NEDEN ?

https://plagiarism-turkish.blogspot.com


Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim - Yasal Çerçeve ve Uygulamalar -
Devlet Denetleme Kurulu Raporu (2009) lütfen tıklayın
2547 sayılı Kanun’da öğretim elemanlarının disiplin suçlarına ilişkin yapılması düşünülen değişiklikler hakkında Bilim Akademisi’nin raporu (2016) lütfen tıklayın

31 Mart 2012

Macaristan Cumhurbaşkanı intihalci çıktı (soL -Haber)

Doktora tezinin önemli bir kısmını başka çalışmalardan kopyaladığı ortaya çıkan Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt'in akademik unvanı geri alındı.

Doktora tezinin önemli bir kısmını başka çalışmalardan kopyaladığı ortaya çıkan Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt'in akademik unvanı geri alındı. Schmitt'e, Dumlupılnar Üniversitesi tarafından fahri doktora diploması verilmişti.

Eski bir olimpiyat eskrim şampiyonu olan Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt, tezini 1992 yılında Beden Eğitimi Üniversitesi'nde doktorasını yaparken yazmıştı. Budapeşte'deki Semmelweis Üniversitesi üç ay önce cumhurbaşkanının tezinde intihal ettiği (akademik aşırma) söylentileri üzerine bir soruşturma başlatmıştı. Semmelweis Üniversitesi Diploma Senatosu'nun 18 üyesinden 16'sı, Macar Cumhurbaşkanı'na verdikleri doktora unvanının geri alınması yönünde oy kullandı.

Soruşturma komisyonu sunduğu raporda cumhurbaşkanının 215 sayfalık doktora tezinin 200 sayfasının başka araştırmalarla kısmen ya da tamamen aynı olduğunu bildirmişti. 

İstifası isteniyor
Macaristan'da yayımlanan bir ekonomi dergisi ilk olarak Schmitt'in 1992 yılında modern olimpiyat oyunları hakkında hazırladığı tezinin yüzde 80'inden fazlasının, 1987 yılında Bulgar spor profesörü Nikolay Georgiev'in bir çalışmasından çalındığını öne sürmüştü. Bunun üzerine ülkedeki muhalefet partisi üyeleri de Cumhurbaşkanı'nın derhal istifa etmesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Resmi Güney Kore ziyaretinden gece yarısı Budapeşte'ye dönen Schmitt, havalimanı önünde bekleyen protestocular ve gazetecilerden, havalimanının başka bir kapısından kaçarak kurtulabildi. 

İntihalci Schimitt’e Türkiye de diploma verdi
Macaristan Cumhurbaşkanı Schmitt'e, Dumlupınar Üniversitesi davetlisi olarak geldiği Kütahya’da da Kasım 2011'de tarih alanında fahri doktora diploması verilmişti. Schimitt’e diplomasını takdim eden Rektör Prof.Dr. Ahmet Karaaslan, Schimitt’i fahri öğretim üyesi olarak ders vermek üzere yeniden Dumlupınar Üniversitesi’nde görmekten büyük mutluluk duyacağını ifade etmişti. Bu gelişmeler ışığında, akademisyenler Dumlupınar Üniversitesi’nin bir intihalciyi (akademik hırsız) akademik olarak onurlandırmış olduğunu, bunun da geri alınması gerektiğini ileri sürüyorlar. 

Macaristan’da Pal Schmitt, Türkiye’de Ömer Dinçer
Türkiye’de de benzer pek çok olay yaşanmıştı. En yakında bilinen, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, intihal (akademik aşırma) yaptığı için 2005 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından öğretim üyeliğinden çıkarılmasıydı. Dinçer'in temyiz istemi de mahkeme tarafından reddedilerek, intihal suçu yargı önünde de kesinleşmişti. Fakat 23 Aralık 2010 tarihinde YÖK, sessiz sedasız müstakbel bakanın intihal cezasını kaldırmıştı. Üniversite Konseyleri Derneği, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in Doç. Dr. Yahya Fidan’la birlikte yazdığı “İşletme Yönetimine Giriş (1995)” ve “İşletme Yönetimi (1996)” adlı kitaplarında yaptıkları intihalleri sayfa sayfa raporlamış, raporu internet sitesinde yayımlamıştı (http://www.universitekonseyleri.org/images/abook/iki-kitap-birden-islenm...). Üniversite Konseyleri Derneği ardından, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in akademik unvanının geri alınması için bir açıklama yayınlamıştı.
(soL -Dış Haberler)

