NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

26 Şubat 2006

Ertan Keskinsoy - Toplum nasılsa üniversite de öyle

Radikal 2,
26 Şubat 2006

Üniversitelerin yozlaştığını herkes kabul ediyor. Ancak bunun tek nedeni YÖK mü?

Öğrencilerin ödevleri, öğretim görevlisine emek harcanmadan, hazıra konulmuş araştırma malzemesi olarak geliyor.
Yükseköğretimde hemen herkesin şikayet ettiği başlıca konu, yeni kuşak öğrencilerin genel kültürden, temel entelektüel birikimden yoksun oluşu. ODTÜ'de öğretim üyesi bir arkadaşım anlatmıştı: Öğrencilerinden biri, verdiği okumaların çokluğundan şikâyet etmek için odasına girmiş ve kitapların hepsini okuyamayacağını, zaten ODTÜ'ye gelene kadar hayatında kitap okumadığını, bu doğal bir durummuşçasına söylemiş. Birkaç kuşak öncesinde bunlara 'yırtık öğrenci' ya da 'çakal' denirdi. Pek okumazlardı, derslerine çalışmaz, bütünlemeye kalır, belki geçer, belki okulu uzatırlardı. Ama en azından yapmaları gerekeni yapmadıklarını bilirlerdi. Bu kuşakta ders için bile olsa kitap okumamak normal bir durum, arkadaşımın odasına giren öğrenci de, kendi durumunun -artık- 'normal' olduğunu, toplumun normlarının artık bu yönde değişmiş olduğunu biliyor. Çünkü o artık bir öğrenci değil, hizmet almaya gelmiş bir 'müşteri'.

