NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

19 Mart 2017

Gökçer Tahincioğlu - Makbul akademisyenler (Milliyet)

Anadolu’nun dört yanındaki üniversitelerde neler olup bittiğiyle birileri ilgili mi? Emeğiyle çalışıp kurumuna katkı sunmak isteyenlerin yanında gizlenip, sadece milliyetçi sloganlar atıp, “işini yürütenlerin” yaptıklarıyla...

İntihar eden akademisyen Mehmet Fatih Traş, yaşamını sonlandırmaya karar verdiğinde, muhtemel ki ölümünün bir şeyi değiştirmeyeceğini, akıllarda, vicdanlarda bir iz bırakmayacağını biliyordu.

Muhtemel ki eninde sonunda zaten ölecek olmamız seçimini etkilememişti.

Uğradığı haksızlığı anlamıyordu.

Tam o noktada, yani sadece bir bildiriye imza attığı için dışlandığı, çok yakın bildiği insanların sırtlarını döndükleri, bir dilim ekmek için yalvarması gerektiğinin ima edildiği, kimseye kötülüğü dokunmamışken bütün kötülüklerin sorumlusu sayıldığı, kapıların bir bir yüzüne kapandığı o noktada, büyük sözlerin bir anlamı kalmamıştı.

Muhtemel ki yanına gelip omuz vermeye çalışanları çok seviyordu.

Muhtemel ki böyle öleceğini, bu şekilde biteceğini hiç düşünmemişti.

İnsanın öleceğini bilen tek canlı olduğu ve bu yüzden ölümsüzlük peşinde koştuğu önermeleri, ölmeyecek gibi yaşayanların kötülükleri önemli değildi.

Çukurova Üniversitesi’ndeki işine, sorgusuz sualsiz, gerekçesiz son verilmiş, diğer üniversitelere yaptığı bütün başvurular son dakika müdahaleleriyle geri çevrilmişti.

Yaşamına son verdi.

***
Oysa dışlananlardan olmayabilirdi.

Taşrada çalışan, hiçbir bildiriye imza atmamış olsalar da girdikleri fakültelerde doğdukları memleket, mezhepleri, etnik kimlikleri, tercihleri, çalışmalarının eleştirelliği nedeniyle suçlanan, sömürülen, kadro verilmeyen, buna rağmen üretmek, yaşamak, mesleğini yapmak için didinen ancak kimselere yaranamayan akademisyenlerden olmayabilirdi.

Ama bunlar yaşanmıyor gibi yapmamız gerekiyor değil mi?

Anadolu’nun dört yanındaki üniversitelerde neler olup bittiğiyle birileri ilgili mi?

Emeğiyle çalışıp, üretip, alın teriyle yaşayan ve çalıştığı kuruma katkı sunmak isteyen, akademik ahlaka uygun davrananların yanında gizlenip, sadece milliyetçi sloganlar atıp, “işini yürütenlerin” yaptıklarıyla.

***
Anadolu’nun farklı kentlerindeki üniversitelerden gönderilen belgeler birikiyor.

Konu; akademik teşvik.

YÖK, üniversitelerin akademik üretkenliğini artırmak için bilim insanlarının çalışmalarını teşvik kararı aldı.

Buna göre, yıl içerisinde yayımlanan akademik yayınlar, ulusal-uluslararası kongrelere katılımlar, basılan kitaplar için puanlama yapılıyor.

O puanlamanın sonunda belirlenen puanı geçen akademisyenin maaşına bir yıl boyunca teşvik bedeli ekleniyor.

Akademisyen, 12 ay boyunca bu bedeli alıyor.

Yılda 3-4 bin liradan başlayıp, oldukça yüksek meblağlara çıkan teşvik bedellerini üretkenliğe paralel olarak kazanmak mümkün.

Peki, katiyen soruşturulmayan, slogan atmak gerektiğinde en önde koşan bazı akademisyenler bunun için ne yapıyor?

Makbul sayılan bu akademisyenlerin eski yöntemleri zaten biliniyor:

Hakemli bir derginin editörlüğü elde tutularak, burada istenilen sayıda nitelikli-niteliksiz yayınları basmak.

