31 Aralık 2017
ZAFER ERCAN - Şeytanla mücadele etme uzmanları üniversiteleri işgal etmiştir (Bilim ve Gelecek)
Elbette hatalar yapılabilir ancak bazı “hatalar” hata olmanın ötesine
geçmiştir, hata olarak adlandırılamayacak bambaşka bir şeydir. Örneğin,
bir doktorun hastasının kafasını kopartması bir mesleki hata değildir.
Bir matematik öğrencisinin sadeleştirme yaparak,
eşitliğini elde etmesi bir hata olabilir ama bir matematik
profesörünün aynı yöntemle bu eşitliği elde etmesi hata değildir. Buna
karşın Türkiye’de matematik alanında bu tür işlemler sıklıkla
yapılabilmekte ve bu nitelikte doktora tezleri arsızca
hazırlanabilmektedir. Türkiye’de mevcut akademik yapının niteliği bu
seviyededir. Bu anlayış sonucunda üniversiteler her alanda “şeytanla
mücadele etmekte uzman” kadrolarca işgal edilmiştir. Bu gerçeklik
üzerinden hareket ederek Abant Lake Üniversitesi’nde yazılan bir doktora
tez süreci aşağıda ironik bir dille anlatılmıştır.
Doktora öğrencisi ve iki kanka jüri üyesi
Sessiz ve sakin tavırlı matematik bölümü doktora öğrencisiyle
matematik üzerinden ilk kez analiz dersinin uygulamasında karşı karşıya
gelmiştim. Derste bir soruyu çok kısık sesle çözmeye çalışıyordu ama
neyi çözdüğünü anlayamamıştım. Benden çekinmiş olabileceğinden rahat
anlatamadığını düşünerek sınıfta bir-iki dakika kaldıktan sonra
ayrıldım. Matematik üzerinden bir sonraki iletişimimiz doktora
yeterlilik sınavı esnasında oldu. Yazılı sınav kâğıdı için diğer iki
jüri üyesinin oldukça iyi olduğunu söylemeleri nedeniyle inceleme gereği
duymamıştım. Yazılı sınavı böylece başarılı olarak değerlendirildi.
Sözlü sınavda son derece basit sorulara yanıt verememesini “aşırı
derecede heyecanlanmıştır” diye yorumladım. Böyle bir yorumda bulunmakta
haklıydım, çünkü heyecandan bayılmak üzere olan öğrencilere
rastlamıştım. Öğrenciye “Bu tür sınavlar insanı heyecanlandırır,
acelemiz de yok, ara verip birkaç saat sonra tekrar buluşalım” diye
önerdim. Öyle de yaptık ama öğrencinin yine hiçbir soruya yanıt
verememiş olması beni çok şaşırttı. Sonuç olarak olumsuz görüş
belirtmekten başka çarem yoktu. Buna karşın diğer iki jüri üyesinin
olumlu görüş belirterek öğrenciyi başarılı olarak değerlendirmesi, olası
“üzülme” duygumu ortadan kaldırdığı için, durumun bu yanı hoşuma da
gitti. Bu jüri üyelerinden biri tez danışmanı Prof. Fromkars, diğeri
İsmail Prof. Addicted idi. Bu iki jüri üyesi o zamana kadar beş yıldır
aynı evde kalmaktaydı. Sonrasında iki yıl daha aynı evi paylaşacaklardı.
Son derece kuvvetli, başkalarını kıskandıracak kadar kankalardı.
Accumulation point nedir?
Bir süre sonra doktora öğrencisinin danışmanı ve diğer jüri üyesi ile
hazırladığı bir makaleyi inceledim. Makalenin amacının ne olduğu bir
türlü anlaşılmıyordu. Buna karşın tanımlanmadan makale içinde geçen
birkaç matematik terimini anlamaya ve makalede anlamlaştırmaya çalıştım.
Bu terimlerden biri “accumulation point of the topological space” idi.
Bütün uğraşılarıma karşın bu kavramı makalede bir yere oturtamıyordum.
