Oysa üniversite çalışanları, yukarıda kısaca değinilen kimi sorunlara türban sorunu kadar hassasiyetle yaklaşmayı becerebilmelidir. Bunu becermenin yolu da bireycilikten uzaklaşıp karşıdakini anlamaya yönelmek ve toplumsal yararı öne çıkartarak birlikte hareket etmeye açık olmaktan geçmektedir. Bu başarılabildiği ölçüde özelde üniversitenin genelde toplumun başına türban geçirmeye çalışanların amaçlarına ulaşmaları kolay olmayacaktır.
24 Şubat 2008
Doç. Dr. Hakan Mıhcı - Türban üniversitelerde neleri örtüyor, neleri açığa çıkartıyor?(EVRENSEL)
8 Şubat 2008
Ben bilmiyordum demek kurtarmayacak! (BUGÜN)
İNTİHAL YAPANA BEŞ YIL HAPİS
Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi halinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olacak, adli para cezası ise hükmolmayacak. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
Resmî Gazete
Sayı : 26781
KANUN TEMEL CEZA KANUNLARINA UYUM AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA VE DİĞER BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
MADDE 138- 5846 sayılı Kanunun 71 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Manevi, mali veya bağlantılı haklara tecavüz
MADDE 71- Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek:
1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair
şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.
Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.”
2 Şubat 2008
Prof.Dr.Rıdvan Karluk - YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan Dönemi’nde İlk 500’e Giren Üniversitelerimizin Sayısı Nasıl Artabilir? (Sakarya Gazetesi)
Ekonomik güç ve nüfus büyüklüğü açısından dünyanın ilk 20 ülkesi arasına girme başarısını gösteren Türkiye, aynı başarıyı bilimde gösterememiştir.
Türkiye bilimsel makale üretme sayısı bakımından 20 nci sıradadır. Fakat dünya bilim makalelerine katkısı yüzde 1`in altındadır. Türkiye adresli makalelere yapılan atıf sayısı ise daha da düşüktür.
Eğer Türkiye`deki üniversite hocaları başkalarının ürettikleri doktora tezinden parçalar alıp, doktora tez hocasının adını da yazıp "sağa sola" makale olarak gönderiyorlarsa ve bu makaleler de orijinal olup olmadığı araştırılmadan basılabiliyorsa, Türkiye`de bilimin ruhuna fatiha okumak gerekir.
Hırsızlığı ortaya çıkaranları hırsız hocalar bir de tehdit ediyorlarsa, Türkiye üniversitelerinde üretilen makalelere güven sarsılır.
Bu acı tablonun değişmesi için üniversitelerimiz, gerçek bilim insanlarına önem vermek zorundadırlar. Sepetteki sağlam elmaların da çürümemesi için, bilimsel hırsızlık yapan hocaları YÖK ve üniversitelerimiz "kol kırılır yen içinde kalır" zihniyeti ile korumaya çalışmamalıdır.
Aksine, onları bilim dünyasından hızla uzaklaştırmalıdırlar.>>>
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

* Rastgele Yazılar
Dr. Tansu Küçüköncü (*) - Bilim – Teknoloji Nedir, Ne Değildir ?
Bilim, özellikle yazının icadından beri 4.000 yılı aşkın süredir, “doğanın işleyişi”ne dair keşfedilenlerdir. “Yalan” olmaması, “doğru”yu – “gerçek”i göstermesi, güvenilmesi beklenendir, bilim. Sahtekarlar, dolandırıcılar, hırsızlar el sürdüklerinde, ellerinde patlayandır, bilim. Yalancının mu... DEVAMI>>
İntihal iddiasıyla 5 yıl hapis talebi (Milliyet)
Musa Kesler Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından, İran asıllı ABD’li bir profesörün kitabından intihal yaptığı belirlenen Prof. Dr. Mazlum Uyar hakkında 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İntihal olayı, Prof. Ahmad Kazemi Moussavi’nin YÖK Etik Kurulu’na ve Marmara Üniversi... DEVAMI>>
Dr. Tansu Küçüköncü (*) - Üniversite – Üniversite Öğrencisi – Üniversite Mezunu Nedir, Ne Değildir ?
Üniversite, özellikle rönesanstan beri 300 yılı aşkın süredir, dünyanın ortak mirası olan “bilimsel bilgi”nin artmasına katkıda bulunulması ve yeni nesillere aktarılması beklenen başlıca yerdir. Asla “yalan” söylememesi – üretmemesi, dürüst – güvenilir olması beklenen yerdir, üniversite. S... DEVAMI>>
Dr. Tansu Küçüköncü (*) - Akademik Sahtekarlık Nedir, Ne Değildir ?
