18 Mayıs 2008
9 Mayıs 2008
Prof. Dr. Orhan Gölbaşı - TÜRKİYE BİLİMSEL SIRALAMADA ASLINDA KAÇINCI SIRADA? (CBT)
Cumhuriyet Bilim Teknik
09.05. 2008
Kısaca anımsayalım. Applied Mathematics and Computation dergisi, 15 Ağustos 2007 tarihinde yayımlanan sayısında, Türk Matematikçilerin yaptığı intihal nedeniyle okurlarından özür diledi (1). Ardından 6 Eylül 2007 tarihinde Nature dergisinde “Türk Fizikçiler İntihal suçlamasıyla karşı karşıya” başlığıyla toplu intihal olayı duyuruldu (2). Uluslararası elektronik kütüphane ArXiv, bu olaya adı karışan 14 fizikçinin 67 makalesini arşivinden çıkardı. İntihalle suçlananlar ise bir bildiri yayımlayarak olayı ortaya çıkaran kişilerin de aynı yöntemle bilimsel üretim yaptıklarını iddia etti. Aradan 7 ay kadar bir zaman geçmesine rağmen, hâlâ bu konuda herhangi bir sonuç kamuoyuna açıklanmış değil. YÖK’ten yapılan ilk açıklamalarda, konunun 21 Eylül 2007 tarihinde YÖK Genel Kurulu’nda ele alınacağı duyurulmuştu (3). Ancak bu açıklamayı yapan YÖK Başkan Vekili, yeni YÖK yönetimiyle çalışamayacağını belirterek, görevinden istifa etti. Bu konunun, yeni yönetimin gündeminde olup olmadığı ise bilinmiyor.
AŞIRANIN YANINA KÂR MI?
Ülkemizde, “aşırma aşıranın yanına kâr kalıyor” düşüncesi hâkimdir. Aşırma olayları konusunda bir “temiz eller” operasyonunun yapılmaması, kazanılan bilimsel statüye yapılan en büyük kötülüktür. Üniversitelerin bu konuya yaklaşımının ve böyle bir temizlik hareketine girişmemesinin altında yatan nedenlerden biri “Üniversitenin itibarını koruma ve kollama” refleksidir. Üniversitelerin, kendilerine intikal eden intihal iddialarını, hemen soruşturup sonuçlandırmak yerine, bir nevi sorunu uyutup unutturmayı seçmesinin geldiği nokta hiç de iç açıcı değildir. Vaktiyle halının altına süpürülmesi tercih edilenler, gereği gibi soruşturulsaydı Nature dergisinde de böyle onur kırıcı bir yazı çıkmazdı. Bugün bilim insanlarımızın çalışmalarına yurtdışında kuşkuyla yaklaşılmasında, acaba YÖK ve üniversitelerimiz kendi paylarına düşeni sorgulamayı düşünmezler mi?
Bugün gelinen noktada, meydan internete kalmış görünmekte. İnternette açılan birçok sitede, ülkemiz adına maalesef çok utanç verici mesajlar dolaşıyor. Bunlardan birinde yer alan blog sitesinde (4) ve bizzat Türk bilim insanlarınca verilen bilgiler dudak uçuklatıyor. Bu blog sitesinde adını ve web sitesinin adresini de veren bir bilim insanımız, isimler ve belgeler de vererek, bazı kişilerin kurdukları uydurma dergilerde, uydurma makaleler yazdıklarını, aslında olmayan konferansları düzenlenmiş gibi gösterdiklerini ve bunlar için hem TÜBİTAK’dan hem de bağlı oldukları üniversitelerinden önemli miktarlarda maddi destek aldıklarını yazıyor.
Aynı blog sitesinde, intihale adı karışan bir dekanın itirafı da yer alıyor (5). Dekan bu açıklamasında; birçok makaleden cümleleri aynen kopyalarken bilimsel bilgiyi aşırmanın amaçlanmadığını, sorunun iyi İngilizce bilmemekten kaynaklandığını ifade ediyor. Bu nedenle, makale yazılırken, aynı alanda çalışan kişilerin bilimsel çalışmalarındaki daha iyi ifade edilmiş İngilizce cümlelerin kopyalandığı belirtmektedir. Maalesef bu “özrü kabahatinden büyük” açıklama, bilimsel literatürde alay konusu edilmeye başlandı bile (6).
İNTİHALLER NEDEN ARTIYOR?