Ya öğretim üyeleri?
Öğrenci müşteriye dönüşür de öğretim üyesi olduğu yerde kalır mı? Üniversiter ortam değiştikçe o da -eğer bu değişime önayak olmamışsa- ayak uydurur, akademik varoluşunu sürdürebilmek için ahlâk anlayışına rötuşlar yapar. Yalnızca son iki haftada duyduğum birkaç olay şöyle:
İstanbul'da bir üniversitede Mütercim-Tercümanlık Bölümü'nden geçtiğimiz yıl mezun olan bir dostum, birkaç gün önce, sınıf arkadaşlarıyla yaptıkları bir dönem ödevinin Türkiye'nin en saygın yayınevlerinden biri tarafından kitaplaşmış halini gördü. Ancak buna pek sevinemedi. Çünkü hocaları, çevirinin noktasına virgülüne bile dokunmadan kitabın 'çeviren' bölümüne kendi adını yazmış, hırsızlık yapmış olması bir yana, o kitabın asıl çevirmeni olan öğrencilerine bir teşekkür etme gereksinimi bile hissetmemişti.
Bir başka dostum, yurtdışında doktorasını bitirip İstanbul'un özel üniversitelerinden birine öğretim görevlisi oldu. Kendi alanında yayımlanmış çok sayıda makalesi, bir de kitabı var. Ancak dekanı, bu arkadaşa yardımcı doçentlik vermedi. O payeyi, bölüme getirdiği, kitabı bırakın, herhangi bir makalesi bile olmayan yandaşlarına dağıttı. Bilmeyenler için söyleyelim, Yrd. Doç. Dr. kısaltması ile bildiğimiz bu unvan, yalnızca akademik değil, maddi bir avantaj da sağlıyor. Bu unvanı kapan, bir Dr.'den bir buçuk-iki kat fazla aylık alabiliyor. O üniversitenin dekanı da bu cülusu arkadaşlarına dağıtmayı tercih ediyor.
Birçok arkadaşımın başına gelen bir olay: Öğretim görevlileri, verdikleri ödevin konusunu o sıralarda yapmakta olduğu çalışma üzerine seçiyor. Böylece öğrencilerin yaptığı ödevler, öğretim görevlisine emek harcanmadan, hazıra konulmuş araştırma malzemesi olarak geliyor. Bu malzeme ileride makaleye dönüşüyor, o makaleler de hem akademik itibara hem de profesörlük yolunda puanlara. Öğrenci de ödevinden aldığı not ile yetiniyor. Öğrencilerinin emeğini puana dönüştürmede böylesine hünerli öğretim üyeleri, asistanlarının emeklerini nasıl kullanıyordur, varın siz hayal edin.
Kısacası, üniversiter ortamdaki yozlaşma, yalnızca öğrencileri değil, öğretim üyelerini de kapsıyor. Zaten, biliyorsunuz, erken Cumhuriyet dönemindeki o idealist ve idealleştirilmiş 'hoca'lar ortadan kaybolalı epey zaman oldu.
YÖK kolaycılığı
Bu yazının bir amacı, akademik camianın gelecek kuşaklar için bilginin üretildiği 'tertemiz' bir yer sananların gözünü açmasına yardımcı olmaksa, bir diğeri de o ortamdaki her türlü yozlaşmayı YÖK'e bağlama kolaycılığından kurtulmak. YÖK'ün kurulmasının nedeni, tüm ülkenin olduğu gibi, üniversitelerin de düşünce kemerini sıkmaktı. Bu kuruluşun ülkemize armağan ettiklerini yeniden saymamıza gerek yok. Ancak yukarıda örneklerini verdiğim yozlaşmayı da YÖK'ün varoluşuna bağlamak haksızlık olur. YÖK, üniversite siyasetinin başlıca aktörü olurken, bilgi edinme biçimini değiştiren diğer etkenlerin üretim biçiminin değişmesi, tüm ülkenin tüketim toplumuna dönüşme projesinin başarıyla uygulanışı, 'yurttaşlık' ilişkisinin 'hizmet' ilişkisine dönüştürülmesi, oluşturucusu değil, alıcısı oldu. Turgut Özal ile başlayan bu dönüşüm, bizi öğrencisiyle, öğretim üyesiyle üniversitelerin şu anda içinde bulunduğu duruma getirdi. Benim için en çarpıcı örnek, yine ODTÜ'den gelir: Öğrencilerin toplumsallaşma mekânı, artık ne kantinler, ne kütüphane ne de yurt. Artık bu işi okuldaki alışveriş merkezi görüyor. Tartışarak ya da paylaşarak değil, alışveriş yaparak toplumsallaşıyoruz artık.
'YÖK kolaycılığının' bir diğer sakıncası da, özne sorunundan kaçınmak. Bu akademik hileleri yapanlar arasında YÖK'ün varlığından rahatsız olan, kendini 'solda' tanımlayan öğretim üyelerinin de bulunduğundan şüpheniz olmasın. 'İntihal' deyince aklımıza Kemal Alemdaroğlu ya da Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer gelebilir, ama yukarıda verdiğim örnekler, ne yazık ki kuralı bozan istisnalar olmaktan çoktan çıktı.
Bu yazıyı üniversitelere özgü bir 'çözüm' paragrafıyla bağlamak isterdim ama üniversite, toplumun önünde gittiği ya da gitmesi gerektiği varsayılsa da toplumdan bağımsız bir kurum değil. Dolayısıyla bu toplumsal çürüme koşullarında üniversitelerden daha fazlasını beklemek de iyimserlik olur. O iyimserliğin hakkını ise ancak o çürümeyi oluşturan koşulları ortadan kaldırınca verebiliriz.
ERTAN KESKİNSOY: Bilgi Üni., yüksek lisans

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar


  • Derviş Doğan - İntihal iddialarını unutmadık (Havadis Kıbrıs)

    Bundan bir müddet önce ortaya atılan intihal iddiaları YÖDAK tarafından araştırılmaya devam ediyor. Konu hassas olduğu için bu araştırmalar kamuoyuyla şimdilik paylaşılmıyor. Akademik ortamlarda intihal büyük bir suç olarak algılanmaktadır. Sebebi de gayet açık. Bir başkasına ait çalışmaların, ... DEVAMI>>

  • Murat Bardakçı - Akademik tez üniversitenin malıdır (HABERTÜRK)

    YÖK'ün internette bir tez sitesi var... Türkiye'deki üniversitelerde son senelerde yapılmış ne kadar master ve doktora tezi varsa, hepsinin biraraya getirilmesine çalışılıyor. Araştırdığınız veya merak ettiğiniz konu hakkında kaynak aramak yahut aynı alanda daha önce çalışılıp çalışılmadığı... DEVAMI>>

  • Doç. Dr. Kudret Özersay - İntihal iddialarında Neredeyiz?

