NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

19 Mart 2023

Prof. Dr. Rıdvan KARLUK - Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Edilmez (Sakarya Gazetesi)

Ulusal basında yer alan sayın Ali Mahir Başarır’ın  “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Etti” başlıklı yazısı dikkatimi çekti: “ YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığı bu üniversitedeki yüksek lisans ve doktora programlarını inceliyor, öğrencilerin durumlarıyla ilgili ‘Rize, Kastamonu rektörlük kontenjanı’ diye bir şey görüyor ve inceliyor. Ardından lisansüstü ve doktora diplomalarının iptaline karar veriyor. Çünkü bu kişiler hiç gelmemiş, hiç sınava girmemiş, okulun yolunu bilmiyor ama bu Rektör kendisine gelenlere şeker dağıtır gibi diploma ikram ediyor.”

Sayın Başarır’ın tespiti önemlidir. Başarır, THK Üniversitesi’ndeki skandalı açıklıyor. Bunun üzerine söylenecek söz yok. Fakat Türk üniversitelerinde buna benzer skandallar  yok değil. Kendisi öğretim üyesi olmadığı için sadece  THK Üniversitesi’ndeki skandalı açıklamış. Fakat  üniversitelerde  bundan çok daha önemli skandallar  olmasına rağmen bunlar basına yansımıyor. Bunlardan birini şimdi açıklayacağım ki  YÖK tarihine geçsin.

Ankara’da  önemli bir tıp  profesörünün adını taşıyan bir vakıf üniversitenin öğretim üyeliği kadrolarına yükseltilme ve atanmak için gerekli ilkeler, 28 Haziran 2008 tarih ve 5772 sayılı Kanun ve Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliğinde belirtilmiştir. Adaylar; profesör kadrosuna başvurabilmek için toplam 300 puan almış olmalı, bu puanın 100 puanı, doçentlik unvanını aldığı tarihten sonra olmalı, yayınlarından birini “Başlıca Araştırma Eseri” olarak göstermeli ve SCI, SCI (expanded, SSCI( Social Science Citation) indekslerinin kapsamındaki indekslerde yayınlanan tam metinli en az 1 atıflı orijinal makale veya 2 orijinal yayın olmalıdır. 

YÖK mevzuatında  profesör atanma süreci  bellidir:   “Profesörlük kadrosuna başvuran adayların durumlarını ve bilimsel niteliklerini tespit etmek için üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunca EN AZ ÜÇÜ BAŞKA ÜNİVERSİTELERDEN… olmak üzere İLAN EDİLEN KADRONUN BİLİM ALANIYLA İLGİLİ BEŞ PROFESÖR SEÇİLİR. Bu profesörler her aday için ayrı ayrı olmak üzere birer rapor yazarlar ve kadroya atanacak birden fazla aday varsa tercihlerini bildirirler.”

Burada iki temel şart vardır: “en az üçü başka ÜNİVERSİTELERDEN,” ve  “ilan edilen kadronun BİLİM alanıyla ilgili beş profesör.”

Söz konusu iki şart  örnek atamada yerine  getirilmemiştir. Bilim jürisi öğretim üyeleri,  adayın geçmişte görev yaptığı ve çok yakın çalışma arkadaşları olan Ankara’daki bir  “devlet üniversitesi”nden “özellikle” seçilmiştir. Ayrıca, seçilen bilim jürisi üyeleri “ilan edilen kadronun BİLİM alanıyla ilgili” değildir. İlgili bilim alanı “Uluslararsı Ticaret ve Finansman” olmasına rağmen bilim jürisi üyelerinin hiçbiri açılan kadronun bilim alanından olmayıp, daha da önemlisi üniversite içinden belirlenen üye ise  “iktisatçı” değil “MALİ HUKUKÇU”dur.

