NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

19 Eylül 2009

Hakan Hastaoğlu - İNTERNET ÇAĞINDA İNTİHAL

Sözlük anlamıyla aşırma mânâsına gelen intihal, aslında düpedüz bir fikir/emek hırsızlığı. Tarih boyunca intihal ile ilgili birçok tartışma mevcut. Peki, yaşanan tartışmaların internet çağındaki akıbeti ne?
Tarih boyunca birçok ilim ve fikir adamı intihalle alakalı sorunlar yaşadı. Ya intihal yapmakla suçlandı veya kendi eserlerinden intihal yapıldığını iddia etti. Sözlük anlamıyla aşırma mânâsına gelen intihal, aslında düpedüz bir fikir/emek hırsızlığı. Başkasının emeğinin altına kendi imzanızı atarak bundan maddi, manevi, sosyal, akademik fayda elde etmeye çalışmanın ahlâki olarak savunulacak bir tarafı elbette yok. Peki, tarih boyunca yaşanan tartışmaların internet çağındaki akıbeti nedir? Cevap pek umut verici değil. İnternet dünyası intihal yapanları tespit etme ve bunları teşhir etme açısından birçok imkân sağlasa da intihal yapmayı çok kolaylaştırdı.
İnternetin ortaya çıkışıyla birlikte sanal âlemde yayınlanan her şeyin kamu malı olduğu gibi ilginç bir anlayış peyda oldu. Hiç kimseden izin almadan onun yazdığı yazıyı sitenizde, bloğunuzda yayınlayabiliyor, mail listenizdeki herkese gönderebiliyorsunuz. İşin acı tarafı, emeğe saygı gösterme bakımından metni yazan insanın adına, yayınladığı mecraya bile atıf yapmayabilirsiniz. Yazının asıl sahibi size bunun için müracaat etse, kendisine cevap bile vermeyebilirsiniz ve yaptığınız da yanınıza kâr kalır.
Blog yayıncılığı yükselen internet medyasında önemli bir konumda. Bugün dünyanın her tarafında, onlarca farklı dilde, yüzlerce farklı konuda yayın yapan milyonlarca blog var. Siz de kendi bloğunuzda ilgi alanınıza göre yazılar yazıyor, çektiğiniz resimleri paylaşıyorsunuz. Bir gün birde bakıyorsunuz ki, sizin yazdığınız metin aynen veya kısmen değiştirilerek başka bir blogda yayınlanıyor ve yazar adı olarak başkası görünüyor veya daha şanslı iseniz anonim olarak yayınlanmış. Bu noktada açıkçası yapabileceğiniz pek de bir şey yok. Karşı tarafa mail göndereceksiniz, durumu anlatacaksınız, insafına bağlı olarak yazınızın sayfadan kaldırılmasını veya altına isminizin yazılmasını sağlayacaksınız. Bir de uzun ama çok uzun bürokratik ve hukukî bir süreç takip edeceksiniz; tabii bu orada o sayfa kapatılıp başka bir isimle başka bir yerde yayına geçene kadar.
Emek harcayarak ürettiğiniz eğitici metinleri hayal edin. Bir de bakmışsınız ki, bir forum sayfasında bir kullanıcı tarafından yayınlanmış. Altına da “emeğe saygı” yazılarak diğer kullanıcılardan teşekkür beklendiğini ifade eden bir not düşülmüş. “Ama o yazıyı ben yazmıştım”. Ne yapabilirsiniz? O yazı zaten onlarca foruma eklendi ve internet medyasının anonim ürünleri haline geldi. Aynı her gün forumlarda, mail gruplarında, arkadaşlarınızın gönderdiği mail zincirlerinde okuduğunuz hikâyeler, şiirler, denemeler gibi.
Aslına bakılırsa işin daha hazin tarafı eğitim alanında görülüyor. Son yıllarda sıkça karşılaşılan ilköğretim ve üzeri her seviyedeki öğrencilerin “internetten ödev çıkarma” sorununu gözünüzün önüne getirin. Daha internetin ne olduğunu bilmeden, arama motoruna yazdığı iki anahtar kelimeye karşılık gelen, rastgele seçtiği sitelerden elde ettiği ve karşısındaki bilginin doğruluğu hakkında hiçbir fikri olmadan hazırladığı ödevleri düşünün. İnternet kafelerin kapısında “ödev çıkartılır” yazılmış. Acaba o çıkartılan ödevde öğrencinin ne kadar emeği var? İnternetteki onlarca ödev siteleri de cabası. Daha önce başkaları tarafından hazırlanmış binlerce hazır ödev, parasını ödeyip satın almanızı ve altına kendi adınızı yazıp öğretmeninize teslim etmenizi bekliyor. Bütün bu olan bitenin öğretmenler de farkında ve çocukların başkalarının emeklerini sahiplenmesine seslerini çıkarmıyorlar.
Başkalarının emeğine konma süreci ilköğretim seviyesinden başlayarak akademik düzeyde faaliyet gösteren insanlara kadar varıyor. Forumlarda başkaları için bitirme tezleri, projeler hazırlayan ve bunlarla maddi kazanç elde eden insanlar var. Yani parayı bastırıyorsunuz ve sizin için birileri tez yazıyor ve siz de akademisyen oluyorsunuz, diplomanızla mutlu mesut yaşıyorsunuz. Bunun hırsızlık tarafı çok belirginken daha sınırlı olan intihal hadiseleri de bolca mevcut. Makalelerde, kitaplarda bolca karşılaşılan yabancı dillerdeki yayınlardan tercüme edilerek kullanılan bölümler, metnin ana fikrini aşırmalar, bir bölüme referans verip alınan diğer bölümleri kendi fikriymiş gibi sunma çabaları internet çağında bolca karşılaşılan intihal vakaları. Zaman zaman medyaya da yansıyan akademik intihaller internetle birlikte çokça görülür oldu. İnternet gibi bütün dünyanın bilgisini sizin önünüze seren mecrada aşırma da kolaylaştı.
Bütün bu olumsuzlukların yanında, internette intihal hadiselerini araştıran, buldukları sonuçları teşhir eden ve hukukî yaptırım uygulanması için çalışan oluşumlar da yer alıyor. Maalesef yaşanan hadiselerin çoğunu ortaya çıkaramasa da yine de önemli işler yapıyorlar. Neyse ki öğrencinin teslim ettiği ödevin aşırma olup olmadığını tespit eden özel arama motorları bile var artık. Ama okurundan gelen mektubundaki cümleleri değiştirip kullanan gazeteciler, geçmiş yıllarda yayınladığı yazısının üzerinde oynayıp utanmadan yeniden yayınlayan yazarlar da var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.