30 Mart 2012

Macaristan cumhurbaşkanının doktorası geri alındı (BBC Türkçe)

Macaristan'da bir üniversite doktora tezinin önemli bir kısmını başka çalışmalardan kopyaladığı ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt'in akademik ünvanını geri aldı.
Budapeşte'deki Semmelweis Üniversitesi Ocak ayında bu konuda çıkan söylentilerden sonra bir soruşturma başlatmıştı.
Üniversite'nin rektörü soruşturmada "bilimsel kuralların ihlal edildiğini"söyledi.
Cumhurbaşkanı Schmitt suçlamaları reddetti ve istifası yolundaki çağrılara uymayacağını söyledi.
Macaristan siyasetinde cumhurbaşkanları yalnızca sembolik bir role sahip.
Eski bir olimpiyat eskrim şampiyonu olan Pal Schmitt, tezini 1992 yılında Beden Eğitimi Üniversitesi'nde doktorasını yaparken yazmıştı.
Beden Eğitimi Üniversitesi daha sonra Semmelweis Üniversitesi'ne katıldı.
Üniversite'nin soruşturma komisyonu Salı günü sunduğu raporda cumhurbaşkanının 215 sayfalık doktora tezinin 200 sayfasının başka çalışmalarla kısmen ya da tamamen aynı olduğunu ya da doğrudan başka tezlerden tercüme edildiğini bildirmişti.

25 Mart 2012

Murat Belge - Akademi İşletmesi (Taraf )