İlgili vakıf üniversitesinde  öngörülen profesöre  atamasının  hukuk dışı  olacağına ilişkin bir  not, aynı üniversitede çalışan bir Doç. Dr.  tarafından  “14.04.2018” tarihinde 9 dipnot verilerek açıklanmıştır. Notun açıklanmasından yaklaşık bir yıl sonra notu yazan doçentin işine  kendisinden “EK BİR AÇIKLAMA” (73712050-138/46) alındıktan sonra “26.03.2019” tarihinde   son verilmiştir.

Fakat neden işine son verildiği  açıklanmamıştır ama sebep 14 Nisan 2018 tarihinde bana mail olarak gönderilen nottur.  Notta yer alan 9 dipnot YÖK tarihine geçecek kadar önemli olduğu için aşağıya alınmıştır. Dipnotlar açıldığında söz konusu olan üniversitede nasıl bir “SİYASİ YAPILANMA” olduğu hemen ortaya çıkar.
 
İlgili vakıf   üniversitenin profesör atamasında kullandığı YÖK tarihine örnek olarak geçecek 9 “atama kriteri”  aşağıdadır. Bilim dışı bu kriterler YÖK tarafından   onaylanmamıştır.  YÖK’ün atanma şartları belli iken Türkiye’de ve dünyada hiçbir üniversitede olmayan  söz konu “gülünç”  bilim dışı 9 kriterin Türkçesi ve İngilizcesi  aşağıdadır.
 
Bu kriterler ile söz konusu vakıf üniversitesi dışında   hiçbir Türk üniversitesinde profesör ataması yapılmamıştır. Bir  YÖK Yürütme Kurulu üyesi söz konusu kriterlerin “ÖLÇÜLEMEZ” olduğunu açıklayarak önemli bir tespitte bulunmuştur. Bu tespite rağmen YÖK  bu kriterlerin geçerliliği konusunda bir açıklama yapmamıştır.
Bu konuda URAP, (Universty Ranking by Academic Performance) 2022-2023 dünya sıralamasında makale ve atıf puanları hesaplanırken etki değeri yüksek olan dergilerdeki makaleleri (üst %75’lik dilim (Q1, Q2, 2 Q3) sıralamaya dahil etmiştir. Etki değeri en düşük olan son %25’lik dilime (Q4) giren dergilerdeki makaleler ile etki değeri sıfır veya henüz belirlenmemiş olan dergilerdeki makaleler sıralamada değerlendirme dışında bırakılmıştır.

URAP sıralamasının temeli; bilimsel üretkenlik ve akademik ürünlerin kalitesidir. 
URAP Araştırma Laboratuvarı 2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulmuştur. Amacı, yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metotlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktır. 

Hedef, elde edilen veriler ile üniversitelerin kendi akademik performanslarını diğer üniversitelerle karşılaştırabilmesine ve belirlenen göstergelere göre gelişmeye açık yanlarını fark etmelerine yardımcı olmaktır. Üniversiteler arasında en fazla bilimsel makale yayımlamış olan 3000 üniversite belirlenmiş ve URAP göstergelerine göre puanlanıp sıralanmıştır.

URAP sıralamasının temeli; bilimsel üretkenlik ve akademik ürünlerin kalitesidir. Bu konuda URAP Başkanı sayın  Prof. Dr. Ural Akbulut’un   profesör atanması ile ilgili 9 kriter hakkında benimle paylaştığı görüşü  önemlidir: 
“Sayın …,  maalesef bazı üniversitelerimizde atamalar sırasında bu tür sorunlar olduğunu duyuyoruz. Umarım zamanla atama ve yükseltmeler sadece akademik performansa dayalı hale gelir, Saygılarımla. Ural Akbulut. 25 Aralık 2022”
 
Bu hukuk dışı süreçte çok önemli bir hukuk ihlali daha vardır. Bilim jürisi üyeleri, YÖK mevzuatı yok sayılarak atanan  öğretim üyelerinin yakın arkadaşlarıdır. Çünkü geçmişte X Üniversitesi İİBF’de birlikte görev yapmışlardır.  Daha  ilginç olanı, bilim jüri üyelerinden biri geçmişte YÖK mevzuatı yok sayılarak atanan öğretim üyesi ile  bir “Yüksek Lisans” tezinde birlikte Y üniversitesinde görev yapmışlardır. Bu üyenin  jüri üyesi olması, TCK kapsamında “görevi kötüye kullanma” suçudur ama   üniversitesi bu konuda derin bir sessizliğe  bürünmüştür.

