NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

4 Aralık 2020

SAHTEKARLIKLARA VE ETİK DIŞI DAVRANIŞLARA KİM DUR DİYECEK?? (klinikfarmakoloji )

Maalesef son yıllarda Türkiye de bilimsel sahtekarlıklar gittikçe artmakta. Akademik yükselmekler veya üstlerine şirin görünmeler veya bazı kurumlardan maddi destek almak için organize bir şekilde sahte yayınlar yapılmakta. Bu sahte yayınlara ne Sağlık Bakanlığı, ne Üniversiteler veya bu sahtekarların mensup olduğu kurumlardan ses çıkmamakta, adeta teşvik edilmekte.

Gün geçmiyor ki, özellikle periferik üniversitelerde bir kanser ilacı bulunmasın!!.. İki senede bir kanser ilacını bulduğunu iddia eden kişiye şimdiye kadar ilaç nerede diye soran olmadı. Hint dergilerinde, Brezilya dergilerinde yapılan yayınlar akademik yükselme için kabul edildi. Kimse ismi cismi duyulmamış Brezilya dergisinde neden yayın yapar diye sormadı. Daha kötüsü bu yayınlardan bazıları TİTCK tarafından bazı ilaçlara ruhsat verilmesinde kaynak olarak gösterildi. Bazı reklam peşinde koşan rektörler bu tip kişileri tebrik ettiler.

Bor (Niğde)' da yapılan bir araştırmaya Adana Devlet hastanesi etik kurulu izin veriyor ve bu etik kurul o araştırmada ne yapılacağından habersiz. Bu araştırmacılarla birlikte o etik kurul üyeleri hakkında da gerekli idari ve cezai davalar açılmalıdır. Burada görev tabib odalarına ve hukukçulara düşmektedir.

Gelelim yayının yapıldığı dergiye:
Editor-in-Chief: Borlingegowda Viswanatha Bangalore Medical College & Research Institute, India
Editorial Board: Junkichi Yokoyama Juntendo University School of Medicine, Japan (başka editör yok!!)
Reviewers:
-Vijaya Narne All India Institute of Speech and Hearing, India
-Sandra Ventura Escola Superior de Tecnologia da Saúde do Porto - Instituto Politécnico do Porto, Portugal
-Mohamed EL Rouby Member of Egyptian Medical Syndicate, Egypt

Dergi, ''Scientific & Academic Publishing'' denilen bir yayın evi tarafından yayınlanıyor. Bu yayın evinin yayınladığı diğer dergiler: Food and Public Healt Clinical Medicine and Diagnostics, American Journal of Biomedical Engineering, International Journal of Tumor Therapy, International Journal of Brain and Cognitive Sciences, International Journal of Clinical Psychiatry, International Journal of Nursing Science, American Journal of Dermatology and Venereology, International Journal of Prevention and Treatment, Public Health Research, American Journal of Medicine and Medical Sciences, International Journal of Surgical Research, International Journal of Internal Medicine, International Journal of Diabetes Research, Research In Cancer and Tumor, International Journal of Stroke Research, International Journal of Stomatological Research, Basic Sciences of Medicine, Research in Obstetrics and Gynecology, Journal of Health ScienceClinical Practice, Research in Neuroscience, Research in Ophtalmology.

İsteyenler http://www.sapub.org/Journal/editorialboard.aspx?journalid=1132 adresinden dergiyi inceleyebilir. Dergilerde paralı yayın yapılmakta ve basım ücretleri ülkelere göre 120-360 dolar arasında değişmekte. Bu yayın evi yalnız sağlık bilimlerinde değil, akla gelen her konuda yayın yapmakta. Burada görev YÖK'e düşmekte, bu yağmacı yayın evindeki dergilerdeki yayınlar yok hükmünde sayılmalıdır.

Etik kurul kararı olmadan ve kontrol edilmeden yapılan yayın ilişiktedir.

