NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

23 Haziran 2014

Murat Bardakçı - Ver parayı al unvânı! (HABERTÜRK)

ÖNCE, diline ve imlâsına hiç dokunmadan aynen nakledeceğim şu duyuruya bir bakın:
"...Doktora tez çalışması hazırlamak ileri derecede akademik bilgi ve tecrübe gerektiren bir iştir. Aynı zamanda vaktinizin büyük kısmını alan bir çalışmadır. Zamanınız yoksa yada gereken bilgi ve tecrübeye sahip değilseniz akademik kadromuz bu işi sizin için üstlenmeye hazır. İletişim bölümümüzdeki tez talep formumuzu doldurarak çalışmanızla ilgili detayları ekibimizle paylaşmanız yeterli olacak, bundan sonraki süreçte danışman arkadaşlarımız sizlere en kısa sürede dönüş sağlayacaklardır". 


Şimdi okuyacağınız duyuru da, bir çeşit personel ilânı: 

Tez yazma bir sanattır. Akademik kuralları biliyorsanız çoğu kişi için bu iş bir çocuk oyuncağıdır. Ama öğrencilere gelin sorun bu iş çok sıkıntılı bir süreçtir. Tez yazma sürecinde öğrencilerin çoğu deyim yerindeyse bunalıma girer. Araştırma bölümü ayrı yazma bölümü ayrı sorundur onlar için. Ama tez yazma işi bir sektör olmuş vaziyette. Birçok kişi tez yazma işinden ciddi miktarlarda paralar kazanıyor. Eğer sizde tez yazma kurallarını biliyorsanız bu işi yapabilirsiniz. Bu işin piyasası sayfa başı ortalama 20 tl gibi bir ücrete şu sıralar yapılıyor. İlan ile ilgileniyorsanız kendinizi tanıtan ve iletişim bilgilerinizi bulunduran bir yorum bırakabilirsiniz".  

YÖK VE JÜRİLER NE YAPAR? 
 Bu ilânların ne için verildiğini anlamışsınızdır: Üniversitelerden birinde öğrencisiniz, bitirme tezinizi hazırlamanız lâzım, yahut yüksek lisans veya doktora yapıyorsunuz ve tezinizi yazıp teslim etmeniz gerekiyor diyelim... 

Artık oturup çalışmanıza, kaynakları araştırmanıza, toparladıklarınızı değerlendirmenize ve tez haline getirmenize hiç lüzum kalmamış... Bu işi sizin için yapmaya âmâde gruplardan yahut şirketlerden birine müracaat ediyor, konunuzu ve hazırlamanız gereken metnin uzunluğunu bildiriyor, parasını da veriyor, adamların yazdıkları bu sözüm ona metni üniversiteye götürüyor ve "bilim adamı" oluyorsunuz! 

İşte, üniversitelerin ve bilimin Türkiye'de geldiği son nokta! Bilim adaylığına soyunan herif yahut hatun çalışmaya üşeniyor, kafa patlatıp yorulduğu takdirde bir tarafından terler damlamasından da endişe ediyor ve parayı verip unvan sahibi oluyor! Gittikçe artan intihaller ile zaten mücadele edemeyen YÖK de, üniversiteler de, o üniversitelerin hocaları da tezin nasıl yapıldığından bîhaber olduklarından veya bildikleri halde uğraşmak istemediklerinden bu işe göz yumuyorlar... 

Kişilerin veya grupların öğrencilerin hazırladıkları tezleri YÖK'ün tez yazım kurallarına uygun şekilde yeniden tape ettirmelerini anlarım. Zira bu kurallar askerî talim nizamnamelerine rahmet okuturcasına "Sayfadaki boşluklar soldan iki, sağdan bir buçuk santim olacak; üstte bir virgül altmış iki mikron, altta da üç çeyrek milim boşluk bırakılacak, metni bilmemne fontunun bilmemne boyunda yazacaksınız, dipnotlar bunun beşte ikisi eb'adında yerleştirilecek, tez hocasının ismini de gözümüze sokarcasına koskoca koyacaksınız" gibisinden aşırı şekil şartları ile doludur. Jürilerin çoğu tezin muhteviyatından evvel şekline bakar, değerlendirmede önceliği görüntüye verirler. Dolayısı ile tez metnini bilgisayarda yazmak bazen tezin hazırlanmasından daha zahmetli olur; öğrencinin bu işi profesyonellere yaptırması, yani başkalarına tape ettirmesi anlaşılır bir iştir ama bu işe ayıracak parası varsa... 

TÜY DİKMEK İŞTE BUDUR! 
Ama yine parasını vererek tezin kaynak taramasını, araştırmasını ve üstüne üstlük bir de yazdırılmasını başkalarına yaptırtmaya ne diyeceğiz? Haydi, hoca, jüri ve hattâ YÖK tezin bu şekilde hazırlandığını farkedemeyip uyudu diyelim... Oturduğu yerden ve parasının gücü ile unvan sahibi olan bilim adamı adayının hiç mi utanması yok? 

İnternette böyle çalışan, yani "Ver parayı al unvânı" kuralıyla hizmet sunan ve yazının başında naklettiğim ilânlarından farkedeceğiniz gibi basit imlâ kurallarından bile bîhaber olan Türkçe fukarası dünya kadar sitenin verdikleri ilânların mevcudiyeti bir hakikati apaçık göstermektedir: Aklınıza gelen her yerleşim merkezinde köy okulu misâli üniversite açarsanız netice bu olur, üniversite kavramının da, bilimin de üzerine tüy dikersiniz. 

Türkiye'de bugün "tez" ve "üniversite" dendiğinde yapılan, işte sadece budur! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.