4 yıldır devam eden sürecin bir başka yönü de daha vardır.  Almanya’ya iltica etmiş ve pasaportuna Hannover Başkonsolosluğu  tarafından el konulmuş olan ve hakkımda dava açan bir asistan hakkında tez yaptığı üniversitedeki soruşturmacı öğretim üyesinin göndermiş olduğu mail   aşağıdadır. Bu durum, sözün bittiği yerdir: 
“Bu şahıs örgütün propaganda yüzü. Kendisinin 100 kişilik gruba eşdeğer gücü var. Bütün yazıları şifreli mesajlar içeriyor. Kesinlikle emniyet ve istihbaratın üzerinde durması gerektiği bir şahız, çok tehlikeli” 

Sayın Ali Mahir Başarır’ın dediği gibi üniversitelerde eğer “Şeker Dağıtır Gibi Diploma İkram Edilirse” ne olacağı, yukarıdaki örnek dikkate alınırsa bellidir. Atanmayan adayın akademik başarı ile  YÖK mevzuatı yok sayılarak atanan adayın  akademik başarısı şöyledir: Atanmayan aday: “Akademik Yaklaşık 2.870 sonuç bulundu.” (0,07 sn)” Atanan aday: “Akademik Yaklaşık 536 sonuç bulundu (0,05 sn)” Fark: 2.334. Bu nedenle diploma ve diplomanın arkasında yer alan notlar, öğretim üyesinin namusudur, onun için Bayram Şekeri gibi dağıtılmamalı, bu konuda çok dikkat edilmelidir. Eğer aksi  örneğimizdeki gibi olursa, Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki şimdiki yerini bile koruması mümkün değildir.

16 Mart 2023

Dr Tansu KÜÇÜKÖNCÜ(*) - ÖLÜM saçan üniversite diplomalılar ve diploma saçan üniversiteler

"Üniversitelerinde bilimsel hırsızlığın doğal  karşılandığı bir ülkenin elbette tüm yaşam alanları soyulacaktır". Üniversiteleri ne kadar kolay yağmalarsan, bir ülkeyi o kadar kolay yağmalarsın.

Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in hazırlattığı “Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -” başlıklı Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu'na (Aralık 2009) göre “üniversiteler yağma alanıdır !”. Kimsenin kaale almadığı, haber yapmaya tenezzül bile etmediği bir rapor. O yüzden, “üniversiteler yağma alanı” hali rahat rahat devam ettirildi ve kangrenleştirildi.

Türkiye'yi tanımak isteyen, önce bu raporu okusun. Türkiye'deki çok kolay çözülebilecekken kangrenleşen herhangi bir sorunu anlamak isteyen, önce bu raporu okusun. Gelişmiş ülkelerde raslanmayan Türkiye'deki akla zarar herhangi bir sorunu anlamak isteyen, önce bu raporu okusun.

6 Şubat 2023 Gaziantep-Kahramanmaraş (veya Türkiye-Suriye) depremlerinin neden korkunç felakete  dönüştüğünü anlamak isteyen, önce bu raporu okusun.

Raporda anlatılan YÖK yöneticilerinin yaygın sahtekarlıklarına örnek : Özlem Uçar'a Üç buçuk Ayda Bilgisayar Mühendisliği Doktora Diploması

Akademik sahtekarlıklar, herkes normal karşılayınca kolayca gelenekleşir, kurumsallaşır. Üniversitelerin yağmalanmasını herkes normal karşılayıınca, bir sabah bir uyanrsın, bir bakarsın cebindeki paranın ve emeğinin karşılığının yarıdan fazlası dolar karşısında buhar olmuş, uçmuş gitmiş, yoksul oluvermişsin, nefes alamıyorsun, boğuluyorsun.