İndirilebilir Dosyalar
sahteherpeks.pdf

26 Kasım 2020

Ersin YURTSEVER - Bilim etiği sorunları: İntihal nedir? (SARKAÇ)

Bilim dünyasında gündeme sık sık, popüler medyaya ise ünlü birisini ilgilendiriyorsa gelen bir kavram var: İntihal.

Türk Dil Kurumuna göre Türkçesi “aşırma” olan bu kelime, Arapça’da “kendine mal etme, benimseme” anlamına geliyor. Değişik yerlerde de çalma, yağmalama olarak da tanımlanıyor.  Bütün bu kelimeler bir hırsızlığı, başkasının olan bir değeri kendine mal etmeyi anlatıyor.

Genelde intihal bir yazarın, düşünürün yazdıklarının (veya söylediklerinin) başka birisi tarafından ilk defa kendisi söylüyormuş gibi ortaya atılması için kullanılır. İnternet çağından önce sözlü olarak ortaya atılmış fikirleri çalmanın ispatı çok kolay değildi. Nitekim, bir bilimsel fikri kimin ilk defa ortaya attığına dair (bilimsel) kavgalar çok olmuştur. Şimdilerde ise her şey kayıt alınabildiği için bu tarz tartışmalar bitmese bile çok fazla duyulmuyor. Ama yazıya dökülmüş fikirler üzerinde çalıntı hala çok popüler.

İntihalin ne olduğu ve neden dikkat edilmesi gerektiğini açıklayabilmek için, bilimsel fikirlerin, sonuçların ne şekilde bilim dünyasına sunulduğu ve yayıldığını anlamak gerekir.

Bilimsel bir değerin yayınlanması 

Bilimsel araştırma sonuçlarının topluma sunumu genellikle bilimsel dergilerde yayınlanan makaleler kanalıyla olur. Bu makaleler, konunun uzmanları olan ve çoğunlukla birden fazla sayıda anonim hakemler tarafından okunur ve değerlendirilir. Hakemlerin görevi, yapılan çalışmada hataların olup olmadığını tespit etmek, sonuçların daha önceden yayınlanmamış olduklarını göstermek (orijinal olmaları) ve yorumların da doğru oldukları konusunda görüş bildirmektir. Bu makale pek çok bilim insanı tarafından okunacağı ve belki de onların çalışmalarına ışık tutacağı için, doğruluğunun önceden kontrol edilmesi gerekir. Dolayısıyla eğer bir makale hakemlerin süzgecinden geçip ciddi bir dergide yayınlamışsa, içeriğinin bilimsel olarak bir değeri olduğu varsayılır.

İntihalin çeşitleri

İntihalin en ciddi şekli, başkasının yazdığı bir yazıyı olduğu gibi kendi isminizle yayınlamak ve bu çok ağır bir suç.  Nitekim bu suçun cezası öğretim üyeliğinden çıkarılmaya kadar gidebiliyor. Bir makalenin tamamının veya çok büyük bir kısmının alınıp yayınlanması daha çok internet kullanımının az olduğu ve yakalanmanın zor olduğu yıllarda çokça karşılaşılan bir ihlaldi. Günümüzde Turnitin, iThenticate vb. gibi veritabanları/yazılımlar sayesinde yayına yolladığınız makalenin başkalarının eserlerine ne kadar benzediğini kontrol edebiliyorsunuz. Bu yazılımlardan şüpheli benzerlik oranları geldiğinde benzerlikleri inceleyerek intihali ortaya çıkarma şansınız var. Başka bir deyişle kimden ne kadar çalındığının bulunması mümkün. Tabii, başka bir dildeki makaleyi alıp Türkçe’ye çevirerek bu kontrollerden kaçmak da olasıdır ki bu bazı sahalarda çok görülen bir etik ihlalidir.