Yurt dışında da özellikle bazı yakın ülkelerdeki dergilerle yakın temas kurup, buralarda bilimselliği son derece tartışmalı eserleri yayımlamak.

Birbirinin kopya tezleri, zaten kimse kontrol etmediğinden aynı kişilerden oluşan jürilerden geçirip, danışmanlık puanı almak.

Hiçbir yayınevinin basmadığı kitabı bir matbaaya bastırıp, basılmış kitap gibi göstermek.

Eşten dosttan jüri oluşturup, akademik alımları liyakata göre değil, tanıdığa göre yapmak.

Kritik noktaları tutup, tüm ikinci öğretim derslerini yüklenmek, katbekat fazla kazanmak.

***
Ama teşvik yeni bir uygulama.

Yöntemleri geliştirmek, puanları yükseltmek lazım.

Farklı üniversitelerden gelen belgelere göre bulunan son yöntem yurt dışına öğrenci göndermek.

Doğru düzgün dil bilmeyen öğrencileri, 5-6 hocanın kaleme aldığı niteliği tartışmalı makalelerin yazarları arasında göstermek, o öğrenci için harcırah çıkarttırıp yurt dışında o makaleyi bir biçimde okutmak.

Böylece imzası olan tüm hocalar puan kazanabiliyor.

Üniversite harcırah mı vermedi, o zaman da ceplerinden otel ve uçak bileti parası ayarlayıp öğrenciyi gönderiyorlar.

Sözünü ettiklerimiz lisans öğrencileri, yüksek lisans ya da doktora değil.

Gittikleri etkinlikler ise sadece hocaların katıldıkları paneller, oturumlar.

Bu yolla onlarca ortak makaleye imza atan hocaların kazanımları büyük.

Hem akademik teşvik almak hem hızlıca kariyer basamaklarını yükselmek mümkün.

Üniversitelerin isimleri de var.

Hızlıca, “en fazla teşvik alan üniversiteler” listesinde yükseliyorlar.

Uluslararası nitelikli yayın sıralamasında ise pek görünmüyorlar.

***
Traş, yazdığı son mesajlarından birinde, derslerinin nasıl elinden alındığını, ders ücretinin zaten mühim olmadığını ama öğrencilerin yarı yolda kaldığını anlatıyordu.

Erdemlilik, iyi ve doğru olana yönelmektir, değil mi?

İyi ve doğru olan nedir?

İnsanlık, tarih boyunca, bu sorunun yanıtını bulmak için büyük emek vermiştir.

Ortaya çıkan sonuç ise pek iç açıcı değil.

Ama inanın aslında adaletsizliği görüp, anlamak çok güç değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar


  • Uyutulmaya Çalışılan Gençlik...(Yürüyüş)

    BİLİM HIRSIZLIĞI, İNTİHAL, ANTİ-DEMOKRATİK UYGULAMALAR KISKACINDAKİ ÜNİVERSİTELER; VE SAHTE LAİK ANTİ-LAİK TARTIŞMALARI İLE UYUTULMAYA ÇALIŞILAN GENÇLİK... AKP iktidarının yeni iktidar dönemi icraatlarının başına "sivil bir anayasa" yapmayı koyarak bunu kamuoyunda tartışmaya açmasından bu yana ünive... DEVAMI>>

  • Metin Münir -

    R. Serpkenci, Ph.D. Toronto - Kanada BAKİ AKKUŞ'UN TALİHSİZ DEMECİ Türk Fizik Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Baki Akkuş'un sutununuzda gecen, "[15 fizikçinin] intihal yaptıkları iddiaları � doğru ise intihali gerçekleştirenleri şiddetle kınıyor(uz)" sozleri kanimca son derece talihsiz ve yadirganab... DEVAMI>>

  • Prof. Dr. Metin Balcı - Etik dışı davranışlar ve doçentlik sınavı (CBT)

    Doçentlik müracaatı yayın sayısına endekslendiğinden dolayı, adaylarının önemli bir kısmı etki değeri çok düşük dergileri tercih etmekte. Bu dergilerde yayımlanan makalelerin kalitesi tartışılır. Çoğunda ciddi bir hakem araştırması yok. Son yıllarda doçentliğe müracaat eden adayların, etki değer... DEVAMI>>

