30 Kasım 2012
Derviş Doğan - İntihal iddialarını unutmadık (Havadis Kıbrıs)
Bundan bir müddet önce ortaya atılan intihal iddiaları YÖDAK tarafından araştırılmaya devam ediyor.
Konu hassas olduğu için bu araştırmalar kamuoyuyla şimdilik paylaşılmıyor.
Akademik ortamlarda intihal büyük bir suç olarak algılanmaktadır.
Sebebi de gayet açık.
Bir başkasına ait çalışmaların, ki bu çalışmalar yıllarca sürdürülen uğraşlar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Başka birileri tarafından kullanılması olayıdır.
Yani bunun diğer bir adı hırsızlıktır.
Bu tanımı yaparken kullandığım kelimelerle ifade etmeye çalıştığım intihal hadisesini herkesin anlayacağı şekilde izah etmeye çalıştım.
Bunu yapmamın sebebi de konunun aslında ne kadar önemli olduğunu ve toplumsal bir sorguya ihtiyaç duyulduğunu anlatmaktı.
Üniversite adası olma hedefinde olan ve bu hedefe hızlı adımlarla ilerleyen ülkemizde böylesi konuların ciddiyetle ele alınması ve söz konusu iddiaların araştırılarak bir sonuca varılması akademik bağlamda büyük çabalar harcanarak kaliteli eğitim perspektifini yakalamaya çalışan üniversitelerimiz için de büyük öneme haizdir.
Şu ana kadar konuyla ilgili olarak elde ettiğim bilgilerde YÖDAK konuyu ciddiyetle ele almaktadır.
Fakat buna rağmen endişelerim de yok değildir.
Zira günün sonunda bağımsız işlev yapması gereken bir kurum olan YÖDAK’ın siyasi inisiyatifin gölgesinde faaliyetlerini sürdürdüğünü biliyoruz.
Takdir edersiniz ki bu da sağlıklı bir yapı değil.
Fakat buna rağmen YÖDAK’ın bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğine olan inancımı korumak istiyorum.
En azından bu konuyla ilgili olarak bugüne kadar yürütülen çalışmaların hassasiyetle ele alındığını gözlemlemek bile bu bağlamda çok önemlidir.
Yukarıda da belirttim.
Konu son derece hassastır.
O nedenle etik gereği bu tür soruşturmalar büyük bir gizlilik içerisinde yapılmaktadır.
Bu doğal olanıdır.
Hatta bu aşamalarda yapılması gereken.
O nedenledir ki konuyla alakalı kamuoyuna pek bilgi verilmemektedir.
Fakat buna rağmen konunun toplumsal sorgulamaya ihtiyacı vardır.
Bunun sebebi de gayet açıktır.
Unutma ve unutturulma kaygısı.
Özellikle de siyasi baskı altında bulunan kurumlarımızın en büyük sıkıntısı bu!
Şu gerçek ki adı bu iddialarla anılan insanların görev yaptığı üniversiteler durumdan rahatsızlık duyabilirler.
Doğaldır ki hiçbir üniversite bu bağlamda bünyesinde görev yapan bir akademisyenin adının intihalle anılmasını istemez.
Bunun üniversiteye zarar verebileceği düşünülür.
Bunlar haklı gerekçelerdir.
Fakat söz konusu olan iddialar da bir ülkedeki akademik yapıyı derinden etkiler.
Temennim bu iddiaların dayanakları olmamasıdır.
Lakin eğer bu yolla birileri de akademik kariyer sahibi olma yoluna gitmişse bunun vebalini üniversitelerimiz çekmemeli.
Her birey bu anlamda kendi hesabını vermelidir.
Daha önce de ifade ettim.
Akademisyen kimliği taşımak çok kolay değildir.
Meşakkat ister.
Fedakarlık ister.
Emek ister.
Zaman alır.
Para gerektirir.
Deyim yerindeyse tam anlamıyla dirsek çürüttürür.
Birileri yanlış yollardan yürüyerek böyle bir unvana sahip olmuşsa, elbet bunun bir bedeli olacaktır.
YÖDAK’ın da bu ciddiyet içerisinde gerekeni yapacağına inanıyorum.
Konunun takipçisiyiz...
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.