Elektronik kontrolün olmadığı ortamlarda ise bilimsel etiğe aykırı davranışları bulmak hiç de kolay değil. Rusya’da yapılan bir araştırma sonucunda 70000 adet makalenin birden fazla dergide, bir makalenin ise tam 17 farklı dergide yayınlandığı bilgisine ulaşılmıştır ve yine bu araştırma ile 2500 civarında makalenin geri çekilmesi istenmiştir [1]. Örneğin ülkemizde lisansüstü tezlerin elektronik ortama aktarılması henüz tamamlanmadı [2].  Bu durumda tezler arası intihalleri bile bulmak kolay değil.

Daha çok rastlanan intihal örnekleri, başka eserlerden belirli kısımları alıp, kendi yazmış gibi göstermek şeklinde karşımıza çıkıyor. Bilhassa makalelerin giriş kısımları, eski çalışmaların derlenmesi üzerine olduğundan ve teknik kısımlara göre daha iyi bir yabancı dil bilgisine ihtiyaç duyulduğundan bu bölümlerde ders kitapları ve derleme makalelerinden kopyala-yapıştır yapmak en kolay çözüm gibi görünebilir.

Bu kötü alışkanlık maalesef ilkokullardan başlamak üzere çok yaygın. Öğrencilere verilen “araştırma” ödevleri, çoğunlukla Google’da arama yapıp bulunan bir sayfadan alınan cümlelerden oluşuyor. Öğretmenlerin bu konuda dikkatli davranıp, öğrencilere araştırma ödevlerindeki kelimelerin kendilerine ait olması gerektiğini iyice anlatması gerekli. Aslında istenen öğrencilerin okuduklarını anlayıp, yorumlayıp kendi ifadeleri ile tekrar yazmaları.

Atıf vermek nedir? Neden atıf verilir?

Bilimsel makalelerin yazımında ise kullanılan belirli yazım kuralları vardır ve bu kurallar araştırma alanlarına göre farklılıklar göstermesine rağmen temelinde doğru bilgiyi okuyucuya aktarma işlevini sağlar. Doğal olarak yapılan her araştırma, daha önceden yapılmış çalışmalara az veya çok dayanır. Araştırmaya katkı sağlamış olan eski sonuçlara ve fikirlere makalede bunları yazanları belirterek yer vermek gerekir. Bu işleme “atıf vermek” denir. Doğru bir atıf için kimin ne zaman bu düşünceleri ortaya koyduğu ve nerede yayınlandığının (makalenin referansının) açıkça yazılması gerekir. Bu şekilde çalışmayı okuyanların eski kaynaklara kolayca ulaşması sağlandığı gibi, ilk yazarlara da saygı sunulmuş gibi düşünülebilir (veya daha popüler deyimi ile kredi verilir).

Atıf yapılan makalenin referansını belirtmek için farklı formatlar vardır (MLA, APA vb.), bunlardan tercih edilen birisi kullanılabilir. Önemli olan okurun kaynağa rahatlıkla ulaşabilmesini sağlayacak tüm bilgiyi içermesidir.

Atıf verme işlemi iki türlü yapılabilir. Orijinal fikirleri kendi kelimelerinizle ifade edersiniz ki, o zaman sadece o makalenin referansını koymak yeterli olacaktır. Eğer eski referanslardaki kelimeleri aynen kullanmak isterseniz, mutlaka “tırnak” içerisinde yazmanız (ve tabii referansı ile beraber) gerekir. Bu şekilde o kelimelerin sizin olmadığını ama çalışmaya katkısı olduğunu doğru bir şekilde göstermiş olursunuz.

Resim ve grafiklerin kullanımı

Başka yazarların tabloları, grafikleri ve resimlerinin kullanımı ise ayrı bir sorun olan telif hakları ihlallerine neden olabilir. Daha önceden bu bilgileri yayınlayan dergilerin bir kısmı referans vererek kullanımına izin vermekle (Örn. Creative Commons lisanslı dergiler) beraber, bazı dergiler yazılı izin alınmasını şart koşuyor.  Hukuki problemlerle karşılaşmamak için, derginin koşulllarına bakmak ve/veya orijinal makaleyi yayınlayanlar ile haberleşip izin alma işinin doğru bir şekilde çözülmesi şart.