  • Ali Rıza Taşkale - İntihal, bellek ve 12 Eylül (BirGün)

    İngiltere'ye gelip geçirdiğim ilk iki haftalık I sürede sosyoloji yüksek lisansına başla-I madan önceki 4 haftalık English for Academic Purposes (Akademik Amaçlı İngilizce) programında, akademik yeteneklerin, referans verme sisteminin, alıntı yapmanın, iyi ve düzgün akademik makale yazmanın ve en ön... DEVAMI>>

  • Metin Münir - MAALESEF DOSYALARI YAYINLAYAMAM

    İntihal yani bilim hırsızlığını araştırmaya başlayınca bu ahlaksızlık türünün akademi dünyamızın madeninde çok kalın ve zengin bir damar olduğunu keşfettim.İntihal ve bununla ilişkili diğer ahlaksızlık konuları üniversitlerimizin dokusunu çürütüyor.Yazılarım çıkmaya başladıktan sonra bana birçok int... DEVAMI>>

  • Metin Münir - YÖK VE İNTİHAL: NEFESİNİZİ TUTMAYIN

    Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Genel Kurulu'nun geçtiğimiz Cuma günkü gündeminde dört üniversitede 14 akademisyeni kapsayan bilim hırsızlığı da vardı.Eğer bir sonuç bekliyorsanız nefesinizi tutmayın. Bu görkemli kuruluş başbakanın sabahleyin ettiği bir lafa öğleye kalmadan cevap yetiştirmesini bilir. A... DEVAMI>>

  • Fizik alanında yapılan intihal iddialarına ilişkin YÖK'ten açıklama

    12-13-14 Eylul 2007 tarihlerinde yazılı basında "Türk Fizikçilerinin" yaygın bir şekilde intihal yaptığı iddiası yer almıştır. Intihal yaptığı iddia edilen kişilerle ilgili Kurulumuzca inceleme başlatılmış olup, halen devam etmekte olan inceleme sonuç alınıncaya kadar sürdürülecektir. Kamuoyuna sayg... DEVAMI>>

  • ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği: ODTÜ'de yaşanan intihal olayı ile ilgili Kamuoyu Duyurusu

    Derneğimiz, ODTÜ doktora öğrencileri ile ilgili intihal suçlamaları içeren bir haber ile başlayan tartışmaları ve olayın kamuoyuna ODTÜ'yü karalayacak bir şekilde yansıtılmasını büyük bir kaygı ile izlemektedir. İntihal gibi ağır bir suçlamanın muhatabı haline getirilen üniversitemizin bu talihsiz o... DEVAMI>>

  • ODTÜ Fizik Bölümü'nde Bilimsel Hortumculuk (Gazete ODTÜLÜ)

    Geçtiğimiz yıl Kasım ayında, iki Yüksek Lisans öğrencisinin çeşitli makalelerden yaptıkları alıntıları kaynak göstermeden kullandıkları iddiasıyla başlatılan soruşturma ve verilen cezalarla ilgili olarak süren tartışmalar dinmiyor. Konu uluslararası bilim kuruluşları ve dergiler tarafından tartışılm... DEVAMI>>

  • Metin Münir - Çalıntı makale skandalında ODTÜ fizik bölümü sınıfta kaldı

    Orta Doğu Teknik Üniversitesi fizik bölümünün profesörlerinden biri geçen aralıkta üniversite kaynaklı yayınların listesini inceliyordu. Gözüne acayip bir şey çarptı.Fizik bölümündeki iki doktora öğrencisinin listede beş makalesi vardı. Makalelerden biri yüksek enerji fiziğinin en saygın dergilerind... DEVAMI>>

  • İntihal= Akademik intihar (AKTÜEL)

    Ayşe KoraÖnceki hafta 14 Türk akademisyenin makale hırsızı olarak dünyanın en prestijli bilim dergisi Nature'de teşhir edilmesi beni bu hafta üniversitede kopya çekme ve intihal konusunda yazmaya yönlendirdi.>>>. DEVAMI>>

.


.