Toplumda ahlaki erozyon bunca artmışken, üniversitelerimizin bundan nasibini almaması beklenemezdi. Örneğin, sporda dopinglerin artış nedeni de akademik yükseltme için getirilen kriterlere ulaşmak için yapılan intihallerle benzer nedenleri paylaşmaktadır. Burada da sportif başarılara verilen maddi ödüllere erişmek için haksız rekabetin yapıldığını görmekteyiz. Peki bütün ülkelerde sportif başarılara ve bilimsel üretime verilen destekler, neden bizim ülkemizde doping ve intihallerin sayısında artışa yol açmaktadır? Bilimsel üretimde ulaşılan seviyenin korunması ve daha ileriye gitmesi için verilen teşvik ve ödüller bilim hırsızlığını artırıyorsa, oturup yeniden düşünmek gerekiyor: Nerede hata yapıyoruz? Kurduğumuz sistemde, kontrol mekanizmalarımızda ve bu mekanizmaların başına getirdiğimiz yöneticilerde hiç mi suç yok?
Applied Mathematics and Computation dergisinde intihal yaptığı duyurulan bir Türk matematikçi, basında yaptığı açıklamasında “Makalem uluslararası dergide yayımlanmasaydı, kimse görmezdi. Bu kadar da fırtına çıkmazdı” (7) demiş. Kesinlikle doğru, ama o zaman da maddi destek alamazdı ve bilimsel prestij sağlayamazdı. Yani bilim insanımız uluslararası platforma çıkmadığı sürece, yaptığı bilimsel hırsızlığın yanına kâr kalacağından adı kadar emin!
ETİK KURULLAR NE KADAR ETİK?
Bir başka üniversitede bir öğretim üyesi de, bir İngiliz matematikçinin kitabını bölüm sonundaki örnekler dahil olmak üzere aynen kopyaladığı basına yansıdığında (8) gazetecilere şöyle bir demeç veriyor: “Ben kitabımı etik kurulda aklayacağım” (9). Bire bir kopyalanan kitap ortadayken, aşıran kişinin etik kurula olan bu güvenini nasıl yorumlamak gerekir? Etik kurullar “kuru temizlemeci” gibi gösteren bu anlayış neden sorgulanmaz? Kuruluş amacı, etik olmayan her türlü davranışı açığa çıkarmak olan etik kurulların, bu tür iddiaları örtbas etmek için çalıştıklarını ima eden bu ifadelerin hesabı sorulmadığı sürece, kurulların varoluş nedeninin de şaibeli hale gelmesi önlenemeyecektir.
Üniversitelerin etik kurul yönetmeliğinde her türlü etik ihlali, aşırma, duplikasyon gibi konularda önerilen cezalar açıkça belirtilmiştir. Öğretim Üyeleri Disiplin Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri çok açıktır ve bu tür ihlaller için meslekten çıkarmaya kadar varan cezalar öngörülmektedir.
Etik kurullar, Senato tarafından belirlenen üyeler arasından Üniversite Rektörlerince oluşturuluyor. Kimi durumlarda, görüşü alınan öğretim üyelerinin “İntihal vardır ve kişi hakkında disiplin soruşturması açılması gerekir” şeklindeki raporlarına karşın etik kurullar olayın intihal olmadığına karar verebilmektedir. Eseri çalınan kişilerin, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde, raportörlerin görüşlerinin ne yönde olduğunun açıklanmasını istemeleri de bir işe yaramamaktadır. Yani, bu kadar hassas bir konu nedense gizli-kapaklı yapılmaktadır.
YÖK HİÇ Mİ BİR ŞEY YAPMIYOR?
YÖK’ün hiçbir şey yapmadığını söylemek çok haksız bir iddia gibi görünebilir. Bilimsel etik konusunda toplantılar düzenleyen TÜBA, 2007 yılında düzenlediği Bilim Etiği Sempozyumu’nda ÜAK Etik Kurul Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu da bir sunum yapmıştı (10) ve etik ihlaller konusundaki açıklamaları özetle şöyleydi: “YÖK’te, Sağlık, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanında etik ihlalleri soruşturan 3 komisyon vardı fakat ödenek yokluğundan!!! bir türlü sekreterya kurulamamıştı. Bu nedenle, çok sayıda etik ihlali başvurusu karşısında çaresiz kalınmış ve elle tutulur bir şey yapılamamıştı. ÜAK bünyesinde kurulan Etik Komisyonu’na da, ancak doçentliğe başvuran kişilerin etik ihlalleri konusundaki başvurular kabul ediliyordu”. Yani, bu açıklamadan çıkan sonuç şuydu: Doçentliğe başvurulmadığı sürece aşırmak serbestti.
PEKİ NE YAPILMALI?
• Üniversitelerin etik kurulları, üniversite üst yönetiminden bağımsız hale getirilmeli. Kurul üyelerin ilgili üniversite dışından atanması da düşünülebilir.
• Etik kurulların çalışmaları şeffaf olmalı ve sonuçlanan olaylarda görüşüne başvurulan raportörlerin raporları açıklanmalı.
