31 Ocak 2014
Rusya'da intihal ile mücadele adımı: TEZ ARŞİVLERİ AÇILIYOR (TürkRus)
30 Ocak 2014
Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - YÖK disiplin yönetmeliği değişti – her şey aynı
Prof. Dr. Kayhan Kantarlı - YÖK'TEN ÜNİVERSİTELERDE İNTİHALİ YOK EDECEK (?) KARAR
YÖK, Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nin (ÖEDY) 22 maddesinde değişlik yaptı ve intihali de "kamu görevinden çıkarma cezası" kapsamına soktu. Yapılan değişiklikler 29 Ocak 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Bilindiği gibi bu değişikliklerden önce intihal suçunun ÖEDY’deki yaptırımı “üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası” idi. Ancak Danıştay’ın 20 Eylül 2012 tarihli kararıyla bu ceza “2547 sayılı YÖK Yasası ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme bulunmadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı bulunmuştu. Danıştay’ın bu kararından sonra YÖK yeni bir düzenleme yapmayınca intihal suçu yaptırımsız kalmıştı (bu konuda geniş bilgi)
İntihal’in yaptırımsız kalması ve YÖKün 15 aydır hiçbir önlem almaması öğretim üyeleri tarafından tepkiyle karşılanmış ve başta Bilim Akademisi olmak üzere çok sayıda öğretim üyesi derneği kamuyouna yaptıkları açıklamalarda YÖK’ü, “Danıştay’ın söz konusu kararı ile doğan boşluğu doldurmak üzere gerekli yasal düzenlemeyi acilen yapmaya” çağırmışlardı.
Beklenen yasal düzenleme 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın Disiplin Suçları bölümüne üniversitelere özgü olarak intihal suçunu ve bu suçun yaptırımını tanımlayan bir fıkra eklenmesiydi.
Ancak YÖK daha radikal bir karar alarak Danıştay kararı nedeniyle uygulanamaz hale gelen “üniversite öğretim mesleğinden çıkarma” cezasını yürürlükten kaldırdı ve intihal suçunu “kamu görevinden çıkarma cezası” kapsamına soktu.
Bu duruma göre üniversitelerde araştırma ve yayınlarında intihal yaptığı kanıtlanan öğretim elemanları bundan böyle üniversiteden atıldıkları gibi başka hiç bir kamu kurumunda da görev yapamayacaklar.
BU YAPTIRIM BİLİM HIRSIZLIĞINI BİTİR Mİ?
İster üniversite öğretim mesleğinden, ister kamu görevinden çıkarma cezası olsun bilimsel hırsızlık suçu için böylesi ağır yaptırımların ardında yatan amaç "caydırıcılık"tır.
Ancak bir cezanın caydırıcılığı her şeyden önce “örtbas etme” yi dışlayan, yandaşlık kaygılarından arınmış, tarafsız bir soruşturma yapılıp yapılmamasına bağlıdır. Açıkçası ceza var ama, hırsızlık örtbas edilip uygulanmıyorsa caydırıcılık yoktur. Sonuçta bilimsel hırsızlık azalacağına daha da artar. Tıpkı bu güne kadar olduğu gibi.
Sözün özü;
Sırtını dekan, rektör, YÖK üyesi ya da YÖK başkanı gibi bir makam sahibine dayamışsan aşır aşırabildiğin ve çık akademik kariyerin basamaklarını hızla profesörlüğe, yetmedi dekanlığa, rektörlüğe ve hatta bakanlığa kadar...
Not:
Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle “yönetim görevinden ayırma” ve “görevinden çekimiş sayma” cezaları da Danıtaştay’ın bu cezaları da aynı gerekçeye dayanarak aldığı “hukuka aykırılık” kararları nedeniyle yürürlükten kaldırıldı ve ayrıca bir çok maddede de değişiklikler yapıldı.