Akademik sahtekarlık, hak etmeksizin akademiye kapağı atmak, oraya çöreklenmek, orada yükselmek, orayı yağmalamak, orada ele geçirilen avantajlarla akademi dışında da hak etmeksizin pozisyonlar elde etmek ve yağmalamayı sürdürmek için yapılan her tür sahtekarlıktır. Akademik sahtekarlık, kendinin... DEVAMI>>
Prof. Dr. Rıdvan Karluk - Üniversitelerde Etik İhlalleri ve İntihaller Arttı mı? (Sakarya Gazetesi)
İstanbul Üniversitesi Etik Kurulu tarafından düzenlenen Üniversitelerarası Etik Platformu Toplantısı (İntihal) 17 Ekim tarihinde İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilmiştir. Dr. Hakan Ertin, Rainer Brömer ve Dr. İlhan İlkılıç’ın moderatörlüğünde gerçekleştiril... DEVAMI>>
Dr. Tansu KÜÇÜKÖNCÜ (*)- Dünyada Akademik Sahtekarlıkla Mücadele : Güncel Örnekler
Akademik sahtekarlık, internetle birlikte dünya genelinde yaygınlaşan bir sorundur. Türkiye'deki tablo : KORKUNÇ ! Aşağıdaki örneklerde, Türkiye'de alışılagelenin aksine, akademik sahterkarlıklar örtbas edilmediği gibi, akademik sahterkarlıkları ortaya döken resmi raporların gizlenmediğine ve r... DEVAMI>>
İntihal Suçları Üniversitelerde Aklanıyor (ZAMAN)
‘Bilimsel hırsızlık’ olarak bilinen intihal meselesi, İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) masaya yatırıldı. Önceki gün düzenlenen ‘Üniversitelerarası Etik Platformu Toplantısı’nda konuşan Prof. Dr. Nuran Yıldırım, etik kurul tarafından kanıtlanan intihal suçlarının yüzde 90’ının üniversiteler tara... DEVAMI>>
Y. Doç. Dr. Mehmet Somel - Suistimalin toplumsal koşulları (BilimSoL)
Suistimal tüm bilimcilerin derdi. Önlemleri sıklaştırma, suistimali kriminal vaka sayma çağrıları giderek artıyor... Peki bilim insanlarını bilimsel suistimale teşvik eden koşullar ne? Bilim camiasında bu soru genellikle sorulmuyor. Suistimal konusunda bilimcileri uyarmak üzere yapılan ak... DEVAMI>>
Yiğit Kocagöz - Bilimin belalıları: bilimsel suistimalin en çarpıcı örnekleri (BilimSoL)
Ağustos ayında RIKEN enstitüsü direktörlerinden kök hücre araştırmacısı Dr. Yoshiki Sasai’nin intiharı bilim dünyasının belalı konularından “bilimsel suistimal”i bir kez daha gündeme getirdi. Bilimsel suistimal, takibi oldukça güç ve alınan tüm önlemlere rağmen dünyadaki her laboratuvarda gerçekleş... DEVAMI>>
Dr. Tansu Küçüköncü (*) - 30 yıllık Trakya Üniversitesi'nin “SAHTE” tezleri : Zihin Engelliler Eğitimi tezleri ile Bilgisayar Mühendisliği Doktora Diploması
Özlem Uçar, Trakya Üniversitesi üzerine önceki yazımın konusu tezlerin danışmanı Erdem Uçar'ın eşi. Fizik Bölümünde başlayıp Bilgisayar Mühendisliği doktora diploması ile sonuçlanan doktora hikayesini (1993 .. 2007) kısaca özetleyeyim: Özlem Uçar, 23.09.1993'te Trakya Üniversites... DEVAMI>>
Prof. Dr. Hasan Seçen - Aşırma ve Kendinden Aşırma: Her Yazarın Bilmesi Gerekenler
Bilimsel topluluk, aşırma ve kendinden aşırma probleminden geniş ölçüde kaygı duymaktadır. “Aşırma ve Kendinden Aşırma: Her Yazarın Bilmesi Gerekenler” başlıklı makalede St. John Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Miguel ROIG, kısıtlı İngilizce’ye sahip olan yazarların karşılaştı... DEVAMI>>
Ömer Erbil - Harvard mezunu arkeolog mobbinge isyan etti: Namert korkaklar! (RADİKAL)
Mardin Artuklu Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Güner Coşkunsu facebook duvarından kendisine uygulanan mobbinge isyan etti. Coşkunsu kişisel duvarına şöyle yazdı: “Usulsüzlüklere, yolsuzluklara, haksızlıklara, nepotizme, anti bilimselliğe, intihale, her türlü kadrolaşmaya (ajanla... DEVAMI>>
Ekrem Sakar - İlim Camiasındaki Usûlsüzlüklerden ve Ahlâksızlıklardan Bir Demet: Tarihin Kara Kitabı (Heyula.net)
İnsanların ve toplumların ahlâkları olduğu gibi mesleklerin de ahlâkları vardır. Ahilik teşkilâtının hâkim olduğu zamanlarda bu çok belirginken kapitalizmin dünya ekonomisindeki egemenliğiyle birlikte gayriinsanî kazançların meşrulaşması, akabinde ahlâkın yerine ikamet ettirilmeye çalışan ve günüm... DEVAMI>>
.