• Sekreterya yokluğu, eleman eksikliği gibi komik gerekçeler arkasına sığınılmadan, 3-4 ay gibi kısa sürede sonuç alınacak şekilde düzenlemeler yapılıp hızla hayata geçirilmeli.
• Dünyada birçok üniversite, hem elemanlarını olası intihalden korumak hem de intihal olaylarını saptayabilmek için, “intihal belirleme programları”nı öğretim üyelerinin kullanımına sunuyor. Bizim üniversitelerimizin de bu programları satın alarak kullanıma sunmaları çok yararlı olur.
• Bütün bunlardan sonra, kesinleşmiş intihal olayları ve bu yayınların Türkiye’nin bilimsel üretiminden çıkarıldığı dünya bilim kamuoyuna duyurulmalı. Bunun için YÖK’ün web sayfasında bir bölüm açılabilir.
• Bu çalışmalar sonunda Türkiye, bilimsel sıralamada belki birkaç basamak geriye gidebilir. Fakat ülkemizi, “bilimsel çalışmalarına tümüne kuşkuyla bakılan bir ülke” olma konumundan çıkarmanın başka bir yolu da yok.
Kaynaklar:
1) Casti, J., Note from the Editor, Applied Mathematics and Computation, Vol. 191, Issue:2, pp. 299-301, August 15, 2007;
2) Brumfiel, G., Turkish physicists face accusations of plagiarism, Nature, 449, 6 September 2007;
3) Hürriyet, 16 Eylül 2007, s.22;
4) http://plagiarism-main.blogspot.com
5) Yılmaz, İ., Physical Review D. 77, 029901 (E) (2008);
6) Bouville, M., Plagiarism: Words and ideas, Science and Engineering Ethics, ArXiv:0803.1526v1 [physics.soc.ph], 11 Mar 2008;
7) Hürriyet, 16 Eylül 2007, s. 22;
8) Akşam, 16 Ekim 2007, İntihalde Akdeniz Üniversitesi Uzantısı, s.5;
9) Akşam, Ünal kitabını etik kurulda aklayacak, 20 Ekim 2007;
10) Yüzbaşıoğlu, N., Hukuk ve Etik, TÜBA Bilim Etiği Sempozyumu, 14-15 Aralık 2007, İTÜ, Maçka, İstanbul.
!
Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke
Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

* Rastgele Yazılar
Dr. A. Murat Eren - Türkiye’de Yayımlanmış Tezlere Ulaşmak Zor (Cumhuriyet BT)
Post-Doctoral Researcher, Marine Biological Laboratory Josephine Bay Paul Center; a.murat.eren@gmail.com, http://meren.org 21BT12.pdf 21BT13.pdf Yayımlanan tezlerin bu tezlerden bir çıkarı olmayan kişilerce muntazam bir şekilde incelenmesi, literatürün kopya ve intihalden... DEVAMI>>
Dr. A. Murat Eren - Türkiye’den tez manzaraları: Öğrenciler ve danışmanları (Cumhuriyet BT)
Bu yazıda kimseyi herhangi bir suçla itham etmek ya da rencide etmek gibi bir gayem yok. Yazı içerisinde ismi geçen kişilerin bir kısmı gerçek anlamda mağdur kişiler. Dolayısıyla yazı içerisinde yer alan isimlere önyargı ile yaklaşmak son derece yanlış bir davranış olur. Muhtemelen ele alınan ... DEVAMI>>
KUZEY KIBRIS’TA ÜNİVERSİTELERİMİZ NEDEN BU HALDE? : İNTİHAL VE SAHTECİLİĞE GÖZ YUMULUYOR!
