21 Ocak 2015
Dr. Umut Özkaleli - “Arkadaşız!” söylemiyle meşrulaşan yozlaşma (KıbrısTime)
“Ama arkadaşız!”, “ama birbirimizin yüzüne bakıyoruz!”, “ama ben onu tanıyorum, iyi biridir!” “yok canım o yapmaz, bir yanlışlık vardır kesin!” “yahu, o bizdendir!” ne çok duyduğumuz cümlelerdir.
Çevrenize dikkatle bir bakın, insanları analitik süzgecinizden iyice bir geçirin. Her kim profesyonel ya da bireysel hayatında bir standart tutturmayı ilke edinmemişse, etik çerçevede hareket etmiyorsa, yetki sınırlarını aşarak pozisyonunu kötüye kullanıyorsa, kendine güvensizliği ile arkadan dedikodu yapıp, çelme takıp kaliteyi aşağıya çekerek bulunduğu yerde “en iyi” kalmaya çalışıyorsa, yaptığı hukuk veya etik dışı davranışların cezasını çekmemek, bedelini ödememek ve onunla yüzleşmemek için bu kaygan “arkadaşlık” tanımına sığınır.
Timsah gözyaşları, sahte depresyonlar, içeriksiz ve tanımlanmamış “iyi insan olma” hali kişinin yaptığı etik yanlışların üstünü örtmeye yeter hale geliyor.
Ötekimizden beklediğimiz standartlar tanıdıklarımıza geldiğinde “ama…iyi bir arkadaş o, iyi çocuk” sözüyle tamamlanıyor cümleler.
Adayarısı da muzdarip bu kaygan, içeriksiz “iyi insan ve arkadaş” düzmece söyleminden. İntihalci, ari ırkımızın dışındaysa, intihal en büyük suç, üniversiteden atılmalı. Ailesi, hayatı sorumluluğumuz değil. Onu sevenler de nasıl sevmiş, sevmeyiversinler! Yapmasaydı böyle bir şey! İntihal! Ötesi yok. Ama diploma sahtecisi parti örgütündense abilerin kanatları altında akademisyen olarak lanse edilmeye, “zavallı, işinden oldu, hayatı da mı bitsin” noktasına kolayca getirilmekte. “Bizim sahtecimiz” affedilmeli. Ailesi var. Arkadaşları var. Yazıktır. Bir de dokunamadıklarımız var, arkadaşlarımız olmasa da, bizden olmasa da “güçlü”. Onların da standartları, etik dışılıkları, intihalleri, diploma gösterememeleri çok konuşulmamalı, bilmiyormuşuz gibi yapılmalı. Ortaya çıkmasın diye talep etmek yerine, araştırmak yerine “iddialar” olduğu vurgulanmalı ki sahtecilik ve intihalcilikle ilgili sular bulandırılmalı. Bunların kolayca ortaya konulabilecek, ispatlanabilir şeyler oldukları unutturulmalı.
Rüşvette de aynı, sahtecilikte de, intihalde de. Hak yemede de aynı. Hakkı yiyen bizdense ve bizim istemediğimizin hakkını yiyorsa sorun yok. Orda arkadaşlık var, insanlık var. Suçun mağdurundan önce suçu işleyene hiçbir bedel ödemesini istemeksizin “insanlık” var bizde.
Hak yiyiciler, yedikleri hakkın karşılığını vermeden, mağdurları mağduriyetten kurtarmadan “affediliyorlar” bu düzende. İnsanlık adına. Hakkı yenen zaten görece sesi, gücü, statüsü olmayanlar olduğu için onlar adına bir “insanlık” talep etmek gerekli olmuyor. Ne de olsa onlar görünmezler. “İnsan” tanımımızın dışına düşürülmüşler.
Bu “iyilik” ve “insanlık” sadece belli bir gruba yönelik affı içerdiği için aslında insanlıkla, kardeşlikle, affetmeyle, düzeltmeyle, barışmayla alakalı değildir.
Bu yolsuzlukların, sistemsizliklerin, hak yemenin, başkasının kuyusunu kazmanın, etik, insani, profesyonel standartlardan uzak davranmanın ve bütün bunları yapma özgürlüğüne devam etmenin bir kılıfıdır sadece.
Kim size “arkadaşız!” diyorsa biraz tereddüt edin. Bu söylem yozlaşmanın, yolsuzluğun, hak yemenin sorgulanmadan devamı için kullanılıyordur genellikle.
Bu “arkadaşlık” adına çiğnenen etik, insani ve profesyonel standartların olduğu yerde, toplum yararına, genelin faydasına, dezavantajlının haklarına önem verilmesine ait yaklaşım bulmak neredeyse imkansızdır.
Üniversitede bugün intihalleriyle oturup yeni nesilleri “yetiştirenler”, akademik ve profesyonel standartlarının hesabını vermek zorunda olmadıklarını düşünenler, profesör edalarında gezip diploma gösteremeyenler, dereceleri ve unvanları ile ilgili yalan söylemeye gözünü kırpmadan başvurabilenler, “Kıbrıs üniversiteleri kumar oynayacak emeklilerin çalışacağı yerdir, siz gidin başka memleketlerde kariyer yapın” diyenler ve onları gözünü kırpmadan besleyerek ardından “temiz toplumculuk” oynayanlar, sahtecilerle, intihalcilerle kol kola gezip “ama böyle ifşa olmak bunalıma soktu onu” diye destek çıkanlar, maaşa bağlayanlar, tanıdıkları oldu mu yolsuzlukları halının altına süpürenler, toplumlarını bu hoşgörü, sevecenlik ve arkadaşlık kisvesi altında her gün uçuruma sürüklemektedirler.
Adayarısında da “arkadaşlık, ahbaplık, tanıdıklık” en büyük itici güç.
Adayarısında da uçurum giderek derinleşmekte.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.