NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

30 Aralık 2013

Dr Tansu KÜÇÜKÖNCÜ* - AKADEMİK SAHTEKARLIK GELENEĞİYLE MÜCADELE İHTİMALİ KALMADI MI SAHİDEN !?...

2012 tarihli bir Danıştay üst kurul kararından 1.5 yıl kadar sonra tesadüfen haberdar olduk. Karara göre “akademik sahtekarlıklara idari ceza verilemez”. Karar, ilgili yönetmeliği iptal etmese de benzer konu tekrar önüne gelirse, işlevsiz sayacağını ilan etti ; o vakit fikir değiştirmez ise ! On yıllardır bunu niye yapmadıysa... Garip bir durum ortaya çıktı. Yönetmelik iptal edilmediği için, isteyen uygulayabilir, yerel mahkeme farklı kararlar verebilir, süre kaçıranların itiraz hakkı yanabilir, Danıştay dairesi farklı kararlar verebilir, ve üst kurula gitmeden farklı sonuçlar kesinleşebilir. 

Bilim – teknoloji – üniversite geleneği olmadığı için akademide her tür gariplik yaygın. Hak – hukuk geleneği olmadığı için, o alanda da her tür gariplik yaygın (aynı mahkemenin aynı gün aynı konudaki 2 ayrı davada birkaç dakika arayla tam ters kararlar vermesi gibi, hiçbir yasal dayanağı olmaksızın mağdur edilenler karar verilmesi için 1 yıl, kararın   gönderilmesi için 1 yıl daha bekletilirken,  akademik sahtekarların akşam üzeri mesai bitmek üzereyken aldıkları idari ceza kararını,   ertesi sabah mesainin ilk 1 saatinde iptal ettiren karar çıkartması gibi). 

Akademide maksimum teşvik ve koruma altındaki akademik sahtekarlıklar nedeniyle “nadiren” verilen idari cezalara karşı açılan davalar zaten genelde lehlerine sonuçlanıyordu.

Hatta öyle ki (“İntihal : EseriÇalınana 2.000 TL Ceza”, Orhan Bursalı, Cumhuriyet gazetesi Bilim Teknolojieki, 27.Aralık.2013) : 

“Bir yardımcı doçent, bir profesörden 40-50 sayfa çalıntı yapmış. Tabii etik kurula taşınıyor olay ve adama 1 yıl doçentliğe başvurmama cezası veriliyor. Buraya kadar iyi ve normal de, sonrası acaip : hırsızlığı yapan, eserini çaldığı akademisyeni 'itibarını zedeledi, 20.000 TL tazminat istiyorum' diyerek mahkemeye veriyor ! Yerel mahkeme bu başvuruyu haklı buluyor ve 20.000 TL değil ama 2.000 TL tazminata   hükmediyor. Tabii Yargıtay'a taşınan dava bozuluyor ve hırsızlığı yapan hırsızlığı ile kalıyor. Bilim hırsızlarının yüzsüzlüğü nerelere tırmandırdığını gösteren bu olayı okuyunca  şaşırmam mı gerekir bilemedim !” 

İdari açıdan “akademik sahtekarlık gelenekçileri”nin rahatça at koşturabilecekleri, cirit atabilecekleri anlamına gelen kararı, YÖK, ne olduysa, 1.5 yıl kadar sonra üniversitelere gönderdi, ve idari cezaların uygulanmamasını istedi. 

YÖK'ün istekleri rüzgarlara göre olsa da, onlar da kafalarına göre takılsalar da bu konu “canlarına minnet”... 
***

Aslında meydan tamamen boş kalmış DEĞİL ! Uygulamasına pek, hatta belki de hiç raslanmasa da “akademik sahtekarlıklar”a da “akademik sahtekarlıklar”ın örtbas edilmesine de adli yaptırım kapısı gayet açık, hem de sonuna kadar ; Türk Ceza Kanunu'ndaki ilgili yasa maddelerini hatırlatalım :

   DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Kamu Güvenine Karşı Suçlar
.....
Resmî belgede sahtecilik 
 MADDE 204. - 
 --> (1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, 
 iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
 --> (2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, 
 gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya 
 --> sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi 
 üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
 --> (3) Resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan   belge niteliğinde olması hâlinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek 
 MADDE 205. - 
(1) Gerçek bir resmî belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi  hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan 
  MADDE 206. - 
 --> (1) Bir resmî belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda   bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. ”
Dolandırıcılık 
 MADDE 157. - 
 (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye 
 bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir." 
 Nitelikli dolandırıcılık 
 MADDE 158. - 
 --> (1) Dolandırıcılık suçunun; 
 .... 
 --> d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle, 
 --> e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
....
--> İşlenmesi hâlinde, 
 --> iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. ”
 Suç işlemek amacıyla örgüt kurma 
 MADDE 220. - 
 (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün  yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye  elverişli olması hâlinde,
--> iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ancak,
--> örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir. 
 (2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar,
--> bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
 ....
(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.
--> (5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı  ayrıca fail olarak cezalandırılır. 
 --> (6) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak  suçundan dolayı cezalandırılır. 
 --> (7) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek    yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.
.... ”
“ DÖRDÜNCÜ KISIM
Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar 
 ....
İrtikâp 
 MADDE 250. - 
 (1) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya  bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, 
 --> beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  
(2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla,  kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu
            yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi,
            --> üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
 (3) İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması hâlinde,   bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Denetim görevinin ihmali 
 MADDE 251. - 
(1) Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle  yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.
 (2) Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine imkân sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
.... 
Görevi kötüye kullanma 
 MADDE 257. -
(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da  kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da  kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi,
            birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
....
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi 
 MADDE 262. - 
 (1) Bir kamu görevini, kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden  veya terk emri kendisine bildirilmiş olduğu hâlde görevi sürdüren kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. ” 
 *** 
Akademiden bahsederken, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun “Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim -Yasal Çerçeve ve Uygulamalar-” konulu “Denetleme Raporu”nu (Tarih : 14 /12/ 2009 , Sayı: 2009 / 8) illa ki hatırla(t)mak gerekiyor: 
 
“- Soyut ve genel nitelikte olmayan; kişi veya olay belirtilen ve ciddi bulgu ve belgelere dayanan ihbar veya şikâyetler hakkında soruşturma açılmamasına yönelik Başkanlık Kararları ve sair idari yöntemlerle ihbar ve şikâyetlerin sonuçsuz bırakılarak sonucundan şikâyetçilere bilgi verilmemesi ve bu suretle - 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesi uyarınca ilk soruşturma açılmadan ihbar ve şikâyetlerin sonuçlandırılması nedeniyle- bunlar hakkında verilecek muhtemel men-i muhakeme kararlarının Danıştayca kendiliğinden yapılacak incelemenin veya şikâyetçilerin dava açma imkânının sistematik olarak engellenmiş olması 

 
- soyut ve genel nitelikte olmayan, kişi veya olay belirtilen ve ciddi bulgu ve belgelere dayanan ihbar veya şikâyetlerin; Başkanlık Kararları uygulaması ile doğrudan doğruya veya yürütülen bir takım idari bilgi alma mekanizmalarıyla elde edilen verilerle yetinilerek "soruşturma açılmasına gerek olmadığına” karar verilip sonuçsuz bırakılması, 


- ihbar ve şikâyetler hakkında YÖK Genel Kurulu, YÖK Başkanları ve üniversite rektörlerinin hukuka aykırı uygulamaları Anayasa ile öngörülen denetim olgusunun tamamıyla işlevselliğini yitirmesine yol açması 

 
- İhbar ve şikâyetlerle ilgili olarak “soruşturma açılmasına gerek görülmemiştir” şeklinde yürütülen yöntem ve uygulamanın; cari bir usul hâline gelmesi ve hukuka aykırı bir biçimde kullanılması, ihbar ve şikâyet müessesesinin işlevselliğini yitirmesine yol açması 


- ihbar ve şikâyetlerin değerlendirilmesinde yeterli etkinlik sağlanamadığı gibi söz konusu ihbar ve şikâyetlerin sonucunda verilen soruşturma açılmamasına ilişkin kararların da yargı denetiminden uzaklaştırılması ve bu çerçevede hesap verilebilirlikten uzak bir çalışma yönteminin, her seviyede YÖK’e hakim olması. Soruşturmaların hukuka aykırı sonlandırılması ve çeşitli sahtecilik fiilleri yaygınlaşması 

 
- Rektörler hakkındaki ihbar ve şikâyetler ile ilgili olarak 2547 sayılı Kanun uyarınca ilk soruşturma açmak veya ihtiyaç duyulması hâlinde Yükseköğretim Denetleme Kuruluna inceleme yaptırmak yerine, genellikle “işleme koymama” mahiyetinde tutum ve davranışlar ve idari tasarruflarda bulunulmasının yaygın bir şekilde kullanılması, 