Bu maddelerle ilgili olarak, örneğin bakınız>>>
29 Ocak 2014
YÖK Disiplin Yönetmeliğini Değiştirdi (BİANET)
26 Ocak 2014
Pelin Batu - Tan yeri ağarınca (Milliyet)
Medya da aynı müzik de
Üniversite Konseyleri Derneğini bir Milli Eğitim bakanının kitaplarında intihal yapıldığını sayfa sayfa rapor ettiğinde sonuç ne olmuştu? Sıfır.
Her şeyin çok ama çok büyük götürüldüğü işbu günlerde diğer hırsızlıklar ne masum kalıyor, değil mi? Her şey o kadar aleni ki, acıtıyor.
4 Ocak 2014
İlker Birbil - Tu kaka intihal (RADİKAL)
Yap boz memleketinde yaşamasak, pekâlâ bir şeyler becerecek insanlarız aslında. Binbir güçlükle bir yanlışlığı düzeltiriz; fakat daha ne olduğunu anlamadan aynı yanlışın geri geldiğini, hatta eskisinden de beter olduğunu görürüz.
Bugünkü yazının payına düşen de aynı minvalde bir olay: Danıştay’ın intihal kararı ve ardından olanlar.
İntihal, bildiğiniz aşırma. En hafif hali, başka birinin çalışmasından aldığınız bir bölümü kaynak göstermeden kullanmak. En ağır hali, diğer insanların fikirlerini araklayıp kendi fikriniz gibi yutturmaya çalışmak. Yapana ise kabaca ‘çok okumuş hırsız’ diyebiliriz.
Akademide tonla yanlış yapabilirsiniz ama intihali aklınıza bile getiremezsiniz. Yani getirirsiniz ama o işi bir kere yaptınız mı ne akademisyenliğiniz kalır, ne de bilim insanlığınız. Bu, bana öğretilen, benim de öğrencilerime öğrettiğim tanım. Daha doğrusu tanımdı.
Küçül de cebime gir
YÖK yasasına dayanan disiplin yönetmeliğine göre intihal suçunun karşılığında verilecek ceza belli: Üniversite öğretim üyeliğinden men. Haliyle kimse intihal hafife alınıyor diyemez. Gel gör ki artık bu ceza uygulanamıyor. Çünkü Devlet Memurları Yasası ile çelişiyor. Danıştay İdari Dava Daireleri geçen senenin eylül ayında bu çelişkiyi göstererek hukuka aykırılığı tespit etmiş. Eder. Danıştay’ın işi bu. Bu kararla ilgili iki yorum öne çıkıyor. Birincisi galeyana getiriyor: “Danıştay intihali önemsemedi!” İkincisi aklıselime çağırıyor: “Mevzuat hatasına işaret edildi. Kanun düzeltilmeli.”
Eh o zaman bastırması için top YÖK’te diye düşünüyor insan. Fakat YÖK’ten ses yok. Aslında var da duymak istediklerimiz mi emin değilim. İlk önce üniversitelere bir genelge gönderiliyor. Kısaca yargı kararları doğrultusunda işlem yapılması isteniyor. Yani yavuz hırsız ev sahibini bastırsın deniyor. Bir de YÖK yönetiminin görüşleri var tabii. Varsa intihal yapan, kulağı çekilebilir ya da parası kesilebilir demeye getiriyorlar. Hatta bir YÖK üyesi asıl cezanın intihal yapanın deşifre edilmesi olduğunu söylüyor.
Uzun lafın kısası, YÖK bu topa girmek istemiyor. Kanunun değişmesi için bir mücadele vereceklerini de hiç sanmıyorum. Yanılıyor olabilirim. Ancak şu anda elimizdeki tek somut öneri deşifre. Peki, intihal yapanları afişe edelim. Toplantılarda, akademik kurullarda onları yerden yere vuralım. Bu şekilde insan haklarını ya da en basitinden görgü kurallarını çiğnemiş olabiliriz tabii. Eh, o kadarcık olur.