İngilizcesi “plagiarism” olan intihal kavramı aynı zamanda yazarın kendi eski eserlerini de kapsayabilir. “Öz-intihal” olarak adlandırılan bu konu biraz daha karmaşık olduğu için ayrı bir yazıda tartışacağız.

İntihal kavramı, başka bazı ülkelerde olduğu gibi bizde de maalesef az rastlanan bir durum değil. TÜBİTAK, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul gibi kuruluşlar, bu konuda yaptırımlar getiriyor. Bununla beraber asıl görev üniversitelere düşüyor. Üniversitelerin kendi içlerinde bilim etiği konusunda eğitim vermenin yanında ortaya çıkan olayları ciddiyetle inceleyip sonuçlandırmaları da etik kavramlarının yerleşmesinde önemli bir rol oynayacaktır.   

Ersin Yurtsever
Bilim Akademisi Etik Kurulu üyesi
Koç Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi

Kaynaklar

[1] D.S. Chawla, Russian journals retract more than 800 papers after ‘bombshell’ investigation, Science, Ocak 2020, https://www.sciencemag.org/news/2020/01/russian-journals-retract-more-800-papers-after-bombshell-investigation
[2] Yaşar Tonta, Müge Akbulut, Lisansüstü tezlere açık erişim, Türk Kütüphaneciliği dergisi, 33, 219 (2019).http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/3028/2897

25 Eylül 2020

Lale AKARUN - İtinayla tez yazılır (HerkeseBilimTeknoloji)

Bir öğretim üyesinin zamanının çok büyük bir bölümü öğrencilerinin yazdıklarını okuyup düzeltmekle geçer. Şimdiye dek 60 öğrencinin tez danışmanlığını yapmışım. Birkaç yıl süren bir araştırma nasıl bir çerçeveye oturtulup daha önce yapılmış çalışmalarla karşılaştırılır, nasıl gerekçelendirilip yeniliği anlatılır, hipotezlerini sınayacak deneyler nasıl tasarlanır, nasıl yapılır, ne sırayla nasıl sunulur, sonuçları nasıl yazılır; nasıl tartışılır, 60 öğrenciye ayrı ayrı anlatmışım.

Yazılan tezin üstünden defalarca geçip yanlışları kırmızı kalem ile işaretlemek, bunu tekrar, tekrar, tekrar yapmak, bazen bıktırıcı olabilir. Böyle zamanlarda “düzeltmektense bu tezi ben yazsam daha kolay olurdu” hissi gelişebilir. Bu hisse karşı koymak gerekir, çünkü o zaman öğrenci bu deneyimden geçmemiş olur. Lisansüstü eğitim, bu deneyimden geçmek, araştırma yapmayı, yazmayı öğrenmek için yapılıyor; özelleşmiş, değerli bir eğitim. İyi bir öğrenci yetiştirmek için emek koymak, o tezleri defalarca okumak, düzeltmek gerek.

“Parayla tez yazılır” 

İnternette arama yaptığınızda, parayla tez yazım hizmeti sayfaları çıkıyor: Başlığını ve araştırma konusunu verdiğiniz tezi sizin için yapıyor; yazıyor; intihal raporuna kadar hazır ediyorlar. Üstelik kadrolarında uzman akademisyenlerin olduğunu söyleyerek reklam veriyorlar. Bir akademisyenin başka bir akademisyeni aldatmak üzere bu işi yapması, utanç verici ama anladığıma göre bu bir suç değil çünkü bu ticari işletmeler açık bir şekilde bu işten para kazanıyorlar. Peki öğrenciler niye kendileri bu işi yaparak öğrenmektense, para verip başkasına yaptırıyorlar?