Kuzey Kıbrıs’ın bir ‘üniversite adası’ olmasının sosyal ve ekonomik önemi ortadadır. Ancak bu yılki verilerin de gösterdiği gerçek, bu hedefe ulaşılamadığı ve üniversitelerin sürekli öğrenci kaybettiğidir. Üniversitelerin kaliteli eğitim verebilmesinin en önemli başlangıç noktası vasıflı ve kaliteli... DEVAMI>>
Şükrü Bülent Türtat - Milliyet Blogger "intihal"e teşebbüs eder mi? (Milliyet)
‘İntihal’ sözcüğü ile ilk kez ‘70’li yılların ikinci yarısında Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) kazandığım ‘bursla’ Amerika Birleşik Devletleri’nde(ABD) ‘Top ten’ sıralamasına giren Michigan State University’de(MSU) ‘Master’ eğitimi yaparken tanıştım. ABD’nde eğitim yapan ‘yabancı’ öğrencilerin ‘... DEVAMI>>
Prof.Dr.Haluk Geray - Bilimsel makalenin ekonomisi (BirGün)
Bugüne dek bilimsel makaleler, sadece biliminsanlarının kendisi arasındaki iletişime özgü bir süreç olarak algılanıyordu. Son yıllardaki gelişmeler ve araştırmalar konuya böyle bakılmaması gerektiğini ortaya koydu.Bilimsel makaleler, biliminsanlarının araştırmalarını yayınlayarak akademik yükselme ö... DEVAMI>>
Avrupa'da 'intihal salgını' düşündürüyor (BBC TÜRKÇE)
Çok sayıda Avrupalı siyasetçinin yüksek öğrenim çalışmalarında intihal yaptığının ortaya çıkması, bilimde usulsüzlük tartışmalarının artmasına yol açtı.Prof. Debora Weber-WulffMedya ve Bilişim Bölümü, Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, BerlinAvrupa'nın üzerinde intihal ve bilimsel sahtecilik bulutlar... DEVAMI>>
Işıl Öz - 'Türkiye'nin ihtiyacı olan büyük bir akademik devrim' (T24)
Akademisyenler TÜBİTAK'ın çalışmalarını ve Türkiye'deki akademik yapıyı değerlendirdiTürkiye’deki beyin göçünü tersine çevirmek adına TÜBİTAK’ın düzenlediği, “Yurt Dışındaki Türk Bilim İnsanları Kurultayı” sonrası Türkiye’deki bilimsel altyapının eksikliği yine gündeme geldi. Türkiye’yi geliştirmek ... DEVAMI>>
Y. Doç. Dr. Kaan Öztürk - ŞİŞME DERGİLER ve YAYIN ETİĞİ İHLALLERİ (Matematik Dünyası )
Matematik Dünyası, 2012-II, s. 69-75MD okurlarına söylemeye lüzum yok ama, araştırma yapmak zor iştir. Önce yeterince ilginç bir çalışma konusu bulmanız, sonra o konuda yazılmış olan literatüre hâkim olmanız, ondan sonra hem orijinal hem de dişe dokunur bir katkı yapmaya çalışmanız lâzım. Bu iş hem ... DEVAMI>>
Prof. Dr. Levent Sevgi * - Üniversitelerde kopya olayları ve disiplin yönetmeliği - III (Cumhuriyet BT)
Hukuk hukukçulara bırakılamayacak kadar önemli… Bu yazı tüm hukuk fakültelerine, barolara ve diline/mantığına güvenen bütün akademisyenlere açık çağrıdır. Bunca hukuksuzluğun yaşandığı, tutukluluk sürelerinden, usul/esas konularına, özel yetkili mahkemelerden Anayasa Mahkemesi kararlarına kadar ... DEVAMI>>
UKÜ'DE DİPLOMA TOPLAMA PANİĞİ! (Kıbrıs SON DAKİKA)
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi haftaya şok bir kararla başladı.Bünyesinde bulununa tüm akademik kadronun diplomalarını ve doktora bitirme tezlerini isteyen Rektörlük başka sahte diplomalılarında olabileceğinden şüphe ediyor! UKÜ kendi içinde sessizce bu konuyu araştırırken herhangi ... DEVAMI>>
''İntihal avcısı'', Bakan Schavan'ın peşini bırakmıyor (e-Haber Ajansı)
İnternet platformu ''VroniPlag''ın kurucusu Martin Heidingsfelder, doktora tezinde intihal yaptığı öne sürülen Almanya Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan'ın peşini bırakmıyor. FRANKFURT(CİHAN) - İnternet platformu ''VroniPlag''ın kurucusu Martin Heidingsfelder, doktora tezinde intihal yaptığı öne... DEVAMI>>
Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu - Bilim - Araştırma (Anayurt Gazetesi)
Biz birbirimizi aldatmayı severiz. Aldatırken de aldanırken de işi ciddiye alırız ve inanır görünürüz. Bu anlayış ne kadar sürer bilemiyoruz. Artık bu iş böyle olmuyor. Küresel dünyada herkes birbirini tanıyor. Alemin içine çıktığımıza göre, aldanmayı ve aldatmayı artık bırakalım.“Kuyunun içinden k... DEVAMI>>
Hakan Çırak - ÇALMA NE OLUR? ÇALIŞIRSAN BELKİ OLUR (AntalyanınHaberi)
Bu haftaki konumuz, Emek ve fikir hırsızlığı. Ha! Birisinin cebinden parasını çalmışsınız Ha! bir insanının fikri eserini isim ve kaynak göstermeden kendi fikri ürününüz gibi kullanmışsın.Gerçi son yıllarda getirilen düzenlemelerle fikir hırsızlığına ağır tazminat cezaları getirildi. Bir kişi veya... DEVAMI>>
.