Resmi açıklamalara göre ise, milyonlarca kişi ile birlikte halüsinasyon görüyorsundur, herşey güllük gülistanlıktır, aslında zenginsindir, keyfin yerindedir.

Resmi açıklamalara göre, nüfuslarımız denk olan Almanya'dan iyi durumdayızdır : Almanya'da 2 milyon üniversite öğrencisi varken, bizde 10 milyon, aslında hoca, bina, cihaz ve diğer imkanlar kapasitemiz 100 milyon, göçmen kardeşlerimize de yeteriz ; Almanya bütçesi, 100 milyar euro eksideyken, bizim bütçemiz trilyon dolar artıda ; Almanya'da federal bakanlar bile akademik sahtekarlık yapar ve intihal doktora tezleri iptal edilir, bizde akademik sahtekarlık asla yoktur ! DEVAMI >>>

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar


  • Burak Cop - Burası Kurtlar Akademisi, burada yılda…(NTVMSNBC)

    Türkiye’nin yüksek öğrenim sistemindeki çarpıklıkların “ucube” çıktılarından biri de, “çakma” yayınlarda çıkan “uyduruk” makalelerle kariyer basamaklarını tırmananlar… Bu yazı, ilk bakışta pek az insanın ilgisini çekmeye aday, fazlasıyla “teknik” duran bir konuyla ilgili. Ama bu, konunun önemini aza... DEVAMI>>

  • OGÜ'DE İNTİHAL OLAYI‏ (Eskişehir Gündem)

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (OGÜ) ilginç bir intihal olayına sahne oldu. OGÜ'de görevli Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Topçu, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nden meslaktaşı Doç. Dr. Fahri Birinci'nin incelemesi için gönderdiği ders notlarından oluşan kitabı, 'Bundan iş çıkmaz.Bu kitabı niye yazdın... DEVAMI>>

  • ÇOMÜ'de bir konferans: Akademinin hali ahvali (soL - Bilim)

    Akademisyen A. Murat Eren, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde yapılacak bir konferansa dair rezaleti kaleme almıştı. Eren'in iddiaları bir süredir tartışılıyor. Olaya biraz dikkatli bakınca ise, rezalet olanın sadece bu konferans değil, Türkiye'deki yüksek öğretim sisteminin tümü olduğu görülüy... DEVAMI>>

  • Dünyadaki Bilimsel Yayın Değerlendirme Metotlarıyla Türkiye'deki yayınların değerlendirmesi Akademik Kariyer: Amaç mı, Sonuç mu ?

    Dr. Nihal Engin Vrana*A. Murat Eren’in son bir kaç ayda önce WASET ardından da Türkiye’de düzenlenen uluslararası bir konferansdaki makaleler ile ilgili yazıları çok endişe verici olaylardır. Bilimsel yayın sistemi belki de Dünya’da karşılıklı güven ve dürüstlük üzerine kurulu en önemli yapılardan b... DEVAMI>>

  • Işıl Öz - PROBLEM SİSTEM, ONA SATAŞMALI (Turkish Journal)

    New Orleans Üniversitesi’nde bilgisayar bilimleri alanında doktora yapan A. Murat Eren, 2010 yılı Eylül ayında, ‘Bilimsel Ahlaksızlığın Gri Mecraları' isimli bir yazı yayımlamış; bu yazıda WASET isimli bir organizasyondan yola çıkarak akademinin tespiti zor sorunlarına değinmişti. Sayesinde Türkiye’... DEVAMI>>

  • Emre Sevinç - Bir Ülkenin Beyni Nasıl Felç Edilir

    Bilim ve Gelecek, Sayı 84, Şubat 2011 Üzerine titreyerek yetiştirdiğiniz çocuğunuz stresli bir sürecin ardından üniversiteye girdiğinde onun zarar görmesini ister misiniz? Evladınızın kandırılması hoşunuza gider mi? Peki çocuklarınızın öğretmenleri yani üniversitedeki hocaların bir kısmı sizi ve hem... DEVAMI>>

  • Kadir Boğaç Kunt - HELAL OLSUN!

