8 Ocak 2010
Prof. Dr. Altan Onat - Bilimsel yayınlarda 5 yıldır ciddi duraklama (CBT)
Cumhuriyet Bilim Teknik 08.01.2010
Türkiye’nin bilimsel yayın sayısı bakımından dünyadaki payının, 2004’ten önceki dönemde sergilediği %14’lük yıllık artış hızı, son beş yıllık dönemde %4’e geriledi; üstelik binde 13.7’lik bu pay 2009 yılında binde 13.6’ya indi. Bilim ve teknolojide ileri ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapama ihtiyacı sürdüğü halde, bu uzun süreli durağanlık bilim politikası ve uygulamasındaki ciddi kusurları göz önüne sermektedir.
Prof. Dr. Altan Onat alt_onat@yahoo.com.tr, Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabet İndeksi’nde ülkemiz 60’ıncı sıradan geride olduğu gibi, son yıllarda bir de hafif gerileme eğilimindedir. TV spotlarında “sanayi devleri”nin yerli makinelerin “tıkır tıkır” işlediği gereğini halka duyurmaya çalıştığı üzere, bilimsel ve teknolojik araştırmalar rekabet gücüne (ve ayrıca sağlığımıza) önemli katkıda bulunur. Bu itibarla bilimsel yayın performansımızı yakından izlemek gereklidir. Kamuoyu içi boş “açılımlar”, kurumlar-arası çekişmeler, kutuplaşmalarla işgal edilirken ve işsizlik acı çektirecek düzeylerde sürerken, bilim performansımızın değerlendirmelerine hiç değilse yetkililerin itibar etmelerinde isabet vardır.
Bilim platformundaki gelişmenin en güvenilir göstergesi, araştırmaların dünyada sağladığı yankıdır; bunda da yüksek atıf alan çalışmalar (örneğin 40 ve üzerinde) düşük atıflardan oluşan atıf birikiminden daha fazla gösterge değeri taşır. Atıf sağlamanın yıllar süren bir gecikmeye bağlı olması, yayın sayısının izlenmesini gerektirmektedir.
Buna ilişkin 2009 yılı verilerini internette Web of Knowledge’den elde edilebilmekteyiz. Bu yazıda bilimsel yayın geneli ile ilgili veriler açıklanacak, son 12 yıldaki gidiş değerlendirilecek ve bazı ülkelerle karşılaştırma yapılacaktır.
2009 yılında Türkiye uluslar sıralamasındaki 18.liği korumaktan öteye gidemedi. Ülkemiz kurumlarından kaynaklanan, 19,494’ü makale olmak üzere, toplam 24,197 yayın üretildi. Bir sene öncesine göre %3 daha fazla yayın üretir görünmesi, çok-uluslu yayınların genelde artmasıyla açıklanabilir. Bunları dikkate alan “ulusların toplam yayın sayısı içindeki binde payı” olarak Türkiye’nin 2008’de binde 13.7 olan payının geçen sene binde 13.6’ya gerilediği anlaşılıyor.
Bu sonuç, tatmin edici olmaktan uzaktır. Bunun geçici bir değişkenlik olup olmadığını incelemek için son 12 yıllık bilimsel yayın payımız Şekil 1’de grafik biçimde gösteriliyor. Y ekseninin logaritmik olarak resmedildiği grafikte, kalın çizginin simgelediği binde payımız 2004 yılında bir kırılma sergilemekte. Ona öncelik eden 7 yılda aldığımız pay yılda ortalama %14 gibi çok iyi bir artış hızı gösterdi. Oysa son 5 yılda Türkiye’nin payı yılda ortalama sadece %4 gibi düşük bir artış yaratabildi. Bu kesinlikle yeterli sayılamaz; dolayısıyla 2009 yılındaki %1 azalmamız, geçerli bir eğilimin belirginleştiği şeklinde yorumlanmalıdır.
Uluslar sıralamasında 1997’de 27’ncilikten her sene bir ülkeyi geçmek suretiyle, 2004 yılında 20’nciliğe yükseldik. Geçtiğimiz ülkeler Norveç, Meksika, Finlandiya, Danimarka, Avusturya, İsrail, Belçika idi. Son beş yılda sadece (bize yakın bulunan) İsveç ile Polonya’yı geride bırakabildik. Oysa, eski tempoda gidebilseydik, bugün Hollanda’nın önünde 13’üncülüğe yerleşebilirdik.
Bu bağlamda İran örneğini hatırlamalıyız. Daha on yıl önce bilimde Türkiye’nin beşte biri kadar bir oranla yer alan İran, bu arada büyük bir hamle yaparak geçen yıl 22’nci sıraya yükseldi. Son 5 yıldaki tempoların sürmesi halinde, İran’ın 2012 yılında ülkemizin önüne geçmesi beklenir.
Şekil 2’de ülkemiz, yıldızı parlayan ve bilimde orta düzeye çıkmış beş ülkeyle, Güney Kore, Brezilya, Tayvan, Polonya ve İran ile bilimsel yayın sayısına göre karşılaştırılmaktadır. Brezilya hariç, nüfusu en fazla olan Türkiye, sadece Polonya ve İran’ın önündedir. Üstelik 2008 yılına kıyasla 2009’daki gelişme açısından da ülkemiz, Polonya dışında, en geridedir (siyah noktalar).
Sonuç olarak, Türkiye bilimsel yayın sayısı bakımından –bir sene önceki değerlendirmemizdeki sonucu (1) doğrular biçimde– son beş yıllık dönemde duraklamaya girmiştir. Ekonomik resesyondan çıkmak için birçok önlemler alınırken, bilimsel duraklama karşısında siyasi iktidar, YÖK ve üniversitelerden oluşan sorumlu ve yetkililerin ne zaman ve nasıl harekete geçeceği merakla beklenmektedir. Bu bakımdan kaybedilen her yıl, küresel rekabette geri getirilemeyecek sıkıntılar yaratacaktır.
Kaynak: 1. Onat A. Bilimsel makale üretiminde yavaşlama 4 yıldır sürüyor. Cumhuriyet BT 16 Ocak 2009, sayı 1139, s. 15.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.