Kestirme cevap, öğrencilerin ahlaki standartlarının düşüklüğü. Bir tür kopya olayı. Öğrenciler fazla zahmete girmeden diploma almak istiyorlar. Paraları da var; bedelini vererek, bir hizmet satın alıyorlar. Bunu kendi işleri olarak sunup diploma almaları disiplin suçu; ama bu hizmetin yaygınlığına bakılırsa kimse yakalanmıyor.

Peki niye yakalanmıyorlar? Demek ki tez danışmanları onlarla yakın çalışmıyor; ne yapılacağını, nasıl yapılacağını tartışmıyor, planlamıyor; yapılan işin üstünden defalarca geçmiyor. Hiç şaşırmam, çünkü bu zahmetli, maddi bir karşılığı olmayan, zor bir iş. Hiç emek harcamadan bir tez yaptırmış olmak kolay geliyor. Jüri de öğrenciye sahici sorular sormuyor.

Niye sormuyor? Çünkü soru sormak için tezi okumuş olmak gerek. Suç ortaya çıkarsa, öğrenciye ait. Oysa öncelikle akademik danışman, tüm jüri üyeleri bu kopya olayına müdahaleden sorumlu. Utanç verici bir durum ama, akademide ahlaki standartlar çok düşük; düzmece araştırmalar, düzmece dergiler, intihal yayınlar o kadar yaygın ki sıra buna gelmiyor. Gönderildikten sonra bir hafta içinde, okunmadan kabul edilen makaleler, her yollananı yayınlayan düzmece konferanslar, dergiler o kadar çok ki!

Daha geçenlerde “doçentlik için gerekli kitap bölümünüz doçentlik başvuru tarihine kadar yayınlanır” diye bir mesaj gördüm; 1 ayda kitap basıyorlar. Tezini parayla yazdıran yayınını da böyle yapıyor; doçentliğinde de benzer yöntemleri kullanıyor.

Akademide kopya olduğu gibi, sahtecilikleri, kopya olaylarını gönüllü olarak ortaya çıkaran uluslararası organizasyonlar da* var. Elisabeth Bik adındaki araştırmacı, kendini sahtecilikleri ortaya çıkarmaya adamış; makalelerdeki görüntülerin düzmece ya da kopya olup olmadığını inceliyor; tespit ettiği sorunlu makaleleri dergilere yazıp bildiriyor. Maalesef ülkemizde ortaya çıkardığı vakalar da var.

Sahtecilik yapan Türk akademisyenler, sadece kendi üniversitelerine değil, ülkemizin tüm akademik kurumlarına zarar veriyorlar. Ülkemizde bu işin ilk gönüllü savaşçısı, İTÜ’den meslektaşım ve Herkese Bilim Teknoloji dergisi çizeri Prof. Dr. Tayfun Akgül. Son zamanlarda gönüllü olarak akademide sahteciliklerle savaşan başka mecraların ** da ortaya çıkmış olması, memnuniyet verici. Üniversitelerimizin saygınlığını geri kazanmak için bu çabaların artması gerek.

6 Ağustos 2020

Dr. Veli Vural Uslu - Bilim Yıldızlarımız (GüneyEge)

