8 Temmuz 2010
Orhan Bursalı - Haber İçin Mahkeme Kararı mı Gerekli? (Cumhuriyet)
Bu köşede yazılacak tonla konu varken bir de tekzip hakkının kötüye kullanılmasına izin veren mahkeme ve kararlarıyla ilgilenmek, doğrusu ancak kaotik bir Türkiye’de hemen hiçbir kurumda işlerin düzgün yürümediğinin göstergesi olsa gerek...
Mustafa Helvacı adında kişi hakkında belgelere dayalı olarak yaptığım, “Diyanet’e Sahte Doktora” verdiğini kanıtlayan habere, Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin yargıcı, “düzeltme ve cevap hakkı” kararı gönderdi! Avukatlarmız karara mükemmel bir hukuk belgesiyle itiraz ettiler. Ancak itiraz reddedildi ve bugün Helvacı adındaki, yoğun şüpheli işlemlerin sahibi kişinin yanıtını yayımlamak zorunda kaldık.
Mahkemenin kararı önümde; bu nasıl iş diye düşünüyorum. Bu mahkeme kararına göre gazetelerdeki neredeyse bütün haberlere düzeltme gönderilebilir!
Yargıç kararında, Helvacı adındaki kişinin haberi gerçekdışı ve iftira olarak nitelendirdiğini belirttikten sonra şu kararı veriyor:
“...Gazete ve nüshaları incelendiğinde, herhangi bir mahkeme kararına dayanmadan, ilgili şahsın Diyanet İşleri’nden maaş ve harcırah aldığının belirtildiği veya sahte doktora şeklinde beyanlarla ilgilinin kişilik haklarına açıkça hukuka aykırı şekilde yayın yapıldığı anlaşıldığından, talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.... cevap ve düzeltme metninin yayınlanmasına...”
Haberin doğru olup olmadığıyla hiç ilgilenmiyor!
***
Bu kararı gördükten sonra, ülkemizdeki adalet sisteminin ne kadar bozuk, kararların yanlış ve yetersizliklerle dolu olduğu, dosyanın belki de yeterince hiç incelenmediği, kararların yasalara uygun olmadığı konusunda kanaatlerin, önemli ölçüde doğruluk payı içerdiğini doğrulamıyor mu?
Veya, yandaşlık ilişkileri, adam kayırma, tepelerden kişisel ricalar ve siyasal ilişkiler ve baskılar mı adalet sistemimizde yürürlükte?
Kararda neyin yanlış olduğu konusunda hiçbir açıklama yok. Dediği iki şey var. O malum kişinin, Diyanet’ten para aldığı ve Diyanet’e sunduğu doktora tezinin sahte olduğu biçimindeki iddiaların mahkeme kararına dayanmadığı...
İtiraz dilekçesinde, avukatlarımız, bu iki konuyu da belgeleriyle mahkemeye sundu. Birincisi, malum kişinin Diyanet’ten “burs aldığı”nı Diyanet de doğruluyor. Ayrıca, malum kişi de, gazetemizde yayımlanan açıklamasında, “4.5 yıla yakın sürede 53.200 USD” aldığını açıklıyor! Efendim, Diyanet’ten değil, Diyanet Vakfı’ndan bu burs parasını almış.. Parayı Diyanet veya Vakfı’ndan aldığını söylüyorsa, sorun nedir?
***
Mahkemenin ikinci gerekçesi “sahte doktora tezi” iddiası üzerine de mahkemece alınmış bir karar olmadığı!
Pardon?!
İddiayı ileri süren biziz! Elimizde de belge var! Biz mahkeme değiliz... Mahkeme, sunduğumuz belgeler arasında bulunan, Diyanet’in yazılı talebi üzerine malum kişinin bir yazıyla Diyanet’e sunduğu ve üzerinde koskoca “doktora tezi” yazılı belgeyi göremiyor mu? Ayrıca “ver bakalım şu doktora tezini” diyen, parayı veren Diyanet Vakfı değil, Diyanet!
Biz bu doktora tezinin sahte olduğunu ileri sürüyoruz! Dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir üniversitesinde böyle bir doktora tezi yapılmamıştır! Belge budur! Malum kişi, Diyanet’e sunduğu bu doktoranın yapıldığını göstermelidir...
Mahkeme kararı, gazetelerde yayımlanacak habere, yasaların hiçbirinde olmayan, kafadan uydurulmuş bir gerekçe keşfetmiştir: Hakkında mahkeme kararı olmayan haber...
Mahkeme, bu kararıyla suç işliyor, olmayan bir yasaya göndermede bulunuyor, düzeltme ve cevap hakkının, yasaların aksine, mükemmel kötüye kullanılması örneğini yaratıyor!
Ve gazetemizin manşetinin yanlış bir haberle işgal edilmesine, gazetemizin ve benim itibarımla oynanmasına olanak veriyor...
***
Bu tür gerçekdışı düzeltme haberleri giderek çoğaldı.. Mahkemeler, bu yalan düzeltmelerin yayımlanmasına olanak tanımamalı, belki de sanık sandalyesine oturması gereken kişilerin gerdan gererek kalça kırarak ortalıkta dolaşmasına “gördünüz mü mahkemece aklandım” cakasıyla, itibarlı gezmesine fırsat vermemeli!
Bütün bunların ötesinde, basının anayasal görevini yerine getirmesine, kamuoyunu gerçeklerle bilgilendirnesine engeller çıkartmamalı ve habere açıkça sansür anlamına gelecek kararlar almamalı
Avukatlarımız itiraz dilekçesinde diyor ki: Mahkeme, gerekçesinde, “Gazetecinin bir mahkeme kararına dayanması gerektiğini yani açıkça gazetecinin maddi gerçeği saptadıktan sonra haber yapması gerektiğini belirtmiştir... Gazetecinin maddi gerçeği araştırmakla yükümlü olmadığı, maddi gerçek saptandıktan sonra yayın yapılmasının kabulünün haber verme hakkını sınırlayacağı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla saptanmıştır. Bu şekliyle karar açıkça usul, yasa ve içtihatlara aykırıdır. Basın özgürlüğünü sınırlandırmaktadır.”
***
Malum kişiye duyuru: Bu düzeltme seni temize çıkartmaz! Bu bir aklanma değildir! Gazetemizde yayımlanan “düzeltme metni”nde gerçekleri gizlemeye çalışıyorsun. Ankara Üniversitesi’nden doktora sahibi olduğunu belirtiyorsun ki, bu bizim konumuz hiç değil...
Diyanet’ten aldığın 53.200 dolarla, “Güneş Sisteminin Mekaniği ve Ay’ın Yörünge Analizi” konusunda doktora yapmak üzere Amerika’ya Kentucky Üniversitesi’ne gittin mi gitmedin mi? Döndükten yıllar sonra, Diyanet’in istemesiyle, üzerinde doktora tezi yazılı uyduruktan ve içindeki bilgilerin de çoğunun hırsızlama olduğunu gösterdiğim bir metin verdin mi vermedin mi?
Laga luga edeceğine bunlara yanıt ver!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...
Predatory journals: Who publishes in them and why?
.....................................................................
...
...
...
* Rastgele Yazılar
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkür ederiz.