora tezinde de
benzer bir problemin olup olmadığını merak etmek her vatandaş için bir
hak ve bana kalırsa her bilim insanı için neredeyse bir sorumluluk.
YÖK’ün tez arşivine bağlanarak Dr. Dursun’un tez bilgilerine
ulaşmak mümkün. Bununla beraber YÖK, teze “çoğaltma ve yayım için izin
belgesi” olmadığından ötürü erişim izni vermiyor.
Devlet üniversitelerinde yazılan doktora tezlerinin sahipleri,
bu tezlerde kullanılan verilerin elde edilmesi için yapılan araştırmalar
ve doktora tezlerini yöneten danışmanların masrafları neredeyse tamamen
devlet tarafından, yani halktan alınan vergiler ile finanse edilirken,
yine bir devlet kurumu olan YÖK’ün 2004 yılında yazılmış bir doktora
tezine erişimi güçleştirmesine makul bir gerekçe bulmak çok güç.
Fakat netice olarak Dr. Dursun’un doktora tezine YÖK üzerinden erişmek mümkün değil.
Gelecek hafta: Türkiye’de Bilim Hırsızlığına Net Tepkiler Verilmiyor
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.