Dr. Fatih Şen. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde doçent. Nanoteknoloji üzerine çalışıyor. Kütahya Lisesi’nden mezun. Selçuk Üniversitesi’nde kimya öğretmenliğini bitirdikten sonra ODTÜ’de kimya bölümünde doktorasını tamamlıyor. Daha sonra zoru başarıp ABD’nin Massachusetts eyaletindeki onlarca Nobel Ödüllü insanın çalıştığı MIT’de doktora sonrası çalışmalarını tamamlayıp Kütahya’ya dönüyor. Çalışmalarına ara vermeden 2015’te Türkiye Bilimler Akademisi tarafından üstün başarılı genç bilim adamı ödülü (TÜBA-GEBİP) alıyor. 2017’de Bilim Kahramanları Vakfı’nın “Genç Bilim İnsanı Ödülü”ne layık görülüyor. Fatih Hoca’nın 2019’da yaklaşık 50 tane, 2020’nin ilk yarısında da 41 tane makalesi “Scientific Reports” gibi prestijli bir derginin de aralarında bulunduğu 23 tane bilimsel dergide yayınlanıyor. Beyin göçünü geri döndürdüğümüzü düşünürken, 3 Ağustos’ta Hollandalı bilim insanı Elisabeth Bik, Fatih Şen’in makalelerinin 84 tanesinde hile olduğunu yakalıyor. Aynı veriyi 6 farklı makalede farklı renklerde ve desenlerde yayınlayarak eşine az rastlanır bir akademik sahtekarlık örneği gösteren Doç.Dr.Fatih Şen’in adı yurtdışında bilim camiasında yankılanırken, kendisinin ve çalıştığı kurumun sessizliği Türkiye’de kısıtlı imkanlarla müthiş işler başarmak için varını yoğunu ortaya koyan bilim insanlarımızın omzuna yıllarca taşımak zorunda kalacakları ağır bir yük bırakıyor.

Mustafa Saltı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’nü bitirip, yüksek lisansını Mersin Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yapıyor. 2004 yılında başladığı ODTÜ Fizik Bölümü’nde doktora öğrencisiyken, 2005 ve 2006 yılları arasında 40 makale yayınlayarak adından söz ettiren başarılı akademisyenimizin, 40 makalesinin tamamında sahtekarlık yaptığı ODTÜ’nün değerli hocaları tarafından Mustafa Saltı’nın sınavda en basit fizik sorularını cevaplayamaması üzerine ortaya çıkarılıyor. 2007’de ortaya çıktığında dönemin en büyük skandalı olan bu olayı haber yapan Nature dergisi, olayı ortaya çıkaran Ayşe Karasu ve Özgür Sarıoğlu gibi ODTÜ hocalarının meşakkatli çalışmalarını tebrik ediyor. Skandalın etkileri Türkiye’deki pek çok üniversiteye sıçrasa da, maalesef akademik sahtekarlığın resmi suç sayılmadığı üniversitelerimizde koltuğunu kaptıran olmadığı gibi Mustafa Saltı da doktorasını tamamlayıp bir de üstüne 2017’de doçent unvanı alarak Mersin Üniversitesi’nde çalışmaya devam ediyor. Sonuç olarak ODTÜ’deki değerli hocalar bu işin peşini bırakmayarak Türkiye’deki bilimin güvenilir olduğunu ortaya koymaya çalışmış olsalar da sonrasında yaşanan uygulamalar ve sahtekarlıkların karşılıksız kalması, her zamanki gibi Türk bilim insanı imajını olayın üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen hala zedelemekte. Bu imajın daha ne kadar böyle devam edeceği ise merak konusu.

Gazeteci Kemal Göktaş’ın bildirdiğine göre Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma Türkiye’de kamu üniversitelerinde yazılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin %31’inin, özel üniversitelerde yazılan tezlerin ise %46’sının akademik sahtekarlık (intihal) taşıdığını gösteriyor. Bu rakamlar Türk bilim camiası için bir kabus, bir korku filmi olmalı. Çalışmayı yürüten Dr. Ziya Toprak, İngilizce yazılan tezlerde sahtekarlık oranı %28 iken, Türkçe yazılanlarda %35 civarında olduğunu, ve bunun bir yansıması olarak Boğaziçi, ODTÜ ve Bilkent’te (çoğu zaman) İngilizce yazılan tezlerin göreceli olarak daha iyi durumda olduğunu belirtiyor. Genele baktığımızda akademik derece almak için nitelikten çok niceliğe (yani kaç makale yayınlandığına) bakılması bu tür sahtekarlıkların ve ünvanlı vasıfsızlığın artmasında çok önemli bir etken.

