Şit Tufan Buzpınar: Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) üyesi, İlahiyat mezunu, tarihçi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi (TDV İSAM) eski başkanı, Fatih Üniversitesi Tarih Bölümü eski başkanı, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi eski rektör yardımcısı, Edebiyat Fakültesi eski dekanı, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) eski üyesi.
Burcu Buzpınar, Şit Tufan Buzpınar'ın yeğeni, abisinin kızı.
Burcu Buzpınar'ın “Çukurova Türkmen Aşiretleri” başlıklı tarih yüksek lisans tezi (Niğde Üniversitesi, Tarih, Ağustos 2006), % 100 ÇALINTI !
Burcu Buzpınar (Büyükbayram), Mehmet Fatih Sansar'ın “Tanzimat dönemi bir iskan modeli : Fırka-i Islahiye ve Güney Anadolu iskanı” başlıklı yüksek lisans tezininin (Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Tarih, 2003) tamamını kendi tezine kopyalayıp yapıştırmış, sadece Önsöz’de teşekkür kısmında isimleri değiştirmiş !
Burcu Buzpınar (Büyükbayram)'ın tez danışmanı Musa Şaşmaz diyor ki :
“Burcu Buzpınar’ın tezi ve aldığı yuksek lisans unvanı iptal edildi. Danışmanı olarak bana da soruşturma açıldı. Fatih’in tezi yök sayfasında ulaşıma kapalı olduğundan benim kontrol edebilmem mümkün değildi. O yüzden ceza verilmedi bana.
Burcu’ya dedim amcandan faydalan o konuyu daha çok bilir diye, amcası profesör tarihçi ve yök üyesi Tufan Buzpınar Adana yöresini ve kaynaklarını bilir ona danışarak hazırla dedim sonra gelip "bitirdim" dedi ben de baktım iyi bir tez olmuş sınava aldık başarılı oldu geçti.
Yıllar sonra Fatih aradı beni Burcu benim tezimi çalmış diye, sonra kızın telini buldum "evet" dedi, "ya atılacaktım ya o tezden çalacaktım 2.sini tercih ettim üzgünüm" dedi. Yani Burcu Buzpınar'ın tezini başkasından çalarak yazdığını bilmem mümkün değildi. O yüzden Burcu Buzpınar’ın yüksek lisans diploması iptal edildi. Tezi de iptal ile yok sayfasından çıkarıldı. Durum bu”
Niğde Üniversitesi Tarih Bölümü, Mehmet Fatih Sansar'ın yüksek lisans tezini o kadar çok sevmiş ki başka tezlerde de kopyalamışlar. Hidayet Eskisürmeli'nin “Adana Vilayetinin Demografik Yapısı ve İskan Siyaseti” başlıklı yüksek lisans tezi de (Niğde Üniversitesi, Tarih, Temmuz 2007) Mehmet Fatih Sansar'ın yüksek lisans tezinden ÇALINTI !
Burcu Buzpınar (Büyükbayram)'ın ve Hidayet Eskisürmeli'nin ÇALINTI yüksek lisans tezlerine dair 2 yıl önceki başvurularımı, YÖK, Etik Kurul'a inceletmek yerine Niğde Üniversitesi'ne göndermiş.
Burcu Buzpınar (Büyükbayram)'ın ÇALINTI yüksek lisans tezine dair başvurumu Niğde Üniversitesi buharlaştırdı, 2 yıldır cevap vermiyor.
Hidayet Eskisürmeli'nin ÇALINTI yüksek lisans tezine dair Niğde Üniversitesi'nin 2 yıla yakın bir süre sonra gönderdiği cevap ise “mazereti kabahatinden büyük” ! Diyor ki :
“Hidayet Eskisürmeli'nin “eski” yüksek lisans tezinden bahsediyorsunuz. O tezin ÇALINTI olduğu ortaya çıktı ; biz de Hidayet Eskisürmeli'ye yüksek lisans tezini değiştirttik, düzelttirdik, ÇALINTI denen yerlere kaynak eklettik. Hidayet Eskisürmeli'nin “eski” yüksek lisans tezinin kütüphanedeki ve YÖK arşivindeki kopyalarını aldık, yerine Hidayet Eskisürmeli'nin “eski” yüksek lisans tezini koyduk. Sizin bahsettiğiniz Hidayet Eskisürmeli'nin “eski” yüksek lisans tezinden ortada eser kalmadığından, ona dair yapacak bir şeyimiz de yok.”
Neden “mazereti kabahatinden büyük”? Çünkü, onaylanmış bir akademik tezi değiştirmeye kimsenin hakkı yok. Bunun yapılmasına “evrak sahteciliği” deniyor; yani, etik ihlali ve disiplin sorununun ötesinde ciddi bir suç.
Yeğen Burcu Buzpınar'ın Tarih yüksek lisans tezinin % 100 ÇALINTI olması ve İPTAL EDİLMESİ Tarihçi İlahiyatçı amca Şit Tufan Buzpınar'ın üzerine alınmasını gerektirir mi ? Cevabını size bırakalım. Peki ya YÖK üyesi amca Şit Tufan Buzpınar'ın üzerine alınmasını gerektirir mi ?
