NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

1 Ekim 2007

Prof. Dr. Levent Doğancı - Plagiarism (Bilimsel Aşırma) Ülkemizde Çok Ciddiye Alınması Gerekir Bir Problem (MEDİMAGAZİN)

Nature dergisinin 6 Eylül 2007 sayısında Türkiye ile ilgili çok önemli bir makale yayınlandı: “Türk Fizikçileri Bilimsel Aşırma Suçlamasıyla Karşı karşıya”. Doğa bilimlerinin bilimsel etki faktörü en yüksek dergisinde (ISI 2006 impakt faktörü 26.681) böylesi çirkin bir konuyla anılmamıştı ülkemiz ve ülkemizin bilim insanları.


Suçlama ODTÜ gibi eski ve köklü bir kurumla birlikte daha yeni sayılabilecek Mersin, Dicle ve Çanakkale Üniversitelerinin değişik fakültelerinde görev yapmakta olan doktora öğrencileriyle değişik seviyedeki akademisyenlere yöneltilmiş önemli bir iddia. Ancak hemen şunu belirtmekte yarar var; ODTÜ kurumsallaşmış kimliği ile konuya eğilip, bu bilimsel etik ihlal karşısında belli ölçütlerle suçluları cezalandırmış. Diğer üniversitelerde ise henüz bize yansıyan bir ses yok.

Branşımız açısından da benzer durumlarla karşılaşıyoruz sıklıkla. Bunu en azından kendi deneyimlerimden birçok örnekler vererek aktarabilirim. Daha geçen yıl “Journal of Hospital Infection” isimli yabancı bir dergi ülkemizin önemli bir üniversitesinden ve o üniversitenin en üst yöneticisinin de adını taşıyan yayınlanmış aşırma bir makaleyi kırmızı mühürlerle geri çektiğini duyurdu okurlarına internet ortamında. Ancak gerek akademik kurumlarda yöneticilik yapan meslektaşlarımız gerek ise YÖK Denetleme Başkanlığı kendilerine cesaretle iletilebilen bu tür etik ihlaller karşısında yeterince önlem almak ve idari tasarruflarını kullanmak konusunda çok istekli değiller. Özellikle de eğer etik ihlalde bulunan kişi kendi çevrelerinden ise (ki bu aynı klinik, aynı politik görüş vs. olabilir) değil konuya sessiz kalmak, konuyu kendilerine ileten akademisyenleri örselemekten de kaçınmamaktadırlar.

Örneğin daha önce çalıştığım bir kurumda birbirinin neredeyse aynısı olan iki uzmanlık tezini eleştirmem, tez yöneticisinin aynı zamanda kurumun üst düzey idarecisi olması nedeniyle çok büyük bir olay haline getirilip, sonunda önüme kabahatimmiş gibi konulmuştu. Tezler tozlu raflarda duruyor, isteyene detayı ile verebilirim, bakabilir.

Nature dergisinde bulunan yazı maalesef bu olguya da işaret etmekte ve akademik vicdanımızı – kültürümüzü (bir diğer deyişle namusumuzu) en hafif deyimiyle sorgulamakta hatta -alınmaca yok- karalamaktadır. Cümle aynen şöyle: “There are some cultures in which plagiarism is not even regarded as deplorable”. Tercümesi şöyle; bazı kültürler var ki buralarda aşırma acınması gereken bir durum bile değil… Tabii bahsedilen kültür bizim kültürümüz! Makale daha da sertleşiyor üslubunda: “It’s dishonest and sloppy!”. Yani, bu şerefsizce ve sulu bir durum.

Makalenin yayımından sonra internet ortamında suçlanan akademisyenlerin kendilerini savunmak için yazdıkları ve elektronik ortamda yayılan ifadelerini de inceledim. Böyle bir derginin karşı tarafın kabul edilebilir bir savunması olmasına rağmen bu şekilde bir yayın yaparak ileride doğabilecek ciddi hukuki yaptırımları göze alamayacağını düşünüyorum. Branşım olmadığı için savunmalarda yazılan hususları da incelemek benim açımdan mümkün değil. Ancak konuya TÜBA’nın da 11 Eylül basın bülteni ile (Bilim Etiği Çağrısı) müdahil olduğunu görüyoruz. Tepkisini haklı ve sert ifadelerle aktarıyor TÜBA “Yayınlanan haber, ülkemizde bilim ve bilim ahlakının durumu konusunda, gerek bireysel gerekse kurumsal düzeydeki eksiklerimizi sorgulama ve ilgili düzenlemeleri ivedilikle yapma zorunluluğumuzu gözler önüne seren sert bir uyarıdır” diyor.

Aşırma en önemli akademik suçlardan ve en az diğer akademik suçlar kadar (duplikasyon, masa başı veya lap-top yayıncılık) tehlikeli ve adi. Akademik hırsların sadece bilimsel bir yarış olması gerekiyor.

Aldırmazlık, bu işi fütursuzca yapan birçok sözde akademik insanı hak etmediği makamlara getirebiliyor. Bu işin tam zıt bir yönü var bir de: Bilimsel linç girişimleri için de bulunmaz bir Hint kumaşı bu arena. İdari ve akademik rakibin bertaraf edilmesinde başarıyla kullanılıyor ki, bu da büyük bir ahlaksızlık ve bilimsel bir suç aslında. Bunu yapanların da yanına kâr olarak kalmamalı bu suç. Her iki yön de titizlikle irdelenerek her iki çok olumsuz ucun önlenmesi açısından yasal ve idari önlemler cesaretle uygulanmalıdır.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.