Ne yazık ki, akademik sahtekarlık tüm ülkelerde görülen bir durum. Ama önemli olan akademik ahlakı namus belleyip bu tür ahlaksızlara karşı üniversiteler olarak, ülke olarak tepkisiz kalmamak. Mustafa Saltı gibi pek çok akademisyenin 12 sene önce açtığı yaraları tam olarak iyileştiremeyen dürüst, çalışkan Türk bilim insanlarının Fatih Şen olayıyla birlikte ülkenin imajını düzeltmek için harcadığı emekler bugün büyük bir darbe aldı. Bir doktorun hastasını bilerek yanlış tedavi ettiğinde mahkemeye çıkması gibi bilimle uğraşanlar da mesleki sahtekarlık yaptıklarında bunun hukuki yaptırımlarıyla karşılaşmalılar. Almanya’dan sevgi ve saygılar tüm okurlara.

26 Ocak 2020

Mustafa Kömüş - Yayınlarına en çok atıf yapılan Türkiyeli akademisyen Oturan: "Akademi özgür değilse bilim de gelişemez" (BirGün)

Ülkede geçen günlerde hiçbir makalesi uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmayan 68 rektör olduğunu, 71 rektörün ise hiçbir makalesinin atıf almadığını öğrendik. Türkiye’den uzakta Fransa’da Gustave Eiffel Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Mehmet Ali Oturan ise yayınlarına en çok atıf yapılan Türkiyeli akademisyen.

Oturan’ın yayınlarına şu ana kadar 15 bini aşkın atıf yapıldı. Yayınlar bugüne kadar 11 bin 665 kişi tarafından 265 bin 918 kez görüntülendi. 2019 yılında ise yayınlara tam 3 bin 400 kez atıf yapıldı. Oturan’ın akademisyenlerin üretkenliğini ortaya koyan Web of Science H Endeksi puanı ise 66. Türkiye’de H Endeksi puanı 15 ve üzerinde olan rektörlerin sayısı ise sadece 23. Bu alanda en üst sıralarda yer alan Oturan Web of Science tarafından oluşturulan son on yılın en etkili bilim insanları arasında da yerini alıyor.

12 Eylül’cüler tarafından Türkiye’de akademideki görevinden alınan Oturan ile hem çalışmalarını hem üniversitelerimizi hem de hiç atıf almayan ve makalesi yayımlanmayan rektörleri konuştuk. Oturan, Türkiye’deki üniversitelerin uluslararası boyutta saygın bir yere gelebilmeleri için gerekenleri şöyle söylüyor: “Şüphesiz en başta siyasetin yükseköğretim kurumlarından elini çekmesi gerekiyor. Kişiye göre üniversite, kişiye göre kadro, kişiye göre yasa yapmaya son verilmelidir.” >>>

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar


  • Semuhi Sinanoğlu - Makalesepeti.com

    Hikâyenin tüm detaylarını hatırlamıyorum ama bir derste Koray Çalışkan hocamız anlatmıştı. Öğrencinin biri bir gün makale teslim ediyor. Hoca okuyor, okuyor; içinden diyor ki, “Çocuk ne de güzel yazmış…” Ama makale bir yerlerden de tanıdık geliyor. Sonra hatırlıyor ki hocanın zamanında bir yere i... DEVAMI>>

  • A. Murat Eren - ?

    Geçtiğimiz ay "Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları" başlıklı bir yazı kaleme almış, çeşitli üniversitelerden etik açıdan problemli tezlere örnekler vermiştim: http://subjektif.org/2012/09/turkiye-akademisinin-arka-sokaklari/ Yazının Cumhuriyet Gazetesi'nin Bilim ve Teknik ekin... DEVAMI>>

  • AÇIKLAMA - Bilim Teknik 19.10.2012 (CBT)

    Sayın A. Murat Eren Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (BT) Eki  21 Eylül 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinin aynı tarihli “Bilim ve Teknoloji” ekinde “Türkiye’den Tez Manzaraları: öğrenciler ve Danışmanlar” başlıklı yazınızda ; İstanbul Teknik Üniversitesi: Tezlerin tamanını fotokopi o... DEVAMI>>

