NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

23 Kasım 2007

Prof. Dr. Bahattin Baysal - Bilimsel yayınlarda etik sorunlar: Kurumlar arası karmaşa (CBT)

Cumhuriyet Bilim Teknik 23.11.2007
Türkiye'de bilim dünyası, 19 Temmuz 2007 günlü Nature Dergisi'nde yayımlanan "Türk fizikçileri aşırma (intihal) töhmeti altında" yazısı ile sarsıldı. 15 Türk fizikçinin yazdığı 67 makalenin e-baskı arşiv'den çıkarıldığı bildiriliyor. Mersin, Çanakkale, Dicle ve ODTÜ üniversitelerinden 15 fizikçinin adları veriliyor. Bahattin Baysal , Türkiye Bilimler Akademisi
Türk bilim dünyasında tanınmamış kişiler. Aşırma içerdikleri ileri sürülen makaleleri ayrıntıları ile inceledim. Makalelerin konuları güncel: relativite, kozmoloji, yerçekimi, kara delikler vb. Bazı makalelerde, uzun ya da kısa paragrafların başka yazarların çalışmalarından alındığı, yazarların makalelerini daha albenili gösterme gayreti içinde oldukları görülüyor. İncelemeyi sürdürünce ortaya çıkan durum insanı şaşırtıyor: 16 sayfalık bir makalenin hemen yarısı, daha önce yayımlanmış üç-beş makaleden olduğu gibi alınmış!
11 Ekim 2007 günlü Nature dergisinde Dekan Prof. Dr. İhsan Yılmaz 'ın bir açıklaması yer aldı: "Aşırma? Hayır, sadece iyi İngilizceyi ödünç aldık" diyor. Sanıyorum, yukarda açıkladığım durumu bir bilim insanı kabul edemez. Aşırma ölçüsü geçilmiş, talan edilmiş!
Bana göre, kısa veya uzun, bir başka makalenin bir paragrafı yeni bir makalede kullanılamaz. Kaynak göstererek ve yeniden yazmaya gayret ederek benimsediğiniz bir görüşe makalenizde yer verebilirsiniz. Bu bağlamda, Mustafa Salti gibi yetenekli bir fizikçinin bu tür ucuz yöntemleri benimsemesi hüzün vericidir.
İHBAR ETMEYE GELİNCE
Yukarda belirttiklerim benim kişisel görüşlerimdir. Bu tür görüşlere dayanarak meslekdaşlarını üniversite etik kurullarına bildirecek yerde yabancılara ihbar etmek yanlıştır. Bu nedenle, Prof. Dr. Metin Balcı'ya katılmıyorum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin bazı fizikçileri bu durumu Dr. Paul Ginspark'a bildirmekle Türk bilimine onulmaz zarar vermişlerdir. Son haftalarda, İstanbul'dan bilimsel dergilere sunulan makalelerin hakemlere gönderilmeden iade edildiklerini öğrendim.
Aşırma sözü edilen makalelerde alıntı yapılan paragraflar sarı renklerde boyanıyor. Bu sarı sayfaya tıklarsanız alıntı yapılan makaleyi tümü ile görüyorsunuz. Elin adamı sizlerin saflığı üzerinden ne yaman reklam yapıyor !
Üzerinde durulması gereken bir başka sorun da "Nature" dergisinin bu konuyu bir hayli saptırarak "Türk Fizikçilere" toptan mal etmesidir. Tipik bir Batılı sömürgeci davranışı.
2002 yılında ABD'de BELL laboratuarlarında Alman fizikçi Dr. Jan Hendrick Schön'ün "Science" ve "Nature" dergilerinde 20 araştırmacı ile birlikte yayımladıkları 24 makaleden 16'sında deney sonuçlarını değiştirerek sahtecilik yaptığı saptanmıştı. (CBT, 17 Mart 2003, Rekor Düzeyde Bir Sahtecilik. B. Baysal.) "Nature" dergisinde Alman ve Amerikan fizikçilerin sahteciliği başlıklı bir yazı çıkmadı!
YAPILMASI GEREKEN İŞ NEDİR?