Türkiye akademisinin akademik sahtekarlıkla özdeşleştiğini hatırlatalım. Türkiye akademisi, akademik sahtekarlık denince dünyada ilk akla gelen ülkeler arasına girmeyi epey önce başardı ; Çin, Hindistan, Pakistan, eski Doğu Bloku ülkeleri, orta doğu ülkeleri, Afrika ülkeleri, ve Asya ülkeleri ile birlikte anılıyor.
YÖK ve üniversitelerin, akademik sahtekarlara sağladığı sınırsız koruma, teşviğin ve ödüllendirmenin başka bir sonuç üretmesini beklemiyordunuz herhalde.
Aynı yalanı 40 kişi söylerse ya da 1 kişi 40 kez söylerse, ona artık doğru demek gerekmiyor muydu yoksa ? Olmadı, inanmayanı oyuverirsin, olmadı, boğuverirsin.Türk'e bir şey olmaz nasılsa.
Akademik sahtekarlıkları rapor ettiğinizde YÖK ve üniversitelerin nasıl örtbas ettğinin 3 örneğini (1 YÖK, 2 Niğde Üniversitesi) yukarıda verdik. Daha fazla örneği anlatmayı ayrı bir yazımıza bırakalım.
“Yükseköğretim Kurulu Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi” diye bir şey var.
“Etik kurullarına başvuru ve kurulların çalışma esasları” başlığı altında diyor ki:
“Madde 12 – (1) Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı tarafından Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına intikal ettirilen veya bireysel şikâyetlere dayalı olarak Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına ulaştırılan etik ihlali iddiaları inceleme yapılmak üzere bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarına iletilir. (Ek cümle: Yükseköğretim Kurulu Genel Kurulunun 19/12/2013 tarihli toplantısında alınan 2013.14.1322 sayılı kararı ile) Ancak doçentlik başvurularına ilişkin etik ihlal iddiaları dışında kalan şikâyet ve ihbar başvurularıyla ilgili inceleme işlemlerinin ilgili üniversitelerin bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca yapılmasına Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca karar verilebilir.”
Adına “yönetmelik” değil de “yönerge” dedikleri için YÖK, istediği zaman istediği gibi bunu rahatça değiştirebiliyor. Bir de Resmi Gazete'yle falan uğraşmasına gerek yok. Görüldüğü üzere yukarıdaki son cümleyi 19.12.2013'te eklemişler. Demişler ki YÖK başkanı, akademik sahtekarlık başvurularını, isterse Etik Kurul'a sokmak yerine üniversitelere gönderebilir.
Bunun altını imzalayanlardan biri, YÖK üyesi amca Şit Tufan Buzpınar.
YÖK hakkındaki Aralık 2009 tarihli Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporunda diyor ki YÖK başkanları ihbar ve şikayetlerini örtbas etmek ve şikayet edilenleri şikayet edenlerin üzerine saldırtmak için her yöntemi uyguluyor. İhbar ve şikayetler, kurullara gönderilmesi gerekirken yasa dışı başkanlık kararlarıyla YÖK kurullarından kaçırılıyor.
Yani, 19.12.2013'te ekledikleri yukarıdaki son cümleyi, ihbar ve şikayetleri Etik kurullarından kaçırmak istediğinde başkanın elini rahatlatmak için eklemişler. Elini rahatlatmasalar da hiçbir şey olacağından değil ya.
Ama YÖK başkanına elinin rahatlatılması yetmemiş, bir kaç hafta önce gazetecilerle röportajında çok kısa süre içinde “YÖK'ün bir daha akademik sahtekarlık şikayetlerine hiç el sürmemesi, akademik sahtekarlıkları artık üniversitelerin kendi başına örtbas etmeleri” için yasa çıkarttırmak üzere olduklarını açıkladı. Bu açıklamasından 1-2 gün sonra uçak krizi patlak vermese, bu yasayı belki de çoktan çıkarttırmış olacaktı.
Bu yasayı çıkarttırdıklarında ne olacak? YÖK'e rapor edilen bir akademik sahtekarlık vakasını YÖK'ün örtbas etmemesi olasılığı 0.001 (binde bir) ise, üniversiteye rapor edilen bir akademik sahtekarlık vakasını üniversitenin örtbas etmemesi olasılığı 0.001 (milyarda bir) ; yani, bir akademik sahtekarlık vakasını üniversitenin örtbas etmemesi, YÖK'ün örtbas etmemesinden milyon (1.000.000) kat zor, yani, hayal etmek bile neredeyse imkansız!
Kayhan Kantarlı hocanın bu durumun tehlikesine dikkat çekerek başlattığı “Ulusal Bilim Etiği Kurulu Kurulmalıdır !” imza kampanyasını hatırlatarak bitirelim.
Sorumuzu hatırlatalım : yeğen Burcu Buzpınar'ın Tarih yüksek lisans tezinin % 100 ÇALINTI olması ve İPTAL EDİLMESİ YÖK üyesi amca Şit Tufan Buzpınar'ın üzerine alınmasını gerektirir mi ? Ne dersiniz ?
(*) Dr Tansu KÜÇÜKÖNCÜ : 2001 başından beri “elverişli eko sisteme yerleşen bakteri kolonisi benzeri hızla çoğalan zehirli sarmaşık gibi ülkemiz üniversitelerini kuşatarak boğan, çürüten, kokutan, ve çökerten” “akademik sahtekarlık gelenekçileri”ne karşı insan hakları mücadelesi vermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.