- Cumhuriyet Savcılıkları tarafından 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesinde öngörülen ceza soruşturma usulünün uygulanması için YÖK’e gönderilen görevsizlik kararları ve yazılarla ilgili olarak anılan Kanun hükümlerinin tatbik edilmesi gerekirken, -çoğu durumda Yönetmeliğe aykırı olarak Yükseköğretim Denetleme Kuruluna soruşturma veya incelemeye sevk edilmeksizin- söz konusu karar ve yazıların şikâyet edilen üniversite rektörüne gönderilmesi ve rektörün cevabi yazısı esas alınarak “soruşturmaya mahal bulunmadığı” şeklinde Başkanlık Kararları ihdas edilmesi, 

 
- Sayıştay, Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumundan somut, kişi veya olay belirtilen ve ciddi bulgu ve belgelere dayanan suç duyuruları ve soruşturma açılması talepleri üzerine doğrudan 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesine göre soruşturma açılması yoluna gidilmeyerek taleplerin sürüncemede bırakılması veya söz konusu yazıların şikâyet edilen üniversite rektörlerine gönderilmesi ve rektörlerin yeterli açıklama getirmeyen cevabi yazılarının da bahsi geçen kurumlara gönderilmesiyle yetinilmesi ve ısrarla ilk soruşturmanın açılmasından imtina edilmesi, 


- bazı durumlarda, somut, kişi veya olay belirtilen ve ciddi bulgu ve belgelere dayanan suç duyuruları ve soruşturma açılması talepleri üzerine doğrudan 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesi uyarınca ilk soruşturmaya başlanılması gerekir iken konunun Yükseköğretim Denetleme Kuruluna “inceleme” görevi olarak verilmesi, - bazı durumlarda, Yükseköğretim Denetleme Kurulunca düzenlenen; denetim standartları açısından önemli eksiklik ve hatalar içeren ve soruşturma açılmasına gerek bulunmadığına hükmedilen inceleme raporlarına istinaden YÖK Başkanlarınca soruşturma açılmamasına karar verilmesi, 

 
- Yükseköğretim Denetleme Kurulunca yazılan Raporlarda soruşturma açılması istenilen az sayıdaki durumlarda dahi raporda varılan sonucu değiştirecek nitelikte herhangi bir kanıt bulunmaksızın/gösterilmeksizin hukuka aykırı bir biçimde YÖK Başkanlarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığına dair kararlar verilmesi Muhbir ve şikâyetçinin kimliği gizlenmeksizin, ihbar ve şikâyet konusu iddiaların idari araştırma kapsamında haklarında ihbar ve şikâyette bulunulan kişilere/rektörlere/üniversitelere gönderilmesi suretiyle muhbir ve şikâyetçilerin kimlik bilgilerinin ifşa edilmesi biçiminde hukuka aykırı işlemler yapılması, 