Türkiye'de yapılan bilimsel araştırmalar1990'lı yıllardan sonra büyük bir ivme kazandı. 2006 yılında bilim indekslerine giren yayın sayısı 18,680'e ulaştı. Gerçekte, bu yayınların büyük bir kısmının çevre kirliliği, atık sular gibi belediye hizmetleri ve sağlık servisleri kapsamında yer aldıkları biliniyor. Bütün dünyada bu tür uygulamaların yürürlükte olduğunu unutmamak gerekir.
Bilimsel yayın sayılarındaki bu hızlı artışa karşın, yayınların nitelik bakımından yetersiz olduğunu ayrıntıları ile açıklıyoruz. Bilimsel araştırma geleneği bulunmayan bir ülkede yaşıyoruz.
Etik sorunu nedir? Yönetmeliklerde yazılan örnekleri bir tarafa bırakalım. Etik sorunlara yol açan niteliksiz çalışmaların kimyadaki örneklerini verebilirim: Akademik yaşama yeni girmiş bir araştırıcının tez hocasının çalışmalarını sürdürmesi etik bakımından yanlıştır. Basit analiz sonuçlarını ikinci düzey dergilerde yayımlamak bilim dünyasına katkı sağlamıyor. Organik moleküllerde küçük değişiklikler yaparak X-ışınları ile yapılan deneyleri yurt sathında sürdürmek ucuz bir araştırma konusudur. Niteliksiz çalışmalarla yayın sayılarını arttırmak genellikle tembel araştırmacıların başvurduğu bir yoldur. Tüm niteliksizliklerin, yeterli sayıda üstün düzeyde bilim adamlarının yokluğundan türediği kuşkusuzdur.
Yayınlarda etik sorunların giderek büyüdüğü ortaya çıkınca çeşitli devlet kurumlarında etik kurullar oluşturuldu. Yayın etiği kuralları kitapçıklar halinde düzenlendi. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), TÜBİTAK, çeşitli Sağlık Kurumları etik kuralları açıkladılar.
Sayısal olarak hızla büyüyen üniversite doçentliği başvurularındaki etik sorunları incelemek için Üniversitelerarası Kurul'ca oluşturulan ilk etik kurul çalışmalarını 4 yıl sürdürdü. İlerleyen yıllarda bu kurulun deneyimlerinden yararlanıldığını sanmıyorum. Özetle, çeşitli etik kurulları, kuralları düzenleyen kitapçıklar var. Uygulamaya gelince tümünün yetersiz olduğu anlaşılıyor.
YAPTIRIMLAR NİÇİN YETERSİZ?
Yurt çapında yükseköğretimde, üniversitelerde ve bilimsel yayınlarda etik sorunların giderek arttığı; denetleme düzeninin işletilmediği biliniyor. Bu başıbozuk düzenin kaynağı nedir? Ana sorunun kurumlar arası karmaşadan kaynaklandığı söylenebilir. Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ile. YÖK - üniversitelerle, YÖK - TÜBİTAK ile, Sağlık kuruluşları - Sağlık Bakanlığı, tıp fakülteleri, hastaneler birbirleri ile anlaşmazlık içindedir. Türkiye Bilimler Akademisi'ne (TÜBA gelince "tam siper". Devletin kurumları arasında uyuşmazlık kabul edilemez.
ANA SORUN NEDİR?
Kanımca, bu kargaşanın kökeninde "Devlet Adamı" niteliği taşıyan yeterli sayıda insanların bulunmayışı yatıyor. Siyaset ve yönetimde, sınırlı sayıda bazı emekli büyükelçiler ve emekli hâkimler dışında devlet adamı denilecek şahısların azlığı dikkat çekicidir. Televizyon yorumcuları ve basında köşe yazarları ile devlet kurumlarını yönetme olanağı yoktur. Ülke sorunlarını düzene sokmak, ülkeyi yönetmek için öne çıkanların işidir. Kurumları yönetenlerin bu bilinci paylaşmaları gerekir.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.