13 Haziran 2016
Murat Bardakçı - İntihali yakalama programlarına dünyanın parası veriliyor ama işe yaramıyor! (HABERTÜRK)
HIRSIZLIĞIN en seviyesizi, en berbatı ve en utanmazca olanı “intihal”, yani başkasına ait eserin üzerine imzasını koyup kendisininmiş gibi yayınlamaktır.
Bu pespayelik üniversitelerimizde son zamanlarda maalesef arttıkça arttı...
Türkiye’de intihal konusunda en fazla yayın yapan gazetecilerden
biri, herhalde bendenizim. Senelerden buyana intihalcileri teşhir
maksadıyla elimden geleni yaptım, hırsızlıklarının belgelerini
yayınladım, YÖK’ü göreve çağırdım ama tek bir hadise, Afyon’daki
Kocatepe Üniversitesi’nde yapılan bir hırsızlık dışında hiçbirinden tam
bir netice alamadım.
“Netice” derken intihal konusunda Batı’daki yaygın
uygulamayı, yani intihalcinin üniversite ile ilişkisinin ebediyyen
kesilmesini kastediyorum!
Bizim hırsızlarımız ya “zamanaşımı” gibi akademik camiada mevcut bulunmaması gereken bir bahane veya “Hırsızlık etmiş ama sadece bir lira çalmış, bin lira çalmış olsaydı gereğini yapardık” misâli “metindeki intihal yüzdesinin düşük olması” şeklindeki daha da garip bir yorum ile aklandılar; hırsızlık dosyaları sümenaltı edildi.
İNTİHALCİYİ DEKAN YAPTILAR!
İntihalcilerle en fazla didiştiğim dönem, Prof. Kemal Gürüz’ün
YÖK’ün başında bulunduğu günlerdi. Akademik hırsızları afişe etmek için
aynı hadiseler ve aynı şahıslar hakkında haftalarca ardarda yayın
yaptım.
Meselâ, İngiltere’deki bilimsel bir kongreye katılan bir grup Türk
akademisyenin ortaklaşa hazırladıları tebliğin çalıntı olduğu
anlaşılmış, kongreden kapıdışarı edilmişler ve düzenleme heyeti
tarafından Avrupa’nın önde gelen meslekî yayınlarına “Bu adamlar hırsızdır, makale gönderdikleri takdirde sakın ha yayınlamayın, çalmış olabilirler”
diye unvanlı hırsızlarımızı ve üniversitelerimizi rezil eden uyarılar
yollanmştı. İngiltere’deki rezaleti ve intihalcilerin isimlerini
defalarca yayınladım. Prof. Gürüz birkaç defa arayıp “merak etmememi, akademik hırsızlar hakkında ne gerekiyorsa yapılacağını”
söyledi ve vaadini sağolsun tuttu: Devr-i iktidarında yayınladığım
bütün intihal dosyaları rafa kaldırıldı, hattâ intihalcilerden biri
dekan bile yapıldı!
Akademik hırsızlar hakkında bugün de ihbarlar gönderiyorlar, sık sık
dosyalar yollanıyor ama bu konuda artık hiçbirşey yazmıyorum! Zira hem
bu işlerden netice çıkmayacağını, üniversitenin “Kol kırılır yen içinde kalır”
sözünü doğrularcasına intihalcilerin hakkından gelmeme konusunda azimli
ve hattâ yeminli olduğunu öğrendim, hem de bazı ihbar mektuplarını
gönderenlerin Türkçe fukaralığı meramlarını anlamama imkân vermiyor!
Üstelik “intihal” gibi bir ahlâk düşkünlüğünün bile ideolojik didişme mevzuu hâline getirilmesi, sadece mide bulandırıyor!
İŞ, ‘TEMİZ’ RAPORTÖRDE BİTER!
İntihal derdi YÖK’ün başını da fena halde ağrıttığından olacak,
üniversitelere bazı intihal programlarını satın alma talimatı
verilmiş...
Önceki senelerde Amerika’da öğrencilerin ödevlerini başkalarından aynen makaslayıp makaslamadıklarını yahut internetten “kes-yapıştır”
şeklinde alıp almadıklarını belirlemek için kullanılan programlar
birkaç sene önce akademik seviyeye yükseltilmişti. Tezler ile bilimsel
makalelerin özgünlükleri de bu programlar sayesinde belirleniyordu.
YÖK emredince birçok üniversite bu programları aldı, kullanmaya başladı ama çabalar bir işe yaramadı!
Programlar fen bilimleri ile ilgili yayınlarda hırsızlık olduğu
takdirde bir yere kadar ortaya çıkartabiliyor, çalıntının yüzdesini
verebiliyor ama iş sosyal bilimlere gelince kalakalıyor! Zira
programların Türkçe metinleri ve mukayese edilecek kaynakları
tanıyabilmeleri gibisinden teknik noksanlar bir tarafa, akademik
hırsızın biraz akıllı olanı çaldığı metnin cümlelerini ve paragraflarını
değiştiriyor, ifadeyi başka bir şekle koyuyor ve neticede dünyanın
parası verilen pogramlar çuvallıyor, çalıntı metin pir ü pâk
görünüyor...
İntihali belirlemenin ve önlemenin ilk şartı bilgisayar
programlarından medet ummak değil, bilgi ve akademik ahlâka sahip
olmaktır! Tezlerin ve bilimsel yayınların raportörleri konuya ve
kaynaklara hâkim oldukları takdirde önlerine gelen metnin yürütülüp
yürütülmediğini zaten ilk bakışta anlayabilirler. Ama asıl önemli şart,
denetimi yapan hocaların yayın mâzilerinin “Tencere dibin kara...” dedirtmeyecek şekilde temiz olmasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.