- İhbar ve şikâyetler sonucunda alınan “soruşturma açılmamasına yönelik” Başkanlık Kararları ya da hıfza kaldırma kararlarının; muhbir ve müştekiler ile Cumhuriyet Savcılıklarına gönderilmeyerek sadece dosyasında muhafaza edilmesi suretiyle itiraz ve dava açma hakkının ortadan kaldırılmasına yol açan hukuka aykırı idari işlemlerde bulunulması, yükseköğretim alanının yolsuzluk ve usulsüzlüğün önlenememesine / artmasına elverişli bir “çevre” hâline gelmesi ” 
Akademi, bu kadar karanlık hale nasıl getirilebildi ? : “Memur dokunulmazlığı” sayesinde ;  “Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvafakat”, 40 kadar ülkede ve 40 kadar ABD eyaletinde çıkartılan bu konudaki yasalar ile ülkemizin en büyük uluslararası sorunu olan “Büyük Sürgün”den 2 ay önce Osmanlı İmparatorluğu'nu 1. dünya savaşına sokan ve milyonlarca can kaybı ile imparatorluğun resmen sona ermesine neden olan cunta hükümetince hazırlandı, 17.Şubat.1915'te kanul edildi, 09.Mart.1915'te resmi gazetede yayınlandı. 04.Aralık.1999'a dek aynen kullanıldı. Karanlıklar ile milyonların insan hakları arasındaki delinmez zırh oldu. Günümüzde 4 milyon kişi bu zırhın arkasındadır. Ergenekon ve Balyoz davalarında bu zırh, 90+ yıl sonra ilk kez delinebildi. 
 ***
Bir yanda akademide dokunulmaz akademik sahtekarlar saltanat sürerken, diğer yanda dokunulmazlık zırhı zayıf, yargılanmasına izin verilmiş “gariban” sayılabilecek bir memur hakkındaki bir mahkeme kararı ile bitirelim (çok korktuğu için detayları gizleyerek) : 
“Dava konusu (2012) : muhtarın bir işlem için aldığı 5 TL'nin üzerini 1.85 Tl eksik iade ettiği iddiası 
 Suç : görevi kötüye kullanmak 
 Belge : yok 
 Tanık : yok 
 Dayanak : şikayetçi ve şikayetli beyanları 
 Karar (sulh ceza mahkemesi ; kesinleşti : 2013) :
1.a. Sanığın görevi kötüye kullanma suçunu işlediği ... subuta erdiğinden, .... TCK.nun  57/1. maddesi uyarınca .... takdiren ALTI AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,  
1.b. .... 1/6 indirim yapılarak ALTI AY HAPİS CEZASI İLE   CEZALANDIRILMASINA,
1.c. Sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar ....sürekli, süreli veya geçici kamu görevinin üstlenilmesinden, seçme ve seçilme ehliyetinden  ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,  velayet hakkından, vesayet veya kayyumluğa kayyumluğa ait hizmetleri yapmaktan, vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya  denetçisi olmaktan,  bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi meslek ve sanatı kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra  etmekten YOKSUN BIRAKILMASINA ; ancak .... koşullu salıverme tarihinden itibaren kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyumluk yetkileri açısından yasaklamanın    kaldırılmasına,
 1.d. .... sanığın duruşmadaki davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç          işlemeyeceği hususunda mahkememizce kanaata varıldığından .... HÜKMÜN   AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA,
 1.e. .... sanığın 5 YIL DENETİM SÜRESİNE TABİ TUTULMASINA, DENETİM   SÜRESİNİN TAKDİREN HERHANGİ BİR HÜKÜMLÜLÜK BELİRLENMEDEN     GEÇİRİLMESİNE,
 1.f. .... denetim süresi içerisinde kasten yeniden bir suç işlenmediği takdirde açıklanması  geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın DÜŞMESİNE,
 1.g. .... denetim süresi içerisinde kasten yeniden bir suç işlenmesi halinde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı hususunun ihtaratına, (ihtar edildi), 
 2. Yargılama giderlerini oluşturan 2 tebligat gideri 14 TL'nin sanıktan tahsiline, dair, sanığın ve katılanın yüzüne karşı, .... verilen karar açıkça okunup anlatıldı. ”
Bir akademik sahtekarın, akademik sahtekarlıkla tek bir seferde elde ettiği haksız kazancın (proje, danışmanlık, yöneticilik, rüşvet, vd) milyonlarca TL – usd – euro olabildiğini, ve bunların hep örtbas edildiğini özellikle belirtelim !...
Ülkenin  hiçbir yerinde (akademik işe girme – yükselme, akademik projeler) akademik denetimin neredeyse hiç olmadığını, olma ihtimali belirdiğinde “akademik sahtekarlık gelenekçileri”nce tehdit olarak algılandığını ve anında var güçleriyle saldırarak kökten yok etmek için ellerinden geleni artlarına koymadıklarını, kötülüklerinin sınırı olmadığını, ve tahminlerin çok ötesinde kalabalık ve karanlık – tehlikeli olduklarını, karşıt gözükenlerin akademik sahtekarlıkta kanka olduklarını ekleyelim !...

Nasıl ama !?...
***
* Dr. Tansu KÜÇÜKÖNCÜ: ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunudur, ODTÜ Felsefe'de yüksek lisans yaptı, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği'nden resmi kayıtlı olarak 10 yüksek lisans - doktora dersi aldı, Ankara İstatistik'te doktora yaptı. Bilişsel bilim (= cognitive science ; insan aklının işleyişini anlamaya yönelik) konularında (özellikle görme, işitme, konuşma, algılama, düşünme - akıl yürütme) çalışmaktadır. 28 Şubat 1997 darbesi mağduru akademisyendir ; 2001 başından beri “akademik sahtekârlık gelenekçileri” ne karşı insan hakları mücadelesi vermektedir.

DOKTORA TEZİ YAZIM KILAVUZU  (Hazırlayan : Dr. Tansu Küçüköncü)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederiz.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.