Bazı suçlar vardır, o kadar büyüktürler ki, aslında ortada bir suçlu yoktur. Bilimin bu gün içinde olduğu duruma ister tepeden aşağı, ister aşağıdan yukarı bakın fark etmeyecek: Bilime karşı işlenen suç o kadar büyük ki, neredeyse bir suçlu yok. Bu kadar büyük suçlar için bir ya da birkaç kişinin ismini öne atıp onları suçlamayı, kavga dövüş çıkarmayı, çözüme hiçbir katkısı olmayan, iki yüzlü bir davranış olarak görüyorum. Nasıl ki ikinci dünya savaşında yaşananlar için yalnızca Adolf Hitler’i ya da yalnızca Nazileri ya da yalnızca Almanları suçlamak ırkçılığın ve ayrımcılığın sonuçlarından alınacak dersi tamamen kaçırmaya sebep oluyorsa, bu problemleri irdelerken de isimlere yoğunlaşmak benzer bir isabetsizliğe yol açıyor bence.
28 Ocak 2011
A. Murat Eren - İmece Usulü Bilim Cinayeti Konferansları
Bazı suçlar vardır, o kadar büyüktürler ki, aslında ortada bir suçlu yoktur. Bilimin bu gün içinde olduğu duruma ister tepeden aşağı, ister aşağıdan yukarı bakın fark etmeyecek: Bilime karşı işlenen suç o kadar büyük ki, neredeyse bir suçlu yok. Bu kadar büyük suçlar için bir ya da birkaç kişinin ismini öne atıp onları suçlamayı, kavga dövüş çıkarmayı, çözüme hiçbir katkısı olmayan, iki yüzlü bir davranış olarak görüyorum. Nasıl ki ikinci dünya savaşında yaşananlar için yalnızca Adolf Hitler’i ya da yalnızca Nazileri ya da yalnızca Almanları suçlamak ırkçılığın ve ayrımcılığın sonuçlarından alınacak dersi tamamen kaçırmaya sebep oluyorsa, bu problemleri irdelerken de isimlere yoğunlaşmak benzer bir isabetsizliğe yol açıyor bence.
15 Ocak 2011
Emrah Göker - Tıp fakülteleri ve karakter çürümesi (BirGün)
Bilimde Etik ( MMF Aylık Bülteni )
Bilimde etik kavramı, akla ilk olarak bilimde hırsızlık veya bilinen diğer adıyla intihal olayını getirmekte. Bilimde hırsızlık, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de suç kapsamında yer almakla birlikte ortaya çıkarılması, sonrası ve sonuçlandırılmasındaki süreç maalesef ülkemizde biraz daha farklı işlemekte. Bilimde hırsızlık oldukça önemli bir konu fakat bu yazıda en az bilimde hırsızlık kadar önemli olan bir başka bilimsel etik sorununa değinmek istiyorum; sözde bilimsel dergilerde basılan sözde makaleler ve sözde konferanslarda sunulan sözde bildiriler.
Konuya ilk olarak, kendisi de bir bilim insanı olan A. Murat EREN, NTV Bilim Dergisi’nde yayınlanan bir yazısıyla dikkat çekti. Daha sonra çeşitli ulusal gazetelerde konuyla ilgili haberler de yer aldı.
Aslında en baştan başlayıp “Bilimsel yayın neden yapılır?” sorusunu cevaplamak gerekiyor öncelikle. Tabii ki farklı perspektiflerden pek çok cevaba ulaşmak mümkündür fakat “akademik yükselme” gibi cümleler içeren cevapların en sonlarda yer alması gerekirken artık ilk cevap olarak karşımıza çıkması bile tek başına, ülkemizde bilim konusunda bir takım problemlerin olduğunu ortaya koymaya yetmektedir.
Bir yayının bilimsel olarak nitelendirilebilmesi için yayının geçerliliği, önemi, özgünlüğü, gibi bir takım kriterlere göre değerlendirilmesi gerekmekte. Bu değerlendirmeler, çalışmanın yayınlandığı bilimsel dergilerde belli bir yere kadar yapılabiliyor. En azından yayının bilimsel olarak geçerli olup olmadığı bir anlamda kuralına uygun şekilde üretilip üretilmediği gibi görece değerlendirilmesi daha basit ve belli kurallara göre yapılabilen özellikleri değerlendirilip dergide yayınlanabiliyor. Bu noktada bir yayının kalitesi ile yayınlandığı derginin kalitesi arasında bir ilişkiden bahsetmek mümkün olabilir. Alanında saygınlık kazanmış, köklü dergilerde yayınlanan çalışmalar daha kıymetli olarak değerlendirilebilirken yazarın kıymeti hakkında da belli bir intiba uyandırabilir. Fakat bilimsel dergi sayısının çokluğu, alanında kendini ispatlamış saygın dergiler dışında kalan dergilerin yayın yapabilmesi için sağlaması ereken kriterlerin nasıl belirlendiği ve ne derece denetlenebildiği, bu dergilerde hakemlik yapan akademisyenlerin alanlarında ne kadar yetkin olduğu gibi parametreler de düşünüldüğünde, bir çalışmanın bilimsel bir dergide yer bulması tek başına, o çalışmanın bilime katkısı hakkında yeterince fikir veremiyor. Durum böyle olunca da bir bilim insanının değerini” yaptığı bilimsel yayın “sayısıyla” ölçmek sağlıklı bir yöntem olmaktan çıkıyor. Buna ağmen Türkiye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde hala “makale sayısı” bir akademisyenin kıymetinin bir ölçüsü olarak kullanılabiliyor ve atanma, kariyerinde yükselme kriterlerinde en öncelikli kıstas haline gelebiliyor.Yapılan bilimsel çalışmaların içeriğinin, bilime katkısının, özgünlüğünün vs. arka planlarda kaldığı, makale sayısının bu denli ön plana çıkarıldığı bir akademik dünyada, yayın sayısını artırmak maalesef bilimin önüne geçebiliyor. Makale sayısı bu kadar önemli bir konu haline gelince, bilimde yapılan etik dışı davranışlara bir yenisi daha ekleniyor: Sözde bilimsel dergilerde yayınlanmış sözde makaleler.