Öğrenciler giremez
Etkin mücadelenin tek yolu uygulanacak cezalar değil muhakkak. Fakat meslekten çıkarma gibi bir kararın, güçlü yaptırımı olduğu da bir gerçek. Kaldı ki intihal konusunda parlak bir sicilimiz olmadığı ortada. İnternette ufak bir arama yapsanız, hiç tahmin etmeyeceğiniz üniversitelerden türlü türlü aşırma haberlerine rastlayabilirsiniz. Yani öyle ipleri gevşek tutacak lüksümüz yok.
Üstelik başka bir sorun daha var. YÖK’ün öğrenciler için belirlediği disiplin cezaları açık. Kopya çektiler mi uzaklaştırma alıyorlar. Bu durumda öğrencilerimize ne diyeceğiz? “Hocanız intihal yapmış ve şu anda ders veriyor olabilir. Biz onu rezil ederiz, siz merak etmeyin. Ancak sizi derslere maalesef alamıyoruz çünkü kopya çekmişsiniz.” Nasıl? Ya da öğrencilerin cezalarını da hafifletelim. Uzaklaştırma yerine televizyonu yasaklayabilir ya da ağızlarına biber sürebiliriz.
Ben biberden yanayım. Hem devlet teamüllerine de uygun.
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

* Rastgele Yazılar
Dr. Tansu Küçüköncü(*) - 20 Yıllık Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin “SAHTE” doktora diplomalı profesörleri
Yurtdışı (İngiltere) doktora (resim) burslusu Canan Atalay Aktuğ, 20 Temmuz 1993'te araştırma görevlisi olarak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde işe başlar. 15 Ekim 1993'te İngiltere'ye gider. 01 Mayıs 2001'e dek doktora burslusu olarak İngiltere'de 8 yıl kalır, doktorayla alakası olmaz. 1999... DEVAMI>>
Tecrübeli Japon kök hücre araştırmacısı intihar etti (SoL Haber)
Japon kök hücre araştırmacısı Yoshiki Sasai intihar etti. Sasai'nin son yayınları araştırma dünyasında çalkantılara yol açmıştı. Bu yıl başında Nature dergisinde yayınlanan iki makalesiyle kök hücre araştırması alanında büyük tartışma yaratan araştırmacı Yoshiki Sasai bugün çalıştığı RIKEN Enstitü... DEVAMI>>
Pervin Kaplan - Akademisyenlerin ‘atıf’ çetesi (HABERTÜRK)
Bir süre önce “hormonlu akademisyenlerden” söz etmiş, bunların Pakistan, Malezya, Hindistan’da çıkan dergilerde “500 dolara makale yayımlatarak” docent ve profesör olduklarını anlatmıştım. ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Balcı’dan dinlediklerim işin sadece “parayı bastırıp, makale yayımlatma... DEVAMI>>
Dr Tansu Küçüköncü (*) - 30 yıllık Trakya Üniversitesi'nin “ÇALINTI” ve “UYDURMA” tezleri – 1
Adnan Fatih Kocamaz ve Erdem Uçar'ı, Dr A. Murat Eren'in ülke genelindeki gazetelerde de yayınlanan “Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları” yazısından hatırlıyorsunuz. O yazıda anlatılan 10 ÇALINTI tezden 1'i Adnan Fatih Kocamaz'ın doktora teziydi. Adnan Fatih Kocamaz'ın % 68.75 (... DEVAMI>>
Dr. Tansu Küçüköncü (*) - 240 yıllık İTÜ'nin “KLONLATILAN” tezleri
Bekir Karlık'ı, Dr A. Murat Eren'in ülke genelindeki gazetelerde de yayınlanan “İmece Usulü Bilim Cinayeti Konferansları ” ve “Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları” yazılarından hatırlıyorsunuz. 2. yazıda anlatılan 10 ÇALINTI tezden 1'i BekirKarlık'ın doktora teziydi, 2'si ise Be... DEVAMI>>
İntihalci ilahiyatçının Prof. unvanı geri alındı (Milliyet)