    Başlık hakkında çok düşündüm. Önce “Destek mesajıdır!” diyeyim dedim. Sonradan fikrim değişti, doğrudan “Ahmet Murat Eren’e destek mesajıdır!” diye yazdım. Uygunsuz olur düşüncesiyle yazdığımı sildim. “Adın Anılsın Murat Eren”, dua gibi. Bunu da beğenmedim. Nihayetinde “Helal Olsun!” da karar kıld... DEVAMI>>

  • A. Murat Eren - İmece Usulü Bilim Cinayeti Konferansları

    >>> Bu yazı ise nispeten aşağıdan yukarıya (bottom-up) bir bakış açısı sunma hedefi güdüyor: Bir konferans, bu konferansı organize edenler, onlara yardım edenler, sponsor olup destek verenler, hepimizin bunun bir parçası oluşumuz.Bazı suçlar vardır, o kadar büyüktürler ki, aslında ortada bir suçlu y... DEVAMI>>

  • Emrah Göker - Tıp fakülteleri ve karakter çürümesi (BirGün)

    Geçen hafta, Birgün Kitap’taki “Akademi ve İntihâl” dosyasının fizik ve matematik gibi disiplinlere odaklanarak açtığı tartışmayı genişletmeye çalışmıştım. Bu hafta, tıp fakültelerindeki durumu mercek altına alarak devam ettirmek istiyorum. Sosyal bilimler içinde eğitilmiş biri olarak, akademi alanı... DEVAMI>>

  • Bilimde Etik ( MMF Aylık Bülteni )

    Burak İzgiBilimde etik kavramı, akla ilk olarak bilimde hırsızlık veya bilinen diğer adıyla intihal olayını getirmekte. Bilimde hırsızlık, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de suç kapsamında yer almakla birlikte ortaya çıkarılması, sonrası ve sonuçlandırılmasındaki süreç maalesef ülkemizde biraz da... DEVAMI>>

  • Emrah Göker - “Rızk Kapısı Olarak Bilim” Çağında Karakter Çürümesi (BirGün)

    Bugünkü Birgün Kitap’ta kaçırmayın: Fizik ve matematik gibi disiplinler özelinde ve Türkiye akademisinde kurumsallaşmış arızalara vurgu yaparak, sevgili Baybars Külebi ve arkadaşları bilimde intihal ve ahlâksızlık hakkında vurucu bir dosya hazırladılar. İşaret ettikleri çürümenin Türkiye’de benzer f... DEVAMI>>

  • Akademi ve İntihal - AHLAKSIZLIĞIN TÜRKİYE ÇEHRESİ (BirGün - kiTaP)

    Baybars Külebi, Alper Hançerlioğlu, A. Murat Eren, Togan KafesoğluBirGün - kiTaP, Yıl:4, Sayı:92, Sayfa:19-27, 8 Ocak 2011 İnternet devriminin yarattığı imkanlar, bilgiye ulaşım ve fikri mülkiyet haklarını çağımızın önemli çatışma alanlarından biri haline getirmiş durumunda. Ülkeler yerelinde ifade ... DEVAMI>>

  • Prof. Dr. Kor Yereli - Her Şey Kadro İçin mi? (MEDİMAGAZİN)

    Olaydan bahsetmek istiyorum. Belki okudunuz. Haber WASET adlı bir Internet sitesinden bahsediyordu. “Hayli şık, içeriğiyle de göz dolduran bir site WASET: Uluslararası hakemli dergilerle bağlantılar, neredeyse her branşta düzenlenen uluslararası konferanslar... Ancak biraz araştırınca, sitenin makal... DEVAMI>>

.


.