Eren’nin yazısından alıntılarla devam etmek istiyorum:
“Çoğunlukla bilimsel dergilerde yayın yapmak için ciddi bir araştırma yürütüyor olmak gerekli. Bilimde geri kalmış ülkelerde bir akademisyen değerlendirilirken, yaptığı ‘yayın sayısı’, yaptığı yayınların içeriğinden daha önemli olduğundan, akademisyenler için kısa sürede fazla yayın yapmak bir gereklilik halini alıyor.
Böyle bir ihtiyaç, bundan kâr elde etmek isteyen organizasyonların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Akademisyenler para veriyor, bu organizasyonlar akademisyenlerin vasıfsız yayınlarına sahte uluslararası konferanslarda, sahte dergilerde yer veriyor. Akademisyenler de enstitülerine bu yayınlan gösterip avantaj sağlıyor.
En basit haliyle bu metot, kimi akademisyenlerin çeşitli şebekeler yardımıyla vasıfsız makalelerini ‘yayımlanmış’ gibi göstererek akademik puan toplamalarına olanak veriyor. Diğer bir deyişle bilim yerinde sayarken, insanlar bu yolla mesleklerinde yükseliyor.
Sözde bilimsel dergiler (ve konferanslar) kendilerine ulaştırılan her bilimsel yayını kabul edip belli bir ücret karşılığında yayımlıyor. Bu organizasyonların web sayfalarında her şey son derece kitabına uygun görünse de, gönderilen çalışmalar hiçbir akademik tetkike tabi tutulmuyor.”
Türkiye’de neden bilim üretilmiyor? Sorusuna verilebilecek güzel cevaplardan biri de Eren’in cevabı olabilir:
“’Türkiye’de neden bilim üretilmiyor?’ diye sorulduğunda akla ilk gelenler arasında hırsızlık vakaları, az ödenek ve ödeneklerin bölümler arasında adaletsiz tanzimi gibi sorunlar var. Fakat bu tip organizasyonlardan beslenerek pozisyon işgal edenler yüzünden dışarıda kalan, özel sektöre yönelmek ya da kolay yoldan bol yayın sahibi olmak arasında tercih yapmak zorunda bırakılan kimselerin ‘yapamadıkları bilim’ pek akla gelmiyor. Bu tip organizasyonlardan beslenen akademisyenlerin aynı zamanda bilimin yeni neslini yetiştiren, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine sahip olan kişiler oldukları, bir noktada doktorayı bırakmak ya da bilim ahlakı anlayışlarını değiştirmek arasında tercih yapmak zorunda bırakılan öğrencilerin ‘olamadıkları bilim insanları’ pek akla gelmiyor.”