  • Tez Danışmanları ve Öğrencileri - (Cumhuriyet Bilim Teknik)

    http://basin.arsiv.metu.edu.tr/index.php?date=20121019#section_26708 . DEVAMI>>

  • Işıl Öz - 'Akademik çevre kendi içinde özeleştiri yaparken sesini yükseltmeli' (T24)

    A. Murat Eren, 'Öğrenciler, akademisyenler, gerek yazarak gerek dışarıya çıkarak bilim etiğini hiçe sayan meslektaşlarını ve gevşek tutum ortaya koyan yöneticilerini protesto etmeli' dedi. ‘Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları’ başlığı ile subjektif.org’da yayımlanan yazının di... DEVAMI>>

  • Akademik hırsızlıklar mahkemelik (KIBRIS)

    Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Ali Bıçak, intihal ve kopyalama iddialarının kurulca yakından takip edildiğini açıkladı. Bıçak, iki yıldır yapılan çalışmalar çerçevesinde üniversiteler bünyesinde etik kurullar oluşturulmasında ... DEVAMI>>

  • Derviş Doğan - YÖDAK intihal iddialarını araştırıyor mu? (Havadis Kıbrıs)

    İntihal! Şiir ya da bilimsel çalışmaların çalınması, yani bir nevi düşünce hırsızlığı. Kısacası bir suç. Hatırlayacaksınız bundan bir müddet önce ülkemizde akademisyen kimliği taşıyan birtakım insanların intihal yaptıklarına dair iddialar ortaya atılmış ve bu iddialar bazı argümanlarla da destek... DEVAMI>>

  • İstifa Edecek Mi? Federal Eğitim Bakanı Schavan’a intihal şoku (ZAMAN Almanya)

    TAYFUN GİRGİN (Berlin) Hıristiyan Demokrat Partili (CDU) ve Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan’ın 32 yıl önce Düsseldorf Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde yazdığı “Kişi ve Vicdan” konulu tezini Düsseldorf Üniversitesi, iddialar üzerine incelemeye alarak, tezin bazı bölümlerinde ‘kasıtlı aldat... DEVAMI>>

  • Bilimsel Yayında Sahtekârlık (SABAH)

    Yanlış hatta düzmece olduğu için geri çekilen bilimsel yayınların sayısındaki artış, dergi editörlerini ve etik uzmanlarını kaygılandırıyor. Geri çekilen yayınlar geçen yıl çıkan muazzam sayıdaki yayının küçük bir kısmını oluştursa da, bunlar birçok bilim insanını uygunsuz davranışa iten baskılar h... DEVAMI>>

  • Tufan Erhürman - İNTİHAL (YENİ DÜZEN)

    Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisansa başladığım ilk dönemde, en az zamanda en çok ve önemli şeyi “Bilimsel Araştırma Teknikleri” dersinde öğrenmiştim. Bu derste, o zamanın teknolojisiyle (henüz internet yoktu) bilimsel araştırmanın ve bir makalede ya da kitapta atfın nasıl yapılma... DEVAMI>>

  • Türkiye’de 5 üniversitede 'çalıntı tez' skandalı! (T24)

    Akademisyen Murat Eren'in Bahçeşehir, Fırat, Haliç, Trakya, Uludağ ve Balıkesir üniversitelerindeki çalıntı tez iddiaları karşılaştırmalı fotoğraflarla yayımlandı. >>> subjektif.org . DEVAMI>>

  • Kuzey Kıbrıs Üniversiteleri intihal olayları ile sarsılıyor (AFRİKA Gazetesi)

    Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nden Prof. Dr. Semra Galip Paşazade'nin intihal örnekleri kamuoyu ile paylaşılmıştı. İddialar çok ciddi, üstelik kanıtlarla desteklenmiş. Paşazade'nin Turkish Policy Quarterly adlı akademik dergide yayınlanan "küreselleşme" makalesinde çok sayıda... DEVAMI>>

.


.