Musa Kesler Üniversitelerarası Kurul (ÜAK), Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Mazlum Uyar’ın doçentlik tezini “intihal” gerekçesiyle iptal etti. Uyar’ın doçentlik ve profesörlük ünvanları da geri alındı. Zamanaşımı süresi dolduğu için meslekten atılmayan Uyar, akademi... DEVAMI>>
Dr Tansu Küçüköncü (*) - 60 yıllık Ege Üniversitesi'nin “% 100 ÇALINTI” doktora tezleri : danışman Turgut Öziş'e “KINAMA” cezası
“Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır” misali, Ahmet Yıldırım, ilk kez Aralık 2010'da bir gazetede yaptırdığı “Doçent olmak için daha ne yapsın” başlıklı haberle “5 yılda 270 makale yazan akademisyen” olarak kendini gündeme getirdi. 2011'in son günü ABD'de karşılıksız TÜBİTAK bursuyla 1 yıllık bedava... DEVAMI>>
Murat Bardakçı - Ver parayı al unvânı! (HABERTÜRK)
ÖNCE, diline ve imlâsına hiç dokunmadan aynen nakledeceğim şu duyuruya bir bakın:"...Doktora tez çalışması hazırlamak ileri derecede akademik bilgi ve tecrübe gerektiren bir iştir. Aynı zamanda vaktinizin büyük kısmını alan bir çalışmadır. Zamanınız yoksa yada gereken bilgi ve tecrübeye sahip d... DEVAMI>>
YÖK:"İntihal helaldir" (Anayurt Gazetesi)
MÜ İlahiyat Fakültesi hocası Mazlum Uyar’ın başka birine ait kitabı referans vermeden intihal ettiği fakat YÖK’ün hiçbir işlem yapmadığı öğrenildi. MÜ İlahiyat Fakültesi hocası Mazlum Uyar’ın başka birine ait kitabı referans vermeden intihal ettiği fakat YÖK’ün hiçbir işlem yapmadığı öğr... DEVAMI>>
Pervin Kaplan - Bastır 500 doları yayımlat makaleni (HABERTÜRK)
GEÇEN gün bilimsel yayın kalitesine dikkat çekip akademisyenlerin yayın sayılarındaki artışın atıf oranlarına yansımadığına değinmiştim. Bunun da okul notlarında olduğu gibi “hormonlu yayınlardan” kaynaklanıp kaynaklanmadığını sormuştum. Bu sorunun yanıtını, ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin... DEVAMI>>
AİHM, 33 yıllık "intihal" tartışmasına noktayı koydu .
Eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'nın, "Annenin Kitabı" adlı kitabını, ABD'li Dr. Benjamin Spock'ın "Baby and Child Care" adlı kitabından aşırdığını iddia ettiği için tazminata mahkum edilen Prof. Dr. Hasan Yazıcı, AİHM'de açtığı davayı kazandı. Eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'nın, 1952 yılında ya... DEVAMI>>
Prof. Dr. Kayhan Kantarlı - TEZ PAZARLARI
Bu yazıyı 17 yıldır yılmadan yürüttüğü, örnek aldığımız bilim ahlakı mücadelesini AİHM 'nin YÖK'ün ilk Başkanı'nın kitabıyla ilgili olarak verdiği kararla taçlandıran değerli bilim insanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı'ya mücadeleye devam edeceğimizin kararlılık ifadesi olarak ithaf ediyorum. ... DEVAMI>>
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Prof. Hasan Yazıcı’yı haklı buldu
Prof. Hasan Yazıcı 2000 yılı Kasım ayında Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan “Önce Doğramacı’yı Kınamak Lazım” başlıklı yazısında “örnekleri ülkemizde çok sık görülen aşırma (intihal) olaylarının üzerine gitmekte en etkili yolun, her şeyden evvel esas büyük aşırmaları olanların kamuoyundan özür dilem... DEVAMI>>
.