    İntihal akademik yaşamda işlenebilecek en ağır suçlardan birisidir. Suçun tespiti halinde kişilerin örneğin titrilerini yitirmeleri durumu veya daha da önemlisi mesleğe devam etmelerinin dahi mümkün olmayabileceği durumlar ortaya çıkarabilir. Öte yandan intihal iddiasının ortaya konuluş şekli p... DEVAMI>>

  • Semuhi Sinanoğlu - Makalesepeti.com

    Hikâyenin tüm detaylarını hatırlamıyorum ama bir derste Koray Çalışkan hocamız anlatmıştı. Öğrencinin biri bir gün makale teslim ediyor. Hoca okuyor, okuyor; içinden diyor ki, “Çocuk ne de güzel yazmış…” Ama makale bir yerlerden de tanıdık geliyor. Sonra hatırlıyor ki hocanın zamanında bir yere i... DEVAMI>>

  • A. Murat Eren - ?

    Geçtiğimiz ay "Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları" başlıklı bir yazı kaleme almış, çeşitli üniversitelerden etik açıdan problemli tezlere örnekler vermiştim: http://subjektif.org/2012/09/turkiye-akademisinin-arka-sokaklari/ Yazının Cumhuriyet Gazetesi'nin Bilim ve Teknik ekin... DEVAMI>>

  • AÇIKLAMA - Bilim Teknik 19.10.2012 (CBT)

    Sayın A. Murat Eren Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (BT) Eki  21 Eylül 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinin aynı tarihli “Bilim ve Teknoloji” ekinde “Türkiye’den Tez Manzaraları: öğrenciler ve Danışmanlar” başlıklı yazınızda ; İstanbul Teknik Üniversitesi: Tezlerin tamanını fotokopi o... DEVAMI>>

  • Tez Danışmanları ve Öğrencileri - (Cumhuriyet Bilim Teknik)

    http://basin.arsiv.metu.edu.tr/index.php?date=20121019#section_26708 . DEVAMI>>

  • Işıl Öz - 'Akademik çevre kendi içinde özeleştiri yaparken sesini yükseltmeli' (T24)

    A. Murat Eren, 'Öğrenciler, akademisyenler, gerek yazarak gerek dışarıya çıkarak bilim etiğini hiçe sayan meslektaşlarını ve gevşek tutum ortaya koyan yöneticilerini protesto etmeli' dedi. ‘Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları’ başlığı ile subjektif.org’da yayımlanan yazının di... DEVAMI>>

  • Akademik hırsızlıklar mahkemelik (KIBRIS)

    Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Ali Bıçak, intihal ve kopyalama iddialarının kurulca yakından takip edildiğini açıkladı. Bıçak, iki yıldır yapılan çalışmalar çerçevesinde üniversiteler bünyesinde etik kurullar oluşturulmasında ... DEVAMI>>

  • Derviş Doğan - YÖDAK intihal iddialarını araştırıyor mu? (Havadis Kıbrıs)

    İntihal! Şiir ya da bilimsel çalışmaların çalınması, yani bir nevi düşünce hırsızlığı. Kısacası bir suç. Hatırlayacaksınız bundan bir müddet önce ülkemizde akademisyen kimliği taşıyan birtakım insanların intihal yaptıklarına dair iddialar ortaya atılmış ve bu iddialar bazı argümanlarla da destek... DEVAMI>>

  • İstifa Edecek Mi? Federal Eğitim Bakanı Schavan’a intihal şoku (ZAMAN Almanya)

    TAYFUN GİRGİN (Berlin) Hıristiyan Demokrat Partili (CDU) ve Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan’ın 32 yıl önce Düsseldorf Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde yazdığı “Kişi ve Vicdan” konulu tezini Düsseldorf Üniversitesi, iddialar üzerine incelemeye alarak, tezin bazı bölümlerinde ‘kasıtlı aldat... DEVAMI>>

  • Bilimsel Yayında Sahtekârlık (SABAH)

    Yanlış hatta düzmece olduğu için geri çekilen bilimsel yayınların sayısındaki artış, dergi editörlerini ve etik uzmanlarını kaygılandırıyor. Geri çekilen yayınlar geçen yıl çıkan muazzam sayıdaki yayının küçük bir kısmını oluştursa da, bunlar birçok bilim insanını uygunsuz davranışa iten baskılar h... DEVAMI>>

.


.