Konuyu makalenin yazarlarından biri olan tez danışmanı Prof. Fromkars ve
öğrenci E. Golden’a sordum. Geri dönüş yapacaklarını söylemelerine
karşın bir dönüş yapılmadı. Yaklaşık üç ay sonra “Prof. Fromkars,
accumulation point’in hangi anlamda kullanıldığını söyleyecektiniz”
demem üzerine, “Hocam, odanıza 7-8 kitapla geldim yoktunuz” yanıtını
verdi, öğrenci de “Hocam, ondan sonra telefonla konuştuk ya,” (telefonda
bambaşka bir konu konuşulmuştu) dedi. O zamandan bugüne kadar çok
uğraşmama rağmen bahsi geçen terimin makalede hangi anlamda ve nasıl
tanımlandığı anlaşılamadı.
Jüri üyeleri babamın öğrencilerinden oluşsun!
Doktora tezi yazılmış-çizilmiş, sıra savunma sınavının tarihini
belirlemeye gelmişti; öğrenci jüri üyelerinin listesinin oluşması için
evrak dolaştırmaya başladı. Öğrenci kendisi doldurduğu “jüri üyesi
formunu” bölüm başkanı olarak onaylamam için bana getirdi. Listede yer
alan 5 isimden iki ya da üçü öğrencinin matematik profesörü olan
babasının doğrudan doktora öğrencisi, diğerleri ise babasından ders
almış öğrencilerdi. Öğrenciye, “usulün böyle olmadığını, buna bölümün
karar vereceğini” uygun bir şekilde açıkladım. Bunun üzerine öğrencinin
“Bölüm Başkanı dilekçemi almıyor” diye dekanlığa şikâyette bulunduğunu
öğrendim. Bu tümüyle haksız bir suçlamaydı, çünkü dilekçeler elektronik
sistem üzerinden veriliyordu.
Öğrenci, jüri üyelerinin ille de babasının öğrencilerinden oluşmasını
istiyordu. Bu yaklaşımlar karşısında tez jüri üyesi olarak yer almamam
mümkün değildi. Karşı çıkılmasına karşın jüri üyesi oldum. Diğer jüri
üyeleri Prof. Ages, Prof. Fromkars, Prof. Addicted ve Prof.
Aralmountain’di.
“Professor, that is a set”
Tez savunmasının kayıt altına alınması için Enstitü’ye yapmış olduğum
başvuru hukuki olmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Tez savunması
sınavı başladı. Sınav salonunda yaklaşık 20 dinleyici vardı. Adaya,
tezinde geçen bazı matematiksel terimlerle ilgili sorularım oldu. Bu
soruların bazıları ve yanıtları şöyleydi.
– “Tezinizde yer alan accumulation point nedir?” soruma aldığım yanıt, “Bilmiyorum,” oldu.
– “Tezde gerçel sayılar üzerinde doğal topolojiden bahsediyorsun.
Nedir o topoloji?” sorusuna biraz düşündükten sonra, “Biz topoloji
kısmıyla ilgilenmedik” yanıtı geldi.
– Yine, “… gerçel gerçel sayıların bir altkümesinin supremumundan
bahsediyorsun. Ne demek?” sorusuna aldığım yanıt, epey bir düşündükten
sonra “Bu ifade tez için önemli değil” biçiminde bir yanıt verdi.
– “Tezde dizinin sürekliliğinden bahsediliyor olması nedeniyle
dizinin tanım kümesi olan doğal sayılar kümesinde belirgin bir topoloji
tanımlanıyor olması gerekir. Nedir o topoloji?” sorusuna aldığım yanıt,
“o önemli değil ” biçimindeydi.
Bu türden yaklaşık 20-25 soruya verilen yanıtların hepsi,
“hatırlamıyorum, bilmiyorum ya da bu tezde önemli değil” biçimindeydi.
Bu süreç içerisinde üç jüri üyesi Prof. Fromkars ve Prof. Addicted en
öne oturdu; Prof. Fromkars, “elini ağzına götürerek kısık sesle zaman
zaman öğrenciye kopya veriyordu”. Bu savunma esnasında Prof.
Aralmountain ve Prof. Addicted hiç konuşmamış olmasına karşın,
yönelttiğim “Tezinde function space’den bahsediyorsun. Ne demek?”
sorusuna öğrencinin yanıt verememesi üzerine Prof. Fromkars araya
girerek, “Professor, that is a set” yanıtını vererek matematikte tarihe
geçecek katkıda bulunmuştu.