Akademik hayatta “nicelikler” konuşmaya başlayalı beri (çok daha fazla sayıda üniversite, kampus vb, çok daha fazla sayıda öğrenci, çok daha fazla sayıda hoca), “mass society” hükümleri burada da işlemeye başladı. “İşleme” belki durumu anlatmak için doğru fiildir. Çünkü şimdilerde üniversiteler “işletme” olmuş durumda.
Büyük nicelikleri ancak genel kurallar ve yasalarla “sevk ve idare” edebilirsiniz. Genel kurallar ve yasalar, mecburdur, başka türlüsü olmaz, “ortalama”ya, “standart” olana meylederler. “Ortalama”, “nitelik” için en ölümcül şeydir. Ancak çeşitli “ortalama”ların arasında plan-dışı oluşmuş yarık ve çatlaklardan yeşerir nitelik. Kötülükten, yoksunluktan çıkabilir; “ortalama”dan çıkamaz.
Niceliklerin belirleyici olduğu yüksek öğretim kurumlarına “işletme” girdikçe, sakat bir dünya görüşünün taşıyıcısı olan terminolojisiyle (“performans”, “rantabilite”, “rasyonalite” –tabii kendi özel tanımlarıyla) buralara egemen oldukça, akademik hayatın olmazsa olmazı “nitelik” kendine kaçacak delik arıyor. Aramak zorunda çünkü bu yeni hegemon, işletme, onu görürse kılığını beğenmeyebilir, havasından hoşlanmayabilir, örneğin bir “Rotary Club”a bir “talk” vermeye giderse “performance”ının parlak olmayacağından endişelenebilir. Kısacası, nitelik, İşletme’nin gözüne ilişmemeye dikkat etmelidir.
Bu yeni gidişat başlayalı beri, akademik hayatta, İşletme’nin dışında, bir yeni karakter daha zuhur etmiştir; Performans. Bu, kendi başına bir “şahsiyet” olmakla birlikte, aynı zamanda üniversitede çalışan herkese gidip onunla “yekvücut” olabilmektedir: “Profesör X’in performansı”, “Doçent Y’nin performansı” ve “Asistan Z’nin performansı” olabilmektedir. “Performans”ın ortaya çıkmasından bu yana, bu X, Y ve Z’nin yazı ve yayınları, verdikleri dersler, çeşitli entelektüel etkinlikleri, yazı yazmak, ders vermek, belirli bir amaçla bir etkinliğe katılmak biçiminde görülmez olmuşlar ve onun “performans”ları haline gelmişlerdir. Hani birisiyle (tercihan ünlü) birlikte, yan yana, fotoğraf çektirmekten hoşlanan insanlar vardır. Bugünlerde akademik dünyada yeri olan pek çok kişi “Performans”la fotoğraf çektirmek peşindedir.
Tabii “Performans” öyle önüne gelenle ve her durumda fotoğraf çektirmek zorunda değil. Ölçütleri o koyuyor. Örneğin, “haftada en az 12 saat ders” diyor. O böyle deyince, bu da bir “nicelik” ya, son analizde, “12 saat” ön plana çıkıyor. “Ders” ne, nasıl? O, çok önemli olmaktan çıkıyor. Çünkü o “nitelik” dediğimiz saçma şeye özgü, ölçmesi zor bir modalite. “Nitemetre” falan diye bir şey henüz icat olunmamış. Ama “saat” sayması kolay. Kolay olduğu gibi üstelik “nesnel”, “olgusal” ve “istatistiği yapılır” bir şey.
“Yayın” demiştik. Akademik dünyada, burada bulunan insanların hep düşüncelerini yazmaları beklenmiş ve istenmiştir. Niye? Çünkü burada bulunan insanlar, genellikle ve tanım gereği, çok bilen ve oldukça iyi düşünen insanlardır; o halde bilgi ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşmaları iyi olacaktır. Bunlar böyle giderken işin içine Performans girince gene mahiyet değişir. Bir kere, “yayın” dedik de, nerede yayın? Öyle önüne gelen yerde yayın olur mu? Olmaz, olmamalı. “Bilgisini insanlarla paylaşması iyi olur” demiştik ama bu iş o kadar basit bir iş değil. Bir kere bilgisinin “bilgi” olduğu kesinleşmeli. Şöyle olur, böyle olur derken, olayın sırrı çözülmüş, formül bulunmuş: Citation Index!
“Bir yazım yayımlandı.” “Ya, nerede?” “Dergide.” “Dergi Citation Index’e giriyor mu?” “Ne bileyim ben? Herhalde girmiyor.” “O halde herhangi bir şey yayımlamadın.”
Performans, ciddi bir karakter. Onun yanından öyle çaktırmadan süzülüp geçmek yok. Kırtıpil görünüşü birini hemen tesbit ediyor: “Adınız ne?” “Adım Ahmet Hamdi Tanpınar, efendim.” “A, evet, hatırladım. Haftada kaç saat ders veriyorsunuz?” “Üç, efendim!” “Çok az, olmaz. Üstelik, öğrencilerden işitiyorum, İlyada’dan giriyormuşsunuz, mahur makamından çıkıyormuşsunuz. Öyle olmaz. Tek konu, tek amaç, iki hedefiniz olabilir, o kadar. Peki, yayın?” “Nasıl yayın?” “Yani bu yıl ne yayımladınız?” “Evet, bir roman yayımlamıştım, adı Saatleri Ayarlama Enstitüsü.” "Güzel. Citation Index’te yeri var mı?” “Ne buyurdunuz, efendim? Orası neresi?”
Mükâleme böyle gider.
Tanpınar’ın “performans”ı memnuniyet verici olmaktan uzaktır.

