Türk üniversitelerindeki bilimsel hırsızlık yapan öğretim üyeleri ile tek başına mücadele eden Prof. Kantarlı'nın e-postası aynen şöyledir:
"Değerli öğretim elemanları
YÖK'ün 26. kuruluş yılında Türkiye hala intihal nedir? Ne değildir? Sorusunun yanıtını bulamadı. Yüz kızartıcı olaylar ne zaman bitecek? YÖK neden insiyatifi ele alıp evrensel olarak geçerli açık ve net (kitapları ve araştırma makalelerini kapsayan) bir intihal tanımı yaparak öğretim elemanlarını uyarmıyor?
Aslında bu tanım TÜBA ve TÜBİTAK tarafından açık ve net olarak, Ömer Dinçer olayındaki kaynak gösterilmeyen alıntıların intihal sayılarak meslekten çıkarma olayındaki uygulaması ve öğretim elemanları disiplin yönetmeliğindeki madde nedeniyle dolaylı olarak YÖK tarafından da yapıldı.
Fakat aşağıdaki haber ve mesajdan öğrendiklerimiz bazı meslekdaşlarımızın bu tanımı anlamakta güçlük çektiklerini ve tıpkı derslerde yaptığımız gibi örneklerle süslenmiş bir tanımlamaya gereksinim duyduklarını gösteriyor.
Aşağıdaki haber ve mesaj eklerinden bir şey daha öğreniyoruz, bu yaşımızda:
Üniversitelerde okutulan ders kitaplarında kaynak gösterilmeyen alıntılar anonim sayılır ve intihal sayılamazmış.
Yaşam Boyu Öğrenme bu herhalde...
Ne güzel! Bu örneklere bakıp herkes artık başka kitaplardan topladığı "anonim bilgilerle" hiç bir kaynak gösterme endişesi taşımadan ders kitapları yazar bol ve puanlarını artırararak hızla yükselir. Kayhan Kantarlı, EÜ öğretim üyesi."
Prof. Kantarlı'nın e-postasının ardından Anadolu, Eskişehir Osmangazi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde intihal (bilimsel hırsızlık) ile suçlanan öğretim üyeleriyle ilgili bir çok önemli bir iddia bana ulaşmıştır.
Üniversitelerimizde bilimsel hırsızlıkların üstü genelde örtülmez, hırsızlık fiilini işleyen öğretim üyesine disiplin yönetmeliği gereği üniversite ile ilişkisi kesilir. Fakat bazen "kol kırılır, yen içinde kalır" zihniyeti hakim olunca, intihalci hocalar bu ağır suçtan paçayı kurtarabilmektedir.
Üniversitelerimiz açısından bu işin maliyeti de söz konusudur. Eğer bir üniversitede intihalcı hocalar açıklanırsa, o üniversitenin bilimsel itibarının zedeleneceği kuşkusu vardır. Fakat bu korku yersizdir.
Sepetten çürük elmalar atılmaz ise, sağlam elmalar da çürür ve sepette yenecek sağlam elma kalmaz.
Bu sebeple bana iletilen bir mesajı, bilimsel etik değerlere önem veren bir öğretim üyesi olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.>>>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.