Hepimiz bu aşamalardan geçtik, inşallah düzelir
Öğrenci savunmasını yaptıktan sonra jüri üyeleri aralarında toplandı.
Toplantıda “Gördüğünüz gibi aday hemen hemen hepsi temel olan ve
tezinde yer alan kavramlara yanıt veremedi. Ayrıca tez içerisinde yanlış
olduğunu iddia ettiğim sonuçlara ilişkin de bir açıklama yapılmadı. Bu
tezin bu hâliyle kabul edilmesi mümkün değil” yaklaşımıma jüri
üyelerinden Prof. Aralmountain’ın “Hepimiz bu aşamalardan geçtik.
Düzelir inşallah. Ben başarılı olması yönünde oy kullanıyorum”
açıklamasını takiben diğer jüri üyelerinin de “Ben de başarılı
görüyorum” görüşünü belirtmesi üzerine aday 3-2 oyçokluğuyla “başarılı”
olmuştur.
Ben bütün sınavlarımı mükemmel yaparım
Bahsi geçen öğrenci Veteran Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyken
Abant Lake Üniversitesi’ne yatay olarak geçiş yapmıştı. Öğrencinin
Veteran Üniversitesi’ndeyken doktora tez danışmanının öğrencinin
babasının doktora öğrencisi olan bir profesör olduğunu sonradan
öğrendim. Bu öğrenci, Abant Lake Üniversitesi’ne geldikten sonra alması
gereken 5 dersin 5’ini de Prof. Fromkars’dan tek öğrenci olarak almış ve
bütün derslerden AA alarak geçmiş gözüküyor.
Bu süreçler sonrasında, yani öğrenci doktora sınavını 3-2 geçtikten
sonra, öğrencinin yazılı doktora sınavına bir bakayım dedim. Bir de ne
göreyim, öğrenci sorulan 6 sorunun altısını da kitap formatında,
satırlar ve semboller mükemmel olarak ayarlanmış bir şekilde, kâğıt
üzerinde hiçbir silme işlemi yapmadan, soru sırasını hiç değiştirmeden
birinci sorudan altıncı soruya kadar mükemmel bir şekilde yanıt vermiş.
Öğrenciye, bu soruları nasıl bu kadar mükemmel yanıtlamış olduğunu
sorduğumda, aldığım yanıt, “Ben bütün sınavlarımı böyle mükemmel
yaparım” oldu. Bunun üzerine öğrenciye, “Sen çok kısa zaman içerisinde
doçent, profesör olabilirsin. Etik komisyonlarda yer alırsın.
Yönetimlerle iletişimin çok iyi olur. Senin gibi birçok doktora
öğrencisi yetiştirirsin. TÜBİTAK’ta önemli mevkilere gelebilirsin, jüri
olarak görevler alabilirsin. Ama matematikçi olamazsın!” demek zorunda
kaldım.
Berkeley’li araştırmacı karısı çıktı
Bu fırsatla yazıyı kısa bir anekdotla sonlandıralım: Bir bölüm
toplantısında, bir profesör Berkeley’de akademik çalışmalarda bulunmuş
ve çok başarılı bir araştırmacının kendisiyle iletişim kurduğunu,
bölümlerine katılmak istediğini, bu araştırmacının bölüme katılmasının
çok yararlı olacağını söylüyor. Toplantıya katılan diğer bölüm
elemanları “başarılı araştırmacının” kim olduğunu sormuyorlar. Bu
başarılı araştırmacı çıka çıka kendisiyle iletişime geçmiş olduğunu
söyleyen kişinin karısı çıkıyor. Başarılı araştırmacıyı bölümlerine
tavsiye eden kişi, TÜBİTAK bilim dergilerinin editörlerinden biri! Bilim
dergileri kimlere emanet edilmiş…
Yukarıda bahsi edilen trajikomik durumlar istisnai değil, birkaç üniversite dışında son derece doğal hâle gelmiş uygulamalardır.
Her ne kadar mevcut durum yukarıda açıklandığı gibi olsa da, insanlık
onuru, üniversiteleri “‘şeytanla’ mücadele etme alanında uzmanlaşmış”
kadrolara teslim etmeyecektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.