A. Murat Eren’in yazısına http://tinyurl.com/gri-mecralar adresinden ulaşabilirsiniz.
izgiburak@gmail.com
8 Ocak 2011
Emrah Göker - “Rızk Kapısı Olarak Bilim” Çağında Karakter Çürümesi (BirGün)
Akademi ve İntihal - AHLAKSIZLIĞIN TÜRKİYE ÇEHRESİ (BirGün - kiTaP)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

* Rastgele Yazılar
İntihal iddiaları doğru çıkarsa bakanlıktan olacak (Anayurt Gazetesi)
BÜKREŞ - Romanya Başbakanı Victor Ponta, Eğitim Bakanı Ioan Mang ile ilgili intihal iddialarının doğru çıkması halinde Bakan Mang’ı görevden alacağını ifade ederek, “Umuyorum, bu teyid edilmez” dedi.. DEVAMI>>
Kopyacı politikacılar çoğalıyor (YeniHayat)
Federal Bilim Ve Eğitim Bakanı Annette Schavan (CDU) da, kopya çekerek akademik kariyer yapan Alman politikacılar arasına katıldı. Bir internet sitesinde yer alan habere göre 32 yıl önce Heinrich-Heine Üniversitesi’nde doktora tezini hazırlayan Schavan, yeterli derecede kaynak göstermedi ve bazı böl... DEVAMI>>
Almanya İntihalle Çalkalanıyor (CHA)
Almanya'da siyasiler hakkındaki ardı kesilmeyen intihal suçlamalarına bir yenisi daha eklendi.Bir internet blog sitesinde Federal Eğitim Bakanı Annete Schavan'ın 1980 yılında Düsseldorf Üniversitesi'nde yazdığı doktoranın büyük bir kısmının başka kişilerin fikirleri olduğu ve bakanın yeterince kayna... DEVAMI>>
'İntihal' skandalı (HUDUT Gazetesi)
Trakya Üniversitesi'nde Yrd. Doç. Dr. İ.M.Ç. isimli öğretim görevlisinin “Bulgar Edebiyatı” adlı kitabının Romanya'da bir Bulgar öğretim görevlisi tarafından yayınlanan özgün bilimsel eserinin açıkça “intihal” niteliğinde çalınmış bir kopyesi olduğu iddia edildi... Trakya Üniversitesi'nde... DEVAMI>>
Cemil Çiçek’e “intihal” şoku (Hürriyet)
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Macaristan Meclis Başkanının daveti üzerine, ziyaret hazırlıklarına başlarken, Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt’in intihal suçlamasıyla karşı karşıya kalması üzerine gezisini iptal etti.Çiçek, nisan başında Macaristan seyahati için hazırlık talimatı verdi. Ancak Türkiye... DEVAMI>>
Macaristan Cumhurbaşkanı istifa etti (BBC Türkçe)
Tarık Demirkan-BudapeşteBundan yirmi yıl önce hazırladığı doktora tezinin önemli bir kısmının başkalarına ait araştırmalardan kopyalandığının ortaya çıkmasının ardından doktorluk ünvanı geri alınan Macaristan Cumhurbaşkanı Pál Schmitt, görevinden istifa etti.Pazartesi günü Macar parlamentosunda günd... DEVAMI>>
Macaristan Cumhurbaşkanı intihalci çıktı (soL -Haber)
Doktora tezinin önemli bir kısmını başka çalışmalardan kopyaladığı ortaya çıkan Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt'in akademik unvanı geri alındı. Doktora tezinin önemli bir kısmını başka çalışmalardan kopyaladığı ortaya çıkan Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt'in akademik unvanı geri alındı. S... DEVAMI>>
Macaristan cumhurbaşkanının doktorası geri alındı (BBC Türkçe)
Macaristan'da bir üniversite doktora tezinin önemli bir kısmını başka çalışmalardan kopyaladığı ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt'in akademik ünvanını geri aldı.Budapeşte'deki Semmelweis Üniversitesi Ocak ayında bu konuda çıkan söylentilerden sonra bir soruşturma başlatmıştı.Üniversite'nin rekt... DEVAMI>>
Murat Belge - Akademi İşletmesi (Taraf )
Akademik hayatta “nicelikler” konuşmaya başlayalı beri (çok daha fazla sayıda üniversite, kampus vb, çok daha fazla sayıda öğrenci, çok daha fazla sayıda hoca), “mass society” hükümleri burada da işlemeye başladı. “İşleme” belki durumu anlatmak için doğru fiildir. Çünkü şimdilerde üniversiteler “işl... DEVAMI>>
Kaan Doğan Erdoğan - Bilim Etiği (ADAMANŞET)
Avrupa ve Türkiye’de son dönemlerde patlak veren, önemli kademelerinde görevli insanlar hakkındaki intihal skandalları dünya gündemini bilim etiği üzerine tartışmalar, siyasi çalkantılar ve istifalarla uzunca bir süre meşgul etti.Nitekim bu dönem, mevcut suçlamaların hukuki ve siyasal sürecin yanınd... DEVAMI>>
Memleketimden intihal manzaraları (Yarınlar)
Yarınlar’ın evvelki sayılarında da değindiğimiz üzere, akademide intihalin ve diğer “akademik yolsuzluk” çeşitlerinin yaygınlığı Türkiye’nin acı tablosundaki gerçeklerden yalnızca biri.(1) 2002’den bu yana onlarca kez kanıtlandığı üzere; AKP eksenli gerici, cemaatçi zihniyetin akademiyi zaptura... DEVAMI>>
İHTİLALCİLER Mİ İNTİHALCİLER Mİ YAĞLI KAZIĞA OTURTULSUN (ODA TV)
Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’nin “Politika” isimli kitabında, Heywood’un “Politics” isimli kitabından referans verilmeden pek çok kez birebir çeviri yaptığı iddiası sosyal medyayı karıştırdı. Ekşi sözlük yazarlarından “Tender Branson”un ortaya çıkardığı intihal hikayesinde Türköne, ki... DEVAMI>>
Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - Akademik yayın dalavereleri: Her yerde
Anladım ki editörlük dalavereleri hikayeleri bitmez. Bir tek yeri eşeleyince neler çıktı, devam edilse kimbilir daha neler bulunur. Ama şimdilik amacım ansiklopedik bir katalog hazırlamak değil, bu düzenin nasıl işlediğini anlatmak. Ve tabii bir de, atıf, tesir, h-indeksi gibi sayıların yüksek olmas... DEVAMI>>
.