16 Mart 2012

Kaan Doğan Erdoğan - Bilim Etiği (ADAMANŞET)

Avrupa ve Türkiye’de son dönemlerde patlak veren, önemli kademelerinde görevli insanlar hakkındaki intihal skandalları dünya gündemini bilim etiği üzerine tartışmalar, siyasi çalkantılar ve istifalarla uzunca bir süre meşgul etti.
Nitekim bu dönem, mevcut suçlamaların hukuki ve siyasal sürecin yanında insanların etik, ahlak, hukuk üzerine kendi iç hesaplaşmasını yapması açısından büyük önem taşır.
David B. Resnik’in Bilim Etiği adlı kitabında felsefeci kimliğini kısmen ön plana çıkararak görüşlerini, sade anlatım, yerinde sorular ve örneklendirmeler yardımıyla felsefik temellendirmeler üzerine ustaca inşa etmesi ve bunun ışığında geçmiş, günümüz ve gelecek üzerine rasyonel çıkarımlar yapması bakımından Bilim Etiği kitabı mevcut dönemi yorumlamak, kavramları tartışmak ve ideali aramak konusunda bize yardımcı oluyor.
Resnik’in bahsettiği, küçük yaşlardan itibaren edinilen etik ve temel ahlaki değerlerin, lisans ve yüksek lisans eğitimiyle birlikte geliştirilmesinin ve denetlenmesinin üzerinde durması oldukça önemlidir. Çünkü intihal mazeretlerinin çoğunluğunu lisans ve yüksek lisans düzeyi eğitiminde bilim etiği hakkında yeterince bilgilendirilmemek oluşturmaktadır. Akademik dünyaya adımını yeni atmış, büyük bir heyecanla yönetecekleri ilk projeyi, yazacakları ilk makaleyi bekleyen gençlerin çıktılarının değerlendirilmesinde intihal olup olmadığı tespit edilip ortak bir tavırla daha en başında cezalandırılmadığı, titiz ve özgün çıktıların ödüllendirilmediği sürece alışkanlıklar değişmeyecek ve hep kolaya kaçılacaktır. Denetim mekanizmasının gerekliliğinden bahsederken uygulanmasında büyük çapta sıkıntılar yaşanmaktadır. Resnik’in yüksek öğrenim tahlilleri Amerika düzeyinde olduğundan ülkemiz ile karşılaştırıldığında denetim konusunda sıkıntıların yaşanması ve devamında intihal durumlarının yaşanması çok olasıdır. Amerika’da bir öğretim üyesinin dönem içerisinde iki farklı ders alması, idari yönetimde bulunması ve akademik araştırmalarda bulunmasının denetimi yavaşlattığından bahsedilirken ülkemizde zaman zaman idari görevlerin, araştırma faaliyetlerinin, jüri üyeliğinin ve bir bölümün tüm lisans, yüksek lisans ve doktora ders yükünün 3-4 öğretim üyesinin üzerine yüklendiği bir akademik yapıda sürpriz işler yaptıklarını ve bu işlerin taktire şayan olduğunu belirtmek gerek.
Türkiye, yapısal eksikliklerin dışında yıllarca bilim etiğiyle çelişen uygulamalar nedeniyle de akademik alanda oldukça yara almış bir ülkedir. Bilinen resmi işlemlerin takibi ve insanların hayat hikayelerine ilaveten arama motorlarında ‘Plagiarism in Turkey’ ya da ‘Türkiye’de Bilim Sahteciliği’ sözcüklerini arattığınızda Türkiye’nin önde gelen yazarları ve bazı akademik çalışanlarca hep dillendirilen intihal durumlarını ve trajikomik hikayelere ulaşabilmek mümkündür.

!

Türkiye yırtıcı, şaibeli, sahte ve fake dergilerde en çok yayın yapan 3. ülke

Predatory journals: Who publishes in them and why? - Selçuk Beşir Demir Dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Elsevier tarafınd...

Predatory journals: Who publishes in them and why?

.....................................................................


...
...
...

* Rastgele Yazılar




.